• - gramerde bir kurala karşılık dokuz tane istisna olması,
    - cümleleri sonsuza uzatabilme olasılığı, (virgül koyarak ya da relativpronomen ile sürekli uzatabilirsiniz)
    - cermenik kökenli sözcüklerin tercih edilmesi de göz korkutabilir (örn. başlamak anlamında beginnen ya da starten fiilleri varken anfangen daha sık kullanılır)
    - fiiller. fiiller gerçekten zordur. anlamadığını bile anlamaz insan. eylemlerin ifade ettiği içeriği tam olarak bilmek gerekir. bence almancanın en zor yönü budur. sözlüğü açıp "haa, bu, bu demekmiş" diye alıp kullandığınız fiil ile anlatmak istediğiniz şeyi an-la-ta-maz-sı-nız. durmadan, yorulmadan, bıkmadan, usanmadan fiil çalışmak gerekir. örnek cümle görmek, öğrenmek gerekir. doğruluğundan emin olduğunuz cümleler bulmalı, kafadan cümle atıp ezberlemeye çalışmamalısınız. belki o fiil dativ alıyordur, belki sadece genitiv ile kullanılıyordur. mutlaka örnek bir kullanım görmüş olmak gerekir.
    diyelim ki birine “seni bekliyorum” diyeceksiniz. sözlüğü açtınız beklemek = warten. seni (akkusativ olduğuna göre “dich”) ich warte dich??? zııızzzzt, yanlış cevap. warten fiili auf gerektirir. auf präposition (edat, ilgeç) olarak dativ de akkusativ de alabilir. ama “warten auf + akkusativ” olarak öğrenirseniz bir adım öndesiniz: “ich warte auf dich” olması gerekir. ama sözlükte beklemek = warten yazar, auf’u filan ilk bakışta göremezsiniz.
    ya da beğenmek, hoşa gitmek fiilini ele alalım: gefallen. bir şeyi beğenmediğinizi söyleyeceksiniz, türkçe düşündüğünüzde "bunu sevmiyorum, beğenmiyorum, bu hoşuma gitmiyor" deriz. yani bu-(n)-u aslında akkusativ. almancada da aynı halde çekilmek zorunda değildir. keza gefallen fiili almancada dativ gerektirir. "es gefällt mir nicht" dersiniz. yani açıp sözlükten bakınca yine hapı yutarsınız.

    yukarıdaki bir entryde suser bir sürü madde listelemiş, ama ben büyük oranda katılmıyorum kendisine, çünkü

    - ayrılan fiiller (trennbare verben) aslında ingilizcedeki phrasal'lardan daha kolay, zaten sayıca daha az. ayrılmayan ön ekler (präfix) belli (misal ver-, be-, zer-)

    - ayrılan fiillerin ön eklerinin hepsi birer edat (präposition). o edatın anlamını biliyorsanız, önünde durduğu fiilin anlamını da çıkarabilirsiniz. gözünüz korkmasın. örn. fiilimiz aufgehen olsun: “auf” üzerine, üzerinde… die sonne geht auf. güneş doğuyor yani, güneş yukarı gidiyorsa doğuyor demek ki.
    sadece hem ayrılan hem ayrılmayan ekleri öğrenmek gerekir, o da konuşarak duyarak yerleşir. zaten gerçekten anlamaya başladığınızda ayrılan ve ayrılmayan fiillerin cümleye kattığı anlamları da ayırt edersiniz.

    - tanım edatları (artikel) iyi ki var, çünkü artikeller nesnelerin bel kemiği. isim çekimleri için olmazsa olmaz bunlar. hangi adın artikeli nedir diye basit bir düşünceye saplanmayın. halleri (ismin hâlleri: yönelme, bulunma, ayrılma gibi) artikeller sayesinde kolayca açıklayabiliyoruz. ben yıllar evvel latince öğrenirken latincede artikel bulunmaması sebebiyle sıfat ve isim tamlamalarını bir türlü anlayamadım (b2 ispanyolcam vardı o zaman), ama çatır çatır artikel bilgisiyle antik yunancanın isim çekimlerinde hâlâ harikalar yaratırım. yani artikeller dili zorlaştırmıyor, aksine kolaylaştırıyor.

    - edatların birden fazla hâl ile kullanılması da zor değil. örneğin auf dem baum (ağaçta, ağacın tepesinde, üzerinde), auf den baum (ağaca, ağacın üzerine doğru). gördüğünüz gibi dativ ile kullandığımızda bulunma, akkusativ ile kullandığımızda yönelme anlamı mevcut. ama siz oturup “hmm, auf hem dativ hem akkusativ alır. acaba burda hangisi?” diye düşünürseniz bu iş ol-maz. mantıklı düşünüp cümleyi anlamaya çalışırsanız zaten anlayacaksınız.

    - ingilizce ve ispanyolca gibi bir sürü zaman (tense) ve türevleri (çekimleri) yoktur almancanın. almancada continous'lar, progressive'ler, simple'lar yoktur. anlamca vardır, ama ayrı ayrı çekimlenen tempus yoktur. koskoca almancada 6 tane zaman vardır: präsens, präteritum, perfekt, plusquamperfekt, futur ı, futur ıı
    bu kadarcık zaman her şeye yeter. felsefeye yeter, edebiyata yeter, mühendislik ve fen bilimlerine yeter, savaş teknolojisine yeter, yeter oğlu, yeter.

    ezbercilikten kurtulup kavramaya çalışın. almanca matematik gibi bir dildir.

    viel spaß noch!
  • almancanın kendisidir. efendim ingilizler öyle akıllı millet ki bu saçma sapan sikko artikelleri, akkusativ, dativleri atalım rahatlayalım demişler ve dünyaya huzur ve mutluluğu getirmişlerdir. düşünsene dünyanın ortak dilinin almanca olduğunu. yeminle şu an sahip olduğumuz bilgilerin bir kısmını bilmiyor olurduk. ın die schule deyince okula, in der schule deyince okulda oluyor. önce die schuleyi bileceksin, sonra bulunma halinde die artikelinin der olduğunu bileceksin. ölme eşeğim ölme.

    son olarak kendime not: bir sene daha beklemeyip sırf üni okuyacam diye almanca okuyan kafanı sikeyim.
  • 1-sabır istemesi: ingilizce öyle değildir. birkaç aylık eğitimle kendinizi epey ifade eder hale gelirsiniz. ancak gelişim, bir yerde takılır (işte herkesin takılıp kaldığı "there are a lot of problems" eşiği orası), o noktadan sonra ilerlemesi cidden zordur. almanca öyle değildir, öyle hemen kısa sürede mesafe alınmaz, adım adım ilerler, sebat etmek gerekir. ancak ingilizcenin o eşiği, platosu yoktur, her attığınız heybenizi doldurur, zaman geçince aldığınız mesafeyi görürsünüz. bu yüzden "neden başaramıyorum", "neden olmuyor" vs. demeyin, sadece çalışmaya devam edin.
    2-kulak doygunluğu oluşturmanın zorluğu: amerikan veya frankofon kültürlerin aksine alman popüler kültürüne kendini salma imkanı daha dardır. buna takılmadan almanca film, dizi, şarkı, haber kanalı, sosyal medya hesabı vs. takip ederek bir almanca çeperi oluşturmak şart. o ses türkiye'ye bakacağınıza the voice of germany videolarını izleyin. element of crime şarkıları almanca öğrenmek için çok güzeldir. youtube'da size bu konuda yardımcı olacak çok keyifli kanallar var. entegrasyon konularına meraklıysanız datteltäter, yemek-mizah için emrah, almanların türk kültürüne reaksiyonları için fresh boxx tv, bunlar çok geyik derseniz alman devlet kanallarının güncel politik ya da kültürel belgeselleri, özellikle deutsche welle'nin deutsch lernen mit dw serisi önerilebilir.
    3-anadolu lisesi kafası: türkiye'de ister almanca ister arapça olsun, dil eğitimi gramer ağırlıklıdır. işin ilginci, alman öğretmenler de gramer terimlerine varıncaya dek belletmek isterler. der miydi die miydi diye takılmadan konuşmaya bakın. kırın, dökün, ama konuşun. hangi kelimenin hangi artikeli aldığı; nerede schon, nerede noch denileceği vs. zamanla oluşur ki buna dil melekesi diyoruz. o meleke oluşunca neyin neden olduğunu açıklayamasanız da doğrusunu çoğunlukla bilirsiniz.

    edit: örnekler eklendi.
  • biri de demiş ki hayat almanca öğrenecek kadar uzun değil.baslamaktan korkuyorum.
  • (bkz: hochdeutsch) öğrenmeme karşılık, yaşadığım ülkenin 8 eyaletinin, 8 farklı dialekt ( şive ) konuşması.

    okullarda, kurslarda yüksek almanca öğretilir ve yazılır aksi takdirde sınıf geçemez yahut kursu başaramazsınız.
    gel gör ki; anasını sattığımın ülkesinde bir tane resmi almanca konuşan yok. yukarı avusturya ve aşağı avusturya eyaletleri bile birbirlerinin konuştukları almancayı anlamıyor. böyle bir ortamda nasıl almanca geliştirebilirsin? öğrendiğim almancayı unutturdular lan bana.!
  • almanca konuşacak alman olmaması.
  • (bkz: #144078189)

    yaklaşık 2 aydır almanyadayım. her işimi türkçe ile halledebiliyorum. her yerde türk var. hatta bazı almanları asimile ederek türkçe “kolay gelsin” demeyi öğrettim. bavyerayı türkleştirme yolunda ilk adımı attım, peşinden gelin.
  • almanlar

    gramatik sorunlardan uzun uzun bahsedilmiş ama esas sorun ile ilgili çok az entry var.

    arkadaşlar her dilin zorlukları vardır. evet almanca da karışık ve gereksiz kuralları olan dillerden biridir ama esas sorunun sebebi almanlardır.

    bu alman disiplini denen olaydan mıdır nedir hepsi aşırı mükemmeliyetçidir. der yerine das dersen sanki anasına küfretmiş gibi bakar suratına (almanın gerçekten anasına küfretsen çok da sallamaz ama o ayrı bir başlığın konusu). halbuki çat pat italyanca parçalasan italyan bayılır. ne güzel konuşuyorsun der, gülümser, seni motive eder. alman bunu yapmaz. hele hele türksen ve almanya’da geçiyorsa olay kafasından direk “lan kaç senedir burada yaşıyorsun, hala dilimizi öğrenmemişsin adam gibi, seni gidi pis türk” der, bu da tavırlarına yansır.

    dil dediğin kafa göz yararak, hata yaparak öğrenilir. alman bu hataları sevmez. konuşmayasın gelir.

    ayrıca almanların hepsi iyi kötü ingilizce bilirler. bu yüzden yukarıdaki sebepten de dolayı eğer ingilizce biliyorsanız ingilizceye yönelirsiniz. bu da pratik yapma şansınızı azaltır.
  • 21 ülkede konuşulan ispanyolca'yı neden seçmedim diye dövünmek
hesabın var mı? giriş yap