• --- spoiler ---
    patrick'in potansiyel kurbanlarından bir tanesi evine geldiği zaman, "hiç birisi için bir şey yapmak, birisini mutlu etmek istedin mi?" gibi bir soru sorar. bu soru patrick'in içini cız ettirir ve sapıkça planlardan vazgeçer ve kıza, gitmesinin kendisi için daha iyi olacağını belirtir.**
    yani bir nevi erkeklerden işte kendine rakip olabilecekleri, kadınlardan ise paraya gelenleri seçip katletmektedir.
    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---
    patrick bateman'in gerekli gereksiz zamanlarda (mesela hatun dogramaya hazirlanirken) muzik hakkinda detayli nutuklar attigi eserdir (film, kitap whatever). patrick efendi bir genesis hayranidir ama peter gabriel'i fazla sanatsal bulur, phil collins 'li genesis'e ise tapar. bu hayranligini da basina geleceklerden habersiz saf saf oturan, konuyla alakasiz hatun kisiye aktarmak gibi bir huyu vardir.

    ps: bu arada hatun dogradigi falan yoktur aslinda, hepsi bilincaltinin oynadigi bizans oyunlaridir
    --- spoiler ---

    sapik ruhlu insanlar ayni zamanda muzik manyagi olma ozelligine mi sahiptirler:

    (bkz: a clockwork orange)
    (bkz: elephant)
  • christian bale 'in kimi sahnelerinde, özellikle finale doğru, neredeyse jim carrey'nin kötü adam olmuş haline dönüştüğü, teatrallik dozunu kaçırdığı film.
    kitabında, havada uçuşan markalar, o tüketim çılgınlığı filme yeterince yansımadığından, sapığımız amerikan sapığı olamamış, worldwide bir sapık olmuştur. o kadar.
    herhalde filmleştirilmemiş bir roman olarak kalması daha hayırlı olacaktı.
  • ilginç bi kitap..ilk 200 sayfayı atlatırsanız okumaya devam edebilirsiniz ve ancak o zaman ilk 200 sayfanın gerekliliğini kavrayabilirsiniz..sayfaların üçte ikisinin çeşitli markaları anlatmakla, bir bölümü bateman in müzik eleştirileriyle dolup taşmakta..ve her ne kadar öle bi hayat yaşamıyo olsanızda bi şekilde aynı şeyleri hissedebiliyorsunuz..en azından ben hissettim..içinizde ki iyi ve kötü ayrımını irdeleten bi kitap..from hell de tam hatırlamıyorum ama şey diyodu karın deşen jack 'hepinizin içinde var bu' gibi bişey..aynı şeyi aklıma getirdi bu kitap..gerçekten acaba?
  • kılık kıyafet tasvirleriyle, bilmem neyin üstüne yelek giyilir mi, süveter giymenin prensipleri nelerdir türü uzun ve detaylı muhabbetler vesilesi ile iç şişirip cosmopolitan tadı veren kitap. bir sürü aptal kadın ve yüzeysel erkek, 1 tabak makarna için 3 ay önceden rezervasyon gerektiren, gitmek için ölünüp bitilen lokantalar, armani'ler, dolce'ler, brooks brother'lar, vs. vs. yok sosyal bilmem neymiş, yok psikolojik çözümlemeymiş, efendime söyleyeyim tüketim toplumunun doyumsuzlaştırdığı bireymiş... bırak allasen. okunmuyor kardeşim, sürüklemiyor. bir süre sonra detaylardan boğulup bırakıyor insan. hadi ertesi gün 3-5 sayfa daha, ite kaka bitiyor. kimse de çıkıp bana "ama monşer o detaylar aslında bilmem ne bilmem ne sembolu. aslında demek istiyor ki..." falan demesin. hiç mi kitap okumadık, hiç mi detaycı adam görmedik? ne pazarlamaymış ya! yere göğe sığamıyor kitap.
  • iki farklı teoriyle yaklaşmak istediğim film.

    --- spoiler ---

    birinci teoriye göre patrick batemanın yaptığı veya başına gelen her şey bir kabustan ibaret. işlediği cinayetler tamamen hayal ürünü ve bilinçaltına ittiği sapkınlıklarının dışa vurumu. bulunduğu konum itibariyle bunları yapmak onun için bir lüks. ve belki de hiçbir zaman kendisinde öldürme yetisini bulamadı. bu yüzden her gün işe gittiğinde defterini çıkarıp hayalindeki patrick batemanı ve yaptıklarını resmetti.

    bunun sebebi olarak para kazanmaya odaklı bir toplumda parayı temsil edebilecek yegane karakter olmasını görebiliriz . amerikan rüyasına para odaklı bakılınca ilk akla gelenin new york, new york deyince akla gelen wall street olması kaçınılmaz olacağından, patrick bateman da amerikanın esas dininin, yani paranın hem hükümdarıdır hem de esiridir. hükümdarlığın getirdiği sıradanlığı, stresi ve mükemmellik hissini bastırmak ve paranın esaretinden kaçmak için marka giymek, lüks restauranlara takılmak, en şık kartvizite sahip olmak gibi afyon etkisindeki şeylerle vaktini geçirse de bunlar hiçbir zaman ona bağımsızlık vadetmez. onun istediği çok daha farklı, çok da uçuk bir şeydir..

    işte bu yüzden kafasında kurduğu dünyayı işyerinin çekmecesindeki deftere aktarır. evsiz adam ve köpeğini öldürerek bir ritüeli yerine getirir ve arınma yaşar, üzerine binen stresten bir anlığına kurtulur. ama kan da para gibi daha fazla olduğunda tatmin edicidir, bu yüzden daha vahşi, daha akıl almaz dürtülerin peşinden gider. her seferinde daha bağımsız olması gerekirken, daha da batar, ve bir noktada artık kaçışı olmadığını, ruhunun iflas ettiğini hissedip günah çıkarır. avukatına telefonda yaptıklarını anlatırken ne kadar düşmüş olduğunu görürüz fakat bir o kadar da rahatlamış, günahlarını itiraf edip bir arınma yaşamıştır patrick bateman.

    tüm bu olanların bir kabustan ibaret olduğunu destekleyen bir çok öğe var filmde. öncelikle çevresinden gelen tepkiler gerçekte bu olayların olmadığı konusunda en belirgin ipucu. cinayetlerin başta farkedilmemesi normal gelebilir ama sonlara doğru öyle bir hal alıyor ki, artık o noktada insanların tepkisiz kalışını açıklayamıyoruz. bu bulanıklığa birkaç güzel örnek cesedi sürüklerken yerde kalan kan izlerini kimsenin farketmemesi, bankamatikten para çekerken ekranda görünen yazı ve sonunda avukatın inandırıcı bir biçimde batemanın neden bahsettiğini bilmemesi olabilir.

    ilki kadar sağlam dayanakları olduğunu düşünmesem de ikinci bir teori bu olayların gerçekten var olduğunu, patrick batemanın sayko bir katilden başka bir şey olmadığı, cinayetleri işlerken hiçbir üzüntü ve pişmanlık hissettmediği söyler. wall street gibi dışardan güzel ve fiyakalı görünen bir iş ortamının içerden ne kadar çürük ve bunalıma iten bir yapısı olduğu gerçeği batemanı rayından çıkarmış, insanlık unsurlarından arındırmış, hiçbir şekilde doyuma ulaşmayan bir katil haline getirmiştir.

    fakat nasıl oluyor da kendini çoğu kez ele verse de cezalandırılmayıp her seferinde daha acımasız hareket edebilmesine imkan tanınmıştır? işte burada başka bir amerika eleştirisi yatmaktadır. parası olan, belli bir yaşam standardını yakalamış insanlar diğerlerinin hayatlarına kayıtsız kalmaya daha meyilli olup, bana dokunmayan yılan bin yaşasıncı olabilmektedir. filmi bir kenara bırakalım bugün new yorkun arka sokaklarında bir evsizi bıçaklayan bir broker görseniz bir dakika durup bakar sonra yolunuza devam edersiniz. olaya dahil edilme korkusu, birikimleriniz ve gelecekle ilgili planlarınız sizi tepkisiz kılar. filmde olan da bundan farksız değildir.

    patrick bateman paraya hakim olmanın verdiği rahatlıkla dinini yaşar. bu kendini yüceltmek, diğerlerini ezmek üzerine kurulu bir dindir ve kanla beslenmektedir. zaten paranın kökenine bakınca karşımıza çıkan yine masumların kanıdır. bugün dünyaya hükmeden amerikanın da siyasetini ve ekonomisini kan üzerine kurduğu düşünülürse filmi bu açıdan okumak hiç de uçuk bir fikir olmaz. zaten filmin sonundaki amerikan başkanının konuşması da maskeleri düşürmeye yetmiştir. filmin başındaki batemanın kullandığı yüz maskesi sembolü bu sefer başkan tarafından giyilmiş, ve yine yeniden gerçek hasır altı edilmiştir.

    --- spoiler ---
  • onemli bir kitap olmakla birlikte, bence bret easton ellis'in kulliyatindaki en iyi kitap degil.. lunar park ya da the rules of attraction'i acikcasi american psycho'ya tercih ederim. bir de yabancilasma, marka duskunlugu, bagimliligi gibi konulari ellis cok guzel anlatiyor ama bu durum biraz okuyani zorluyor.. yani 5. sayfada "sunun uzerinde bilmem nereden alti dugmeli, kruvaze ceket, fume rengi, etegi surdan.." demesini cok net bir bicimde algiliyorum.. ancak 400. sayfaya geldigimizde "bunun uzerinde kasmir bir ceket, ipek gomlek, hepsi armaniden, sivri burunlu ayakkabilar" gibi tanimlamalari acikcasi beni cok yordu, ve ben cok sıkıldım..

    bu arada bir not eklemek istiyorum. patrick bateman'in mesrubat niyetine ictigi tek icecek diet pepsi.. coca cola degil.. ben de okuduktan sonra pepsi max denemeye karar verdim. sanirim tadi coca cola'nin light'indan zero'sundan daha iyi..
  • filmle ilgili bazı saptamalarımı yazıyorum gerisi size kalmış:
    -paul allen'e kendini marcus alberstain olarak tanıtıyor noel partisinde.ayrıca kız arkadaşını da cecilia olarak.
    -allen'i öldürme sahnesinden önce üzerinde patrick bateman yazan new york pharmacy'den alınmış (take only as prescribed by physician) ibaresi de dikkat çekici bir hap kullanıyor.ilacın ismi belli değil.
    -yoldan bulduğu fahişeye ve evine çağırdığı eskort kıza bir isim variyor (christie ve sabrina) sarışın olmaların dikkat ediyor ve kendini onlara paul allen olarak tanıtıyor.
    -kart vizitlere takıntısı var.dorsia'ya bir türlü giremiyor ve bu konuda yalan söylüyor.
    -bulmaca çözerken yalnış bir şekilde et ve kemik (meat-bone)kelimelerinden oluşan bir bulmaca yaratıyor.
    -obsesif bir düzenliliği var.içki içilecekse mutlaka bardak altlığı kullandırıyor.yardımcısıyla evinde olduğu sahnede sorbe'nin kaşığını içine koydurtuyor.
    -zor durumlarda kaldığında aşırı bir terleme görülüyor.
    -sonlara doğru işler çığrından çıkıp yardımcısını aradığı sahnede tekrar ilaç kullanıyor hatta kutuyu ağzına boşaltıyor.bu arada hiç ilaç kullanmıyor.
    -ajandasında vahşet içeren çizimlerin bulunması.
    -avukatla konuştuğu sahnede kendini ona davis olarak tanıttığı ortaya çıkıyor.
    -porno film bağımlısı ve kurbanlarıyla önce müzik hakkında konuşuyor.
  • --- spoiler ---

    genesis in 80 lerde yaptığı işleri dinleyip çok beğenmesiyle zaten ilk detayları veriyor bateman.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap