25726 entry daha
  • özlenmiyor. hele hele istanbuldan dönüşü insana gerçekten kötü hissettiriyor.
  • toplantım olduğu için maalesef bulunmak zorunda olduğum şehir. şehirden bildiriyorum, bir önceki gelmemden beri asla özlemediğimi fark ettim. hiç sevmiyorum sanırım sevmeyeceğim de. bir an önce bitse de evime dönsem.
  • gri şehir artı aspava.
  • gittikçe çok daha kalabalıklaşan ve sıkıcı hale gelen şehir.
  • deprem hissedilmeyen şehir.
    yalan atmayın sakın
  • havaların ısınması ile şu sıralar "vans tutulması" yaşayan şehir.
  • trafiğinden şikayet eden arkadaşlara not: navigasyon kullanmayı öğrenin. unutmayın ki navigasyon sadece gideceğiniz yeri bulmak için değil en kısa ve makul güzergah belirlemeniz içindir de.

    örnek vereyim; eskişehir yolu, sabancı bulvarı ve ankara bulvarı. üçü üzerinden de ümitköy, yaşamkent, yapracık, turkuaz, bağlıca, etimesgut tarafına gidebilirsiniz. ama herkes eskişehir yoluna abanır, çünkü kırk yıllık alışkanlıklarıdır. ve mesai çıkışlarında sonuç; eskişehir yolu kilit, sabancı bulvarı hafif, ankara bulvarı bomboştur.
  • 1 ay sonra bulunmam gerekecek şehirdir.
    ankara’nın ruhsuz binalarını, kalabalık yollarını, nefes alınamayan avm’lerini özlemiyorum elbette. benim için bazı ilkleri yaşatan mekanlarını ve sokaklarını seviyorum. kuğulu park ve tunalı hilmi caddesinin o unutamadığım anıları olmasa beş para etmeyen puslu bir şehirdir benim için.
  • başkent olma hakkını güzelliğinle, görkeminle, ya da coğrafi bereketinle almadın. emekle, gayretle, fedakarlıkla, mücadeleyle, inançla aldın. dünyada senin kadar başkent olmayı "hak etmiş" şehir var mıdır bilmiyorum.
    senin içinde doğup büyümeyen sana güzel demez biliyorum. ama sen benim güzel şehrimsin ankaram.

    16.yüzyılda 1000 nüfuslu zengin bir tüccar kenti olduğunu pek de bilmezler. evliya çelebi anlatır, senin nasıl tertemiz bir yer olduğunu, zincirli kapılı kocaman bedestenini, beyaz taşlı ara sokaklarını, çeşmelerini, her evde ikişer üçer sof tezgahlarını, sof ipliğini sana veren, dağlarda pırnak otu yediği için tüyleri bembeyaz olan o keçileri...bilgelerini, şairlerini...
    ahilik geleneğini sonra...

    celali isyanlarda başlayıp, veba salgını, çekirge istilasından tut kuraklığa kadar seni yerden yere vuran 17.yüzyıl lanetini... ve en son 1917'deki büyük yangını.

    mustafa kemal paşa'yı 1919'un aralık ayında namazgah tepesinde karşıladığında değişir kaderin ankaram. kızılca gün, seni aydınlığa götürür.

    detayları yine bilmezler, o kupkuru, ağaçsız tozlu şehrin "evlerinde" cepheden gelen yaralı askerlerin yattığını, sökülüp süngü yapılan pencere demirlerini, meclis binasının kiremitlerini kendi evinden söküp bağışladığını bilmezler. cumhuriyet'in ilk üniversitelerinin temelinin senin içinde, hem de savaş tüm hızıyla sürerken nasıl atıldığını da pek bilmezler.
  • her sikim eskişehir yolunda olduğundan olabilir mi acaba mk?
    trafiği berbat olan şehir.
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap