• cok zor bir olay.*.hersey turkiyeye gore cok pahallidir, ne yapilicagi sasirilir, cimrilik yapilmak istenmez, calismak zorunda kalinir, calisilir gudik bi iste az bir para alinir..araba almak istenir cunku amerikadir orasi herkesin arabasi vardir..16 yasindaki velet arabaya binerken senin otobuslerle savasman uygun olmadigi dusunulur..ama simdi kime guvenilicektir nerden araba alinicaktir bilinmez..ne yapmali ne yapmali derken birturk karsiniza cikar..arabasini size satar..araba alindiktan 2 gun sonra yolda kalinir..bir anda kafada simsekler cakar "ulan sen turke guvendin" denir icten..kendine kufredilir..bir turke guvenilmeyecegi (hele amerikada)bir kez daha anlasilir..eski araba sahibi aranir, kufredilir, araba geri verilir sonra bir kez daha yuzune kufredilir karsidaki "abi valla bilmiyodum" der..sonra bir de dersler basa beladir..donem biter, donem baslar..dersler secilir..baslarda ulan hangi dersi alcam nasil mezun olcam bu okuldan denir..dusunulur dusunulur sonra ruyada mezun olamadiginizi, babanizin annenizin size pis bakislari gorulur..sabah kalkilir huzunlenilir.."ulan niye geldim bu boktan memlekete" denir..birkac gun gecer birkac iyi insanla tanisilir..kanka yapildiigi sanilir..birkac gun gecer kankalar aramaz sormaz anlasilirki amerikalilara guven olmaz, kanka olmaz..ulan be olunur.."nerde benim guzelim arkadaslarim" denir..gunler gunleri, haftalar haftalari kovalar...birgun bir hatun kisiyle tanisilir..ama birkez amerikalilar guvensizlik vardir..hatun kisi amerikali oldugundan biraz soguk davranilir..ama hatun kisi cok sicak kanlidir..sonra dusunulur tasinilir..onun oburleri gibi olmadigi dusunulur.."umarim yanilmam." denilerek hatun kisiyle yakinlasilir..cok guzel gunler gecer..artik hatun kisiden baska kimseyle zaman gecirilmiyodur..bir dakika bile onsuz olunamiyordur..hatun kiside oyle dusunuyo sanilinir..bir tatilde memlekete donulur..tatilden sonra geriye donuldugunde hatun kisi aranir, ucaktan inilir inilmez..ama amerikali hatun kisi amerikaliligini konustumustur..hayatta ilk defa boynuz yenmistir..belki daha oncede yenmistir ama ilk defa ogrenilmistir..bir cokuntu, bir deprem..kelimelere sigmayacak bir uzuntu yasanir..ne yapmalidir..en iyisi sosyal olmamak, kimseyle yuz goz olmamaktir..birkac hafta boyle gider..sonra unutulur diger butun kizlar gibi amerikali hatun kisi..biraz zaman gectikten sonra baska bir hatun kisi bulunur ve mutlu bir hayat surdurulur..ders calisilir, bir yerde para kazanmak icin calisilir, hatun kisiyle ugrasilir..ve bir suru ugras gerektirir amerikada okumak icin..sabir ister..beklentileri karsilamak icin calismak gerekir..amerika filmlerdeki gibi degildir, gelmeden onceki dusuncelerle tamamen zittir..amerikan kulturune alisildiktan sonra guzel gecen gunler, haftalar, senelerdir amerikada ogrenci olmak..****
  • - degismek, amerikalilarin arasinda yasayabilmek icin gun gectikce onlar gibi yuzeysellestigini hissetmek, cevabi merak edilmeyen sorularin artik rahatsiz etmemesi, ayni sorulari sormaya alismak (bkz: how was your break).

    - etraftafini cevreleyen zenginlikten, cesitlilikten buyulenmek, kendini arkadas musvettelerinden ziyade ortamin sagladiklariyla oyalamaya calismak, aktivite adami olmak (okul fasiliteleri, konserler, barlar, cart, curt...).

    - asik olamamak, amerikan kizlarindan umidi kesmek, turk kizlarini ozlemek (turkiye'deyken de amerikan kizlarini ozlemek - ama bu olaya pek girmek istememek simdi), fakat long distance relationship'ten coktan agzi yanmis olup oturmak oturdugu yerde.

    - doviz kurunu kazara biyerden duyacam diye korkmak, gonlunu rahat tutmak icin her turlu alisveriste bir paket marlboro fiyatini baz almak (bir paket marlboro parasina yemek, iki paket parasina t-shirt...her sey ne kadar ucuz olmak).

    - "turkum" dediginizde sizi araplarla ayni kefeye koyanlara uc saatlik seminer vermek.

    - sisirmasyon lise yillarindan sonra sike sike calismak zorunda oldugunu anlamak, fakat huylunun huyundan vazgecememesi.

    - amerikan mizah anlayisini cozmeye baslamak, turk geyigini essekler gibi ozlemek.

    - sozluge girip bir tatli huzur almaya gelmek, ah kalamistan.

    - kendini otelde kaliyomus gibi hissetmek, yil sonunda odanin nasil olsa bosaltilmasi gerektiginden tam anlamiyla yerlesik hayat kuramamak.

    - dunyanin binbir kosesinden binbir insanla tanismak, baska ulkeler, kulturler hakkinda gerekli gereksiz bi yigin bilgi edinmek. kendini yabancilara daha yakin hissetmek ama bir sure sonra "international" geyiginin bikkinlik vermesi.

    - turklerle turkiye'dekinden cok daha cabuk kaynasmak.

    - muzik cennetine geldigini sanmak, kontrbas, trombon gibi turkiye'de canlisini zor gorebileceginiz tipte enstrumanlar calan yiginla amator muzisyenle tanismak, sevinmek, kiskanmak.

    - turkceyi unutmak, sozluge geronimo turkcesiyle entry girmek, kusura bakmamak.
  • bir odul mu yoksa surgun mu amerikada ogrenci olmak?nicelerimiz evimizden, ailemizden kopup geliyoruz , ideallerimiz ugruna.turkiye'de ki hayatimizdan fedakarlik ederek,sevdiklerimizle paylasacagimiz zamandan calarak geliyoruz amerika'da ogrenci olmaya.arkadaslarimizin, ailelerimizin umudunu koyup geliyoruz valizimize.anneler gozu yasli kaliyor geride, babalarin gogsu kabariyor cocugu buyuk adam olacak diye.ogrenci oluyoruz amerikada kolay degil , basliyoruz marotana.sisteme, insanlara, kulture alismakla geciyor ilk gunler.yeni bir ulkenin heyecani ve onu kesfetme istegi ilk gunleri toz pembe yapiyor.zamanla kayboluyorsun o yogun tempoda.araba almasi, sigortasi, social security number almasi,yavsak bir amerikan aksani,insanlarin sadece bireysel bir hayat surmesi ve yuzeysel iliskileri,yemekleri, hersey ustune geliyor bir anda. turkiye'de yasanan guzel anlar gelmeye basliyor gozune bir bir.bayram oluyor evi ariyorsun, annenle babani evde yanliz otururken buluyorsun.garip hissediyorsun, suclu hissediyorsun kendini onlari yanliz biraktigin icin.adetlere ve goreneklere olan saygin artiyor uzakta.amerikanin yozlasmisligini gorup, bir kez daha gulumsuyuyorsun iyiki turk'um diye.bir kaos yasiyorsun.haftasonu clubbin ,haftaici ders.bir yandan turk insaninin sicakligi, bir yandan amerikan insanin katiligi karisiyor bedenine.degisiyorsun.yaz tatili geliyor , yurda donme zamani.tek tek ozenle secip,hediyeler aliyorsun tum aileye.halbuki onlar icin en buyuk hediye sensin donusun, bunu bilerek mutlu oluyorsun.ucakta dusunmeye basliyorsun derinden, turkiye ozlemi, bir korkuya donusmeye basliyor.adapte olabilir miyim diyorsun:ailenle yeniden ayni evde bir misafir olarak yasamaya, insanlarin gurultusune, trafige, kurallarin son derece iyi ihlal edilmesine, yolda laf atilmasina, arkadaslarinin bir cogunu ise baslamis veya evlenmis gormeye vs.sonra ucaktan iniyorsun ve inanilmaz bir sevgi seni karsiliyor,guven duyuyorsun ulkende oldugun icin.ve alisiyorsun.
  • ya herkes demiş türkiyeyi özlemektir, aman şu kadar zor bir şeydir, şöyle kuvvetli bünye gerektirir falan diye. vietnama gidiyor mübarekler, güçlü karakter gerektirirmişmiş falan. bilmesek yiycez. ne anamın dolması modunda adamlarla dolu bir memleket burası ya. biraz büyümek lazım bu ne amk? tabi ki arada özlemeler olur da, ne oluyor abi öyle? şöyle zor böyle epik falan. kamboçyaya çatışmaya gitti, ruandada nefer oldu adam çünkü.
  • okulu bitirip turkiye'ye dondugunuzde es, dost ve akrabanin ilk sorusu "ee niye is bulup orada* kalmadin?" olacaktir. tavsiyem donus ucusunu okinawa aktarmali yapip bir hattori hanzo kilici almaniz ve turkiye'de gerektiginde tereddut etmeden kullanmanizdir.
  • amerikada ogrenci olmak beraberinde en onemli zorluk olarak iletisim bozukluklarini getirir(thesis)

    turkiyenin sayili okullarindan birinden mezun olduktan sonra gaza gelinir babaninda sponsor olmasiyla amerika macerasina baslanir.
    simdi 7 yil okulda hersey ingilizce olarak gosterilmistir. kendi kendine ohoo ben ne ortamlar yaparim burda diye alinan gazla okula yerlestikten sonra hemen ortamlara akilir. sahsen ben oyle yaptim. bundan sonrasida zaten benim yasadiklarim.
    okula yerlestikten sonra bir anda gotum tavana vurdu. aman allahim kizlar odama geliyorlar, hey you are the foreign kid (sen gavur oglanisin) diye benimle tanisiyorlar. her ortamda bir ilgi bir saygi. bir tanede cok yakin turk arkadasim var, oyle takiliyoruz beraber.

    ilk ay daha amerikan argo fazla bilmiyoruz.
    - hey man, yu wanna go play ball? (kardeeees, top oynucanmi?)
    - ball, football, basketball? (top ne? ne topu? spesifik ol canimi ye)
    - basketball dude
    yandaki arkadasa donulur
    -olm dude kim lan?
    -bende tanimiyom.

    -ok lets play (hadin gari)
    - aight man, take it easy (tamam adamim,yavas al)
    - olm ayyyt ne lan?

    neyse bir kac hafta sonra artik ortam falan hazirdi. kizlarla oturuyoruz. bir tanede kiz arkadas modlarinda bir insan var. ama bu zamanda kizlar artik insafsiz yuzlerini gostermeye baslamistir.
    -have you ever tried sky diving? (sen hic hayatinda bir kerecik bile olsa parasutle atladinmi)
    -i didint do det!(ben bilmem, beyim bilir)
    -hahahha thats so funny, the way you say that. (sebelek misin lan, ne bicim ingilizce bu)
    -dets not fani.(hic komedye degil bi kere)
    -hahah, thats even funnier.(sus lan sus karnima agrilar girdi gulmekten. hadi kizlar hep beraber hihihi)
    (mina kodumun alcam altima simdi) (ayni)

    bir kac hafta gecer artik dude ayyyt maan falan hepsi kapilmistir. kizlara korku hikayesi anlatmaya gelir zaman. hersey bitti bir o kaldi sanki. o pek meshur cucenin adamin kesik kafasini arabanin tavanina vurdugu, adamin karisinin icerde oldugu hikaye anlatilir.
    - and then, the police tells the woman to walk towards them, but not look back. poor woman she turns back and sees a dwarf holding his husband's head(ve kadin gidiyodu iste arkaya bakti adamin kafasini gordu bik bik)
    burda herkesten bir korku efekti bekledim ama nafile. bir anda butun odadaki insanlar sustu ve..
    -puahahaha. thats what you call a scary story. hahahah(tuuh rezil ananin babanin paralarina yazik sen buna mi korku hikayesi diyon, bizim frediyle jasoni salarim ustune)
    -it is scary, there is a dwarf (cuce var len, cuce korkunc)
    bir tane armut ordan cikar
    -dude, this is discrimination ( ayrimcilik bu)
    -no no ( allah allah ne alakasi var ya, ben ne yapiyim sen cuceden korkmuyosan)

    dennysde, ki zencilerin mekani gibi birsey burda, en azindan bizim burda. konu kilik kiyafettir. adamlar benim giydiklerime takmislardir. illa bana amerikali gibi uzun beyaz corap, tshirt, sort giydirmek istiyolardir. bende onlara sorarim

    -what do you wear, then? ( uzerinde ne var?)
    o da bana tam olarak hatirlamiyorum ama iste bir kac marka saymistir, iclerinden biri fubudur.
    ben-fubu, thats what the blacks wear? (kara oglanlar giyiyor onu)
    herkes kopar. turkceden direk ceviri yapip blacks dedigim icin bir, ve de etrafta bir suru zenci oldugu ve inceden bana baktiklari icin iki. biraz bagirmisida. zaten sonra hesabi odeyip ciktik.

    neyse efendim. daha bunun gibi cook komik ornek var. mesela bir gun bir kiza ilani ask ederken kiz aglamaya basladi. gece karanlikti tabi kiz mutluluktanmi agladi, yoksa benim aksanima gulmektenmi agladi da bana caktirmadi bilemedim. ozet olarak bu amerikalilar bir aciginizi yakaladilarmi birakmiyorlar. benim sansimamidir nedir bilmem ama bu boyle. 3 sene oldu o kadar aksan yaptik ama hala adamlar tasak oglani yapiyolar, geceleri agliyorum kendi kendime, cok uzuluyorum cok..
  • amerika'da öğrenci olanın babası olmak çok fenaymış birader. yalnızca ben mi yaşadım o anı ya da benzer durumdaki insanların bir kısmında da oldu mu bilemiyorum ama çocuğunuz ilk tatile gelip de, tatili göz açıp kapayana kadar bitmesi ile birlikte, havaalanında pasaport kontrolünden geçtikten sonra gözden kaybolmasının ardından, bir sütuna dayanıp hıçkıra hıçkıra ağlamaktır, amerika'da öğrenci olanın babası olmak.
  • derste bayilmak uzereyken, hocanin agzindan turkiye lafinin ciktigini duyunca direk dikilmek, gozleri fal ta$i gibi acmak, hele sacmala da turkiye hakkinda nasil geliyorum oraya ucan tekmeyle diye du$unmek, durduk yerde mal mal gaza gelmek, sonra da oturup kendine $a$irmaktir.
  • amerikada ogrenci olmak, guzel $ans + ortamin dogru kullanimiyla enfes sonuclar verecektir.
    diploma -> networking -> i$ -> para*->
    $ik a. ulkeye donu$* -> dolce vita
    $ik b. abd'ye yerlesme -> dolce vita

    bu a$amalardan gecerken kultur $oku ve yanlizlik cabuk a$ilmalidir. bunun icin bu alemde ya$ayanlarin da kanli canli insanlar olduguna odaklanmak yeterlidir. (arkadas/sevgililerini tanismadan secersen namussuza da denk gelirsin serseriye de.)

    eger egitim alinan okul/bolum genel ortalamanin cok altinda degilse oldukca emek vermek gerekir okula. calistiginin karsiligini alirsin* ama amerikalilar salak demeyi tercip edilip kic buyutulurse, ebenin yorulmasi yuksek ihtimaldir. amerika, 'e$$ek gibi cali$mak' demektir. ya pa$a pa$a binlerce dolar tutan okul ve ya$am masraflarini kendin kar$ilarsin, yada bo$ zamanlarinda savsaklamadan calisip haftada $300-$500 kazanirsin.

    ozet olarak; bu sistemi anlarsan kral olabilirsin, ama onu ele$tirmeye yetecek zamanin varsa, yakin zamanda ulkene geri doneceksin demektir.***(bkz: bye)
  • turkiye'deki bir universitede lisans yaptiktan sonra master icin gidildiginde bazen beklentilerin yerini bulmamasidir.

    hoca: "midtermun sonuclari cok iyi geldigi icin curve'u degistirecegim"

    odtulu beklentisi: "siniri 10 puan yukari cekiyorum ki hepiniz a getirmeyin"
    amerikali hoca: "baktim cok iyi ogreniyorsunuz ben de siniri asagi cekiyorum"

    ve sonrasinda gelen dumur.
hesabın var mı? giriş yap