• başlık aslında "amerikalıların aslında günlük hayatta çok da teknolojinin nimetlerinden yararlanarak yaşamaması" olacaktı fakat karakter sınırından bu kadarla kaldı(oha başlığa gel yalnız).

    şöyle ki, "şöyle teknolojik, böyle medeniyetin beşiği" dediğimiz memleketin aslında sanılanın aksine özellikle günlük hayatta(ev yaşantısında özellikle) çok da sallanmadığı bir durum söz konusu.

    mesleğim gereği klima işindeyim ve sattığımız ürünlere bakıyorum, ihtiyaca yönelik her şey düşünülmüş ve bunu nasıl bir tık üste taşırız bunun için tonla ar-ge çalışmaları yapılıyor firma tarafından. sadece soğutmasın fakat; insanı rahatsız etmesin(çarpmasın), siz odaya girince sizi otomatik olarak tanıyıp(termal göz) sizin istediklerinizi hafızasına alsın(bu kişi odaya girince sıcaklığı 23 dereceye ayarlasın ve üstüne üflemesin) ve doğrudan bunu uygulasın vesaire...

    neler neler.

    ama bakıyorsunuz, amerika'daki evlerde kullanılan klimaların çoğu pencere tipi klimalar, türkiye'de kullanımı doksanlarda izel çelik ercan kasetleriyle birlikte tarih olmuş ilkel cihazlar.
    enerji tasarrufunda yerlerde,
    şarıl şarıl su akıtan,
    aşırı gürültülü çalışan,
    ilkellikte avamlıkta üstüne olmayan cihazlar. bildiğimiz vantilatörün soğutanı.

    split klima olan ev bile neredeyse yok. hepsi pencere tipi(ofisler hariç).

    fakat, adam "ihtiyacımı karşılıyo, ucuz, montajı kolay, e daha ne lan" diye alıyo takıyo bitti gitti. hiç bir ek maliyeti olmayan, 5 yaşında çocuğun bile monte edeceği(nerdeyse) basit cihazlar.

    adam işini görüp görmediğine ve fiyatına bakıyor, alıyor. "bana bi senede ekstradan şu kadar elektrik tüketimine malolur" hesabına hiç girmiyor mesela.

    özellikle müstakil evlerde böyle bir durum var. pencereler vs. standart olduğundan adam walmart'a gidiyor pencere sayısı kadar alıyor, her pencereye takır takır takıp gidiyor, bitti gitti.

    bazı ürünlerde en son teknoloji gözetilmiş(tv, araba, bilgisayar ve bilgisayar oyunları vb.), bunlara çuvalla para dökülüyor ama özellikle enerji tasarrufu sağlayan ve lüks tüketim olmayan ürünlere karşı bir o kadar da "işimi görsün yeter"cilik var.

    misal, adamın tripleks villası var her şey okey görsen dibin düşer, mutfakta fi tarihi modelli general electric buzdolabı var.

    şu oldschool duranlardan.

    belki dekorasyon amaçlıdır belki de söylediğim gibi "amaan dolap işte ne kasıyoz arkadaş" dediği içindir, bilemeyeceğim.

    ama böyle bir durum var.

    buradan amerikan toplumunun özellikle enerji tasarrufunda da pek sallamaz bir toplum olduğunun sonucunu da çıkarabiliriz. tanker gibi benzin içen suv'lerle gezen insan, hibrit arabayla gezen komşusunu "ahaha karı arabası lan o erkek adamın arabası böyle olur" diye eziyor mütemadiyen.

    edit: bahsettiğim teknolojik klima için "o nasıl bi cihaz öyle klima mı olur lan" diyen arkadaşlar olmuş:
    tık

    "hangi ghettoda gezdin lan ne pencere tipi pis ergen aslkdal" diyen gençler, he canım he.
    yaşın kadar merkezi sistem* devreye almışlığım var, "al ulan klima gör" diye koyduğun modeli fabrikasında incelemişliğim var, delirtmeyin adamı.

    al yarrağım al: milford plaza, times square

    tonla fotoğraf var manhattan'da(hiç de arka sokak olmayan yerlerde) yüklemeye üşeniyorum sadece. git yaz google'a "new york air conditioners" diye en basitinden, bak bakalım pencere tipi mi yoksa yarrak inverter tipi mi.

    zödüt: "onlarda enerji ucuz, haliyle bizdeki endişeleri yok." ya da "sanane lan at kafası, adam lincoln navigator alıyor ama deposunu dolduruyor babalar gibi, sen yapamıyon bok atıyon." diyenler var.

    katılıyorum babacım. yapamıyoruz. haklısın. bu duruma düşürenler utansın ne diyeyim.
    fakat, yine de benzin ucuz olsa öyle hayvani motorlu araç almam ben. çevrenin anasını siken bir kullanıcı olmamaya çalışıyorum elimden geldiğince.
    çok motorlu araç merakım yok, o da var haliyle.
  • (bkz: tamam)
  • ders alınması gereken durum. bu adamlar en az 4 nesildir en güçlü kapitalizm dalgalarında sörf yapan halktan çıkıyor. bunlar kadar kapısı çalınıp mal satılmaya uğraşılmış, tv'de reklama mazur kalmış bir toplum yok amk. bildikleri bi şey var, takip edelim.
  • sattığın malı içme lafını akıllara getirmiştir. buradan da teknolojinin uyuşturucu olduğuna bağlarız aslında ama saat çok erken.
  • arabanın deposunu full doldurdukları gerçeğini göz ardı ettirmez. sen yapabiliyor musun onu söyle?
  • teknolojinin yaratıcısı olarak zararlarını gayet iyi bilmelerindendir. haaaaa bir de işini evine taşımayan adamdır.
  • öncelikle pek tasarrufa ihtiyaçları olmadığındandır sanırım. mesela kanada'da da henüz yalıtımlı pencere olayına geçememişler, ulan elektrik neredeyse bedava kim uğraşır pimapenle diye düşünüyorlar herhalde. bildiğin alüminyum çerçeve var çoğu pencerede, -30 derece soğuğa rağmen. ama açıyorsun ısıtıcıyı oh, fatura derdin yok.

    nihayetinde zenginlik biraz da ucuzluktan kaynaklanıyor buralarda. adamlar hem daha fazla kazanıyorlar hem de daha ucuza alıyorlar birçok yaşamsal ürünü. bizde ise kazanç daha az, hayat daha pahalı.
  • zannedilenin aksine kesinlikle lüks içinde yaşamadıklarının, herkesin çok çalıştığının da eklenmesi gereken tespit.
    çalışabilir durumda olanların hepsi işinde gücünde.
    çalışkan insana iş her zaman var.
    eğitimi doğrultusunda yeterince çalışan herkes de istediği şeye rahatlıkla kavuşabiliyor.
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap