• akira kurosawa'nin ölümünden 1 yil sonra çekilmis ve kendisine adanmis bir samurai filmi. senaryo zaten kurosawa'ya ait. the twilight samurai tadinda, kendi halinde bir hayat yasayan, ancak bu sefer yolculuk yapmakta olan efendisiz bir samurayin hikayesini anlatiyor. bir ara filmi siyah beyaz yapip bir süre öyle izledim ve keske dedim, kurosawa da teknolojinin nimetlerinden yararlanabilseydi, o eski filmleri capcanli renklerle izleyebilseydik. ayrica filmde bir süre görünen kiliç ustasinin da kurosawa'nin toshiro mifune'den sonra 2 numarali adami olan tatsuya nakadai oldugunu da söylemeden geçemeyecegim.
  • gayet hoş bir samuray filmi. son 10 yıldır japon sinemasında popüler olmuş "fakir ama gururlu samuray" ekolünden ama genel samuray filmlerinin bile aksine trajik hadiselere bulaşmayan, kendi halinde genel olarak naif bir film. düello isteyene filmin güzel çekilmiş düello sahneleri de sunduğunu belirteyim son olarak.
  • yönetmeni takashi koizumi'dur.
  • "kazananın merhameti kaybedenin yüreğini yaralar."

    ame agaru
  • sanirim yagmur en guzel japonya'da yagiyor. rashomon'dan sonra bu dusuncemi percinleyen ikinci film oldu.

    --- spoiler ---

    "poor people have no other support than mutual aid.
    they can't survive if they only think of themselves."

    "yoksul insanlarin tek dayanagi yardimlasmadir.
    yalniz kendilerini dusunurlerse var olamazlar."

    --- spoiler ---
  • esinlenildigi film icin (bkz: dojo yaburi)
  • filmin kahramanı kendi halinde, etik ve kibar olup, duruşuna bakılınca tahmin edilemeyen ustalığı ile şaşırtan bir samurai iken, film kendi halindelik ve etiklikte kalıyor bence; ya da ben çok japon filmi seyredip güzelliklerini kanıksadım.
  • bugün shibuya'da yağmurda iyice ıslanırken aklıma gelen film.

    yanıma şemsiye almamıştım. herhangi bir yerden de almak istemedim. öylece dolaştım biraz. herkesin elinde şemsiye ve herkes çok meşgul gözüküyordu. bugün boş vaktim olduğu için bir acelem de yoktu.

    bazı anlar ve durumlar hayatımda yaşadığım şeyleri anımsatıyor. bu mutlaka herkes de oluyordur ama bende daha yoğun bir şekilde. bir nevi dejavu gibi. eve gelip ekşi'deki başlığını okurken kendi entrymi de gördüm. (bkz: #30600456)

    filmi izlediğimi anı ve yeri hatırlıyorum ama üzerinden altı sene geçmiş olması beni şaşırttı.

    zaman ne kadar çabuk geçiyor.
  • canım bir şeylere sıkıldığında, moralim bozulduğunda açıp izlediğim, bana "hayat devam ediyor" dedirten harika film.
hesabın var mı? giriş yap