• ben vazgecmezdim. lakin; irademe ve inadima yenik dustum...

    delice yagmur yagan izmir'de bir eylul aksamiydi. tek amacimiz kibris sehitleri caddesindeki bir dovmecide rotus yaptirmakti. bazi aksilikler yuzunden rotuslar vaktimizi aldi ve disari ciktik arkadasimla. semsiyelerden nefret etmistim hep, anlamsiz olarak. lakin kirmizi semsiye altinda yemeklerden bahsetmek keyifli gelmisti. o an fark ettik ki actik. ilk gordugumuz pastaneden bilegimizden dirsegimize kadar buyuk eklerleri acimsiz ca tuketiyorduk ki arkadasim:

    - alman pastasi. dedi saskin gozlerle ne oldugunu anlamaya calisiyordum ki devam etti:
    - özledim.

    kendisi ankaraliydi. ve ankara'da pek bir kolay bulunabilecek bir seymis megersem. lakin izmir'de bulamadigini da ilave etti son cumlelerine... uzulmustu. ankara'yi dostlari ve orda olan ablasi disinda ozlemiyordu. sadece alman pastasini ozlemisti...

    ertesi gun de esyalarim onda kaldigi icin is yerine almaya gitcektim. lakin; elimde iki adet alman pastasiyla gidersem ne kadar mutlu olabilcegini dusundum. tum arkadaslarima sordum, arkadaslarimi diger arkadaslarina sormalari icin zorladim, cesitli sozluklerin duyularilarina yazdim lakin aldigim pastane cevaplari sadece uc taneydi. biri ucyol, girne ve bornovada bulunan uc pastahane.

    ucyolda daha dogrusu betonyol'da bir cok pastane oldugu icin ve metroyu kullanarak kolayca gidebilcegim icin onu sectim ilk olarak. saydim. tam tamina 24 tane pastahneye sormusum. o kadar hevesli gitmisken ve bulmaya da inanmisken yine de uzulmedim pek.

    ayni gun icersinde tekrardan metroya kostum hemen. bornova'ya... bir kafe de bulunuyormus. zar zor buldum kafeyi. sordum oraya da pek gitmediginden artik satmiyorlarmis. aldiklari pastane de cikarmiyormus daha dogrusu. onun da etkisi olabilir. orada umitlerimin bir kismini kaybettim. lakin girne'deki pastaneye telefon edene kadar...

    aradigimda kendilerinde buldugunu soylediler. ertesi gun hemen gittim. keske kalmamis olsaydi, bu kadar uzulmezdim. lakin hatun bildigimiz tiramisumsu bir pastaya alman hastasi dedi. ekledi de:
    - bunun sosu özel. diye.

    butun heveslerimi tuketmis ama "ya bulursam" heyecanimi ayirmisim icimde. vapura atladigim gibi alsancak'a gittim. reyhan, sevinc hepsine sordum. bilmiyorlardi bile. heveslerimin tukendigi an o an oldu.

    tam tamina 44 pastaneye sormustum....
    bir de aldigim cevaplari dusundum ki ve en iyi cevap "yok" demekti. ve bana yapilan igrenc esprileri de dusundum: "alamanci misin?", "amerikan degil miydi o? cdci ilerde eki eki".

    tuvalette okudugumuz romanlar bile mutlu sonla biterken bu bitmemisti. mutsuzlugum gogusumu yirtarak disari cikti ve tedavisi olmayan izler birakti.

    demek istedigim mi?

    izmir'de bulunmuyor.

    eylül 2009, kaybedenler.
  • yapmaya üşenmeyenler içün tarifini verelim

    hamur içün:
    5 su bardağı un
    1 paket kuru maya
    2 yumurta
    2 yemek kaşığı yoğurt
    30 gram tereyağı
    1 çay bardağı süt
    1 çay bardağı toz şeker
    1 tutam tuz
    1 çay bardağı su
    krema içün:
    2 yumurta sarısı
    3 su bardağı süt
    4 yemek kaşığı un
    1 su bardağı toz şeker
    1 paket vanilya

    unu kaba alın ve ortasını havuz misali açın. içine maya, yumurta, yoğurt, su, süt ve yumuşatılmış tereyağını ilave eyleyin. unun etrafına da tuz ve şekeri serpin. ortadan başlayarak karışımı aheste aheste yoğurun. yağlanmış fırın tepsisine koyun ve mayalanmasını bekleyin. daha sonra 175 dereceye ısıtmış bulunduğunuz fırında yaklaşık 35 dakika kadar pişirin. kreması içün ise tüm malzemeyi bir tencereye ekleyip iyice karıştırdıktan sonra orta ateşte muhallebi kıvamını alıncaya değin sürekli karıştırarak pişirin. kek ve krema soğuduktan sonra keki ikiye kesip arasına krema, çilek ve muz ekleyip buzdolabında 2 saat bekletin. afiyet olsun.

    not: ben yaptım çok güzel oldu. gördüğünüz gibi minimum yağ ile bu lezzet ortaya çıkabiliyor. eğer kek size uğraştırıcı geliyorsa klasik pandispanya ile de hazırlayabilirsiniz bu şaheser pastayı.
  • ucundan isirinca icindeki tum kremasi dotunden disari firlayan tatli.bu sefer agzin pastanin arkasina gider o kremalar dille toparlanir yalanir yutulur
  • ekmek hamuruna benzeyen iki dilim arasinda krema ve uzerinde pudra sekeri
  • normal şartlar altında yemek zordur bu mereti, ısırdığın zaman kreması olmadık bir yerden fışkırır ona hakim olmak için biraz içine yumulsan, burnun ve çenen pudra şekeri içinde kalır.. nereden baksan maymun olursun...

    ama ben çocukken pez şekerler, değişik oyuncaklar, kot pantolon, adidas ayakkabı, renkli kalem kutusu gibi bütün güzel şeyler gurbetçilerin bavulunda yurtdışından gelirdi... ya da ben öyle sanırdım..

    bu yüzden alman pastası da japon yapıştırıcı gibi içinde millet adı barındırdığı için önemli birşey olmalıydı... hem kremalıydı, üstü pudra şekerliydi ve inanır mısınız hem de içinde muz vardı...

    şimdiki gençlere garip gelecek ama, ben çocukken muz yemek hatta muz görmek, antalyalı değilseniz, havyar yemekle eşdeğer bir statüye sahipti... alman pastasını alman pastası yapan da işte bu ulaşılamaz muz tadı yüzünde olsa gerek.. yoksa nedir yani...
  • nezdimde çikolatası yerine pudra şekerlisi daha makbuldür. bir de içi çilek ve muzlu olmalı. evet..

    sloganı da vereyim şöyle:
    "dünya almanın pastasını yesin"
  • 80 ve 90'larda pek modayken artik cok az bulunur olmustur. iki boyda yapilir, birisi 10 cm capinda tek kisiliktir, digeri de daha yayvan ve daha buyuk olup 4-5 dilim olarak kesilip yenir. ayrica disi cikolata kapli, kremasi vanilyali, cikolatali, muz parcali gibi cesitleri vardir. demis oldugum gibi artik az bulunur, mesela nisantasi konak'ta baska hic bir yerde olmayan degisik bir boyutta yaparlar, cok guzel gozukur ama cocuklugumuzdan akla kalan tat yoktur, bence en guzel yapan yerlerden biri bahariye caddesi'ndeki inci pastanesidir.
  • şu ana kadar yediğim en güzel alman pastasını kadıköyde bahariye ilköğretimin yanındaki minik pastane yapmıştır her gittiğimde mutlaka bi tane yerim... ayrıca farklı farklı 7 8 tarifi bulunur
  • temsili fotolara bakınca anladım ki benim çocukluğumu ziyan etmiş olan pastadır. alman pastası diye gönül verdiğim pasta, kimbilir gerçekte hangi pastaydı. yıllarca boşa sayıklamışım. alacağın olsun çocukluğum en kral pastanesi.

    benim bildiğim alman pastası, koca pasta ebatlarında olan, keki ortadan periferiye doğru kubbe gibi inen. arasında, antep fıstıklı mükemmel bir kreması olan (ama öyle böyle değil, çeşmesi aksın altına yat, sabaha kadar ye şişmezsin), üzeri pudra şekeri ve fıstıkla kaplı bir zevk tapınağıydı. meğer adres yanlışmış. olsun, yediğim bana kar kaldı. adı başka olsa ne olur, o benim sevgilimdi. baklava da kuması.
  • çocuğunu alman ekolüne göre yetiştirmek değil de şişmanlatmak düsturunu benimsemiş sevgili annemin her cuma haftasonu tatilini kutlamak ve kutsamak adına eve getirdiği pastaydı. alman pastası yüzünden çocukluğum heidi'ye benzeyerek geçti. aynı elbise, aynı saç kesimi, aynı tombik ve yuvarlak hatlar.
hesabın var mı? giriş yap