• fakirler üzülür de zenginin yüzü gülür mü
  • ırkçılığın aşırı polarize olduğu ülke.
    sosyal abd protestolarının 1968 olimpiyatları’ndan bir hikayeyi hatırlattı.

    abd’li koşucular tommie smith-john carlos ödül seremonisi sırasında abd marşı çalarken siyah eldivenli yumruklarını havaya kaldırıp ayrımcılığı ve insan hakları ihlallerini protesto etti.
    önemli detaylardan biri smith ve carlos’la daha önce tanışmamış gümüş madalya sahibi avustralyalı beyaz atlet peter norman’ın da önceden anlaşıp göğsüne insan hakları rozeti takması. norman sanki siyahilere yapılanlardan utanan beyaz adamı sembolize edercesine eylemin parçasıydı.
    üçlü eylem yüzünden yuhlanarak sahneden indiler. olimpiyat komitesi yapılan eylemi kınadı. smith ve carlos abd olimpiyat takımından atıldı. norman, avustralya’daki muhafazakar gruplar tarafından aşağılandı, 1972 olimpiyat takımına alınmadı. üçünün de spor kariyerleri mahvoldu.
    zamanın uluslararası olimpiyat başkanı avery brundage eylemin olimpiyat ruhunun vahşice bir ihlali olduğunu belirtti. olimpiyatlarda siyahi gururu sembolize eden siyah yumruğun kullanılmasının kabul edilemez bir siyasi aşırılık olduğu söyledi.
    brundage 1936’da abd olimpiyat komitesi’nin başındaydı. zamanında olimpiyatlarda nazi selamına neden karşı çıkmadığı sorulduğunda nazi selamının zamanında ulusal bir selam olduğunu, siyah yumruğu havaya kaldırmanınsa kişisel bir siyasi sembol olduğunu belirtti.
    smith ve carlos eylemleri yüzünden abd’de dışlandılar, ölüm tehditleri aldılar. 25 ekim 1968 time dergisi’nde eylem “öfke dolu, tiksinç ve çirkin” olarak nitelendi. ikisi de olimpiyatlara bir daha katılamadı, başka spor dallarında mücadelelerine devam ettiler.
    üzerinden yıllar geçtikten sonra sadece 2000’lerde smith ve carlos abd’de yaptıkları için ödüllendirildiler ve kahramanlaştırıldılar. avustralya devletiyse 2012’de norman’dan resmi bir özür diledi. ancak norman bunu göremedi bile, 2006’da ölmüştü.
    smith ve carlos, avustralyalı norman’la dostluklarını hep sürdürdüler. insan hakları için birlikte mücadele ettiler. 2006’da norman hayata veda ettiğinde tabutunu taşıyanlarsa smith ve carlos’tu.
  • yıkılsa bile "ne kadar güzel yıkıldı, işte dünya üzerinde bu kadar muhteşem yıkılabilen başka bir ülke daha olamaz!!!" diyecek tuhaf hayranları olan ülke.
  • ısrarla meseleyi "zenci nüfusu % 20. bu sebepten batmaz amerika." diyenler var. mesele öldürülen adamı geçti, bunun hala anlaşılamamış olması ilginç.

    çünkü

    sizin de birçok videoda gördüğünüz gibi protestocuların arasında beyazlar da var. gelelim olası sebeplere:

    1-ırkçılık karşıtı zencilerin ve beyazların tepkisi. bu tamam, cepte.
    2-cumhuriyetçilerden ve özellikle trump'tan, aptallıklarından fazlasıyla bunalan demokratlar bence bu grupların içinde.
    3-belirgin bir örnek olarak trump'ın seçilmeden önceki ve göreve başladığındaki obamacare çıkışları ve corona sürecinde yaşanan sağlık sistemi sıkıntıları. yine bu kapsamda trump'ın tam bir beyinsiz gibi davranarak corona hakkında yaptığı abuk subuk açıklamalar ve sonrasında gelinen durum. bu durum, bence bazı amerikalılar tarafından gurur kırıcı bulunmuştur. en nihayetinde bir abd başkanı, başka birçok konuyla birlikte, dünyada taşşak konusu oluyor. ("trump'tan nefret etme"nin, "havalı" görünmesinin empoze edilmesi var bir de. de niro çıkar söver, eminem desen öyle, en son morgan yardırmış.)
    4-corona sürecinde yaşanan ekonomik, psikolojik sıkıntılar.
    5-abd'yi tanımadığım için bilemediğim başka bazı yan ekonomik/sosyolojik vb. sorunlar.

    trump'a bir sonraki seçime kadar bile tahammül edemiyorlar.
  • halen köleliğin devam ettiği ülke, herhangi alakasız bir suçtan hüküm giydiyseniz çalışmak istemediğiniz halde çalışmaya zorlanabilirsiniz.

    örneğin: new orleansda işçiler greve gidip çöpleri toplamayınca hükümlüler hiçbir koruyucu önlem ve hakettikleri ödemeler yapılmadan çalışmaya zorlanmıştır.

    böyle de özgür bir ülkedir.
  • muazzam tahlil: "zencilere olan antipatinin sebebi; yıkıcı olmaları, şiddete meyilli olmaları, çeteleşmeleri, suç işlemeye yatkın olmalarıdır. bakmadım ama fatura ödemiyor da olabilirler."

    işte zencilerin de yıkıcı olmalarının, şiddete meyilli olmalarının, çeteleşmelerin, suç işlemeye yatkın olmalarının temelinde daha bir iki nesil önce ikinci sınıf vatandaş olarak görülmeleri var. adamların genetik özelliği değil ki bu.

    koskoca devlet, toplum, bataklığı kurutmak yerine "çok sivrisinek var ya!" diyemez, dememeli. abd sosyal bir devlet olmadığı için de sosyal politikalar yürütemiyor, pozitif ayrımcılık yapamıyor ve zenci toplumu diğerlerine göre daha zor "yırtabiliyor."

    mesela senin babana dedesinden kalan bir birikim, bir servet olabilir. benim yoktur. hangimiz hayatta daha rahat kararlar, riskler alabiliriz?

    maval okumanın anlamı yok bence.
  • bu süreçten güçlenerek ve çağın gerektirdiği kazanımları anlamayan/anlamak istemeyen beton bürokrasinin kafasına vura vura elde edecektir.
    kendisini bir nevi yenileyip ileriye bakacak devlet.
  • youtube'da doctor reacts diye bir sürü reaction video'su var. video'ların sahibi kanaldaki doktorlar covid-19 meselesi çıktığından beri bir çok başka doktorla interview, sohbet vs. tarzı video yaptı.

    abd'deki istediğiniz doktora sorabilirsiniz, medeni ülkelerdeki en kötü sağlık sistemine sahibiz derler. oradaki doktorlar böyle bir konuda konsensusa varmışken çıkıp satırlarca döktürüp hayır yok öyle bir şey demek akıl kârı iş değil. bu konuda kelam etmek bile komik.

    2017 yılında fed başkanı powell kongrede sorulara cevap verirken 2008 parasal gevşemesinden bu yana zengin ile fakir arasındaki makas inanılmaz açıldı ve orta sınıf ise yavaş yavaş yok oluyor dedi. abd'de en büyük kredi borcu olan öğrenci kredilerinin ise akıl almaz bir boyuta ulaştığından bahsetti. düşünün ev kredisinden vs. bile daha yüksek.

    demem o ki abd'de yıllardır sürekli büyüyen ve yeni gelen nesli rahatsız eden problemler var. babasına bakıyor 1 işte çalışıp araba ev ne varsa almış ama kendisi zaten üniversiteden 60k 100k borçla mezun oluyor, bir de üstüne yıllarca birikim yapamayıp gelecek kaygısı yaşıyor.

    powell'ın sözlerini kullanıcam yine "ya bir şekildr bu gelir adaletsizliği düzeltilir ya da çocuklarımız hayatını kredi faizi ödemekle geçirir".

    türkiye ile kıyaslamamak da gerek. türkiye'de devlet bizi donumuza kadar soysa ki bir tek o kaldı zaten, halk kalkıp seni devlet yapan biziz, hayırdır la demez.
  • --- spoiler ---

    zencilere olan antipatinin sebebi; yıkıcı olmaları, şiddete meyilli olmaları, çeteleşmeleri, suç işlemeye yatkın olmalarıdır. bakmadım ama fatura ödemiyor da olabilirler.
    --- spoiler ---

    düşün amerikan vatandaşı bir siyahsın. hood denen kenar mahallelerden birinde 8 kardeşinle beraber göt kadar kulübeden bozma bir evde köpek gibi yaşıyorsun. açsın, sağda solda hırsızlık yaparak, dilencilik yaparak, yankesicilik yaparak, çöpten kağıt metal toplayarak veya uyuşturucu satarak geçinebiliyorsun sadece. kimse seni işe falan almıyor. alsa da kfc'de kasiyer olursun part time en fazla. sen veya ailenden biri hastalansa, hastaneye gitmek bile sözkonusu değil. bir kardeşin felç, öbürü zihinsel engelli, baban ise öldürülmüş falan. annen en iyi ihtimalle iki işte çalışıyor aç kalmamak için.

    okul, kenar mahalle okulu olarak yarak gibi. çetelerle çevrili, kiremithane endüstri meslek lisesi bile robert koleji kalır yanında.

    çeteler ve aralarındaki savaş seni bunlardan birinin fedaisi yapmaya zorluyor.

    üniversiteye gitmek gibi bir durumun yok çünkü paran yok. üniversiteler bedava değil.

    kafandaki devlet imajı polisin seni öldürmek için fırsat kollamasından ibaret. her türlü legal gelirinden vergi alan, en ufak fırsatta yakalayınca ümüğünü sıkan (literally) ama hiçbir asayiş, sağlık, eğitim vb hizmeti yerine getirmeyen bir şey devlet. mafya yani sana göre.

    dünyanın en özel insanı da olsan şu ortamda bir amerikan çomarı olmamak imkansız. eğitimsizsin, bok gibi bir çevren var, suçla örülü bir ortamdasın ve sadece suçluların parası var. sen ise açsın. öte yandan 2 blok ötede camdan gökdelenlerde ferrariler, lambolar gelip gidiyor, millet götünü 100 dolara siliyor. instagram'da gördüğün ortamlar o biçim, zeka sıfır, para maksimum. çıldırıyorsun.

    ben abd'de böyle bir gariban vatandaş olsam sikerim öyle aşkın ızdırabını derim. diyorlar da, desinler de. mesele siyah beyaz da değil üstelik. mesele fakirlik zenginlik aslında. (bkz: gelir adaletsizliği) siyahlarda fakirlik daha yaygın çünkü bundan 70 sene önce siyah olarak hiçbir hakkın dahi yoktu. beyazların büyük kısmı en azından içine doğduğu çevre olarak avantajlı. gittiği okul, yaşadığı mahalle öyle bombok değil. gerçi white trash de çok.

    fırsatlar ülkesinde fırsat eşitliği yok. tamam mutlak bir eşitlik hiçbir yerde yok ama bu kadar fırsat eşitsizliği modern bir ülkede kabul edilebilir değil. bu olaylardan sonra bir düzelme bekliyorum gerçi.
  • düşün ki kenar mahallede yaşıyorsun ve sekiz kardeşin var, bir anan. baban kim bilmiyorsun, hatta geçtim kardeşlerinin babaları kim onu da bilmiyorsun. annen uyuşturucu kullanıyor, önüne gelen ile yatıyor, bir crack için götünü siktiriyor, ve aynı zamanda devletten de aylık bir kaç bin dolar yardım alıyor. bu parayı da sana değil kendi uyuşturucu bağımlılığı için, siktiri boktan hayatı için harcıyor. sana da food stamps çeki ile aldığı dandik pis hazır gıdaları yediriyor.

    ve sen, bu yaşam içinde gidip kendini geliştirmek ve daha iyi hayat yaşamayı seçmek yerine aynı bol çukuruna devam etmeyi seçiyorsun.

    aklını kullanan için fırsatlar ülkesidir.
    financial aid ile ilk iki yıllık üniversite eğitimi bedavadır düşük gelirli insanlar için. ıyi notlar alan öğrenciler de üniversite geçişini yapıp finansal yardım ile dört yıllık okulu rahat bir şekilde bitirebilir.

    ıki yıllık ya da 14 aylık özel teknik eğitim alarak çok rahat yaşam sahibi olabilirler. elektrik teknisyenleri, su tesisatçısı vs olup ya yılda çok rahat 80-90k kazanabilirler.

    fırsatlar ülkesidir. alım gücü de çok yüksektir bu fırsatları kullanmak isteyenler için. yaşam kalitesi de bir o kadar iyidir.
hesabın var mı? giriş yap