• benim de kullanmasını pek sevdiğim, şahane bir kalıptı allahın işi. hele hele, acaip bir durumla, sorunla karşılaşan birilerinin* neden sorusuyla karşılaşınca hikmet deyip, yüzümde müstehzi bir gülümseme oluşturmayı marifet bellerdim.

    taa ki geçtiğimiz günlerde televizyonda kanallar arasında dolaşırken ipek değer'i görüp, kendisini daha çok görebilmek için mobil hayat isimli gubidik programını izlemeye başlayana kadar. ipek'ciim şarkıcıya benzeyen bir herifin konuşmasını bitirip de, "cep telefonları hakkında saçma sapan bir soru soralım vatandaşa da, cep telefonlarının hayatımız için ne kadar önemli olduğunu kazıyalım bilinçaltına bilinçaltına" kısmı başlayınca bile, az sonra bu canımdan çok sevdiğim tümceye nasıl bir anlam yükleneceğini tahayyül edebilecek duruma gelmiş değildim.

    bu haftaki soru, "sizce cep telefonları küçüle küçüle fındık boyutuna inecek mi?" idi. iner, inmez, inse de bir halta yaramaz gibi beklenen cevaplardan sonra normal görünüşlü bir teyzeye soruldu bu soru. teyze ise konuşurken bir yandan da düşünmeye başlayarak, bilinç akışı yöntemine hakim olduğunu gösterir bir tavırla konuşmaya başladı; "küçülür ama o kadar küçülmez herhalde. küçülür mü yoksa? küçülmez küçülmez." gibi şeyler söylemeye başladı. ama düşüncesini toparlayıp öyle bir laf etti ki o anda, ben ne olduğumu şaşırdım: "küçülebilir aslında, teknolojinin işi". evet, bu teyze için allah neyse, teknoloji de onun gibi bir şeydi ki, hepimizin bildiği bu lafı böyle eğip büküp, bu şekilde değiştirmekte zerre kadar çekinmemişti. ama zaten doğru değil miydi bu laflar az da olsa? o çekik çukuk gözlü, minicik, ne idüğü belirsiz çan çon sesleriyle konuşan adamlar yapmıyo muydu zaten bu aletleri? artık küçük adamlar üretip mi içine koyuyolar, büyü mü yapıyolar, ne halt ediyorlarsa, kibrit kutusu gibi şeylerin içine neler neler sığdırabiliyorlardı, bir nevi gecikmeli kadir-i mutlak, omnipotentti bunlar, sadece anında değil de, birkaç yıl içinde gösteriyolardı hep marifetlerini. isteseler değil fındık kadar telefon, pirinç tanesi kadar televizyon bile yapardı bunlar. ama nasıl yaparlar, orasına akıl sır ermezdi. teknolojinin işi!

    neyse, velhasılı kelam, bu teyzeyi dinleyip, bunları aklımdan geçirdikten dünya görüşüm değişti, herşeye artık farklı bir gözle bakıyorum. elektronik firmalarına tapmaya, fındık biçiminde cep telefonu putları yapmaya başladım, daha önce bulamadığım huzuru elektronlarda buldum.
  • lise birde, matematik örtmeninin bir soruyu abuk bir formülle çözüp "nasıl olduğunu sormayın, böyle işte" demesi üzerine benim ağzımdan dökülen kelimeler... bunun üzerine örtmen "allahın işi değil oğlum" diyerek formülü kanıtlamıştır...
  • tcdd genel müdürü'nün hızlı tren kazasında bulmuş olduğu kaza nedeni. anlaşılan kendileri de takunyalı.
  • varolan butun yalanlar bitince siginilan en buyuk bahane.

    orn:
    a: abi bu bilgisayar dun calisiyordu bugun acilmiyor ne oldu buna?
    b: ne bilyim abi allah'in isi iste.

    gercek: sirket bilgisayariyla bir gece once butun porno sitelerine girilmis bilimum warez sitelerinden programlar mp3 ler indirilmistir. haliyle ne kadar trojan vs ler varsa bilgisiyara girmis anasi bellenmistir hdd nin.
  • beyni sadece fizyolojik ihtiyaçlarını karşılamaya yetecek seviyedeki organizmaların sloganı. ister ateist, ister müslüman olun ama allah'ın veya evrimin size verdiği o beyni kullanın.
  • allahın işi: (denizcilik) taşıyıcıların insan gücü dışındaki doğal güçler yüzünden meydana gelen kazalardan veya önceden oluşumu düşünülmeyen diğer nedenlerle meydana gelecek kayıp ve zararlardan sorumlu olmadıklarını ifade eden terim.
  • --- spoiler ---

    okulda çocuklara bilimsellikten uzak kitap mı dağıtıldı?

    okul öncesi eğitim kitaplarında ördeğin yüzmesine, civcivin yumurtadan çıkmasına 'allah'ın işi' denildi

    nesrin coşkun

    izmir/dha

    izmir'de, bir yayınevinin hibesiyle okul öncesi eğitimdeki çocuklara okutulmak üzere 1500'e yakın okula dağıtılan, ördeğin yüzmesini, tavuğun yumurtanın içinde büyümesini “allah'ın işi” olarak gösteren hikaye kitaplarına sendikalar tepki gösterdi. eğitim sen 1 nolu şube sekreteri abdullah tunalı, “4-6 yaş çocuklarına yaradılış teorisi ile ilgili temel eğilimleri, temel gerekçeleri empoze edilmeye çalışılıyor, çocukların beyni yıkanıyor”; eğitim- iş izmir şube sekreteri bülent turan, “dinin öğretilmesi ayrı bir şey, eğitimde bilimsellikten uzak eğitimin verilmesi ayrı bir şey. her yere metafiziği sokarsak o çocuklara biz yağmurun, karın yaşığını, kadınla erkek ve bir çocuğun doğuşunu nasıl anlatacağız?” dedi.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap