• anarşizm, temel olarak işçi sınıfı hareketi ve felsefesi değildir; sınıfsal bakımdan asıl kaynağı küçük-burjuvazidir. temel olarak küçük burjuvanın aydın kanadı tarafından geliştirilen ve sendikacılığa sonradan uyarlanan bir ideoloji olduğu halde, anarko-sendikalist hareket, aydınların sendikalara karışması fikrini reddetmiştir. anarşizm de kapitalizmin gelişiminin ortaya çıkardığı sonuçlar karşısında oluşan tepkilerin bir ürünü olduğu için, bazı noktalarda marksizmle aralarında benzerlikler ve hatta özdeşlikler görülebilir, ancak bu iki hareketin kaynağını oluşturan toplumsal sınıfların ve hareketlerinin biçim, yöntem ve amaçlarının farklılığı, iki hareketi uzlaşmaz ve çelişik kılmaktadır.

    anarşizm, her türlü otoriteye olduğu gibi, devlete de karşıdır. bu karşıtlık, marksizmdeki devlet karşıtlığına benzemez, çünkü anarşizm, marksizmin öngördüğü proleterya diktatörlüğüne de karşıdır, bu ideoloji, devlet aygıtını tahrip ederek her türlü otoriteden tamamen soyutlanmış bir toplum düzeni kumayı amaçlamaktadır.

    anarşizm sendikalara yansıdığında, küçük-burjuva eğilimlerin ifadesi olan bu ideoloji ile işçi sınıfının mesleki örgütleri arasında köklü uyuşmazlıklar baş göstermiştir. bu uyuşmazlıklar sonucunda anarşizm, sendikalara uyum sağlayabilmek için bazı temel niteliklerini terk etmiş, zamanla tanınamaz hale gelmiş, olduğu gibi kalmakta direndiği durumlarda ise sendika içinde uzun süre barınamamıştır. anarko-sendikalizm, zaten anarşizm örgüt fikrini reddettiği için, kendi kendini inkar eden bir oluşum olacaktır, bu nedenle anarko-sendikalar, birçok bakımdan olduğu gibi, örgütsel bakımdan da diğer sendikalardan farklılık göstermektedirler. anarko-sendikalistler, anarşizmin anti-otoritere ve bireyci yanından esinlenerek yöneticisi veya yönetici kurulu olmayan, bireysel kararlarla yönetilen ve örgüt içi kuralları asgariye indiren sendikalar meydana getirmeye çalışmışlardır.

    anarko-sendikalistlere göre gelecek her türlü otoriteden soyutlanacak, işletme hükümetin yerini alacaktır, ve bu toplum düzeninde sendikalar merkezî bir nitelik taşıyacaklardır. dolayısıyla, anarko-sendikalistlere göre, toplumsal devrimin “büyük bir aracı” olan sendika, aynı zamanda “gelecek toplumun temel taşıdır”. anarko-sendikacılığın devrim için güvendiği başlıca ve hatta tek araç “genel grev” de, sendikal pratikle sıkı bir bağlantı içinde olduğundan, anarşizm içinde ifadesini tam bulamamıştır, anarko-sendikalizm, bir mücadele aracı olarak siyasal eylemi, işçi sınıfının seçim ve parlamento yoluyla giriştiği siyasal eylemi reddeder.

    anarko sendikacılığın kurucularından proudhon, işçi sınıfının iktisadi ve siyasal her çeşit mücadelesinden beklenebilecek sonuçlar konusunda çok karamsardır, bu girişimlerin toplum açısından zararlı sonuçlar doğuracağını iddia etmekte, ayrıca sendikalaşmayı da sermayenin tekelleşmesinin nedeni olarak gördüğü için buna da karşı çıkmaktadır. bunların yanında iktidar dolayısıyla partilere karşı olduğu için genel oy hakkına da saldırmaktadır. proudhon, anarşiyle sonuçlanabilecek ya da sonuçlanmayabilecek bir sürecin parçası olarak otoriteyi minimalize etmeye çalışmaktadır, saf anarşizmi reddetmekte, ve otoriteyi azaltmayıaçık uçlu bir süreç olarak kabul etmektedir. proudhon’un anarşist düşünceleri daha çok fransız sendikacılığı üzerinde etkili olmuştur, ve anarko-sendikacılar, paris komününde görev almışlardır.

    fransa’da proudhon’un etkisine karşılık ispanya, italyan, güney fransa ve güney amerikanın bazı bölgelerinde bakunin’in düşünceleri etkili olmuştur. bakunin, proleterya diktasına karşı olduğu için “komünist değil, “kolektivist” olduğunu belirmekte, anarko-sendikalist devrim anlayışını benimsemekle beraber devrimin tabanının, cahil ve teoriden yoksun olarak gördüğü sendikalı işçilerden oluşmayacağını; devrimin, disiplinli bir grubun silahlı ayaklanma yaratmasıyla oluşacağını düşünmektedir. bakunin ve yandaşları, birinci enternasyonal'de, parlamenter mücadelenin bir burjuva yöntemi olduğunu ve işçilerin kurtuluşuna birşey katamayacağını ve temel aracın genel grev olması gerektiğini savunmuş, ardından 15 eylül 1872’de italyan ve ispanyol sendika temsilcileriyle birlikte anti-otoriteryan enternasyonal’i (veya anarşist enternasyonal) kurmuştur.

    sorel ise anarko-sendikacılığı faşizme yaklaştıran doktrinin sahibidir, anarko-sendikacılığı, proudhon’un fikirlerini ve marx-engels’in fikirlerini uzlaştırmaya çalışmış, ancak başarı kaydedememiş, daha çok fransız aşırı sağ hareketinin ve genel olarak faşizmin teorisyeni haline gelmiştir. bunun sonucunda mussolini üzerinde etkili olmuş, mussolini’nin elde ettiği sonuçlar da sorel’i etkilemiştir.
  • bugün işçilerin günde 12 saat yerine (eskiden öyleymiş) 8 saat çalışmaları anarkosendikalist hareketin dünya işçilerine bir armağanıdır.
  • devrimci sendikal bir örgütlenmeyle sosyalist devrimin gerçekleştirilebileceği temeline dayanan anarşist yönelimli hareket. özellikle bakunin öncülüğünde ispanya'da neredeyse başarıya ulaşacak olan bu hareket marx ve engels tarafından şiddetle eleştirlmiştir. hatta bakunin'in enternasyonalden şutlanmasına kadar gitmiştir bu eleştiri yağmuru. özellikle marx'ın sol yayınlarının da kitap olarak yayımladığı makalelerinde (bkz: anarşizm ve anarko sendikalizm) anarko sendikalist bir hareketin devlete olan muhtaçlığı üzerine yaptığı tespitler en koyu bakunincileri bile sarsar. (bu olaydan sonra bakunin marx'ın dünyanın en zeki adamı olduğunu düşünmeye başlayacaktır.) bakunin'de bunun üzerine tanrı ve devlet'i kaleme alır. (gerçi kitap ölümünden sonra basılır) ama iş işten geçmiştir...

    (konuyla ilgili lenin'in ve engels'in makaleleri de okumaya değerdir ve yukarıda adını andığım kitaba da konmuştur bu makaleler)
  • monty pyton un kutsal kase (holy grail) filminde kral arthur un karsilastigi koylulerin savundugu dusunce akimi. hatta koyluler in arthur a:
    -ne yani islak bir fahise sana kilic verdi diye kendini kral mi ilan ediyosun? biz kral falan tanimayiz
    diye cikistiklari da gorulmustur. ne de olsa anarsiklerdir.
  • (bkz: monty python)
    (bkz: holy grail)
  • devlet iktidarına ek olarak ekonomik tekellerin de önüne geçmeyi hedefleyen entelektüel akımdır. reel bir kamusal meta üretilmeden pazarlama yoluyla satılan anlamsız bir ürünler havuzu yaratarak ayrıcalıklı bir azınlığa hizmet etmek yerine toplumdaki her bireyin gereksinimlerinin karşılanması ve kooperatif emeğin ilke edinilmesi esastır.

    günümüzde anarko-sendikalizmin en önemli temsilcisi noam chomsky'dir. chomsky, gençliğinde fikirlerinin nasıl şekillenmeye başladığını alman anarşist yazar ve aktivist rudolf rocker'ın anarko-sendikalizmi açıkladığı eserine yazdığı ön sözde anlatır. rocker'ın yayınları ile ikinci dünya savaşı'nın ilk yıllarında, new york'taki anarşist kitapçılarda ve ofislerde tanıştığını söyler.

    rocker anarko-sendikalizmi açıkladığı kitabında mevcut sistemin siyasi ve iktisadi koşullarını derinlemesine inceleyen herkesin, bunların inovatif, ütopik bir sistemi hayata geçirme motivasyonunun değil sosyal uyumsuzlukların mantıksal bir sonucu olduğunu anlayabileceğini öne sürer. tekellerin ekonomik diktatörlüğü ve totaliter devletin siyasi diktatörlüğü özünde benzer sonuçların ortaya çıkmasına hizmet eder. (bu ikisini birbirine zıt olmak zorundaymış gibi düşünmek bir hatadır. (bkz: şirketokrasi/@highpriestess) anarko-sendikalistler değil, anarko-kapitalistler genelde "ekonomik tekel savunucusu" olmakla itham edilseler de literatüre biraz hakim olanlar işin o kadar basit olmadığını göreceklerdir)

    rocker fikirlerini dünya savaşlarını çıkaran etmenleri belirterek destekler. gerekli sosyal gelişmelerin gerçekleşmemesi evrensel bir felaket riskine gebedir. (rocker gibi chomsky de özellikle nükleer savaş riskinin ciddiyetini konuşmalarında sürekli ifade eder zira silahların evrimi riski eskisinden de farklı bir boyuta taşımıştır)

    godwin'in, kropotkin'in, bakunin'in felsefelerini kıyaslayan rocker tüm anarşistler için ortak olanın toplumu özgürleştirme arzusu olduğunu belirtir. tekellerin ekonomik diktatörlüğünün ve totaliter devletin siyasi diktatörlüğünün yok edildiği bir sistemde mutualizmin, kolektivizmin ve komünizmin "özgürlük düşmanlığı" olarak düşünülmesi için bir gerekçe olmayacaktır.

    modern anarşizm için önemli olan, fransız devrimi'inden bu yana avrupa entelijansiyasını etkileyen iki büyük akım vardır: sosyalizm ve liberalizm.

    tarihte sosyalizme teokrasiden sezarizme ve diktatörlüğe kadar pek çok farklı politik konsept karıştırılmıştır. liberalizm ise anglo-sakson ülkelerdeki ve ispanya'daki güçlü, ilerlemeci zihinleri etkilemiştir. ancak bir problem vardır: liberalizm teorileştirmeye bireyden başlamıştır. demokrasi ise soyut bir kolektif kavram üzerine kurulmuştur.

    gelgelelim "kanun önünde tüm vatandaşların eşitliği" mottosu ile demokrasi ve "insan hakları" ile liberalizm, kapitalist ve devletçi ekonomik sistemde birbiri ile çelişmiştir. anarşistler bu yüzden "en az yöneten devlet, en iyi devlettir." diyen jefferson'a katılmakla kalmayıp, çıtayı bir üst seviyeye taşıyıp "en iyi hükûmet hiç yönetmeyendir." çizgisini benimserler.

    proudhon, özgürlüğün olmadığı bir "sosyalizm"i köleliğin en kötü biçimi olarak tanımlarken haklı çıkmıştır. stalin'in eserlerini okuyanlar, onun anarşistleri eleştirirken oldukça sert bir üslup kullandığını göreceklerdir. rusya'daki sözde proleter diktatörlüğün gerçekte ezici bir devlet kapitalizmi olduğu açıktır. berkman ve goldman gibi anarşistlerin "sosyalist" rusya'da neden barınamadığını (bkz: alexander berkman/@highpriestess), holodomor gibi felaketleri (bkz: holodomor/@highpriestess), komünist teori ile çelişen ekonomi politikalarını (bkz: sosyalizm/@highpriestess) tekrar tekrar anlatmaya lüzum yoktur.

    rocker, rus komiserokrasisini güçlü finansal ve endüstriyel oligarşiler olarak tanımlanan kapitalist devletlerle kıyaslayanlara da cevabını hazırlamıştır. önemli olan eleştirilen imtiyazların boyutunun ne olduğu değil, uygulanan sistemin ortalama bir insanın yaşam standardını nasıl etkilediğidir.

    adil olmadığı gerekçesi ile eleştirilen abd gibi kapitalist bir devlette ortalama bir işçi barınma, yeme içme gibi ihtiyaçlarını düzgünce karşılayıp kültürel uğraşlara vakit ayırırken o ülkedeki milyarderlerin varlığı onun için elbette bir derece rahatsız edici olabilir. lakin bu rahatsızlık, temel ihtiyaçlarını dahi zar zor karşılayıp "eşitlik" adı altında bir bürokrat kastının altında ezilen insanların duyacağı rahatsızlıktan daha ciddi değildir. özgürlüğün olmadığı bir senaryoda bürokrat kastının milyarder olup olmamasının ehemmiyeti yoktur.

    endüstrileşme ile bağlantılı olarak sendikacılığın öncelikle ingiltere'de gelişmiş olması bir tesadüf değildir. 1799'da ingiltere'de combination acts adı altında yürürlüğe giren yasalarla sendikalar yasa dışı ilan edilmiştir. lakin bu mevzuat örgütlenmeyi durduramamıştır. 1825'de sendikaları kabul ederken grev hakkını sınırlayan combinations of workmen act yürürlüğe girmiştir. rocker, orta sınıfın aristokrat toprak sahiplerine karşı nasıl zafer elde ettiğini anlatmaya robert owen'dan başlar ve anarko-sendikalizm için önem arz eden bu tür tarihi olayları detaylı olarak aktarır.

    * * *
    ingilizce bilenler için:
    anarcho-syndicalism theory and practice
    türkçe okumak isteyenler için:
    anarko-sendikalizm

    * * *
    bunu da iliştirmeden olmaz:
    monty python "anarcho-syndicalist commune"
  • anarşizmin diğer kollarında olduğu gibi türkiye’de çok geç tanınmıştır (2000den sonra). buradaki bazı temsilcileri için:

    (bkz: kara kızıl notlar) (2006 – 2007)
    (bkz: proleteria)(2005)
    (bkz: mülksüzler) (2007)
    (bkz: emeğin özgürlüğü) (2009)
    (bkz: toprak ve özgürlük kolektifi)
  • 19. yüzyıl sonlarına doğru ve 20. yüzyıl başlarında ortaya çıkan bir düşünce akımıdır. şu temel özelliklere sahiptir;

    - emek dünyasını, öncelikli çıkarlarını korumak ve yaşam koşullarını iyileştirmek için örgütlemek.
    -yöneticilerin ya da yürütme gücünün olmadığı yapılar oluşturmak.
    - toplumun toplumsal devrim aracılığı ile ulaşacağı kökten dönüşüm isteğini gerçekleştirmek.
    dönüşüm olmadan anarkosendikalizm olamaz. anarkosendikalizmin bir diğer ismi devrimci sendikalizmdir.
  • ispanya ic savasinda dogura ulasan anarsist sendikalist hareket. aslinda sendikalizm ile anarkosendikalizm ayni seydir.
  • ideolojik altyapısının doğruluğu yanlışlığı tartışılır tabi ama franco'ya karşı barselona'da en şiddetli direnişi bu adamların gösterdiğini de bir yerlere not etmek lazımdır.
hesabın var mı? giriş yap