• nazım hikmet'in pek güzel şiirlerinden biri daha. üzerine fazla laf söylemeye gerek yok. yalnız, bu şiiri nazım'ın sesinden dinlemek lazım. şiirin son mısrasındaki "doktorcuğum" lafını söyleyişi bambaşka.

    angina pektoris
    yarısı burdaysa kalbimin
    yarısı çin'dedir, doktor.
    sarınehre doğru akan
    ordunun içindedir.

    sonra, her şafak vakti, doktor,
    her şafak vakti kalbim
    yunanistan'da kurşuna diziliyor.

    sonra, bizim burda mahkûmlar uykuya varıp
    revirden el ayak çekilince
    kalbim çamlıca'da bir harap konaktadır
    her gece,
    doktor.

    sonra, şu on yıldan bu yana
    benim, fakir milletime ikrâm edebildiğim
    bir tek elmam var elimde, doktor,
    bir kırmızı elma:
    kalbim...

    ne arteryo skleroz, ne nikotin, ne hapis,
    işte bu yüzden, doktorcuğum, bu yüzden
    bende bu angina pektoris...

    bakıyorum geceye demirlerden
    ve iman tahtamın üstündeki baskıya rağmen
    kalbim en uzak yıldızla birlikte çarpıyor...
  • nazımın en güzel şiirlerinden, bir de adamından dinlemek lazım tabi***.
  • göğüste oluşan bir çeşit ağrıdır. kalp adelesinin oksijen gereksinimi ile kalp adelesine gelen oksijen miktarı arasındaki normalde olması gereken denge bozulduğu zaman, yani kalp adelesine yetersiz o2 geldiği zaman oluşan miyokart iskemisi bu ağrının oluşmasına neden olur.
  • bir hastalık. genelde fiziksel egzersiz, heyecanlanma ve/veya aşırı sigara tüketimi sonrasında kalbin oksijensiz kalması.
    ve nazım hikmet'in ölüm nedeni..
  • stabil, unstabil ve varyant olmak üzere 3 tipi olan rahatsızlık. hastalığın mekanizması kalbi besleyen damarların yetersizliği sonucu kalp dokusunun yetersiz oksijene maruz kalmasıdır. tüm tiplerinde genel belirtiler ise; kol ağrısı, çeneye vuran ağrı, göğüs üzerinde baskı hissidir. tipik ağrı şeması sol çene sol kolun iç tarafı ve göğsün sol tarafında ağrıdır. yalnız bu tipik belirtiler her hastada olmayabilir bazı hastalarımız daha yaygın ve hafif bazıları ise daha küçük alanlarda ve yoğun ağrı hissettiğini söylemektedir. yalnız ağrı alanı küçüldükçe, lokalizasyon keskinleştikçe angina pektoris tanısından uzaklaştırılır.

    hastalığın genel belirtileri hakkında bilgi verdikten sonra tiplerini kısaca açıklarsak,
    stabil tip; eforla gelişir, hasta dinlendiği zaman geçer
    unstabil tip; en tehlikeli angina pektoristir. trombüslere bağlı gelişir. ağrı efordan bağımsızdır. hastaların büyük bir kısmı ilk 24 saatte kalp krizi geçirmektedir. bu anlamda en korkutucu olmasına rağmen aynı zamanda erken uyarı sistemi olduğu için de hekim açısından anahtar bir semptomdur. hekim bunun farkına varır ve önlem alırsa hastanın kalp krizi geçirmesini önleyebilir.
    varyant tip; vazospastik anginadır. plaksız damarların kasılması sonucu gelişir. diğer iki tipe göre daha nadirdir.

    hastalığın tedavisi üç ilaç grubuyla yapılmaktadır; bunlar beta bloker, kalsiyum kanal bloker ve en etkilisi olan nitratlardır. nitratlar genelde dil altı şeklinde önerilir ve hasta ağrı hissettiği zaman alması söylenir. yalnız 10 dakikaka arayla iki kez alınan dil altı nitrata rağmen ağrı geçmemişse hemen doktora başvurulmalıdır. belki de hastanın hastalığı hakkında bilmesi gereken en önemli bilgi budur. zira iki dil altına rağmen geçmeyen angina pektoris aslında kalp krizidir.
  • http://www.youtube.com/watch?v=galcuzsw328

    çok güzel doktorcuğum der nazım, bu da doktorcuğum dediği şiirlerdendir.
  • nazım'ın maoya selam çaktığı şiirdir.
  • kalp damar hastalığının en güzel anlatımı. sokmuşum troponinine ekgsine anjiyosuna...

    ne arteryo skleroz, ne nikotin, ne hapis,
    işte bu yüzden, doktorcuğum, bu yüzden
    bende bu angina pektoris...
  • "kimin yönettiğini, kimlerin oynadığını unuttum şimdi. film idealist bir kadın öğretmenin, paris'in en yoksul banliyölerinden birinde, öğrencilerinden neler çektiğini; her eziyete göğüs gererek mesleğine nasıl devam ettiğini anlatıyordu. bir sahne beni çok duygulandırmıştı: sınıftaki °ğlanlar da kızlar da ayrıca azdıkları bir sırada, genç öğretmen, "size şimdi bir şiir okuyacağım" der ve nâzım'm "angina pectoris"inin fransızca çevirisini okumaya başlayınca, bir mucize olur. öğrenciler, derin bir sessizliğe gömülüp, onu saygıyla dinlerler."

    mina urgan, bir dinazorun anıları
hesabın var mı? giriş yap