• sanırım bu aralar içinde bulunduğum durum.

    yaptığım hiçbir şeyden keyif alamıyorum. sürekli uyuyarak zaman geçirmeye çalışıyorum. eskiden saatlerce entry okurdum burada, bir şeyler öğrenirdim ki öğrenmek en sevdiğim aktivite ama ondan bile zevk almıyorum artık. oyun oynamak hayatımın bir parçası, o bile keyif vermiyor, 10 dakika bile katlanamıyorum, müzik dinleyemiyorum. her şey o kadar sıkıcı ve gereksiz geliyor ki. 2-3 hafta sonra kpss'ye çalışmaya başlayacağım, o hukuk-iktisat-muhasebe-maliye kitapları gözümde büyüyor, nasıl çalışacağım nasıl adapte olacağım hiçbir fikrim yok. sonunda mario oynayan kıza bağlayıp allah'ım yardım et nidaları atacağım muhtemelen.
  • kişinin daha önce zevk aldığı etkinliklerden zevk almaması durumudur.. depresyonla moral bozukluğunu ayırdığı için önemlidir.. anhedoni bir depresyon belirtisidir, hastalar kendini anlatırken "hiçbir şey yapmak istemiyorum" dediklerinde aslında bunu kastederler, tanı için de çok belirgin bir ölçüttür.
  • hedone, yunan mitolojisi'nde pysche* ve eros*un çocuğu olmakla beraber; 'hissel tatmin'in**antropomorflaştırılarak somutlaştırılmış tanrısıdır. hedonist kelimesinin kökeni de epikürcülerin izlediği bir akım olan hedonizm'den gelir. bir hedonist, ömrü boyunca takındığı her tavrın temelinde, hissel tatmin düzeyini arttırmaya yönelik bir tutum sergiler; başlıca motivasyonu hissel tatmin'e ulaşmaktır. *****

    19. yüzyılda theodule ribot isimli fransız psikolog ise, kökeni antik yunancadan gelen bu kelimenin başına, kelimeyi zıtlaştıran bir kök ekleyerek "hissel tatmin düzeyine ulaşamamak" durumunu işaret eden bir isim ortaya atmıştır.

    kısacası anhedoni, kişinin içinde herhangi bir arzu bulunmaması durumudur. bu durum, bireyin içinde gerçekleşen birtakım kimyasal etkileşimlerin semptomudur. ancak bu etkileşim elbette kendinden kaynaklanmaz. bunu illaki bir şey tetikleyecektir. yani ortada bir problem vardır. belki suçluluk duygusu, belki de uyarıcı kaynaklı bir tolerans gelişimi.

    anhedoni yaşıyorsanız eğer, "zavallı ben" kafasından kurtulup, içinde bulunduğunuz durumun bir sebep-sonuç ilişkisine bağlı olduğunu göz önünde bulundurarak, hayatınızı biraz incelemenizi öneririm. unutmayınki yanlış hissetmek diye bir şey yoktur. ve hepsinden ötesi; motivasyon kaynağınız, "hedone" olmak zorunda da değildir.
  • aksamları ruhumu ele geciren durum.
  • fransızlar ennui dermiş.
    ben ise yedi ceddine ... diyorum bu durumun.

    böyle bir el geldi, zevk aldığım ne varsa çekti içimden. yıllardır böyleydi ama artık dayanılmaz hal aldı.

    insan yok, istek yok...
  • belli bir süresi var mıdır, keşke olsa.

    gezmekten zevk alamıyorum, yemek yemekten, muzik dinlemekten, birseyler izlemekten, arkadaşımla dertleşmekten, yeni şeyler yeni diller öğrenmekten, kaliteli kitapları okuyup sindirmekten zevk alamıyorum. sabah kalktığımda olağanüstü iştahsızlık ve kayıtsızlıkla uyanıyorum, birseyler yemek icin kendimi zorluyorum - ki normalde kahvaltı en sevdiğim öğündür. etrafımdaki konuşmalara odaklanamıyorum, zerre heyecan hissedemiyorum, hüzün bile adam akilli hissedemiyorum. üzerime fena bir ölü toprağı serpilmiş gibi, yapmayı en çok sevdiğim şeyler bile heyecan, zevk vermiyor. yine de şükretmeye çalışıyorum ama ruhum tamamen ölmüş gibi. yakında düzenim değişince geçer umarim. sadece umabiliyorum işte.
  • müzik dinlemekten, dizi izlemekten kısacası yapmaktan zevk aldığım şeyler artık bir ilgi uyandırmıyor. sadece uyumak ve yok olmak istiyorum. arkadaşlarımla buluşma zamanları geriliyorum ayaklarım geri geri gidiyor. çoğunlukla zevk almıyorum sohbet etmekten sadece evde daha fazla durup depresif iç sesimi dinlemek istemediğim için buluştuğum oluyor. kısacası hayat tat alınacak kadar güzel mi bilmiyorum. düşününce sadece (bkz: hayat kısa kuşlar uçuyor)
  • sakince geçmesini bekleyin, geçiyor.
hesabın var mı? giriş yap