• şu an haberturk'te ve dedi ki:
    "ben inönü'nün ailesinden olsam ve erdoğan'ın eleştirilerini duysam hiç üzülmezdim. asıl erdoğan inönü'yü övse, o zaman derdim ki 'acaba bizim dedemiz ne yaptı da bu adamın övgüsünü aldı'. o zaman işte üzülürdüm."
  • yoruma dahi gerek olmayan ders niteliğinde bir kaddafi yazısı yazmış..
    önemli bir kısmını alıntılayalım:

    --- spoiler ---
    ilhan selçuk’un çeyrek yüzyıl önce yazdığı gibi kaddafi ısısı ve nemi ayarlanmış ortamda yetişen, nadide bir sera çiçeği değil, vahşi bir çöl çiçeğiydi.
    çölde ancak o yetişirdi.
    kaddafi diktatördü.
    kaddafi zalimdi.
    kaddafi gaddardı.
    kaddafi dengesizdi.
    o, berlusconi, sarkozy, george w. bush gibi demokrasinin ince dengelerinden nasibini almamıştı.
    kaddafi ılımlı değildi.
    bugün kaddafi’nin bütün bu nitelikleri batı basınında durmadan işlenip, duruyor.
    oysa kaddafi’nin bu özellikleri batı’nın hiç umurunda değildi, başka benzerleri gibi çıkarlarıyla çelişmediği sürece de onları görmezden gelmeye amadeydiler.
    eğer kaddafi, suudilerin egemenleri gibi olsaydı, dengesizliği de gaddarlığı da diktatörlüğü de görmezden gelinecekti.

    ***
    kaddafi’nin ılımlı olmaması değildi. batı’nın sorunu. batı’nın sorunu, kaddafi’nin emperyalizm ve onun çıkarlarıyla uyumlu olmamasıydı. kaddafi de örnek aldığı cemal abdülnasır da emperyalizmin çıkarlarıyla çelişen kendi toplumlarının çıkarlarını savunmaya çalıştı. bunun için çabalarken halklarına da baskı uyguladılar. ama kendi toplumlarının öz kaynaklarına sahip çıktılar. biri ülkesinin petrol kaynaklarını millileştirdi, öbürü süveyş kanalı’nı. emperyalizm onların hükmünü daha o anda verdi ve uygun zamanı beklemeye koyuldu.
    kaddafi emperyalizm ile uyumlu olmadığı için emperyalizm ve işbirlikçileri tarafından tasfiye edildi. o gittikten sonra libya’ya demokrasi geleceğini sanmak saflıktan öte bir mertebedir.
    bir an düşünün, kaddafi ülkesinin bütün kaynaklarının emperyalizm tarafından sömürülmesine razı olsaydı, başına bunlar gelir miydi? hele hele onlarla işbirliği yapsaydı baş tacı edilmez miydi?
    kaddafi’nin linç edilmesinde demokrasinin zaferini arayanların budalalığı emperyalizmin topundan da tüfeğinden de daha etkili olan en büyük silahıdır.
    evet sömürenin en büyük silahı sömürülenin budalalığıdır.
    --- spoiler ---
  • "at gözlüğü" takmış birileri tarafından 12 eylül ve 27 mayıs darbelerini meşrulaştırdığı iddia edilen gazeteci. biz ali sirmen'i ilk defa dün tanımadık. yıllardır okuyup, bilgileniyoruz kendisinden. o darbeler hakkında ne düşündüğünü çok iyi biliyoruz. demokrasi kavramını rte'lerden öğrenmeye alışan insanlar için "27 mayıs öncesinde demokrasi yoktu" gerçeği bir anlam ifade etmeyebilir. "12 eylül akan kanı durdurdu" söylemi; "oh, iyi ki darbe oldu yoksa akan kan sürekli akmaya devam edecekti" gibi okunmuş olabilir.

    ali sirmen "hem demokrasi eksikliğinin hem de akan kanın durmasının tek ve geçerli yolu darbeydi ,o da oldu, çok güzel oldu" mu demiştir? başka şekliyle, darbe yapmayı nasıl meşrulaştırmış oluyor anlamış değilim? söyledikleri yeterince açık değil mi?

    kişinin ismi altına gelip de burdan saçma sapan konuşmayın. iftiralarla kendinizi daha çok kirletmeyin. biz sizin demokrasi algınızın ne olduğunu çok iyi biliyoruz.
  • istanbul'dan milletvekili adayı olma ile ilgili "ben istanbul'dan aday olmaya korkarım mesela. tabanım yok. çünkü istanbulluyum."* diyerek beni sesli güldüren, konuşmasını dinlemekten keyif aldığım yazar.
  • cumhuriyet gazetesinin bu değerli yazarını televizyonlarda tartışma programlarında izlemek içimi acıtıyor. 12 eylül dönemini samim lütfi takma adını kullanmak zorunda kalarak hapislerde yaşamış bir insan bugün televizyonlarda, solu tanımayan, halkların özgürlüğünü, eşitliğini, insan haklarını savunan ve her dönemin baskı rejiminde en büyük darbeleri yiyen bu insanları "ulusalcı" olarak yaftatayacak kadar sığ insanların karşısında adeta kendi görüşlerinin alfabesini yeni baştan anlatmaya çalışmasına, yol arkadaşları uğur mumcu'nun ve ilhan selçuk'un yokluğunda yalnız başına mücadelesine devam etmeye çalışmasına hem hayranlık duyuyor, hem de dönemin getirdiği karamsarlık içinde çabasının sağır kulaklarca duyulmayacağını bilerek üzülüyorum.
  • 12 eylül'de hapis yatan biri olmasına, takma isimle yazılar yazmasına rağmen 12 eylül'ü kutsadığı söyleniyor at gözlüklüler tarafından. enteresan. sebebi de "darbelerin arkasına bakmak gerekir" demesi. askeri darbeyi "çok kötü askerlerin ülkeye yaptığı kötülük" olarak öğrenince, darbenin bir planın son aşaması olduğunu görmeyince böyle oluyor tabi.
  • ali sirmen'in 12 eylül veya kenan evren güzellemesi yaptığına şahit olmadım henüz. sürekli kenan evren'in bu kadar çetrefilli bir operasyonun yaratıcısı olamayacak kadar "normal" biri olduğundan bahseder. 12 eylül öncesine dikkat çekmeye çalışır. 12 eylül öncesi akan kanın 12 eylül'de durduğunu söylemiş ki yanlış da değildir. dediğim gibi, 12 eylül'ü meşrulaştırmak gibi bir amacı yoktur. darbenin bir süreç olduğunu bilip, 12 eylül'ün en son halka olduğunu anlatmaktadır.
  • hukuk fakültesinde okurken birinci sınıftaki zorunlı tarih dersini kendisinden alırdık, çok kültürlü, beyefendi bir insandı. devri daim yolu ışıklı olsun.
  • ali sirmen...
    oglunun adi devrim.
    sol düşünce onun hayatinin icine o kadar islemisti. dusuncelerini soylemekten asla geri durmadi.
    80 darbesinde onu örgüt kurmaktan yargiladiklari esnada kurdugu örgütün adini mahkeme salonunda ogrenmisti.
    bunun bir benzerini yillar sonra balyoz davalarinda turk askeri görecekti.
    ulkenin son aydinlik kalemi bugun, uzun suren hastaliga yenilerek bizlere veda etti.
    huzur icinde yatsin.
  • oldukca sevimli bir uslubu olan, yurdumun guzelliklerini gozler onune sermeyi gorev edinen aydin yazarlarimizdan biridir. garabet imparatorlugu baslikli kose yazisindan bir alinti su sekildedir:

    "...

    siz hiç, bir alman, bir fransız, bir italyan, bir ispanyol 'bakan'
    ın karısının göğsünde amerikan bayrağı olan tişört ile topluluklar karşısına çıkabileceğini düşünebiliyor musunuz?

    böyle bir davranışa teksaslı kovboy'un ''yes man'' i tony blair 'in eşi bile cüret edemez.

    siz hiç, bir demokratik ülkede 'hükümet' in başının ve kimi bakanlarının kendi çoğunluklarının çıkardığı vergi affı ile köşe olmaları halinde, bunların günlerce gazete manşetlerinde dolaşmayacağını düşünebiliyor musunuz?

    siz hiç bir ülkede kendi iktidarının çıkardığı vergi affından müstefit olan bir kişinin ülke büyüklüğünde bir megapolü yönetmeye bu kadar rahatlıkla aday olabileceğini düşünebiliyor musunuz?

    ..."

    (bkz: engin ardic)
    (bkz: saka gibi ulke)
    (bkz: only in turkey)
hesabın var mı? giriş yap