• en anlam veremediğim durumdur.
    minibüse biner yavaş gider misin diye uyarı yapmadan "can taşıdığının farkında mısın???" diye laf sokmalar
    otobüse biner durak ismi sorar cevap alamayınca "sen bu hatta çalıştığından emin misin?"
    markette kuyruğa girer sıra çok olduğundan "biraz daha acele eder misin bak bizde bekliyoruz" diye kasiyeri azarlar
    otele gider oda tutar, sonra aşağı iner, "bu odanın bu para ettiğinden emin misin?"
    restorana gider garsonla uğraşır
    hastaneye gider hasta danışmanıyla uğraşır

    ya arkadaş cidden anlamıyorum bu alt sınıf insanlarla ne alıp veremediğiniz var. her kurumun, bakın her kurumun diyorum beğenmediğiniz hizmetle alakalı şikayet edilecek mercileri vardır. hayır böyle dr. house stili zeka küpü ve bi o kadar da esnek insanlar olsanız anlıcam siz böyle uyuzca laf soktuğunuzda hizmeti sunan insan da ters yapınca full feodal bir kültüre bürünüp işi fiziksel boyuta dökmeye kalkıyorsunuz.

    kardeş kabul etsen de etmesen de mal bu. ücret bu çalışma şartı bu mal bu. hizmet bu. bunu senin alt tabakadaki adamla uğraşman çözmez. senin o adamla uğraşma niyetin daha farklı gerilim olsun ekşın olsun yanındakine havan olsun diye yapıyo olabilirsin lakin kurumlar böyle durumda seni değil onu haklı görüyor. diyelim ki onu haksız görüyor orda da hizmet kalitesindeki düşüklüğünü gene göremeden tamamiyle müşteriyle yanlış diyalog sürdürdüğünü düşündüğünden görüyor. ilk başta haklı olduğun nedenlerde düzelmeden devam ediyor. yapma. 2 dakika insan ol. zekanı kullan. duygu dünyanı değil.

    yok bunu yapamıyosan zaten oradan bir daha hizmet alma. kimse seni oraya zorunlu götürmüyor.
  • hizmet kalitesi denen şey olmadığı içindir.

    sadece tek hattın gittiği bir otobüste “arabada bebek var biraz yavaş olur musunuz?” diyen kadına “beğenmiyorsanız inin bayan, kimseyi zorla bindirmedik!” diyen bir otobüs şoförüne rastlarsanız anlarsınız bir gün.
  • o kadar tek adamcı bi milletiz ki hizmeti aldığımız anda oranın tek adamını da oranın esnafı, müdürü, patronu, kurumun sahibi sandığımızdan oluyor.

    "kimseyi zorla bindirmedik" diyen bir şoför kaç kez şikayet edilmiştir otobüsün ya da hattın sahibine? ben size söyliyim mi kaale alınamayacak kadar az bir sayıda. bürokrasiyi sevmediğimiz gibi hizmeti direkt sunanı hemen bi esnaf gibi düşünmemizden kaynaklanıyor bütün yanlışlar. peki o an o hizmeti alan kaç kişiyle birlikte ortak tavır alınabilecekken olayı tamamen kişiselleştirmiştir diyaloğun içinde olanlar? şikayette bulunanların yüzlerce katı işte bu ve benzeri vakalardan oluşur.

    sonra da sonuç beklenir. şoför milleti böyle, danışmanlar şöyle, kasiyerler öyle, garsonlar vurdumduymaz, resepsiyonistler çakal diye önyargılarımızı büyütür dururuz. bunu bilir bunu söylerim varsa bir canavar bunu bilinçsiz tüketici yaratır. bilinçli tüketicide bu işi birebir uğraşmadan yapar, yapmayı dener, yapamazsa da alternatifini yaratıp onun iflasını sağlar. örneğin uber gelene kadar pos makinesi taşımıyordu taksiciler, şimdi yol kenarında kredi kartı da geçerlidir diye bağırıyolar. bi çok konuda çekidüzen vermek zorunda kaldılar kendilerine. bunun gibi.
hesabın var mı? giriş yap