alıkoymak

• bir$eyi saklamak veya bir ki$inin bir aksiyonu gercekle$tirmesine engel olmak.
• kotu delikanlilarin , 18 yasindan ufak kizlari genellikle kotu amaclarina alet etmek amaci ile kilit altina almasi
• "doğamız gereği, o kadar kofuzdur ki, bizi gerçekten ölmekten alıkoyan tek şey eğlencedir." louis-ferdinand celine - voyage au bout de la nuit
  
  "en sonunda bütün bu ilaçların eskiden pek pahalıya mal olduklarını söyledi bana.
  ben de onu bunları atmaktan alıkoyan şeyin herşeyden önce bu olduğunu anladım." andre gide - les nouvelles nourritures
• türkçede -ıkoymak ile kurulmuş tek birleşik eylem bu sanırım. aslında tan olarak kattığı anlam saptansaydı çok daha fazlası türetilebilirdi.
• insan ozgurlugunu kisitlayici unsur..
  orn: teyzemlere ayda yilda bir giderim be$ dakikaligina hal hatir sormaya ama beni birakmazlar...ya i$im var onemli, gidiyim yine gelirim derim.. yok hayir efendim neymi$ sucuklu makarna yapmi$lar yemeden gitmicekmi$im...ak$ama telefon gelir teyzemlere..arayan tabiy ki annemdir.
  anne: ne oldu oglum, gelicekmisin eve.
  ogul : malesef anne beni alikoydular..belki yarin, belki yarindan da yakin gelirim. (bkz: zorla guzellik olmaz)