• halvetiyye'nin ramazaniyye koluna mensup, köstendil doğumlu sufi. mürşidi debbağ ali lofçevi, müridlerinden biri pir nureddin cerrahi'dir ve kendisi nureddin cerrahi'nin cenaze namazını kıldırmıştır. yedikule civarında hacı evhad dergah-ı şerifi postnişinliğinde bulunmasının dışında köstendil müftülüğü de yapmış bir zattır. kendisiyle ilgili bir menkıbe vardır, o da şöyledir; üçüncü ahmet (1703/1730) döneminde beşir ağa adında çok hayrat sahibi bir darü's-saade ağası vardır. bu zat her yıl hicaz topraklarına giden surre alayı'na katılırmış. hicaz'dan döndüğünde padişah'ın huzuruna çıkar, padişah beşir ağa'ya oraları anlatmasını ister. beşir ağa bu durumu anlatırken yaşadığı bir hadiseyi aktarır:

    "medine'ydim. akşam namazını kılmıştım. bir zatın efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in ravzasının önünde rabıta halinde durduğunu gördüm. içim aktı kendisine. duasını, hacetini bitirmesini bekledim. tam efendimiz'den ayrılırken hemen önüne durup selam verdim. -buyrun efendim, lokma yapalım beraberce. soframı şereflendirir misiniz?- diye teklifte bulundum. o da; -gelemem, müsait değilim.- dedi. ben de biraz onu icbar etmek kasdıyla hadis-i şeriften delil getirdim. -aman efendim; resulullah efendimiz (sas) buyurmadı mı; kim ki mazereti olmaksızın bir mümin kardeşinin yemek davertini reddederse bizden değildir, diye.- bu sözleri sarf edince hazret celallenir gibi oldu; -yahu, huzur-ı saadet'te, sünnet-i seniyyeye muhalefet etmekle ithamda bulunmak olur mu? şimdi fakiri konuşmaya mecbur ettin. bendeniz köstendil müftüsüyüm, yatsıya cemaat beni bekliyor; görmezlerse meraklanırlar. birkaç hadisi şerifin tashihi ve efendimizden tasdiki için buraya gelmiştim. kendileri tenezzülen gelirdi, fakat çağırmaya haya ettim, bizzat kendim efendimiz (sas)'e geleyim de arz edeyim diye düşünmüştüm. elhamdülillah maksat hasıl oldu. lakin şimdi yatsı namazında köstendil'de olmam icab ediyor. yani meşru bir mazaretim var, dolayısıyla davetinize icabet edemem, vesselam.- dedi. ve bendeniz bu hadisenin mestliğiyle kendimden geçmiş iken hazreti gözden kaybettim ve bu zatı bir daha hiç görmedim."

    beşir ağa'nın bu ifadesi üzerine padişah, -böyle bir zatın istanbul'da bulunması elzem, hemen bir ferman çıkartalım da bu mübarek zatın istanbul'daki bir tekkeye teşrifini sağlayalım.- buyurmuş. üsküdar toygartepe'de hazret-i selami (i. 1104/1692) dergah-ı şerifi'ne celvetiyye meşayihinden hiç kimse atanmadığından dergahtaki şeyh makamı boş kalmış ve acayiptir ki tayin edilen bazı zatlar olmuş ise de postnişinlik vazifesini aldığı günün sabahında vefat etmişler. dolayısıyla kimse buraya talip olmadığı için bu mühim makam öylece muattal duruyormuş. ali alaeddin köstendil hazretleri bu tekkeye tayin olmuştur..." [s. 24/25. fatih çıtlak - huzur defteri, sufi]
  • türbesi, üsküdar selamsız'da selami ali efendi ilim ve sanat vakfı ve melamiler derneği yakınlarındaki cami haziresindedir ve buranın türbedarı, muhsin baba ismiyle nam bulmuş cerrahi neşesini yürüten bir zat-ı muhteremdir. kendisi orta boylu, esmer ve gönül açıcı birisidir.
  • ucubdan müthiş sakınan şeyh. rumeli celalinin tecelli ettiği mükrem zatlardan. ucubla ilgili anısını paylaşayım pek güzeldir.

    ağzı dualı bu şeyhi bir gün haremden hasta birini okuması için saraya çağırıyorlar. hasta, okunduktan sonra gözle görülür iyileşme gösteriyor. böyle olunca şeyh kar beyaz bir at hediye ediliyor, seyisi de var. şeyh hazretleri de jest olsun ata biniyor. gezerken vay be diyor, padişah at verdi şeyhim ama sıradan vatandaşım sonuçta neymişim ben derken aklı anında başına geliyor, diyor çek sağa! estafurullah tövbe yarabbim derken çorbacının önünde mazgala işkembeyi temizlemiş dökecek, dur oğlum diyor, çömeliyor diyor başımdan aşağı dök.

    tacı şerifi bile yamukmuş. istanbul'a döner dönmez sandukasına bakmaya gideceğim. öyle meraka gark oldum. bir yandan da düşünüyorum, öfkeli olmamı, celalli halimi çözemedikçe yani ister istemez düşünüyorum. o kadar sıradan bir vatandaşım ki, hangi akla hizmet benzer hallerde önemli zat bulunca sevindiğimi düşünüyorum. şeyh olsam, direkt anlar bir şeyh ucub nedir. yapınca tövbe. şu idrake erebilmek ahh.

    bu arada bu zatın babasından bahzetmek için, baba adına bakayım derken (yanılmıyorsam kandillerde kandil yakılması babasına aittir on iki rebiülevvelde vefat etmiş rabıtanın alası bir babası vardır) soyunun hz. ömer'den geldiğini öğrendim, vallahi içimden de geçirdim desem adam rumelili olduğundan içime sallama derim ama geçirmiştim.
    babası hasan necmeddin efendi miydi bilen varsa bizi de aydınlatabilir.
hesabın var mı? giriş yap