• çok nadiren bazı hastalar ameliyattan sonra hocam siz ameliyatta bahsettiniz de opel alıcakmışsınız, benim halaoğlunun galerisi var. ahan da kartı derler, doktor apışıp kalır. çünkü bu opel muhabbeti ameiliyatın ortasında olmuştur. ya da bazen ameliyathanede şarkı türkü çalınmışsa -diyelim sibel can -çakmak çakmak- (valla hemşireler koyuyo bu cdleri) uyanırken bunu mırıldanırlar. yoğun bakımda "kulağımda sibel can çalıyo, ne saçma" filan derler. bu noktada cerrah bunun sebebini bilir ama hastaya çaktırmamak için "yaaa, ne ilginç, ilaçlar filan kafa yapıyo tabii" bik bik derler. ama hiçbir hasta ameliyat detaylarını hatırlamaz. awakete olduğu gibi ciğerim açıldı. ordan tümörü kazıdınız, filan demezler. asla bunları hatırlamazlar. hele hele asla hissetmezler. zaten günümüz anestezik ilaçları hafıza kaybı yaptığı için çoğu zaman hasta ameliyathaneye gittiğini bile hatırlamaz.
  • (bkz: awake)
  • kısaca anestezi alan hastanın uyumaması, her seyi duyması fakat cerrahların bunun farkında olmaması durumu. hasta bir acı hissetmemektedir ancak her seyin farkındadır.
    (bkz: tecrubeyle sabit)
    (bkz: kendimden biliyorum)
    #12919904
    #13970581
    http://www.hurriyet.com.tr/…em/10400576.asp?gid=229
  • her 1000 ameliyatın 1.3'ünde görülme olasılığı olan durummuş.

    efendim, bu, genellikle anestezik ilaçların yetersiz verilmesi, hastaya maskenin yanlış yerleştirilmesi gibi sebeplerden kaynaklanan durumdur. bu durumda ameliyatın herhangi bir safhasında hastanın bilinci açılır; çoğu vakada hastanın vücudu geçici olarak felç edildiği için hasta bilincinin yerine geldiğini ameliyat sırasında orada bulunanlara bildiremez ve kendi ameliyatına şahit olur, ne bileyim doktorların geyiklerini dinler filan.

    ama daha vahimi ise bilinç yerinde olup ağrı kesicilerin de etkisini kaybettiği durumlardır. hastalar çaresizce ameliyata şahit olmakla kalmaz, bilinçli olarak ameliyatı deneyimler. vakaların büyük çoğunluğunda, bu duruma maruz kalanlar, ameliyat sonrası ciddi psikolojik travmalar yaşamaktadır.
  • çarşamba günü sol köprücük kemiğime platin takılırken yaşadığım şey. narkozu verdikten sonra gittiğimi hissettim, sonra bir anda doktorların konuşmalarını ve vücuduma dokunmalarını hissetmeye başladım. kolumu kaldırdılar ve temizlemek amacı ile bir şey sürdüler, o sırada 'sürdükleri şey soğuk, soğuğu hissediyorum umarım acı hissetmem' diye dusundum. doktor kırık kemiğime dışarıdan dokunduğunda ise acı da geldi ve o anda her şeyi hissedeceğimi anladım. kolumu bacağımı kımıldatmaya çalıştım ama nafile, hiç bir şey yapamıyorum. sonra doktorum kalem istedi, kalem ile omzumun kesilecek yerini işaretlediler, kalemin soğukluğunu da hissettim. sonra cıızz diye bir ses ve acı, derim kesilirken her anını hissettim, tek dusundugum 'su anda yapabilecek bir şey yok dayanacaksın' idi. zaten acıyor olmasına rağmen ne ses çıkarmak ne de acıdan kaçmak mümkün değil. sonra kemiğimi törpülemeleri, yerine oturtmaları, doktorların 'bu hasta da ne şanssızmış' (ameliyatı biraz fazla bekledim ve takılacak platin biraz büyük geldi) dediklerini duydum. diğer doktor 'hocam elimizle bükelim biraz plakayı' dedi. bir süre sonra 'tamam hocam ben böyle tutayım' sozunu duydum, sonra matkap sesleri, kemiğime çakılan vidalar...

    umarım kimse yaşamaz...
  • bana ameliyatın başlamasından bir süre sonra olmuştu sanırm
    etkisi hafifledi ya da başka bi şey.
  • aklıma awake ya da türkçe adıyla anestezi filmini getiren başlık..

    anestezi sırasında kullanılan kimyasallara ilişkin unutmadan şu sayfayı da ekleyerek başlayalım bakalım..

    öncelikle kısa bir sınıflandırma ile anestezik farkındalığın 4 tipinden bahsedelim..

    1) hasta uyanık, hareket var ama acı yok..

    2) hasta uyanık, hareket yok, acı yok..

    3) hasta uyanık, hareket var, acıyı var..

    4) hasta uyanık, acıyı var fakat hareket yok, konuşma yok..

    tabi bu durumlar genel anestezi verildikten belirli bir süre sonra gelişen durumlar..

    benim yaşadığım durum biraz daha farklı.. lokal anestezi esnasında kullanılan ilaçların etki etmemesi ya da eksik/yanlış dozda anestezik ilaç kullanımına bağlı bir durum gelişti sanırım ama ağrı eşiği yüksek biri olduğumu kendime kanıtladım*..
    son ameliyatımda spinal anestezi uygulayan* anestezi uzmanı 2. denemeden sonra vazgeçmiştir*..
    ayaklarımı kıpırdatabiliyordum!

    ne yapıyorsun? diye sordu..
    espri yapıyorum! diyemedim tabi..
    e ayaklarımı oynatabiliyorsam uyuşmamıştır! dedim..
    uyuşur o, biraz bekleyelim dedi*..
    ama bildiğim kadarıyla hemen etki etmesi gerekiyordu! dedim..
    eline aldı toplu iğneyi, sırasıyla ayağımdan koluma doğru reflekslerimi ölçmeye çalıştı..
    tabi koluma gelince iğne ayy dedim.. bakın uyuşmuş işte! dedi kıpırdayan ayaklarıma rağmen*..
    sanırım, hasta başına başarısız 1 iğne yapma hakları vardı, 3. iğne yapılmadı..
    dr. uyuşmuştur o, dedi ve aldı eline neşteri..

    korkudan titremeye başladım* ve ameliyathane felaket soğuktu benim için*..
    bir yandan da kıpırdamayayım diye kollarını göğsüme dayamış izbandut kılıklı bir başka hastane çalışanı*..
    zaten nefes alamıyordum ve o baskı da öyle böyle değildi..
    pres olmadım ama ramak kalmıştı..
    göğüs kafesimi kırmayacak ama 10 gun boyunca her nefes aldığımda kendisini saygıyla(!) hatırlatacak bir ağrı bıraktı..

    neyse, neşterde kalmıştık..
    neşteri vurdukları andan itibaren herşeyi hissettim.. ilacın çok küçük bir kısmı * içerisine girebilmişti sanırım.. bendeki cesarete bakın ki, dayanabilirim dedim.. korkum çeneme vurdu, her yaptıkları işlemi onlara anlatıyorum ve dikkatimi ağrıdan uzaklaştırmak için habire konuşuyorum.. diğer taraftan müthiş bir acı ve dayanabilirim dediğim için gık çıkarmamak için dişlerimi sıkmaktan çenem acımaya başlamıştı.. kadın hemşireden elimi tutmasını istedim ve hiç tanımadığım erkek aneztezi uzmanından da diğer elimi*.. çünkü kollarımı bağladıkları zımbırtıyı* sökebilecek kadar acı çekiyordum.. zaman algımı yitirmiştim ama her saniyeyi hatırlıyorum.. en son, beni öldürmez ya da sakat bırakmazsınız değil mi? diye sormuştum.. amacımız sizi yaşatmak demişti.. daha yapacaklarım var ona göre demiştim.. hahaha
    nasıl bir anda dilediysem, o an aklımdan geçen tüm hayallerimi gerçekleştirdim..
    başka ne saçmaladığımı hatırlamıyorum..

    velhasıl sonuç, dayandım ama müthiş bir deneyim oldu benim için.. ölmedim, sakat da kalmadım.. bu riskin her zaman varolduğunu da biliyordum..
    ameliyatin her saniyesinin, tüm konuşmalarının, uykusuz ve acayip yorgun olduklarının, o günkü son hasta olduğumun, bana yansıtmamaya çalıştıklarının ve hata yaptıklarının, vb. hepsinin farkındaydım**..

    sonuç: mutlu sona kavuştuktan sonra, artık uyumak istiyorum dedim ağlayarak..

    uyudum...

    uyandığımda nefes almaya çalışıyordum ve her gözümü açtığımda canımı çok acıttılar deyip uyuyordum*..

    aneztezi uzmanlarına not: skolyoz hastalarına nasıl anestezi yapılır? ders notunuzu zayıf verdim..
    otur, sıfır..

    not: filmin adını hatırlayamadığım için ararken bulduğum başka hikayeleri de okumak isterseniz, buyrun..

    bu alan dışında farkındalıklarınızın üst düzey olduğu, sağlıklı bir yaşam dilerim..
  • anestezik farkındalık, ameliyat sırasında felçli hissedilen fakat bilincin açık olduğu ve her şeye tanık olduğu bir durum.

    çevrede konuşulan her şeyi duyup, anlayıp buna rağmen çıt çıkaramama halidir. oldukça korkutucu olan bu durumu yaşayanlarda ameliyatın travma haline gelmesi de şaşırtıcı olmayan bir sonuç. her şeye tanık olan hasta buna rağmen o an içerisinde genelde ameliyat acısı çekmemektedir.

    anestezik farkındalığın en sık görüldüğü durum ise sezaryen ameliyatları oluyormuş. sebebi ise bebeğe zarar vermemek için kullanılan ilaçlarda ekstra titiz davranılıyor ve daha az veriliyor. haliyle anestezi tam anlamıyla oturmuyor. sezaryen doğumlarda anne kendini daha çabuk toparlayıp hızlı iyileşme kaydetse de yaşadığı psikolojik travma yıpratıcı olabiliyormuş.

    kaynak
  • şu hayattaki ekmek büyük korkularımdan biri.

    edit: en büyük yazacağıma ekmek büyük yazmayı nasıl başardım acaba? açım aslında formumu koruyacağım diye yemek yememek için zor tutuyorum kendimi ondan istem dışı bir şey miydi ki acaba oradaki ekmek? silmiyorum özellikle kalsın. doğrusu en büyük korku olacak.
hesabın var mı? giriş yap