• 3 ay once b2 sınavını 85/100 ile almıs biri olarak bu dili ogrenmek isteyenlere fikirlerimi beyan edeyim.

    oncelikle konusmam henuz istedigim seviyede degil. konusurken epey zorluk yasıyorum. bunun icin yapmanız gereken tek birsey var. anadili almanca olan biri ile konusmak.

    ama diger kısımlar icin ben sunları yaptım:

    1)baslangıcta bir ay gramer kitabı ile gramer calısması
    2)ilk gunden itibaren bir word dosyası seklinde kelime listesi olusturmak. ogrendigin her kelimeyi oraya kaydetmek. (6000 kelimeyi gecti su anda 1 yılı askın surede)
    3)1. ayın sonunda kucuk videolar izlemeye baslamak. aynı zamanda cocuklar icin yazılmıs hikaye sitelerine girip hikaye okumak
    4)3-4 ay civarında stratejimin temel kısmını olusturan asamaya gectim. "amazon.de" den piyasadaki amerikan dizilerinin almanca dublajlısını aldım. aynı zamanda almanca altyazı icermesi de onem tasıyor. almanca dublaj ve almanca alt yazı opsiyonunu secerek su dizileri izledim:
    -breaking bad(4 sezon)
    -lost(1 sezon)
    -merlin(1 sezon)
    -house (2 sezon)

    bunları izlerken yer yer durdura durdura izledim. bilmedigim kelimeleri not ettim. baslangıcta kulaga sıkıcı gelebilir ama alısınca dizi izleme keyfini kacıran bir durum degil.

    sonrasında almanca alt yazı olmadan sadece almanca dublaj ile sunları izledim

    -csi (1 sezon)
    -sherlock (2 sezon)

    ve yine sonrasında youtube'dan tanesi 1 saat civarı suren 20 kadar belgesel izledim. yahoo.de ve dw.de gibi sitelerden gunluk haber okudum. google dictionary ekini indirip okurken es zamanlı olarak anlamadıgım kelimelere baktım ve not ettim. guzel gramer/cumle kalıplarını not ettim ve bu kalıpları ve kelime listemi ara ara donup tekrar ettim.

    sınava girmeden son 1 ay almanca ogretmeni ile anlastım (alman bir kadın). onunla yuzde 90 sadece gunluk hayat, siyaset, dunya iste allah ne verdiyse almanca konustuk. konusma kısmını gelistirmek icin.

    1-2 aya almanya'ya tasınıyoruz. konusma kısmının asıl gelismesinin orada olacagını dusunuyorum.

    umarım kullandıgım tekniklerden bir veya daha fazlası isinize yarar.

    hadi kolay gelsin.

    gelen mesajlar uzerine edit:

    1) gramer kitabı olarak-- collins easy learning german grammar, german grammar drills

    -- isterseniz ileri asamada kaynak kitap olarak: hammer's german grammar and usage

    2) kucuk cocuklar icin hazırlanmıs basit dilli hikaye ornekleri iceren bir ornek site:
    http://kindergeschichten.wordpress.com/…leinkinder/

    3) belgesel ornekleri: https://www.youtube.com/…rch_query=doku auf deutsch

    gelen mesajlar uzerine edit 2: almanca dublaj ve altyazı film/dizilerde bizimki gibi tam olarak eslesmez. konusurken baska bir cumle kurarlar ama alttaki altyazı farklıdır. bu durum baslarda sıkıntılı olsa da izlediginiz dizide birkac bolum sonra alısıyorsunuz. bazen dinliyor bazen alt yazıyı okuyor buluyorsunuz kendinizi.

    gelen mesajlar uzerine edit 3: etrafinizda anadili almanca olan biri yoksa dil degisim/takas siteleri faydali olabilir (http://www.conversationexchange.com/). bu sitelerin sıkıntısı ise soyle oluyor. turkce ogrenmek isteyen almanlar hevesle baslıyor ama adamların motivasyonu nisbeten daha az oldugundan (zorunlu degil ogrenmeye) bir sure sonra bırakabiliyor.
  • en az iki almanin (kendi kendine konusana deli derler) bir araya gelip konusmaya baslamasiyla, konusulan konunun icerigi her ne olursa olsun ; ister kamp anilarini anlatsinlar, ister yemek tarifi, her daim bunyemde dunyanin en onemli meselesi konusuluyormus hissiyati yaratan dil. az once lohmuller soyadli genel mudur asistani geldi, yanimda birine "bu lambalar niye yanmiyor?" falan gibi sorular soruyor hem de gulerek, yemin ediyorum "3. reich ordusu su an moskova kapilarinda, yogun ates altinda olmalarina ragmen ilerlemeyi surduruyoruz bir kac saate kadar..." falan diyor zannediyorum. hele ucu besi bi araya geldi mi aman yarabbim! kanimca dunyanin en ciddi, oturakli ve resmi dili.
  • "almanca eğer ingilizceden sonra öğrenilen bir dilse yapılan en büyük hata cümle yapısını ingilizceye benzetmek olacaktır, bu durumda almancanın ingilizceden farklı bir dil ailesinden geldiği unutulmamalı ve apayrı bir sistemi olduğu akılda tutularak öğrenilmelidir."

    almanca ile ingilizcenin farklı dil ailelerinden geldiğini ve birbirine benzemediğini sananlar için söylüyorum: bu ifade külliyen uydurma. almanca ve ingilizce aynı dil ailesinden gelir ve ingilizce cermenik bir dildir. hatta tam olarak ifade etmek gerekirse, ingilizce ve almanca, hint-avrupa dil ailesinin batı-cermenik grubuna aittir. ingilizce sadece almancayla değil iskandinav dilleriyle de benzerlik gösterir (ki ingiltere'nin kurucuları cermen ve iskandinav kabileleridir aynı zamanda) ve flamanca (hollandaca), danca, isveççe falan filan ile aynı dil grubundandır. fransızca, ispanyolca, italyanca, portekizce ve rumence falan latin (romans) dil grubundadır ve ingilizceyle yakınlıkları olsa olsa aynı dil ailesinden gelmelerindendir (hint-avrupa). ingilizcenin almancayla benzerliği latin kökenli dillerden fazladır ve haliyle ingilizce bilen birinin batı cermenik dilleri öğrenmesi daha kolay olabilir. işkembeden sallamayalım.

    https://www.britannica.com/…west-germanic-languages
  • üniversitede 3. sınıfken "makine mühendisliğinde almanya önemlidir" diye müthiş bir vizyon göstererek almanca kursuna gitmiştim. belki kız falan bulurum diye de düşünmüştüm yalan yok. hatta ana motivasyonum buydu. sınıfta 6 erkek (4ü makine mühendisliği okuyor), bir çift vardı. bir de uluç var. uluç'un biraz almancası var gelmiş hiç bilmeyenlerle aynı seviyede başlamış, biz adımızı söyleyemezken şov yapan sığırın teki. kursla ilgili nerdeyse hiçbir şey hatırlamıyorum ama bu herifi unutamıyorum. allah belanı versin uluç inşallah almanyada karşılaşmayız. almanya deyince aklıma bu herif geliyor öyle saçma kodlandı.

    bu arada üniversite 3. sınıf bizim bölümün en ağır senesiymiş, kursta da motive olamayınca... bir de artikel mevzusu girdi işin içine. onun mantığı olsaydı yine bırakmazdım bak belki. kapının kadın olduğunu öğrenince dedim ki bu kadar olmaz artık. hocayla tartıştım. maskülen olsun demiyorum illa ama nötr olsaydı bari falan dedim. yok dedi. kurs bıraktım. parayı ana baba veriyor ya. kendim şimdi kursa para vercem de gitmicem. yazıklar olsun. almanca geçmişim bu kadar.

    bir gün evde oturmuş haberleri izliyoruz. o gün öyle ekstrem bir olay da olmamış hani. her zamanki türkiye gündemi. işte göz göre göre aptal yerine konulmak, çok aleni bir yalanın sanki gerçek oymuş da bir de inanmayanlar aptalmış gibi ağız kenarından gülerek söylenmesi. bilindik şeyler yani. eşim dedi bunlar ne biçim insan. ondan sonra youtube'tan sokak röportajı izledik. çok fazla izledik ama. öyle bir tane açıp bırakmadık. insanlar ne diyor diye. sonra baktık ki baştaki ile alakası yok. bu değişince yine bunun gibi bir şey gelecek. geçmişte de böyle olmuş. çünkü bunu seçenler burda duruyor. o hepsinin cebinde 2000 t'lik telefon var diyen dayı burda, geçiniyoruz çok şükür diyen çocuk burda. ne geçinemicen şükretmesini bil diyen burda.

    dedik ki biz gidelim o zaman. hangimiz dedi onu bile bilmiyorum. belki gidelim bile demeden ülke bakmaya başlamışızdır. dedim hollandaya gidelim hiç gitmedim ama onların milli forması falan da turuncu ya bana sempatik geliyor. hollandaya gitmemiz için onun flemenkçe öğrenmesi lazımmış. almanyaya gidelim dedi. almanya olmaz dedim. niye diyor bir sürü anlatıcam olmayacak şimdi. uluç'u facebook'tan arattım ama bulamadım. bulabilsem gösterirdim anlardı o zaman. neyse başka yol yok en kolay görünen almanya olduğundan böyle bir belaya bulaşmış olduk.

    bugün 45. gün. hayatımda çalışmadığım kadar almanca çalışıyorum. bak nasıl çalışıyorum ama biliyor musun. sabah 6'da kalkıp 10'a kadar çalışıyorum işe gidiyorum geliyorum yine çalışıyorum. artikeller falan hikaye oldu. şu an a2'nin ortalarında olduğumu düşünüyorum. günde 6-9 saat arası çalışıyorum. başlarda çok zorlandım. epey de sövdüm. hala da sövüyorum gerçi. şu anki güncel problemim bunların cümlelerinde fazlalık olan ne idüğü belirsiz kelimeler var.

    google translate baya iyi çeviriyor bu arada. ordan çeviriyorum o gıcık olduğum kelimeyi çıkarıyorum cümlenin anlamı değişmiyor. gerek yok demek ki haklıyım yani hahaa. doch mesela ne işe yarar her boka koyuluyor. prepositionsları da çok kötü cümleye göre değişiyor hep canımı sıkıyor ama anlıcam lan. devrik cümlelere bile alıştım. ben bu dili anlıcam (duvarları yumrukluyorum şu an)

    anlıcam da nasıl konuşcam acaba. o kısımda çok tereddütlerim var. hello talk, tandem ne varsa yükledim almancı adam kadın, afgan, suriyeli, meksikalı insan ayırmadım almanca bilen herkesi ekledim, mesaj attım kimse geri dönmüyor. bu uygulamaların hepsi yalan, insanların hepsi fake. buna bir çare bulmam lazım. allahını seven üstüme alman atsın. uluç sana bile razıyım allahın belası gel öğrendiysen benle almanca konuş pezevenk seni.

    şurda çabalayan herkes gitsin de orda görüşelim umuyorum. bak yarım saat almanca çalışmayıp şu yazıyı yazdım ya içim acayip huzursuz.

    auf wiedersehen.
  • istatistiklere gore en cok kullanilan 100 fiil asagidadir. ogrenme asamasinda bu 100 fiilin tum zaman ve kisilerdeki cekimi ezberlenirse surec cok kolaylasir.

    1. sein to be
    2. haben to have
    3. werden to become
    4. können can, to be able to
    5. müssen must, to have to
    6. sagen to say
    7. machen to do, make
    8. geben to give
    9. kommen to come
    10. sollen should, ought to
    11. wollen to want
    12. gehen to go
    13. wissen to know
    14. sehen to see
    15. lassen to let, allow, have done
    16. stehen to stand
    17. finden to find
    18. bleiben to stay, remain
    19. liegen to lay, be laying
    20. heißen to be called
    21. denken to think
    22. nehmen to take
    23. tun to do
    24. dürfen may, to be allowed
    25. glauben to believe
    26. halten to stop, hold
    27. nennen to name, to call (a name)
    28. mögen to like
    29. zeigen to show
    30. führen to lead
    31. sprechen to speak
    32. bringen to bring, take
    33. leben to live
    34. fahren to drive, ride, go
    35. meinen to think, have an opinion
    36. fragen to ask
    37. kennen to know
    38. gelten to be valid
    39. stellen to place, set
    40. spielen to play
    41. arbeiten to work
    42. brauchen to need
    43. folgen to follow
    44. lernen to learn
    45. bestehen to exist, insist, pass (an exam)
    46. verstehen to understand
    47. setzen to set, put, place
    48. bekommen to get, receive
    49. beginnen to begin
    50. erzählen to narrate, tell
    51. versuchen to try, attempt
    52. schreiben to write
    53. laufen, to run
    54. erklären to explain
    55. entsprechen to correspond
    56. sitzen to sit
    57. ziehen to pull, move
    58. scheinen to shine, seem, appear
    59. fallen to fall
    60. gehören to belong
    61. entstehen to originate, develop
    62. erhalten to receive
    63. treffen to meet
    64. suchen to search, look for
    65. legen to lay, put
    66. vor·stellen to introduce, imagine
    67. handeln to deal, trade
    68. erreichen to achieve, reach
    69. tragen to carry, wear
    70. schaffen to manage, create
    71. lesen to read
    72. verlieren to lose
    73. dar·stellen to depict, portray
    74. erkennen to recognize, admit
    75. entwickeln to develop
    76. reden to talk
    77. aus·sehen to appear, look (a certain way)
    78. erschienen to appear
    79. bilden to form, educate
    80. an·fangen to begin
    81. erwarten to expect
    82. wohnen to live
    83. betreffen to affect, concern
    84. warten to wait
    85. vergehen to elapse; to decay
    86. helfen to help
    87. gewinnen to win
    88. schließen to close
    89. fühlen to feel
    90. bieten to offer
    91. interessieren to interest
    92. erinnern to remember
    93. ergeben to result in
    94. an·bieten to offer
    95. studieren to study
    96. verbinden to connect, link
    97. an·sehen to look at, watch
    98. fehlen to lack, be missing, be absent
    99. bedeuten to mean
    100. vergleichen to compare
  • almanca'da "ellbogengesellschaft" diye bir kavram var. 1982'de almanya'da yılın sözcüğü seçilmiş. düz çevirisi "dirsek toplumu." bencil, liyakatsiz, saygısız, birine dirsek atarak ilerleyen, yükselmek için başkasının ölüsünü çiğnemekten çekinmeyen insanlardan oluşan toplum demek.
  • orta üçte a0 seviyesinde bıraktım, 25 sene sonra yurtdışına yerleşmeye inat edince bıraktığım -a0'dan alıp (ich möchte ein köfte seviyesi) 3 ayda telc-b2 aldım, almanya'ya geldim, c1 bitirdim, sonra da üniversitede ders vermeye başladım. aşağıdaki yazıyı yurt dışında çalışan ve o ülkenin diliyle cebelleşen akademisyenler için yazmıştım, umarım içindeki bazı bölümler işinize yarar:

    **
    aşağıdaki deneyimlerin dayanağı son 6 aydaki almanca overdose'um, sürç-ü lisan edersem affola, "o öyle olmaz ama şöyle olur" önerilerine tüm kalbimle açığım. aha başlıyorum:

    1) öncelikle ihtiyacımız olan şey kendine güven. şöyle diyoruz, "teyzeler amcalar konuşuyor kaaarşim, doktora yapmış insanım, ben mi öğrenemeyeceğim?" akademisyenliğin getirdiği bir mükemmeliyetçilik var ya hani, hah onu bir kenara koyuyoruz, kendimize zaman tanıyoruz, yanlış yapmaktan korkmuyoruz.

    2) öğreneceğimiz lisanla ilgili korkunç tabuları hayatımızdan çıkarıyoruz. evet herkesin surprise dediğine alman überraschung diyor olabilir, ingilizcede 500.000 kelime olabilir. naapalım? "bu yaştan sonra lisan öğrenemezsin" lobisine teslim olmak yok, ayrıca sonunu düşünen kahraman olamaz.

    3) hedef dil ile ilgili araştırma yapmak bu sürecin önemli bir adımı. o dil hakkındaki gerçekleri araştırın, mesela kaç kelime var, kaçı kullanımda, sokaktaki insan ortalama kaçını kullanıyor? hangi dil ailesine ait, nasıl gelişmiş, içinde kaç diyalekt var? bu tip bilgiler hedef dille yakınlaşmayı, bir ilişki kurmayı, ondan korkmamayı sağlıyor. ayrıca bu inceleme esnasında o dilin doğasına ilişkin pek çok şey de öğreniyorsunuz ki, bu aslında süreci doğru kurgulamak açısından epey yararlı.

    4) farkındaysanız şu ana kadar bir makale yazar gibi ilerliyorum. fikri oluşturduk, motive olduk, temel bilgileri topladık. bundan sonra yavaş yavaş işin saha kısmına ineceğiz. eğer bir kursa gidebiliyorsanız muhakkak gidin. özellikle sıfırdan ya da sıfır-gibimsi düzeyden başlayanlar için çok faydalı olacaktır. kendi başınıza bir kitabı tamamlayabileceğinizden adım gibi eminim, kursun en önemli faydası "başkalarından öğrenmek". çünkü o sınıfta herkes farklı bir şeyler biliyor ve onlardan öğrenecek de çok şeyimiz olabiliyor.

    5) kurs mümkün değilse, elimizde bugün pek çok farklı alternatif var. ben 30 sene önce anadolu lisesinde iken tek kaynağım kitap, sözlük ve hocanın öğreteceği ile sınırlıydı. bugün ise kaynak inanılmaz boyutta. şöyle ki:

    5.a.) lisan app'ları: bunlardan pek çok var, hangisini kullanacağınıza hedef dilinize göre karar verebilirsiniz. ben ilk 1.5-2 ay busuu kullandım, epey küçük bir meblağ ödeyerek pro versiyona geçtim, başlarda gayet de faydasını gördüm. tabii bu sürenin sonunda kendisinden alabileceğim pek bir şey kalmadı ama oradan öğrendiğim kelimelerin bazılarını hala kullanıyorum. genelde tavsiye edilen bir de duolingo var, hiç denemedim, ama dediğim gibi seçenekler arasından en uygununu bulmak zaten madde 3'ün konusu.

    5.b.) sosyal medya: sosyal medyayı bir dil öğrenme aracı olarak kullanmak pekala mümkün. hedef dildeki hesapları takibe alarak dile ve günlük kullanıma sürekli bir maruziyet yaratmanızı tavsiye ederim. instagram, twitter ya da facebook bunun için nimet. #quora hesabı açıp ilgilendiğiniz konularla ilgili hedef dilinizdeki soru ve yanıtların sürekli olarak telefonunuza düşmesini sağlayabilirsiniz. ayrıca instagram'da dil öğretme hesapları da var ki, bunlar gece gündüz o dille ilgili bir şeyler gönderiyorlar. arkadaşınızın #tbt sine kalp atarken bir anda bir deyişle karşılaşıveriyorsunuz, onlar bir süre sonra yavaş yavaş yerleşiyor. ayrıca başka bir hesap açıp hedef dilde kendinizle, ilgilerinizle, hayatınızla ilgili düzenli paylaşımlar yapmak da iyi bir yöntem.

    5.c.) maruziyeti artırmak: cep telefonunuzun, bilgisayarınızın ve kullandığınız bütün programların dil ayarlarını hedef dile döndürün. böylece evinizden dışarı çıkmadığınızda bile yeni bir şeyler öğrenmiş olursunuz.

    5.d.) google translate: cep telefonunuzda app olarak bulunsun. yeni bir kelimeyle karşılaştığınızda ya da aklınıza takılan bir kelime olduğunda hemen bakın. hatırlayamayacağınızı düşünüyorsanız screenshot alın. sonra fotoğraf galerisinde dönüp dolaştıkça o kelimeler zihinde yerleşiyor.

    google translate'i ayrıca simultane bir feedback aracı olarak da kullanabilirsiniz, şöyle ki, öğrendiğiniz dilde google translate'in bir tarafında yazıp karşı taraftan doğru olup olmadığını sürekli kontrol edebilirsiniz. bu sayede "hop kızım şu an saçma bir cümle kurdun" bilgisini anında almak ve onu düzeltmek müthiş bir öğrenme aracı bence.

    5.e.) "en sık" listeleri: internette zibil gibi var. en sık kullanılan 5000 kelime, en çok kullanılan ilk 1000 fiil gibi. bunları indirip parçalara bölerek çalışabilirsiniz. sonuçta en çok ihtiyacımız olacak kelimelere hakim olmak mühim.

    5.f.) thesaurus: dilde ilerlemeye başladıkça thesaurus, yani o kelimenin eş ya da yakın anlamlarını veren sözlükler hayatımıza girecek. bu anlamda sadece thesaurus siteleri olduğu gibi, google translate de thesaurus gibi kullanılabilir, zira bir kelimeyi sorduğunuzda ona yakın kelimeleri de gösteriyor. bu noktada yavaş yavaş kelime kümeleri yapmakta yarar var, çünkü akıcı konuşurken ihtiyacımız olan şeylerden biri farklı kelimelerle cümleyi zenginleştirmek. (almanca için open thesaurus iyi).

    5.g) kollokasyon sözlükleri: en sevdiğim! kollokasyon (collocations) bir sözcüğün hedef dilde sıklıkla hangi fiil, zamir ya da sıfatlarla birlikte kullanıldığını gösteriyor. yani mesela biz çorbayı içeriz, ama almancada çorba yenir, bizde sert bir rekabetten bahsedilirken iken ingilizcede bu fierce competitiondur. kollokasyonlar bir dili doğru ve anadil gibi konuşmanın en önemli parçası bence, ama maalesef dil eğitimimizde hiç üzerinde durulmamış olduğunu düşünüyorum. sadece yeni bir dil öğrenirken değil, bildiğimizi düşündüğümüz bir dili bile kullanırken kollokasyon sözlüklerinin çok büyük faydası var. ingilizce için online collocation dictionaryler mevcut (örn. http://www.freecollocation.com/), diğer yaygın dillerin de kitap halde olanları var.

    5.e.) bağlam sözlükleri: bir sözcüğü birebir çevirdiğimizde onun bağlam içinde nasıl durduğunu ya da durması gerektiğini bilemeyebiliyoruz. şimdi bunun da makinesi ayağımıza geldi. https://www.linguee.com/ (bir tane daha vardı unuttum), diller arasında paragraf çevirilerini veriyor. bir başka deyişle siz bir kelime yazdığınızda o kelimenin geçtiği metinlerden çeviri karşılaştırmaları yapıyor ki, benim acayip işime yaradı. (unuttuğum reverso, evet, danke an ganbatte)

    5.f.) youtube hesapları: ben neredeyse hiç kullanmadım ama seveni çok. yine dizi, film vb. seyretmekten çok sıkıldığım için bunları da yapmıyorum ama çok faydalı olduğunu biliyorum.

    6) geldik konuşma kısmına. öncelikle burada kendi perspektifimden bir önerme yapmak istiyorum: ben ders anlatımı için akıcı bir b2'nin yeterli olduğunu düşünüyorum. özellikle benim de içinde bulunduğum sosyal bilimlerde 16 senelik hocalık tecrübeme baktığımda asıl önemli olanın öğrencinin ilgisini çekmek, hikayeler, örneklerle zenginleştirilmiş bir ders olduğuna yönelik derin bir inancım var. böyle bir performans, aslında üst düzey c1-c2 kelimelerden çok akıcı bir günlük konuşmayı gerektiriyor. yani ben bunca senedir herhalde derste hiç contemplate ya da ponder demedim, ama consider, hatta en basitinden think deyip hikayenizi rahat bir şekilde anlatabildiğiniz sürece sorun olduğunu düşünmüyorum. ağdalı kelimeler makalelerde güzel durabilir ama derste o kadar da ihtiyaç yok, bununla ilgili panik yapmaya da gerek yok. ayrıca tuhaf terminolojileri de her zaman slaytlara ekleyebilirsiniz, zaten amacımız bunları lisans öğrencisinin anlayabileceği şekilde anlatmak.

    7) günlük konuşma rahatlığı denilince, bu konuşmayı hızlandırmayı sağlayan bağlayıcı kalıplar var. bunlara odaklanmayı öneririm. yani "in this context", "to this purpose", "this being said" gibi yapılar hem cümlelerin arasını rahatlatıcı hem de size bir sonraki cümlenizi kurgulamak için zaman kazandırıcı kalıplar. örnekleri ingilizceden verdim ama her dil için geçerli, işte almanca'da nedir, "in diesem zusammenhang", "zu diesem zweck", "ich würde sagen", "ich kann mir gut vorstellen" gibi... bunların da listeleri var internette, indirip pratik yapmak konuşmayı gerçekten hızlandırıyor.

    *******

    edit büdüt: acayip mesaj alıyorum, hem onları hem de aklıma gelen başka konuları ekleyeyim:

    8) yukarıda bahsetmediğim bir dinleme konusu var: bunun için podcastları kullanabilirsiniz işe gelip giderken, ya da online alman radyolarını dinleyebilirsiniz. benim en sevdiğim radyo swr idi türkiye'deyken, çok fazla konu oluyor, çok kelime kapabiliyor insan.

    9) gazete dergi okumak istiyorsanız gaza gelip der spiegel ya da die süddeutsche zeitung falan okumayın. onları native almanlar bile okuyamıyor, hayattan nefret edersiniz, bakın şuraya yazıyorum. b2'ye kadar maalesef tabloid öneririm. b2 ve üstünde die welt seviyorum. şu halimle hala spiegel okurken kusuyorum, kendinize işkence etmeyin.

    10) almanca yazı dili ve konuşma dili tamamen birbirinden farklı. medya kültürü çok gelişmiş olduğu için yazılı metinlerin hepsi edebi sanat gibi, ama konuşulan almanca öyle değil. ayrıca kişiye göre farklı almancalar var (diyalektten bahsetmiyorum). bir insanın çok net anlattığı bir şeyi başkası deyimlerle anlatabiliyor, ikincisini anlamak tabii ki imkansız oluyor. bu yezden almancanın içinde küçük küçük farklı almancalar olduğuna inanıyorum mesela.

    11) bu öneri hedef dilinizdeki ülkeye yerleştiyseniz geçerli: a) çocuklarla konuşun, çocuklarla konuşabileceğiniz bir şey yapın b) gönüllü gruplara katılın, interaksiyon sağlar. almanya için vostel.de var, orada etrafınızdaki gönüllü projelere yazılabiliyorsunuz.

    12) en baştaki önerimi yineliyorum, yılmayın. bir dile hakim olmak cidden kolay değil, ama herkes bir şekilde yapıyor, yapamamanız için hiç bir neden yok. evet, kolay gelsin.
  • japonca, türkçe ve arapça ile birlikte yeryüzünde varolmuş diller arasında bir insanın ufkuna ve düşüncesine en çok etki etme potansiyeline sahip dillerden biridir. almanca eğer ingilizceden sonra öğrenilen bir dilse yapılan en büyük hata cümle yapısını ingilizceye benzetmek olacaktır, bu durumda almancanın ingilizceden farklı apayrı bir sistemi olduğu akılda tutularak öğrenilmelidir. yamulmuyorsam almanca ile ilgili bir başka başlıkta bu hata için şöyle denmişti: "'aaa apple yerine apfel diyorsun, bu kadar kolay işte' diyenleri güzel süprizlerin beklediği dil." deutsche sprache, schwere sprache ;)

    açıkçası bugün almanya, lüksemburg, lihtenştayn, isviçre ve avusturya'da resmi dil olarak konuşulan yüksek almanca diyalekti; orta yüksek almanca, eski yüksek almanca ile birlikte cermen dillerinden biri olup almancaya epey benzeyen yidçe ile kıyaslandığında cermenik dillerden en kolayı olabilir. sözlükte pek çok kez söylendiği gibi almanca, bir türk için ingilizceden daha kolay öğrenilebilir diyebiliriz; sık sık "ulan ne iyi etmişiz de nesnelerde/zamirlerde cinsiyeti kaldırmışız; bisiklet eril olsun, kalem dişil olsun filan, canını yiyeyim güzel türkçem" diye düşündürse de biraz dişleri sıkıp birkaç ayda beginner seviyesini aştıktan sonra yalnızca kitap okuyarak bile geliştirilebilir. ingilizcede olduğu gibi tuğla benzeri ağır gramer kitapları taşımaya ve kelime defterlerine gerek yoktur. tüm bunlara rağmen türkçe gibi sistematik ve matematiksel bir dile sahip bir kişi, olabilecek en manyak mantık hatalarına ve kuralsızlığa sahip bu dili öğrenmekte elbette zorluklar yaşayacaktır.

    şimdi gelelim başlama girişimine. öğrenmeye başlayacak dostumuza tokat gibi çarpacak ilk konu (eğer ingilizce dışında yabancı dil çalışmamışsa) artikel (belirteç) mevzusu olacaktır fakat artikeller aşılabilecek bir konu. dostumuza ilk derste şu kural öğretilir: bir isim erilse der, dişilse die, cinsiyeti belirsiz ise das artikelini alır. hevesli ve gözleri öğrenme aşkıyla ışıl ışıl parlayan dostumuz tamam yeaaa, der, "anne, kız kardeş, teyze die; baba, oğlan, adam der, kalem, kağıt, elma das"...çok geçmeden dostumuz en geç ikinci dersinde das mädchen ile karşılaşacak ve ilk hassiktirini çekecektir. yine de artikeller bu inanılmaz dilin en komplike konusu değildir. çoğu zaman kelimelerin son, son iki veya üç harfine bakarak artikeli tahmin etmek mümkün. artikel sorgulamak için şimdi başlık başlık kelimelerin cinsiyetlerini inceleyelim.

    der artikeli alan kelimeler çoğunlukla (istisnaları var) şu eklerle biter:

    -ant - der konsonant
    -ast - der palast
    -ich - der teppich
    -ig - der honig
    -ling - der liebling
    -or - der motor
    -us - der materialismus

    ayrıca, meslek isimlerinin çok büyük bir çoğunluğu der artikeli alır (bkz: der rechtsanwalt) (bkz: der arbeitnehmer) (bkz: der fahrer)

    vahşiliği simgeleyenler de genellikle der artikeli alır. mesela kaplan nasıl die alsın amk? (bkz: der tiger)

    günler, aylar, mevsimler de der artikeli alır (bkz: der frühling) (bkz: der freitag)

    alkollü içecekler ve birçok içecek çoğunlukla der artikeli alır (bkz: der wein) (bkz: der schnaps) (bkz: der kaffee) (bkz: der saft)

    yer yön isimleri genelde der artikeli alır: (bkz: der westen) (bkz: der norden)

    para birimleri çoğunlukla der artikeli alır (bkz: der euro) (bkz: der dollar)

    ----------------------------------------------------------------------------------------------------------

    gelelim feminin artikeli die'ye, die'yi tüm çoğul isimlerde ve erilden dişile çevrilmiş isimlerde kullandığımızı unutmayalım:

    der junge (oğlan) - die jungen (oğlanlar)
    der lehrer (erkek öğretmen/öğretmen) - die lehrerin (kadın öğretmen)

    üstteki örnekte görldüğü gibi -in eki ile eril bir mesleği dişile çevirmek mümkün. ekler ise şöyle:

    -a - die pizza
    -anz - die toleranz
    -ei - die wäscherei
    -enz - die ıntelligenz
    -heit - die mehrheit
    -ie - die astrologie
    -ik - die musik
    -ion - die kommunikation
    -keit - die müdigkeit
    -tät - die kreativität
    -schaft - die erbschaft
    -ung - die bedeutung
    -ur - die frisur

    bir de bu sonu -e ile biten kelimelerin yüzde doksanının artikelinin die olması bir şehir efsanesi değil. eğer artikel aklınıza gelmiyorsa ve kelimenin sonunda e görüyorsanız die artikelini gönül rahatlığıyla yapıştırabilirsiniz. yine de der junge gibi istisnalar mevcuttur, en iyi kelimeyi hep söylenmiş olduğu gibi artikeli ile birlikte öğrenmektir. ayrıca,

    numaralar, sayılar genellikle die alır. çoğunluk olmasından aklımıza gelebilir (bkz: die millionen) (bkz: die erste)

    çiçek, ağaç isimleri de die artikel alır (bkz: die orchidee) (bkz: die eiche)

    çoğul eki almış bir kelimenin veya -in takısıyla dişilleştirilmiş ismin de die artikeli alacağını aklımızda tutuyoruz.

    ----------------------------------------------------------------------------------------------------------

    das mevzusuna gelecek olursak,

    -chen - das märchen
    -il - das ventil
    -lein - das männlein
    -ma - das drama
    -ment - das instrument
    -o - das auto
    -um - das zentrum

    -chen ve -lein ekleriyle biten kelimeler çoğunlukla dişil olsalar da bu ekler gramerde bir istisnadır ve eklendiği kelimenin artikelini nötrlerler.

    gençliği, toyluğu sembolize edecek isimler genellikle das artikeli alır (bkz: das kind) (bkz: das küken)

    otel, kafe, sinema isimleri genelde das artikeli alır (bkz: das hilton)

    yabancı bir dilden geçmiş olduğu belli olan (mesela fiile -ing eki getirilmişse) kelimeler das artikeli alır (bkz: das training) (bkz: das meeting)

    ------------------------------------------------------------------------------------------------------------

    tebrikler amigolar, artikeller bitti. aslında bunlar beginnerlar için ufak tavsiyelerdi, dostumuz ucundan kıyısından a2'yi bitirdiğinde artikel mevzusunu çözmüş olacaktır, daha büyük soruları çıkacaktır, dativ gibi...evet, başlangıçta heyecandan gözleri ışıldayan çalışkan dostumuz ismin halleri olan akkusativ, dativ ve genitivde ikinci kez yamulacaktır, fakat daha bu yolun başıdır...çok fazla yorulmadan, mantık aramadan, türkçede -i ekini alan ismin almancada neden aynı kelimenin dativ (-e) aldığını sorgulamadan şöyle ezberlenebilir:

    nominativ - der, die, das, die (çoğul)
    akkusativ - den, die, das, die
    dativ - dem, der, dem, den
    genitiv - des, der, des, der

    tekrar edelim, der die das die, den die das die, dem der dem den, des der des der.
    ayrıca nominativ (yalın) durumdaki der artikelini akkusativde önce r'yi boyun eğip n; dativde ise n'nin çoğalıp m'ye dönüştüğü bir akılda tutma yöntemi olabilir. kısaca şöyle:

    nominativ- der
    akkusativ- den
    dativ- dem

    ------------------------------------------------------------------------------------------------------------

    heyecanlı, yeni öğrenmeye başlamış dostumuza gramer hilelerini burada bitiriyorum. şimdi internet çağında, internet üzerinden ne kullanılabilir, hangi kaynaklardan yararlanılabilir buna bakalım. kaynaklar öğrenme sırasına göre değil. hepsini inceleyip kendinize en uygununu seçmeniz daha iyi olacaktır. e-kitap, online çalışma, videolu anlatımlar ne bulduysam koydum. ayrıca (bkz: almanca öğreneceklere tavsiyeler)

    başlangıç olarak herhangi bir dil için atılması gereken ilk adımın en yaygın 100, sonrasında 1000 kelimeyi öğrenmek olduğunu belirteyim, bu adımdan sonra günlük konuşmalarda her cümleden 2-3 kelime yakalanabildiği fark edilecektir ve bu iyi bir motivasyon sağlayabilir. 1000 most common words

    duolingo ve memrise gibi daha çok mobilde kullanılan uygulamalar defalarca söylenmiş. bu ikisini ve özellikle de memrise'ı ispanyolca ve arapça'da kullanıp oldukça faydasını gördüm. fakat duolingo almanca gibi bir dilde sadece başlangıç yaptırır, kurs ağacını bitirdiğinizde en fazla b1'e yaklaşmış olursunuz, tek başına asla yeterli değil. uyumadan önce, kısa yolculuklarda, sıçarken kısa dersleri tamamlamak (konuyu çalıştıktan sonra) faydalı olabilir. ayrıca seviyelere göre (ingilizce olarak almanca öğrenenler için) ekledikleri kısa ve gittikçe uzayan hikayelerinin de öğrenmede etkili olduğunu söyleyebilirim. bir de duolingo'dan 1300küsur gün aralıksız çalışarak akıcı bir şekilde almanca konuşabildiğini söyleyen evan edinger isimli bir amerikalı youtuber var, şu videosunda nasıl çalıştığını anlatıyor, yine kendisinin almanca skilllerini sergilediği şu video da faydali olabilir. kanalında almanca üzerine başka videolar da var ayrıca.

    bonus: .

    duolingo tek başına yetmez dedik ama duolingo ve memrise karma çalışmak bir tık daha yararlı olacaktır, memrise kelime öğrenmek için abartısız en iyi uygulama. şuradan türkçe olarak almanca derslerine başlanılabilir.

    bu başlangıcı geçtikten sonra az çok anlamaya başlanılan almanca grameri deutsch lingolia'dan geliştirilebilir.

    almanca'da cümle yapısına alışmak ve ingilizce ile arasındaki farkı görmek için duolingo'nun forumundaki sorular ve gelen yanıtlar (ingilizce özellikle) okunabilir, örneğin almanca'da fiillerin bir orada bir burada olabilmesi

    yine belli bir seviyeye ulaştıktan sonra ziyaret edilebilecek online çalışma sitelerinden clozemaster

    özellikle kelime öğrenimi ve cümle yapısının geliştirilmesinde çok etkili olan dinleme becerisinin geliştirilebileceği slow german / absolute beginner level

    konu anlatımlarının ve kendinizi test edebileceğiniz testlerin yer aldığı deutsch lernen

    hiç türkçe kaynak yok mu yeaa diyenler için iyi fakat site tasarımı ile göz siken bir gramer kaynağı

    easy german isimli youtube kanalında iki alman, almanya sokaklarında insanların günlük konuşma tarzını göstermeyi amaçlayarak hem almanca hem ingilizce altyazı ile kısa ve akıcı videolar yayımlıyor, seviyelere göre düzenlenmiş playlistleri de var.

    don't trust the rabbit bu kanalda ise almanca öğretmeni hayvanî güzellikte bir hatun almanca, almanya ve çoğunlukla gramer üzerine videolar atıyor.

    learn german with anja açık ara en sevdiğim kanal oldu, native alman.

    learn german with jenny de yine native bir alman abla tarafından kısa ve seviyelere göre derslerin anlatıldığı yararlı bir kanal.

    bu kanalda almanca sesli masallar var, für kinder falan diyor aldırmayın siz ona, kinderdan çok almanca öğrenmeye çalışanlar yorum atıyor.

    bonus: nick jameson asmr bu yakışıklıyı a2'yi bitirdikten sonra dinlemeye başlayabiliriz.

    bonus2: alman atasözleri üzerine reddit'ten bir geyik

    bir de buraya geniş bir almanca müzik listesi ve film, dizi önerileri gelecek.

    kısaca böyle almanca, anlatsak daha bir dünya sürer.

    25.12.2019 debe editi: yoğun ilgi için teşekkürler. eklemeler yapmaya devam edeceğim.

    edit: debe basliginda yaptigim hatayi bana bildirip duzelttirmek yerine beni boklayan gotunu siktigim, uslubumu elestiren aptal sen de, okuyun burayi oglum okuyun, senin de amina koyayim mukemmeliyetci orospu cocugu. tamam lan en iyi almanca sende tamam. senden iyisi goetheydi. hatamiz varsa duzeltiriz, birlikte ogreniriz, ilerleriz. kendileri acaba analarinin amindan entel olarak aristokrat ailenin icine mi dogdu bilmiyorum.

    turkce hatalarim icin ozur diliyorum, anlamadiginiz yer olursa sorabilirsiniz, kullanmaya kullanmaya koreldi zira. kimi orospulara da dert oldu.

    tekrar edit: 26.12.2019 tarihinde sözlük tarafından şahsıma hiçbir açıklama yapılmadan 25.12.2019 tarihinde debe'ye girmiş ve 700+ fav almış bu entrym silinmiştir. sebebinin e-book linkleri olduğunu düşünerek linkleri silip entry'yi canlandırmayı deneyeceğim.
  • ingilizceyle toplam kelime benzerliği (lexical similarity) yaklaşık %60 ile bütün avrupa dilleri içinde en yüksektir. ingilizcenin fransızcayla kelime benzerliği sadece %27'dir.
    frankfurt international school'a göre ingilizce ve almanca, hint-avrupa dil ailesinin cermen kolunda bulunur.

    680 yıllarında yazılan kayıtlı en eski ingilizce şiir caedmon's hymn ingilizceden ziyade almancaya benzemektedir.
    https://youtu.be/049pnnceyns

    bugün fazla kullanılmayan eski ingilizce çoğu kelime, viking dili ve fransızca etkisinden önce neredeyse bire bir almancadır.

    eski ingilizce - almanca - modern ingilizce

    leod - leute - people
    frith - friede - peace
    fregnan - fragen - to question
    haftling - häftling - prisoner
    laex - lachs - salmon
    geotan - giessen - to pour
    brucan - brauchen - to use
    faran - fahren - to travel (ingilizcede halen fare olarak kullanılır)
    ream - rahm - cream
    dreogan - ertragen - to endure (iskoçlar hala dree der)
    lof - lob - praise
    here - heer - army
    gesetnes - gesetz - law
    gewinn - gewinn - profit
    lendenu - lende - loin
    dael - teil - part (deal)
    earm - arm - poor
    elpendban - elfenbein - ıvory
    stund - stunde - hour
    gefangen - fangen - to catch
    smaec - schmecken - to taste (smack)
    lyft - luft - air
    hydan - haut - skin (hide)
    niman - nehmen - to take
    heofon - himmel - sky (heaven)
    gebyrd - geburt - birth
    snithan - schneiden - to cut
    weorpan - werfen - to cast (warp)
    fremd - fremd - foreign
    haerfest - herbst - autumn (harvest)
  • bazı kelimeleri billur gibi tertemiz kafayla türetilmiştir:

    oksijen : sauerstoff (asit malzemesi)
    karbon : kohlenstoff (kömür malzemesi)
    hidrojen : wasserstoff (su malzemesi)
    protein : eiweiß (yumurta beyazı)

    küçük çocuk gibi resmen.. ben de küçükken çikolataya tatlı mama falan derdim.. ona benziyor..
hesabın var mı? giriş yap