• fransiz sosyalist yazar
    - l'espoir - umut isimli eserinde "savas saglikli insanlarin vucutlarina celik parcalari sokmaya calismaktir" demistir.
  • özünde "sanat" sanatçıya ölümsüzlük mü bahşetmektedir, yoksa ölümsüzlüğün anlatılabileceği tek ortam sanattan mı geçmektedir şeklinde tartışılan "ölüme karşı tek yanıt sanattır" sözünün sahibi fransız yazar.
  • "uğrunda ölmeye değmeyen bir hayat yaşanmaya da değmez" sözünün sahibi.
  • evrenin sonsuzluğunda hayatın hiç bir anlamı olmadığını, insanın pasif kalmayıp hayatına bir anlam yüklemesi gerektiğini ve bu anlamın sanatsal yaratıcılıkta bulunabileceğini söyleyen yazar.
  • altenburg'un ceviz agaclari adli sahane romaninda, pierre schoendoerffer'in krala veda adli sahane romaninda giris alintisi olarak da yer almis olan su sozu etmis yazardir:

    "secebilen insanin vatani, en engin bulutlarin geldigi yerdir..."
  • ''sanat ölüme direnen tek şeydir'' diyerek geliştirdiği basit, sade ve hoş bir kavram; tüm zamanları ilgilendiren ve günümüzde ve de yakın geçmişte kerelerce sorulan birçok sorunun cevabını da barındırıyor. özellikle malraux'nun bu kavramı geliştirirken neleri dikkate aldığının incelenmesi, günümüzde bu kavramın gelişimi için en gerekli şey. sadece imajlar üzerinden varılacak bir kanı olmadığı apaçık ortada.

    asırlar önce duvara kazınmış simgeler, çizilmiş resimler, bilinçsizce bırakılmış mesajlar sanat çatısı altında incelendiğinde bu kavramı oldukça basit bir şekilde doğrulayabiliriz. fakat sanatın bilgi vermek gibi bir yükümlülüğü ve gayesi olmadığını da kabul etmemiz gerekir. sanat eserleri bize tarihi ve sosyolojik bilgileri vermeyi amaçlamaz. bu bilgileri bize dolaylı yönden vermiş olmaları onların bilgi veren eserler olduğunu göstermez.

    bütün savaşlar, destanlar, kahramanlık hikayeleri(masalları!), açlıklar, aşklar, devrimler ölümsüzlüğünü sanat aracılığıyla ifade etmeye çalışmışlardır. bunun en büyük sebebi de tarih'in bu tür ifade edişlere karşı ne kadar hassas ve kırılgan olduğunu bilmeleri, üzerine düşündürecek bulanıklıkta olmadığına inanmalarıdır.

    çoğu zaman sanatı görmekte güçlük çekeriz mesela. çoğu zaman sanatı görmek için müzeleri, sinemaları ve bir kalabalığın hep birlikte baktığı bir noktayı ziyaret ederiz. fakat birbirimizi seviş tarzımızı, sabahları uyandığımızda zihnimizde çalmaya başlayan melodiyi, musluk topuzunu nasıl kavradığımızı, kahvaltıda yediğimiz zeytin çekirdeklerini ağzımızdan nasıl çıkardığımızı, yol kenarındaki birbiriyle aynı imaja sahip olmasa da tuhaf bir düzenle sıralanmış ağaçları, çorak arazilerde bitmiş çimenleri pek dikkate değer bulmayız. oysa sanat; ölüme direndiği gibi bizatihi yaşamın kendisidir. zaten kavramsal olarak baktığımızda ölüme direnen şey de yaşamdır. sanat bunu ezber bozan bir sonsuzluk ve ihtimalle eyleme geçirir, ölüme karşı direnen yaşamın en güçlü silahıdır.

    nazarımda malraux'nun geliştirdiği bu basit kavram birçok felsefi kavramın kıvılcımıdır.
  • google bu günü kendisine ayırmış sağolsun, biz de hatırladık bu vesileyle. google'ın çiziminden de görüleceği gibi devlet adamı kişiliği sanatçı kişiliğinin önünde tutulur ne yazık ki. halbuki çok iyi bir yazardır aynı zamanda. bir de wikipedia'nın ingilizce sayfasında ispanya iç savaşı, ikinci dünya savaşı direnişi, çinhindi yolculuğu gibi maceraları kariyer* başlığı altında incelemişler, enteresan olmuş.
    türkiye'de bakan sıfatıyla resmi olarak ağırlandığı zamanlarda attila ilhan umut'u çevirdiği için içerdedir yanılmıyorsam.
  • umut, kanton'da isyan, insanlık durumu, altenburg'un ceviz ağaçlarıgibi kitapları türkçeye çevrilmiş, nasıl olmuşsa nobel ödülüne vakıf olamamış usta fransız kalemi. oysaki tek başına "umut" dahi bu ödülü getirebilirdi.

    attila ilhançevirileri onun eserlerini daha bir lezzetli kılıyor.
  • andré malraux, bir rahibe “elli yıldır bu meslektesin, söyle bakalım insanlık hakkında şimdiye kadar ne öğrendin?” diye sorar. karşısındaki cevap verir: “öncelikle bayım, insanlar düşündüğünüzden çok daha mutsuz ve sonra şöyle bir gerçek var ki yetişkin insan diye bir şey yok.”
  • kim olduğu, nereden nereye savrulduğu bir yana, insanın karanlık yanını iç derinliğinde kavrayan bir romancıdır.

    "eğer kendi kişisel tragedyasını ortadan kaldırmak için devrime güveniyorsa, kafası tersinden işliyor demektir, işte o kadar."

    dedirtir bir kahramanına mesela.
hesabın var mı? giriş yap