• belki çok azımızın başına gelmiş olan ilk aşk hadisesi. aşk nedir bilmezsiniz bile, ama bi hoşlaşma, bi elektrik vardır.

    bir yandan da anaokulundasınızdır. karşı sınıfın veletlerinden sarışın mavi gözlü olanına vuruluvermişsinizdir. tenefüs olsun da sınıflar dağılsın diye beklersiniz. bu arada size rakip olan kızlar vardır, onlarla çocuğa bakıp bakıp kikirdeşirsiniz. öğle vakti geldiğinde uyuma saatidir, hocanız sizi yataklarınıza yatarır. bizim aşık kızlar kapı arasından gizli gizli karşı sınıfı izlerler. o da ne, sarışın mavi gözlü çocuk pijamalarıyla uyumaya hazırlanmaktadır. gönül dayanmaz bu sahneye.

    derken mezuniyet zamanı gelmiştir, herkesin bi gösterisi vardır. siz papatya kıyafetini giymiş dansederken o "çilli de horozum kaybolmuş" şeklinde giden şarkısını söyler. bu onu belki de son görüşünüzdür. derin bi iç çekme efekti ile hikayemiz burada son bulur.
  • sadece resimlerden hatırlanan aşk
  • oglen uykusuna beraber yattiginiz, resminizi begenmedigi icin gozune kalem saplayip, gunlerce "ya kor olduysa, ben de hapse girerim" korkusuyla yuvaya gidememenizin sebebidir * * *
  • bir ihtimal ilerleyen dönemlerde çok yakın arkadaş olup çocukluk hallerinizle dalga geçtiğiniz; ama genellikle zamanın sokakta görseniz tanımıyacağınız insanlar listesine eklediği ilk kez kalp atışlarını hızlandıran kişidir.
  • muhtemelen annelerin ya da öğretmenlerin yakıştırmasıyla adı aşk oluvermiş şey.
  • komik bir aşk türü. nitekim sürekli altına yapan bi çocuğa bile aşık olunabilir bu dönemde. benim 2 tane vardı biri saçımı toplar biri de ayakkabılarımı bağlardı. (bkz: faydacı yaklasim)
  • adının aşk olduğunu bilmiyordum ama aşıktım (mışım), zaman geçince anladım. taşrada, zaten iki anaokulu olan bir yerde, ben bir okuldaydım, oysa öbüründe. aynı servisle gidip gelirdik, evlerimiz karşı karşıyaydı, yaşımızsa beş. günlerce ağlamıştı benim okuluma gelebilmek için ve başarmıştı da. 23 nisan gösterisine hazırlanırken o damat olmuştu, bense gelin; ama provalarda ben hastalanınca bir başka arkadaşımız, (adını hiç unutmadım, sibel) gelin olmuştu, bense bir kelebek olarak onları uzaktan izlemekle yetinmiştim. heyecanımı unutamıyorum. taşınmamızla ilk ayrılığımı yaşadığım, artık kocaman bir adam olmuş olması gereken kıvırcık saçlı o veledin elimde yalnız isminin ve birkaç fotografının kalmış olması belki de anıların tertemiz kalmasını sağladı, ama hep merak etmişimdir.

    (bkz: o ne yapıyor şu anda şimdi)
  • hayır cevabı alır mıyım korkusu yaşamadan açılabildiğiniz ilk kişidir. fakat yine de tedbir elden bırakılmaz. oyun saatinde evcilik oynanma kararı alınmışsa; kimin anne,baba ve çocuk olduğu önem kazanır. anaokulunda hoşlandığınız kişinin sevgisini anlamanın en basit ve kesin yoludur evcilik oynamak. genelde evcilik oyunu 3 kişi oynanır ve ortamda tek kız, iki erkek vardır. böylelikle anlarsınız rakibinizin kim olduğunu. seçim anında kalbiniz çarpar delicesine. aşk kelimesini duymasanız bile, televizyonda öpüşen çiftler görmüşsünüzdür ve onların sevgili olduğunu bilirsiniz. aşktan ziyade, sevgi'den türetilen kelimelerin ekseninde döner sizin hikayeniz.
    akşamları ayrılma vakti geldiğinde canınız sıkılır. evde onu anlatarak anne babanızın maskarası olursunuz. sevdiğiniz kızın evinde de aynı durum söz konusudur. ertesi sabah anneler daha bir samimi olurlar, siz sınıfa doğru giderken hınzırca bir gülümseme olur yüzlerinde. sizse elini tutabildiğiniz için havalarda uçuyorsunuzdur, artık bellidir çünkü tüm evcilik oyunlarında kimin baba olacağı.
    genellikle ilkokula başlarken yollar ayrılır fakat aileler sizden habersiz görüşmeye devam ediyorlarsa eğlence devam edecek demektir. siz 3. sınıfa giderken bir akşam misafirliği ile tekrar alevlenebilir her şey. tabi siz ilk anda fiziksel değişimler nedeniyle tanımazsınız karşınızdakini fakat yıllar yıllar önce anaokulu sınıfına girerken gördüğünüz, aynı hınzır ifadeler yerleşir annelerin yüzüne yemek masasında. sizi utandıracak muhabbetlerin başlangıç mimiğidir tabii bu. ayrılma vakti geldiğinde, anneniz sizi onun dizlerine yatıp saçınızı oynamasına izin verirken bulur. bir kez daha aynı ifade yerleşir yüzüne ve siz bir kez daha ayrılmak istemezsiniz oradan.
  • tuhaf hislerin yaşandığı kişinin sizi sallamaması sonucu platonik aşkın ne olduğunu ilk kez öğrenmenize yol açan duygusal ritüel.
  • "erkekler kızlar birbirine aşık olur" düşüncesinin oluşmasıyla beraber hiçbir çekim hissedilmeyen sadece erkek olduğu için bari aşık olayım diye düşünülen kişidir kimi zaman da. hatta ortaokul, lise yıllarında annenize ser verip sır vermediğiniz halde anaokul yıllarında her gördüğünüze "mümtaz, mümtaz, ben mümtaz'a aşığım " diyerek gezinirsiniz. böylece gerçek anlamda sosyal hayatta ilk defa boy göstermiş olursunuz.
    - mümtaz, mümtaz... sesimi duyuyor musun?
hesabın var mı? giriş yap