• bu toplulukla ilgili alman bir profesör ile yaptığım muhabbeti hatırlıyorum. ses kaydı almıştım izniyle, iki yıl sonra bilgisayarda denk geldim, onu aktarayım.

    k: kaerin
    p: profesör

    yer: köln
    bir cafe

    k: bu toplumun entegrasyonunun bu kadar düşük seviyede kalmasını anlayamıyorum. almanya gibi sosyal devlet prensiplerinin üstte tutulduğu bir ülkeye entegre olmak oldukça kolayken hem de. kendi halkımın bu kadar izole ve ön yargılı kalması beni üzüyor.

    p: sevgili k, sen bu cümleleri türkiye'de yetişmiş, lisans mezunu ve yüksek lisans eğitiminin ortasında olan bir genç olarak söylüyorsun. bu insanların dedeleri ve nineleri 1950 ve 60'ların türkiyesinde en alt katmanda yaşayan insanlardı. fakirlerdi, okuma yazma bilmezlerdi, türkiye toplumunun kendisinin dahi dışladığı bireylerdi. almanya işgücü göçü için kapılarını açınca, türkiye ilk bu insanları gözden çıkardı. ve bu insanlar da buraya alman toplumuna entegre olup, avrupa değerleriyle barışıp gelecek inşa etmeye, kendilerini entelektüel olarak yetiştirmeye gelmedi. basitçe, yiyecek ekmek, kafalarını sokacak bir ev bulmaya geldi.

    şimdi bu olayın üzerinden 40-50 yıl geçmiş olabilir, bu insanların çocukları hatta torunları oldu, bu üçüncü nesil yirmi yaşlarına geldi. hem almanya hem dünya değişti. ama kültür ve gelenekler nesilden nesile aktarılır, her ne kadar teknoloji ve çevresel faktörler aynı şekilde önemli olsa da, aileden ödünç alınan bakış açıları en temel karakteristik özellikleri belirler. bu insanlar hala dönerci dükkanı açmayı, yaşamını zorda kalmadan geçirmesine yetecek stabil bir işe sahip olmayı birinci öncelik yapıyor, hukuk/tıp/mühendislik fakültelerinde eğitim görmeyi, yaşıtları alman gençlerle aynı sıraları paylaşmayı düşünmüyorsa bu yüzden. hala iç dünyalarında paranın ve 'gurbette' hayatta kalmanın önemi çok büyük. ve alman toplumu da bütünsel olarak kendilerine 'üstten bakan' bireyler kümesi onlar için. bir şey paylaşabileceklerini düşünmüyorlar o insanlarla.

    türkiye'de kendini yetiştirmiş gençlerin; almanya gibi bir ülkede, avrupa'nın ortasında doğup büyümüş göçmen türklerden çok daha hoşgörülü, eğitimli ve yeniliğe açık olmasının sebebi bu.
  • almanya'nın acil çifte vatandaşlık olayını kaldırması lazım o zaman görelim bakalım sözde memleket sevdalisi alamanci çomarları. %1'i bile cok sevdikleri memleketlerini seçmez her türlü bahise varım.
  • almanya'daki türkler ile ilgili kaerin adlı yazarın entry'sindeki tartışma gerçekleşmiş ya da gerçekleşmemiş umursamamak birlikte yazılanlar annem ve ailesinin almanya macerası için tamamen rasyonel şeyler. şunu belirtmek isterim ki annenim ailesi 35 yıl almanya'da yaşamış ve özellikle annenem tam 35 yıl iş değiştirmeden bosch fabrikasında çalışmış. aileleri gereği bildikleri diller türkçe ve bulgarca'ymış. şimdi hepsi türkiye'de ve annanem bankalar için almanca çeviri yapacak kadar o dile hakim ve bunu yapıyor. ayrıca komşuları hep yunan olduğundan günlük her türlü şeyi konuşacak kadar yunanca biliyor. lakin hayata bakış açısı hala kırklareli'nin bir köyündeki birey kadar. hayatta çalışmaktan başka her şey yalan. hayat çalışmak, sebat etmek ve şükretmek üçgeni üzerine kurulu. yüksek lisans yaptığım dönemlerde neden çalışmıyorsun daha hem askerliğini yapmadın diye bana kızardı ki zaten hayata bakış açısı üniversitenin gereksizliği üzerine.

    annemin doğumu için buraya gelmişler burada doğmuş ve geri gitmişler. 20 yaşındayken kesin dönüş yapmışlar. annem geldiğinde su isteyecek kadar türkçe bilmiyormuş. şimdi ise bir kelime almanca konuşamıyor. insanın çocuğu olacak insana hiç anadilini unutur mu ya aklım almıyor. çocuğuna bu dili daha bebekken öğretmeye başlaman lazım. tabi ortalama bir piskosoyal gelişime ve eğitim seviyesine sahipsen bunları düşünebilirsin. sadece şunu düşünün almanya sosyal devlet, üniversite programlarının pek çoğu ücretsiz. almanca bilsem mutlaka bir doktora programı bulup o ülkeye gidebilirdim.

    bütün "alamancılar" aynı kefeye konmamalı. mesela bir kuzenim var. yarı alman yarı türk türkçe'yi anlıyor ama hiç konuşamıyor. genelde çoğu şeyi de anlamıyor gerçi yarım yamalak ingilizcemizle ile anlatmaya çalışıyoruz. ekonomi okumuş, bankalarda çalışmış şimdi britanya'da yaşıyor. vur patlasın çal oynasın yaşıyor ama mantalitesi tam bir avrupalı. ailesinden çok farklı. burada varmamız gereken şu: eğer türk mahallesinde, türk komşularınla birlikte büyümemişsen o toplumun bir parçası oluyorsun. kimi alamancı türk buna asimilasyon diyor ama bu da cahillikten işte.
  • turkiye'deki suriyelilerle alakasi olmayan topluluk.

    turkiye'nin su an tasra diyebilecegimiz kesimlerinden, gecici olarak almanya'ya is gucu olarak gitti bu insanlar. ilk plan gecici oldugu icin, veya sadece tasrali olduklari, koylerinden otesini bilmedikleri icin adapte olmadilar ve olmaya da calismadilar. o an yasadiklari bolgede zaten kendileri gibi bircok turk isci de oldugundan, yeni mahallelerinde, eski kulturleri ile yasamaya devam ettiler.

    fakat surec boyunca sartlar degisti, gecici diye gidip kalici olanlar, eslerini getirenler oldu, almanya'da evlenenler oldu. fakat bu insanlar yine de cogunlukla 'kendi' kulturlerinin disina cok cikamadilar. almanca ogrendiler, fakat turkce'yi unutmadilar. (asimile olmadilar veya adapte de olamadilar, ne derseniz) bu sirada turkiye de cok degisti, turkiye'nin koyleri de... dolayisi ile birinci dalga goc eden insanlar, hem yabanci bir memlekette azinlik oldular, hem de geri dondukleri memleketlerini taniyamaz oldular.

    evet, dunyanin en sevimli toplulugu olmayabilirler. en uyumcu, en sorunsuz toplulugu kesinlikle degiller. azinlikta kalmanin verdigi dislanmislik hissi ile marjinallesmis olanlari var. (az da degil). fakat cogunlugu zamaninda ve simdi uretime, ekonomiye, almanya'nin bugunku almanya olmasina katkida bulunmus kisiler. siginmaci/multeci statusu baska, expat/isci statusu baska. zaten olmasa simdiye kadar coktan sinirdisi edilmislerdi.
    suriyelilerle bir tutan arkadaslarin cok acil tdk sozlukte zaman gecirmesi gerekiyor bence.
  • ordaki türklerde çakallık peşinde. çok çok daha iyi bir kahvaltıyı 3-5 euro'ya yaparken, bizim turklerin kreuzberg mekanlarında bir serpme kahvaltı kişi başı 30 euro *. almanlar bile şaşırıyor niye bu kadar pahalı diye.
  • benim için hayal kırıklığıdır. bizimkilerin yerinde bir çinli bir japon olsa almanya'nın teknolojisini sömürür ülkesine getirirdi.
  • halk arasında almancı olarak bilinen bu kişiler,yaz aylarında lüks araçlarıyla gelip türkiye'de "kanka bakma almanya'da herkeste var.almanya'da çöp topluyorlar,buraya gelip hava atıyorlar."muhabbetinin açılmasına neden olan insanlar.ha birde genelde espri vs anlamazlar, aval aval suratınıza bakarlar.
  • eşittir türkiye'deki kürtler.
hesabın var mı? giriş yap