• - hayır ölemezsin, şimdi olmaz!!

    "işimiz bitsin geber lan" mahiyetinde bir amerikan film klişesidir bu da.
  • senaryoyu geliştirecek olan telesekreter mesajından önce, ama mutlaka öncesinde, alakasız bir mesaj vardır.

    alakasız mesaj:

    - merhaba marry ann, ben annen. şükran gününde seni göremeyince üzüldük. beni ara.

    ya da:

    - hey jack, o lanet kıçını pazartesi büroya getirmek için zahmet etme. çünkü kovuldun!

    asıl mesaj ise şöyle bir şey:

    - hey dipsy, bu akşam kumarhaneyi soyuyoruz. ayrıntıları telefonda konuşamayız. her zamanki yerde, her zamanki vakitte, her zaman, her zamankinden.

    ya da romantik olsa ya mesela:

    - selam susan... ben... ben gerçekten... ah lanet olsun... seninle... yani ikimiz... bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum... ben... beni ara.

    ve olaylar gelişir.
  • her dövüş sahnesi olan filmde illa bir yerlerde fayanslar kırılır.
  • bilgisayar ekranlarında yazılar hayvan gibi 40 puntodur. satıra ortalama 40 karakter sığar ki tüm seyirciler yazıları rahatlıkla okusun.
  • bu akşam rambo bilmem kaç gözüme takıldı tv'de, tam elemanları toplamış atlamışlar kamyona bir köyvari mekana baskın yapacaklar. şak köye yaklaşırlarken rambojum "saatlerimizi ayarladık mı arkadaşlar?" cümlesini patlattı. çok gördüğümü hatırlıyorum zamanında bu klişeyi!

    bu nedenle operasyon öncesi takımda saat ayarlama dandirikliğini bir klişe olarak ekliyorum.
  • populer esas oğlanımızın yakınında bulunan ama elemanın pek tanımadığı birinin ba$ına bir $ey gelir esas oğlan bunu ara$tırırken adam ölür veya esas oğlan bir beladan bu tip biri sayesinde kurtulur ama o ki$i ölür.i$te o esnada derin dü$üncelere dalan esas oğlan yine o pozisyondaki insanlardan birine bir $ey sorar; te$ekkür edip giderken bir anda donakalır, geri döner ve sorar "afedersin , adın neydi?" sonra öğrendiği ismi tekrarlayıp "iyi günler" diyerek ortamdan ayrılır.
  • her turlu kosusturmanin ivirin zivirin icinde bile 3 saniyelik telefon gorusmelerinde tarif edilen adresleri bi yere not almadan falan sip diye anlayivermek.

    - alo mike pesimdeler dostum! az once bi polisi vurdum! lanet olasi bi polisi vurdum! (arkadan polisler kovaliyo bu arada)
    - tamam jack sakin ol sana yardimci olacak birini taniyorum. willington sokagi 32 numara.
    cat

    ve sonrasi malum, bi sekilde ulasir oraya kimseye sormadan... ulen hepinizin kafasina gps mi var anlamadim ki... hani koy-kasaba falan bi derece anlarim da adam newyork'da los angeles'da sokak soyluyo numara soyluyo. bi kere de tekrar ara yahu, "abi neresiydi 33 muydu kensington muydu?" diye. biz niye camisiz, okulsuz, "beeeyle dumduz git bi yokus gorceksin"siz adres bulamiyoruz yazmamiza ragmen uhuhu...

    ayrica bunun bir de telefon numarasi alinan versiyonu mevcuttur.
  • cep telefonları en yeni filmlerde bile zırr zırr diye çalar. mp3, polifonik hatta monofonik melodi bile kullanılmaz.
  • filmin içinde uzaylılarla alakalı bir şey varsa, karakterlerden bir veya bir kaçı mutlaka resim çizer. bu resimlere başta anlam verilemez fakat sonlara doğru anlaşılır. bazılarında resim normal yöntemlerle değil de kağıda tık tık tık vurarak noktalarla çizilir ki bunun filme ayrı bir gizem kattığını düşünüyor heralde senaristler..**
  • ister amerikan, ister türk filmi olsun çocuğu, karısı, emicesi, kayınçosu kaçırılan kahramanımız, yerini bulabilmesi için ona yardım etmesini ister. kaçırılan şahıs illa ki bir telefon bulmuştur zaten;

    - hey küçük con şimdi sakin olmalı ve bana yardımcı olmalısın.
    - tavam.
    - etrafına bak ne görüyorsun?
    - iki büyük dağın arasında, derin bir vadideyiz.
    - haydi küçük con, daha dikkatli bak.
    - her yerde ağaçlar var.
    - evet çok güzel devam et
    - vadinin tam ortasında karanlık bir mağara var.
    - dayan evlat seni bulacağız.

    - yerini tespit edebildin mi miki?
    - lanet olsun dostum küçük con göte gelmiş.*
hesabın var mı? giriş yap