• mekansızlık kavramını anlayamyan bireylerin sorduğu soru tümcesi....
    mekansızlık, mekandan bağımsız olmayı gerektirir ve nerede sorusunu anlamsızlaştırır.
    çünkü zaten mekan o'nun bir yaratımıdır...
    kendi yaptığınız resmin neresinde olursunuz? hiç bir yerinde... resmin boyutlarında değil, kendi boyutunuzdasınızdır. resmin tamamıdır etki alanınız ve bu nedenle hem onda hem onun dışında olursunuz...

    hani eş bir benzetme değil, olamaz da ama... yine de kainatın ve ona bağlı her boyutun bir "yaratık" olduğunu ve yaratan'ın yaratıkların üzerindeki mutlak hakimiyetinin algılarımız dışında kaldığını betimlemek için bir yol....
  • cevabı sema olan soru
  • esasinda "her" yok, "yer" yok. hatta "yok"un kendisi yok.

    yok ve o'nun tarafindan yoktan var edilenler (yaratilanin varlik vehmettikleri) hebsinin varligi egreti olarak o'nun sifatlarinin yansimasi ile suretlere burunmus golgelerdir. soyut-somut diye tabir olunabilecek hersey, o'ndan gayri hersey o'nun esmalarinin yansimasi. o ise mutlak bir ve mutlak mechul (sidretul munteha'ya kadar). hersey o'ndan, ama hic bir sey o degil!

    la havle vela kuvvete illa billah...

    bilinebilmesi icin gerekli olan kelimelerin de rabbidir o. o yuzden adem'e isimleri ogreten de o.

    selamun kavlem mir rabbim rahim...
  • "allah, gökleri ve yeri kuşatan, çevreleyen tahtının üstünde." şeklinde cevap verilebilecek soru.
    "... o'nun tahtı gökleri ve yeri çevreler ve onları muhafaza etmek o'na zor gelmez ve o yüce'dir, büyük'tür." (bakara-255) (bkz: ayet el-kürsi)

    edit: bağlaç eklendi.
  • ebu hanife'nin yanına bir kadın geldi ve kendisine "kendisine ibadet ettiğin ilah nerededir?" diye sordu.

    ebu hanife (rahimehullah) "allah subhanehu ve teala göktedir, yerde değildir." cevabını verdi.

    bunun üzerine adamın biri "peki, allah’ın 'nerede olursanız olun o sizinle beraberdir.' (hadid/4) sözüne ne dersin?" deyince:

    "bu senin bir kimseye mektup yazıp, 'ben seninle beraberim.' demen gibidir. hâlbuki sen onun yanında değilsin." cevabını verdi.

    (el-esma ve’s-sıfat: sf: 429, zehebi: uluv risalesi)
  • bektaşi hocaya sorar,
    - hoca şu allah'ı anlat bana nasıldır? der. hoca anlatır;
    - allah gözle görülmez, kulakla duyulmaz, elle dokunulmaz, ne yerdedir, ne göktedir.
    bektaşi cevap verir,
    - ya sen şuna yok diyeceksin ama dilin varmıyor.
  • bu allah denen şeyi kim gördü, kiminle konuştu. birkaç çöl bedevisinin uydurduğu masalla insanların hayatını şekillendirmesi kadar saçma bir şey olabilir mi? allah diye uydurulan arap tanrısı el-lat putunun uyarlanması. takmayın kafanıza hayatınızı yaşayın.
hesabın var mı? giriş yap