• kevin spacey'nin mükemmel oyunculuğu sayesinde oscar heykelciği ile taçlanmış, fakat biz fight club fan'larının her zaman için biraz buruk olarak hatırlayacağı, esasında çok güzel film.
  • yönetmenliğini sam mendes'in yaptığı, aynı zamanda bünyesinde birçok ödül barındıran 1999 yapımı bir dram filmi. lakin bu filme sadece dram etiketini yapıştırmak mümkün değil zira aynı zamanda kahkahalar halinde güldüren diyaloglara sahip. bu nedenle müthiş bir komedi ve dram barındırır bu film. böylece sizi bir yandan güldürürken bir yandan da hüzne terk eder. bunun böyle olmasındaki en büyük etken tabii ki iyi oyunculuklar. zaten malum otoritelerde bunu doğrulamışlar ki film gösterime girdiği dönem birçok dalda oscarı da kucaklamıştır.
    bunlardan belki de en mühimi film boyunca gösterdiği muazzam oyunculukla kevin spacey'e gidendir. onun zaten başarılı bir oyuncu olduğu aşikar idi. lakin bu filmle bunu daha da perçinlemiş gibi. etrafı fazlasıyla umursayan, mutsuz bir adamdan deyim yerindeyse umursamaz bir herif haline dönüşümü çok iyiydi.
    bu filmde ne var derseniz eğer, en başta muazzam diyaloglarından söz etmek gerek. yaklaşık iki saat boyunca tek bir cümle bile lüzumsuz değildi. bir de tüm bu muazzam cümlelere fonda iyi müzikler eşlik edince ortaya ne denli başarılı bir işin çıktığını daha iyi anlıyorsunuz. aslında tam bu noktada lafım filmin müziklerine imzasını atan thomas newman'a...
    o zaten yaptığı müziklerle adından söz ettiren bir isim. buna en iyi örnek öyle sanıyorum ki the shawshank redemption olur. zira o da müzikleriyle akıldan çıkmayan başarılı bir yapımdı.

    filmin üzerinde ısrarla durduğu ana tema gayet açık. iki saat boyunca birbirinden farklı ailelere tanık oluyoruz.
    dışarıdan bakıldığında hayatları gayet düzenli ve normal gibi görünse de işte gözümüze sokulan bir şey var.
    bir sorun, sıkıntı...
    o da hiçbir şeyin dışarıdan bakıldığı gibi olmadığı...
    dışarıdan bakıldığında iyi olarak nitelendirilebilecek bu ailelerin zaman içinde aslında nasıl da türlü olmamışlıklar ve yarım kalmışlıklarla dolu olduğu gerçeğine tanık oluyoruz. zamanla ilişkilerin nasıl da çürümeye yüz tuttuğunu fark edip aynı zamanda bir şeyleri sorguluyoruz da. belki de filmin seyirci üzerinde yarattığı en büyük etkilerden biri de bu.
    gelelim başrole...
    şüphesiz şu dillere destan "rüzgarda savrulan poşet" aslında filmin başkahramanı gibi bir şeydir. sadece o iki dakikalık muazzam sahne için bile izlenir bu film.

    --- spoiler ---
    filmin elbette birbirinden güzel diyaloglar barındıran sahneleri mevcut. lakin belki de en güzeli rüzgarda uçuşan poşet videosunu izlerken ricky fitts karakterinin söyledikleridir. şöyle der;
    " kar yağışına dakikalar kalan günlerden biriydi. hava elektrik yüklüydü. neredeyse duyabiliyordun. ve bu torba oradaydı. benimle dans ediyordu. tıpkı oynamam için yalvaran küçük bir çocuk gibi. işte o gün fark ettim. her şeyin ardında hayat vardı. ve iyilik dolu, inanılmaz bir güç. korkmak için hiç bir neden olmadığına inanmamı istiyordu. video zavallı bir bahane, biliyorum. ama hatırlamama yardım ediyor. hatırlamaya ihtiyacım var. bazen öyle çok güzellik var ki dünyada.
    dayanamayacağımı hissediyorum. ve kalbim içine kapanacak. "
    işte görüntüde rüzgarda salınan bir poşet eşliğinde söylenen tüm bu cümleler ile bu film unutulmayandır.
    --- spoiler ---
    kısacası aldığı ödülleri hak etmiş bir filmdir bu. aynı zamanda size birçok konuda sorgulama imkanı sunan da bir yapım. tüm bunların dışında bir de işin şöyle bir tarafı var. artık ne zaman yolda ya da orda burada rüzgarda uçuşan bir poşet görsem mühim bir şeyi bana anımsatan bir filmdir bu.
    neyi ?
    hayatın güzelliğini...
    çünkü " her şeyin ardında hayat vardı "
  • muhteşem bir senaryosu vardır. 2000 yılında en iyi özgün senaryo dalında da olmak üzere beş dalda oscar almıştır. senarist alan ball aynı zamanda, cnbc e'de de yayınlanan, six feet under adlı başarılı dizinin yazarlarındandır.
  • icindeki her sarkinin ayri bir hazine oldugu, mukemmel kelimesinin tarif etmekte yetersiz kalacagi grateful dead saheseri. 1970 yilinda, kendisiyle bir cok acidan benzerlik tasiyan workingman's dead albumunden 6 ay sonra yayinlanmistir.

    attics of my life ve candyman kanimca en asmis sarkilardir albumdeki.
  • toplumdaki anlayışın ne kadar değişken olabildiğini gösteren film.

    --- spoiler ---

    albay da yanlış anlaşılmanın kralını görmüştür.

    --- spoiler ---
  • kendi kızı da dahil olmak üzere çevresindeki herkese hallenen kel ve mastürbatif bir abazanın, aslında olmayan cinsel yaşamını anlatan vasat film.
  • --- spoiler ---

    "it's just a couch"

    --- spoiler ---
  • adına (amerikan güzeli) karşı duyduğum garip antipatiden ötürü düne kadar izlememiş olduğum ve eh bi bakalım bari nasıl birşeymiş modunda başına oturmamla birlikte filmin bitimini müteakip "ah ben ne etmişim bu zamana değin" diyerek kendime kızdığım, her yönüyle muhteşem bir film.
hesabın var mı? giriş yap