• 102 yıl önce bugün, mustafa kemal önderliğinde kazanılmış; çanakkale kara savaşlarının kaderini tayin etmiştir.

    mustafa kemal, arıburnu cephesini kuzey kanadında savaşlarını yaparken onun sağındaki anafartalar cephesi de 7 ağustostan beri ateş içindedir. sol kanadı üzerindeki conkbayırı’nı ise, gece gündüz endişe ile takip eder. mustafa kemal’e göre herkes diş dişe, tırnak tırnağa boğuşmaktadır. 7 ağustos sabahı 19. tümen komutanı mustafa kemal düşmanın sarıbayır’a tırmanmakta olduğu haberini alır. sadece 1.5 taburu vardır. taburuna tümenin kuzeyinde bulunan dağ silsilesini işgal etmesi emrini verir. türkler koşar adım dağın yamacına tırmanırken düşman da karşı bayırdan dağa tırmanıyordu. türkler dağın zirvesine tam zamanında ulaşır. keskin nişancıların ateşiyle düşman, ele geçirilmesinin savaşın sonucunu etkileyeceği belli olan, yarımadaya hakim bu tepeden geri çekilir.

    ama cephede birliklerin bazı kısımları birbirlerine karışmıştır. kumanda sınırları birbirine girmiştir ve kumandada, karışıklık vardır. bu hal tehlikelidir. hele conkbayırı’nda kumanda karışıklığı ciddidir… mustafa kemal rahat değildir, sağa sola durmadan başvurur. bu kumanda karışıklığı düzeltilmelidir.

    o sırada albay fevzi komutasındaki birlikler cepheye hareket etmektedir. liman von sanders, haklı gerekçesine rağmen emrini yerine getirmediği için albay fevzi’yi görevinden alır ve yerine başka bir komutan bakılmaktadır. ordu karargahında albay kazım (dirik) mustafa kemal’i telefona çağırır. mustafa kemal durumu ve görüşlerini ordu kumandanına açık ve kesin olarak bildirir, tehlikeyi anlatır: ya cephe çözülürse? kazım bey sorar:
    - hiç çare kalmadı mı?
    - bütün mevcut kuvvetlerin benim kumandama verilmesinden başka çare yok!
    - çok gelmez mi?
    - az gelir!..

    bu ifade, bir mustafa kemal küçümsemesinden ziyade, cephede kendisinden kıdemli subaylar varken onların üstüne kıdemsiz birinin atanmasının olağan dışı olmasındandı. liman paşa, görevi tereddütsüz mustafa kemal’e verir.

    conkbayırı’nda iki taraf adeta iç içedir. kucak kucağadırlar. düşman bizimle, sanki conkbayırı’nı paylaşmaktadır. mustafa kemal, conkbayırı kendi emrinde değilken oraya pek müdahale edemezdi. ama şimdi kumandan kendisidir. derhal kararını verir. ertesi gün, yani 10 ağustots’ta conkbayırı’nda taarruza geçecektir. işte o kanlı, o korkunç son conkbayırı muharebesi, daha doğrusu boğazlaşması o gün olur.

    https://pbs.twimg.com/media/dg23byzwaaawgz7.jpg
    10 ağustos sabahına çıkan gece, önce kendisi ilerleyecektir. ağır, sakin adımlarla ilerler. bir yere kadar düşman hattına yaklaşır.

    https://pbs.twimg.com/media/dg23amdwsaeu5k-.jpg

    kırbacını başının üzerine kaldırır. önce başının etrafında bir hale çevirir.
    https://pbs.twimg.com/media/dg23kcrxyae8-gk.jpg

    sonra birden kırbacı aşağıya indirir. harp safları boşanırlar, fırlarlar. aradaki mesafe çok yerde zaten 20-30 adımdan ibarettir. bir dakika sonra saflar düşman siperleri içindedir. ondan sonra ise ingiliz kumandanı hamilton’un “bu muharebeyi yazı ile tarif etmek mümkün değildir. türkler yiğitçe saldırdılar. erlerimiz, zamanımız fenninin hazırladığı bütün silahları ellerinden atarak boğaz boğaza dövüştüler” dediği gırtlaklaşma başlar.

    kurmay albay mehmet alganer anlatıyor:
    akşama doğru mustafa kemal bey, kurmay başkanıyla karargaha gider:

    “bütün cephe üzerinde piyademiz, conkbayırı’nda tutunmaya çalışan düşmana benim işaretimle süngü hücumuna geçti ve düşmanı denize kadar sürdü. bu esnada benim göğsüme bir mermi parçası isabet etti. saatimi kırdı. bu saat benim canımı kurtardı. müsaade ederseniz, bugünkü muvaffakiyetin hatırası olarak, bu saati size takdim edeyim, dedi.”
    https://pbs.twimg.com/media/dg24yitwaaazpt0.jpg

    “liman von sanders paşa’nın heyecandan titrediğini, gözlerinin buğulandığını gördüm. yürekten kopan tebrik ve teşekkür hitabeleriyle, mustafa kemal beyin uzattığı saati aldı. ona karşı kendi altın saatini çıkardı ve:
    - sizin de, benim pek büyük takdir ve tebriklerimin nişanesini ve büyük muvaffakiyetinizin hatırasını yadettirecek olan şu saatimi kabul etmenizi rica ederim, dedi ve ona kendi saatini verdi.”

    türk taarruzu 16 ağustosa kadar devam etti. sonra 21, 22 ve 27 ağustos günleri ingilizlerin üstün kuvvetlerle giriştiği taarruz, mustafa kemal tarafından feci kayıplar verdirilerek püskürtüldü ve birçok ingiliz birliği tamamen imha edildi. anafartalar savaşı çanakkale’de yapılan bütün muharebelerin en kanlısıydı. ingilizler 48 saat önce zafere çok yaklaşmışken önceden hesaplanamayan nedenler ve türklerin ölümü hiçe sayan kahramanlığı sayesinde zaferden mahrum kaldılar ve toprağı kanla sulanmış bu tepede bir daha hiç görünmediler.

    ingiliz resmi tarihi bu durumu şöyle yazar:
    “tarihte bir tümen komutanının üç muhtelif yerde vaziyete hakim olarak yalnız bir muharebenin gidişatına değil aynı zamanda bir zaferin akıbetini celbi bir milletin geleceğine tesir yapacak vaziyet ihdasına çok nadir görülür”.

    ingiliz donanma bakanı churchill bu savaş hakkında şöyle konuşur:
    “mustafa kemal 9 ağustos’ta anafartalar’daki başarılı harekatından sonraki geceyi, bu paha biçilemez sırtı alma hazırlığı içinde büyük çaba harcayarak geçirdi. bizzat yönettiği şiddetli baskın hücumu ile bu dar bölgede yerleşmiş olan 1000 kişilik ingiliz kuvvetini yok etti. türkler conkbayırı’nı aştılar ve savaşın sonuna kadar da orada kaldılar”.

    kaynak olarak:
    tek adam,
    türk inkılabı tarihi ve
    http://tid.ege.edu.tr/…-2_2006/tidxxi-2_2006-01.pdf
  • 103. yılını kutladığımız büyük zafer.

    gerek gazi mustafa kemal'in gerekse aziz şehitlerimizin ruhları şad olsun.
  • gelibolu yarımadası tarihi milli parkı'nda conkbayırı'nı ziyaret ederek bu tarihi zaferi kendi kafanızda canlandırabilirsiniz. zaferimiz kutlu olsun.
  • anafartalar grup komutanlığına getirilen mustafa kemal, albay ahmet feyzi'nin ertelediği taarruzun 9 ağustos 1915 sabahı yapılması emrini verdi.

    9 ağustos'ta hem conkbayır muhabereleri hem de birinci anafartalar muharebesi yapılacaktır.
    işte bu conkbayır muharebelerinde yaşanan çok ince bir detay var, iki kardeş iki komutan.

    9 ağustos sabahı taarruza girişen anzak kuvvetleri
    sabah 4.30'da savaş gemileri ve kara topçularıyla kurtgeçidi-conkbayır hattını ve gerisini bombardımana başladı.
    anzak kuvvetleri bu saldırıda cokbayırının doruğuna yakın bir mevkiye kadar yanaşmayı başarmıştı. bizim şiddetli savunmamızla durdurulup, bulundukları mevkiden atıldılar. günün ağarmasıyla, ingiliz topçusu conkbayırı kesimindeki 8. türk tümen'in 24. alay'ının mevzilerine yaptığı ateş yüzünden alay'ın er ve subaylarının büyük kısmı şehit oldu ve yaralandı. bu ateşe karşılık olarak yapılan taarruz başarısız olunca, 24. alay'ın morali bozulmuştu. bu nedenle 8. tümen komutanı 23. alay'ın iki taburunu ivedi olarak tümen emrine istedi akabinde derhal emir yerine getirildi. 26. alay'ın da bir taburu grup ihtiyatı olarak kemalyeri'ne getirildi. bu düzenlemeyle 8. tümen, conkbayır sırtlarına tırmanmış olan anzak birliklerinin oradan atılma emrini aldı.

    8. tümen taarruza geçip yine cephedeki birliklerin çok fazla zaiyat vermesiyle taarruz gelişemedi.
    arıburnu'na yapılacak yeni bir çıkarmadan ürken esat paşa, güney grubu komutanı olan kardeşi tümgeneral vehip beyden yardım istedi.
    vehip paşa, elinde bulunan iki ihtiyat alayını hemen kocadere doğrultusunda yürüyüşe geçireceğini bildirerek kardeşini rahatlatır. tabi bu yardım yürüyüşü üst komuta kademesinin 'onayı alınmadan' yapıldı. türk resmi savaş tarihi ise bu yardımlaşmayı şöyle yorumluyor:"böylece iki kardeş komutanın ordu katını aradan çıkararak yaptıkları yardımlaşma, belki de yardımlaşmanın zaman kaybına olanak bırakmadan sağlanması nedeniyle daha yararlı olmuştur." diye yorumlar ama aynı tarih esat paşa'nın kardeşi vehip beyin yerinde başkası olsaydı bu olur muydu?
    veya esat paşa başkasından bu yardımı ister miydi? demez iyi ki de demez.
    mesele çıkartılacak vakit değildir, içinde bulunulan vaziyet bunu gerektirmiştir ve yararlı da olmuştur.

    saygı ve minnetle sağ olsunlar var olsunlar.
hesabın var mı? giriş yap