• vikingler,çinliler ya da colomb...kimin gerçekten burayı keşfettiği önemsiz ama diyebiliriz ki sonuncusu,yani colomb,bu kıtada yaşayan insanlara yüzyıllar sürecek bir ölüm ve sistematik soykırım getirmiştir.
    prof.dr.sefa yürükel'in de deyimiyle kızılderili soykırımı insanlık tarihinin gördüğü en geniş çaplı ve sistematik soykırımdır.yüzyıllar boyunca bu kıtada yaşayan insanlar,hastalık bulaştırılarak,sürgün edilerek,köleleştirilerek,inançları yasaklanarak,aç bırakılarak öldürülmüştür.
    1500'lü yıllarda adaya misyoner olarak gelen ancak bu soykırıma daha fazla dayanamayıp ispanya'ya geri dönen bir rahip olan bartelomeo de las casas yerlilerin gözyaşları adlı kitabında şöyle bir sahneden bahseder."kendilerinden kaçan bir çocuğun önce bacaklarını kestiler sonra kendini korumaya çalıştığı için kollarını kestiler ve onu bir domuz gibi ağaca astılar.ben tarih boyunca bu denli bir kötülüğün kendi insanlarım tarafından yapıldığına şahit olmadım."yaşananlara bizzat şahit olmuş birisinin bu söyledikleri yerlilere yapılan soykırımın ne denli acımasız olduğunu kanıtlıyor ne yazık ki.
    bir de;günümüzde demokrasi ve insan haklarının temsilcisi görülen batı'nın tarihin gördüğü en ağır insanlık suçunu işlemiş olması ne kadar da ironik değil mi?neyse efenim!!bu konuda daha fazla bilgi sahibi olmak için de prof.dr.sefa yürükel'in soykırımlar tarihi adlı kitabını okuyabilirsiniz.
  • 1492 deki keşif/işgal faaliyetinden sonra ispanya ve portekiz ekonomisinin amina koymuş olaydır.

    gemiler dolusu altin, mücevher ve bilinmeyen baharat,yiyecek ve diğer tarım ürünleri, getirildikleri ülkelerde korkunç bir enflasyona yol acti. altın adeta pul oldu. devlet hazinesi altınla dolu olmasına rağmen karşılığını bulamadı. çiftçiler, zanaatkarlar üretimi birakip okyanus ötesi seyahatlere gitti. bu ülkelerde üretim tamamen durdu. basta gida olmak üzere temel tüketim ürünlerinin neredeyse tamamı fahiş fiyatlarla başka ülkelerden alindi.

    nihayetinde katledilen yerlilerin altınları, sömürülen yerel kaynaklar ve köle edilen insanlar kimseyi zengin etmedi.

    adeta bolluğun lanetini yaşadılar.
  • dünyanın sancılı bir döneme girmeye başlasına ön ayak olmuştur. buraya sadece sanılanın aksine ingilizler değil, aynı zamanda hollandalılar, ispanyollar ve fransızlar da gitmişlerdir. buraya yapılan yolculuklardan tutun, bağımsızlık mücadelesine kadar her şey epey sancılı geçmiştir. kaldı ki braford'un eserleri incelenirse insanların bir süre sonra yarı yoldan dönmek istediklerini bile görebilirsiniz. çünkü yeterli miktarda yiyecek ve içecek bulunmamasının yanı sıra doğa olayları da bu yolculuğu sancılı bir hale sokmuştur.

    kolonileşmeler başladıktan sonra protestanlar artık oranın yerlisi sayılan ''new man'' amerikalılar için okullar açmaya başlamıştır. bunu da topladıkları vergiler sayesinde yapmışlardır. ancak ilk amaç tabi ki bilimsel bir eğitim değil dini eğitim vermekti. kaldı ki o dönem dini konularda da protestanların çok sıkıntı yaşadığı bir dönem. protestanların bir diğer kaçış sebebi de amerika'yı özgür ülke olarak görmeleri. yani bir bakıma katolik kilisesinin baskılarından kurtulma.

    çoğu eserde amerika'nın özgürlükler ülkesi gibi tanıtılmasının yanı sıra insanlar gene koloni döneminde köle olarak çalıştırılıyordu. ben ise buradaki tezatı çözemedim. yani avrupanın halini varın siz düşünün o zaman eğer ki amerika bu kölelik sistemiyle özgürlükler ülkesi olarak lanse edilmişse.

    tabi amerika'ya bir süre sonra bilim adamları ve ilim irfan sahip insanları da gitmeye başladı. gene bu sıralarda koloniler köle yetersizliğinden dolayı afrika'dan insan kaçırıp amerika'ya getiriyordu. bu kölelerin yazmış olduğu şiirlere bakarsak dönemin amerikasında hristiyanlık kurtuluş olarak görülüyordu. özellikle afrika'dan gelen köleler tarafından. onun dışında çok fazla ırkçı söylevler bulunuyor. hatta dönemin nadir kadın şairlerinden biri siyahiler için ''dyabolic dye'' yakıştırması yapıyor.

    tüm bu olaylardan sonra age of reason and revolution dönemi başlıyor. bu dönemde ise insanlar daha demokratik bir yönetim ve daha bilime dayalı eğitim istiyordu. özet geçmek gerekirse, istediklerini alıyorlar ve kendi kaderlerini tayin etme hakkını elde ediyorlar.
  • bulanın "vay amrk!" tepkisiyle karaya ayak basmasına sebep olmuştur.
  • kızılderililerden sonra amerika'ya ilk kimin gittiği hep bir tartışma konusu olsa da, kanımca buna en yakın ilk girişim ingiltere'ye, grönland'a, izlanda'ya ve hatta akdeniz'e kadar giden vikinglerdir.
    ama yerleştiler mi? burası aynı bir konu.
    çünkü hiçbir tutarlı kaynakta amerika'da bulundukları yazmıyor.
    bunun sebebinin (eğer gitmişlerse) amerikanın kuzey kıyılarının aşırı soğuk olmasıdır kanımca. çünkü amerika'nın grönland tarafına bakan kıyılarında,
    kuzeyden gelen sert labrador soğuk su akıntısı etki ediyor.
    şurdan
    her ne kadar "vikingler soğuğa alışkın takmazlardı." gibisinden bir kanıya varsa da çoğu kişi, iskandinavyayı ısıtan bir gulf stream akıntısından sebeplendiler.
    yani eğer gitmiş olsalardı da o sert, tarıma ve yaşama elverişsiz kuzey kanada'da tutunamazlardı.
  • osmanlı imparatorluğu'nun ömrünü 300 sene uzatan keşif.
    o dönemlerde osmanlı bilime, bilimsel gelişmelere sırtını dönerken; reform ve aydınlanmayla sıçrama yaşayan avrupa'nın yüzünü bu büyük kıtaya/batıya dönmesi, 300 sene koca kıtaya egemen olabilmek için ingiltere'nin fransa'nın ispanya'nın birbiriyle didişmesi, belki de en çok osmanlı hanedanına ve onun yönetici sınıflarına yaramış olsa gerektir.
    ah kristof ah...kızılderilileri de yaktın bizi de
    300 sene geriden geliyoruz senin yüzünden
  • amerika'yı kim keşfetti? fenikeliler'in veya çinliler'in ortaçağ'da amerika'yı ziyaret etmiş oldukları iddiasından, norveçli etnograf thor heyerdahl'ın balsa ağacından yapılmış yelkenli gemilerde peru'luların, kolomb'dan çok önce, amerika ve polinezyalar arasında ileri geri gidip geldiklerini iddiasına kadar pek çok keşif iddiası var. aslında burada durum biraz da sanırım bakış açısıyla ilintili. yani, amerika'yı kimin keşfettiği hususu, bakış açısı farklılığından ötürü biraz karmaşık.

    mesela iddialardan bir diğeri, venedikli gezgin ve kaşif john cabot'un*, kolomb'un 1498'e kadar amerika'ya ulaşmadığı iddiasıdır. yani 1492'deki kolomb'un amerika'yı keşfi tarihine itiraz edilmektedir. bir yıl önce, yani 1497'de, kuzey amerika kıtasına cabot'un, kolomb'dan daha önce ulaştığı iddia edilmektedir.

    1966'da bir ingiliz bilim adamı alwyn ruddock, john day adındaki ingiliz bir tüccar tarafından kolomb'a yazılan 1498 tarihli bir mektup olduğunu iddia etmiştir. iddiaya göre kolomb’a yazdığı bu mektupta john day, cabot'un (kolomb’dan bir yıl evvel amerika’yı keşfeden) bristol’lı denizcilerin (ruddock’un doğduğu kasaba) amerika’yı 1470’lere kadar geçmişte ziyaret ettiğini söylediğini yazmaktadır. ne yazık ki 2005’te ölen ruddock, vasiyetinde bu belgelerin imhasını istemiş. tabii bunlar hep havada kalan iddialar oluyor böyle olunca.

    bu iddiaların dışında, vikinglilerin henüz 10. yüzyılda grönland’dan kanada’ya geçtiği, yerlilerle orada savaşmış olabilecekleri ve hatta orada yerleşmiş olduklarından ötürü amerika'yı keşfedenler olarak nitelenmeleri gerektiği iddiaları bulunmaktadır. örneğin bjarni herjólfsson amerika'ya ilk kez geçen avrupalı olarak görülmektedir. daha sonra bjarni'nin gemisini alan leif erikson'un 35 mürettebatıyla kanada'nın newfoundlan bölgesinde ilk kez yerleşik hayata geçen avrupalılar oldukları söylenmektedir.

    peki tam olarak keşfetmek hangisi denebilir? bilinçsiz bir şekilde anakaraya yapılmış ziyaretler mi? yoksa amerigo vespucci'nin kolomb'dan sonra gerçekleşen, ama amerika'yı ziyaretten öte, amerika'nın geniş bir kıta olduğunu fark etmesi midir gerçek keşif?

    bu sorunun bakış açısına yanıt bulmadan evvel 973'te özbekistan'da doğan biruni'nin işleri biraz daha karmaşıklaştırdığı söylenebilir. çok yönlü bir bilim adamı olan biruni, antik yunan eserlerinden, öncülü olan al-farghani'nin dünyanın çevresi hesaplamalarından, coğrafya'dan, mineralojiden ve astronomi, matematik gibi pek çok ilimden haberi olan bir alimdi. sonuç olarak dünyanın en eski kıtasının, dünyanın toplam yüzölçümünün beşte ikisini kapladığını hesaplamıştı. buradan hareketle dünyanın 5'te üçünü kaplayan o büyük okyanusta'da mutlaka yükselmiş kıta veya büyük adalar olması gerektiğini düşünüyordu. minerallaerinsudan daha ağır olduğunu bilen biruni, beşte üçü sudan oluşan bir dünyada dengesizlikler olması gerektiğini biliyordu. bu hipotezi sürdürmek için biruni kendi saha gözlemlerinin ötesine geçti ve aristoteles mantığını kullandığı önermelerden oluşan bir akıl yürütme süreci tasarladı. avrasya kara kütlesinin kabaca dünya'nın kemerinin etrafına gerildiğini belirterek, bunun kesinlikle başka bir yerde elde edilebilecek güçlü süreçlerin sonucu olması gerektiğini varsaydı. peki öyleyse biruni 11. yüzyılda amerika'yı ilk keşfeden miydi?
  • sanıldığının aksine, avrupa, çok ileri teknolojilerle oraya ayak bastığından değil, yanında müttefik olarak mikroorganizmalarını da beraberinde getirdiğinden sahip olunabilmiş kıtadır. avrupa, kent ve köy arasında madde-enerji akışlarının geçişleriyle, pazar yerlerinin yoğun, anti-hiyerarşik (ki pazarın kapasitesi büyüdükçe yasalar ve aracılarla hiyerarşikleşecektir) etkileşimleriyle, çin'in ve islam dünyası'nın baskısından kurtulma arzusuyla bu hale gelmiş ve bu hale nüfusların yoğun etkileişiminden, deniz seferlerinin sayseinde türlü türlü hastalık taşınmasından bir ölçüde yararlanarak doğu avrupa'da sömürdüğü kentleri bırakıp amerika'da, amerika'ya getirdiği hastalıkları yayarak inkalar'ın ve daha bilimum yerlilerin yoğun nüfusundan 'kurtulabilmiştir'. amerika kıtasının ispanya işgal etmeden önce 100 milyon yerliye sahip olduğu biliniyor.

    edit: getirilen bazı hastalıklar roma imparatorluğunun seferleri sonucu ortaya çıkmıştır.
  • türklerin yüzünden olacağına

    türkler tarafından olsaydı
  • ilk olarak vikingoğlu floki tarafından gerçekleştirilmiştir.
hesabın var mı? giriş yap