• şöyle bir şiiri vardır;

    alengirli şiir..

    ben seni severim sevmesine de toplum buna hazır değil
    nükleer denemeler kyoto sözleşmesi küresel ısınma falan.
    belki sen çok küçüksün belki benim ruhum ölü
    biraz nietzsche biraz kant kafan karışmış belki
    parlıamanet'i de bozdular tutunacak dalımız mı kaldı?
    pavyonda tanıdığım bilge bir pezevenk vardı!
    kötü kitaplar okumak kötü yaşamak gibidir derdi.
    iyi kitaplar okudum bir boka yaramadı..

    ben seni severim aslında da düzenim bozulur diye korkuyorum
    durduk yere başımıza saçma sapan bir aşk çıkar
    sinemaya gitmeye ele ele tutuşmaya falan kalkarız
    işin yoksa çiçek al,saç tara, parfüm sık.
    küsmesi,barışması,ayılması,bayılması
    hatta eninde sonunda kaçınılmaz ayrılması
    meyhanede tanıdığım gerzek bir filozof vardı!
    güzel kadınlar insanın ömrünü uzatır derdi.
    bir sürü güzel kadın girdi hayatıma
    hepsi ağzıma sıçtı..

    ben seni severim belki de rabbim buna hazır değil.
    her şeyin güzelini sever o ideal birliktelikler ister
    seninle benim yan yana oturacağımız çekyata
    ne ilahi adalet sığar ne de diyalektik..
    içime çöreklenmiş sığ bir sığır var benim.
    ben seni severim sevmesine de
    iş çıkarmasana şimdi ne gerek var güzelim..
  • 'kendimi dahi anlamına gelen -de gibi hissediyorum. diğerleriyle bitişik durduğum zaman huzursuzlanıyor, sırıtıyor eğreti gibi duruyorum. benim ayrı yazılmam lazım kimselerin yanına yakışmıyorum' sözünün sahibidir.
  • ''italyanca konuşsaydım sever miydin beni?
    ingilizce almanca falan olmuştur tabi de
    eminim hiç italyanca bilen sevgilin olmamıştır.
    ben şimdi kursa gitsem, sen beklesen.
    beklemesen bile çok ileri gitmesen.
    ufak tefek yakınlaşmaların olabilir ama ileri gitme olmaz mı?
    neyse işte ben kursa gitsem.
    iki seneye sökerim sanıyorum, malum kafam kalın biraz.
    sonra gelsem yanına.
    calvino'yu dante'yi v.s kendi dilinden okusam.
    gözüne girermiyim o zaman?
    italyanca konuşmayı öğrenirsem sever misin beni?

    doğru düzgün bir adam olsaydım sever miydin beni?
    kavga etmesem, küfür etmesem, tesbih çekmesem.
    bak şimdi sen beni seversen
    sen şimdi beni bir sev var ya.
    sevinçten ortalığın amına korum..
    pardon pardon, küfür yok,
    valla son olur bu etmem bir daha.
    işe gider eve döner efendi efendi takılırım.
    doğru düzgün bir adam olursam sever misin beni?

    toplumsal duyarlılıklarım olsaydı sever miydin beni?
    mendil satan çocuklara dertlenip
    nesli tükenen hayvanlara içlenseydim.
    ne bileyim işte bu petrol sızdıran tankerlerin anasına avradına..
    yok ama küfür yok doğru.
    bu petrol sızdıran tankerlere protesto mesajları falan çekseydim
    yoksullukla mücadele eden sivil toplum örgütü gibi şeyler var ya hani?
    gerekirse onlara bile üye olabilirim.
    toplumsal duyarlılıklarım olursa sever misin beni? ''
  • herkesin dediği gibi ah muhsin ünlü tarzında yazar. fakat cidden güzel yazar.

    --- spoiler ---

    adın üç kere geçti saçma sapan bir filmde
    yalnız olsam çok ağlardım ama annem bakıyordu
    otoban dolusu gürültüyü sıkıştırıp beynime
    anne dedim, hadi çay koy da içelim..

    --- spoiler ---
  • tarz olarak ah muhsin ünlü'ye benzer, blogundaki şiir ve yazılar sıkılmadan okunur.

    “hayatta dibe vurduğu anlar vardır ya insanların.. benim yok. hala en dibe doğru sürükleniyorum sanki..”

    ''bir insan nasıl sevilir hatırlamıyorum. öğret bana. tut elimden, gözlerimin içine bak, okula başlamış çocuğa alfabeyi öğretir gibi, kırk yıllık budiste namaz kılmayı öğretir gibi, sabırla öğret bana seni sevmeyi. merhameti ve şefkati elden bırakma. öyle bir bak ki bana, hırçınlığım gözlerinin buğusundan utanıp kendi kendini yok etsin..''
  • tesirsiz parçalar 26

    bana empati yapma ben küçükken
    ben küçükken çok kuş vurdum iyi adam değilim.
    geliştirdiğim duyarlılıkların alayını toplasan
    kanadını kanattığım tek bir serçe yavrusunu iyi etmiyor.
    bana saygı soslu veda nutukları atma
    sıkıyorsa diş gıcırdatmalarımı taklit et de görelim
    görmüyor musun bir tırnak kendi etini parçalıyor
    sen kalkıp beni üzmemekten bahsediyorsun.
    bana ders vermeye kalkma ben dersimi
    yıllar önce tek başıma çizgi film izlerken aldım.
    çünkü annesi çok meşgul olan çocuklar
    oturup tek başlarına çizgi film izlerler.
    bana empati yapma çünkü annem,
    annem empatinin ne olduğunu bilmiyor
  • "dostoyevski epilepsi hastası, homofbik ve iflah olmaz bir kumarbazdı. oğuz atay sevdiği kadına yakın olabilmek uğruna karısından boşanıp sevdiği kadının kocasıyla arkadaş oldu evlerine daha sık gidebilmek için. salinger yaklaşık kırk yıl evinden dışarı adım atmadı, tek bir kare bile fotoğrafı çekilemedi. yusuf atılgan türk edebiyatının kilometre taşları sayılabilecek iki büyük eseri yazdıktan sonra (anayurt oteli ve aylak adam) insanlara küstü, bir köye yerleşip otuz yıla yakın neredeyse tek bir satır bile yazmadan çiftçilik yaptı. althusser elli yıldır birlikte olduğu ve taparcasına sevdiği karısı helen'i bir sabah yanıbaşında uyurken elleriyle boğdu, bu boktan hayata daha fazla katlanmasına seyirci kalmaması için. stephan zweig'de tıpkı althusser gibi yaptı, tek farkla, o tabanca kullandı karısı ve kendisi için. insan ırkına duyduğu güvensizlik walter benjamin'i fransa sınırında kendi kafasına sıkmaya zorladı. hemingway yalancının tekiydi, jean genet gasptan tecavüze kadar bulaşmadık suç bırakmadı ve ömrünün yarısını hapiste geçirdi. kierkegaard çok sevdiği nişanlısı regine olsen'i terk etti, çok sevdiği için. ömrü boyunca hep acı çekti bu yüzden ama soranlara da yaptığının doğru olduğunu söyleyip durdu. o kadar çok seviyordu ki regine'i ve o kadar nefret ediyordu ki kendisinden, evlenip onun kendisine 'maruz kalmasına' izin veremezdi!..
    en sevdiğim yazarlardan bir kaçının kısa yaşam öykülerini anlatmaya çalıştım. bir yerlerde bir terslik var ama nerede bilemiyorum.."

    demiş. tesirsiz parçalar 156..'da
  • okuduğum bir paragrafla tarzını sevdiğim, o ana dek kim olduğu hakkında hiç bilgi sahibi olmadığım yazar.

    şu satırlar hakikaten iyiymiş;
    "eskimolar kar yağma çeşitlerini 75 kelime ile ifade ederlermiş. hayatları kar içinde geçtiğinden sanırım. bizde de tuvalet onlarca farklı kelimeyle ifade edilebiliyor. tuvalet, hela, wc, abdesthane, ayakyolu, yüz numara, kenef, kubur, memişhane. v.s.. nasıl bir hayat yaşıyorsak artık..."
  • "ah muhsin ünlü alper abi ve ben kimsem artık

    ah muhsin ünlü süper bir insanmış
    bence alper abi ondan daha süper bir insan
    bendense bi bok olmaz
    ikisi de yolda ebu bekir'i görseler en azından selamlaşırlar
    ben bir araba fırça yerim
    kesin der ki bana, "oğlum manyak mısın sen niye bu kadar içiyorsun?"
    ah muhsin ünlü ara sıra yalan söylüyordur muhakkak
    alper abi söylemez diyor ama herkes ara sıra yalan söyler
    ben en çok anneme yalan söyledim hala durup durup söylüyorum
    annem beni döverken mesela gözleri kocaman oluyordu
    öyle zamanlarda bile durmadan yalan söylüyordum
    ah muhsin ünlü azrail'i yolda görse selam verirmiş
    sanıyorum ah muhsin ünlü yolda kimi görse selam verir
    ben yolda azrail'i görsem derim ki "anam babam niye bu kadar geciktin?"
    alper abiye anlatsam şimdi bunları eminim kıçıyla güler
    o bana deli gibi gülerken ben ona "abi" derim, "gülme bu hiç komik değil!"
    ah muhsin ünlü şanslıymış annesi ölürken o kocamanmış
    alper abi biraz şanssız annesi öldüğünde o küçükmüş
    bense hepten boku yedim annem hala yaşıyor
    annem yaşıyor ve yaşlanıyor biliyorum bir gün ölecek
    ben yaşıyorum ve her gün annemin bir gün öleceğini düşünüyorum
    annemin her gün tansiyonu çıkıyor beli ağrıyor saçları ağarıyor
    benim de saçlarım ağarıyor annem gözümün önünde yaşlanıyor
    dedim ya en şanssız benim kimse beni sikine takmaz
    annem çay getirdi az önce fazla uzaklaşmış olamaz
    ne tuhaf anneler çocukları üzüntüden ölürken bile
    çocukları üzüntüden ölürken bile çay getirmekten vazgeçmiyor
    siz bir görseniz annemi ne demek istediğimi anlarsınız
    annem hepinize çay koyar öleceğine inanamazsınız"

    hep derim su islere ana baci karistirmayin, zaten yeterince acimiz var bi kosede...
  • "oysa bir bilse gülüşünün kıyısına sığınıp bir ömür geçirebileceğimi. bilse sesini her duyduğumda içimden durmaksızın bilmediğim, unutulmuş dillerde şarkılar söylediğimi. bilse adının geçtiği her yeri ve her şeyi durup durup, incitmemek için parmaklarımın ucuyla sevdiğimi."
hesabın var mı? giriş yap