• alginin cesitleri arasinda bulunan ve fakat kitaplarin yazmadigi sekli. konunun tumu, algilanan nesne, algilanmasina sebep olan motif ve algilayan kisi arasinda gecer.
    (bkz: marginal utility)
    nesnenin algilanmasini saglayan ve motif (bkz: motive) olarak adlandirilabilecek olgu, algilayan ya da algilamaya acik kisinin, konu ile ilgili eksikligine ve algilamasina iten drive ile ilgilidir.
    ornekleme yontemi ile devam edersek, ac bir x kisisi algilayan, aclik drive, doner kokusu motive ve depresen doner yeme istegi marginal utility olarak adlandirilabilir. bu fikri hur, vicdani hur (bkmz: huri) kisinin, oturup ya da ekmek arasi alip yuruyerek yedigi doner, ilk lokmada baska yerde bulunamaz bir lezzettir. bununla birlikte, yutulan lokma sayisi ardisik duzende devam ettigi surece, marginal utility nin grakfilsel bazda dususe gectigi gorulur ki bu, drive in dususunude tetikler. zaman bagimsiz degiskeni ne yaparsaniz yapin ilerlerken ya da degisirken, donere bagimli x kisisi doymaya baslar ki bu ilgili alginin sonmesine sebep olur.
    konu birazda insanin gozunun doymasiyla ilgilide olsa, xman, kokuyu ilk olarak algiladigi noktaya, t zaman sonra karni doymus, sirti pek olarak tekrar yerlestirilirse, donerin kokusunu almayabilir ki buna algida gecicilik denir, gecmistir zira. ruzgar hesaba katilmamalidir ya da ruzgar free ortamda denenmelidir.
  • kronik unutkanlık da denebilir..
  • (bkz: eski sevgili)
  • dün, kendi hayatımdaki parçalanma yüzünden üzülüyordum. sonra annemin hastalığına üzüldüm. bir ara işle ilgili bir şeye taktım. sonra trafiğe kızdım. sonra çok sevdiğim birine saçma sapan alınganlık yaptım. benim yüzümden üzülmesine dayanamayıp gizli gizli ağladım. en yakın arkadaşımın kızı oldu, ona ağladım. mutluluktan ağlamak güzelmiş. kardeşimle buluştuk, ona sarılıp ağladım. hem üzgün hem mutluydum. nasıl olduğunu bilmiyorum ama öyleydi işte. manzaraya karşı huzurla sohbet ettik, aile gibisi yok dedim. iyi ki varsın dedim, ağladım. eve dönerken yakın bir arkadaşımın kaza haberini aldım. hastanede, yoğun bakımda yatıyormuş. önce panikledim, sonra ağladım, sonra yapılacak bir şey olmadığını fark edip eve gittim. uyudum, uyandım, işe geldim. derken şimdi beyin kanaması geçirdiğini öğrendim. ağladım. amk her şey öyle ağır geldi ki, önemini kaybetti sanki. ben 24 saattir ota boka ve hayata dair en dangoz şeylere ağladım.

    şöyle durup düşündüm de, bu siktiğimin algısı hakkaten geçici! ve her şey ölümle ilgili bir konu devreye girdiğinde anlamını kaybediyor. algı öyle mal ki, o an sana hayatın boyunca yaşadığın en acı şey gibi geleni, bir olay sonra un ufak edebiliyor. şu an hastaneye gitmek için mesai bitimini beklemeye çalışıyorum bir yandan, ta amerika'daki bir başka yakın arkadaşımın doğum haberini bekliyorum diğer yandan. mutluyum ama üzgünüm. heyecanlıyım ama durgunum. huzurluyum ama huzursuzum. algı karmaşası diz boyu...

    algıda geçicilik bu işte. yaşadıkça, allah başa verdikçe her şeyin devinip önem sırasını kaybetmesi. sen bir bok sanırken, bir bok olmaması. her şeyin geçip gitmesi. hiçbir acının, mutluluğun, zevkin, huzurun sonsuz olmaması. sen canım çıkıyor sanırken, canının yana yana yerinde durması. ve hayatın devam edip, sana olmadık güzellikler vermesi. hayal edemeyeceğin mutluluklar yaşatması. huzur duygunun ne olursa olsun yerinde durması. doğru bir şey yaptığını kanıtlayan gerçekler. ve sevdiğin insanların çektiği acıların verdiği yük. sorumluluk hissi. her gün yeniden başlama isteği. ve daha bir sürü şey... algıda geçicilik duygu patlamasıyla ilişik bir hedef işte.

    neyse, kimse için bir anlam ifade etmeyen bu entryime son verirkene, içimdekileri kusmanın rahatlığını yaşıyorum. teşekkürler türkiye. teşekkürler eternal sunshine of the spotless mind.
hesabın var mı? giriş yap