• metro girişlerinde yapıldığı takdirde hoş karşılanabilir, ama arkadaşın dediği gibi metro içerisinde yapılan müzik dilenmeye eş değer noktaya gelmiştir.
  • isterse dünyaca ünlü virtüöz olsun hiç hoş karşılamadığım durum. sesimi çıkarmıyorum ama içimden sayıp sövüyorum. sessiz yolculuk yapmak istiyorum arkadaşım ben.
  • gitar çalmasını bilmeyen, şarkı söylerken sürtone olarak şarkının ırzına geçen kekoların terör estirmesidir. eskiden çankaya belediyesi sokak müzisyenlerine kart ve saat verirdi, istanbul'da da metrolarda benzer uygulama mevcut. acilen bu uygulamaya geçilmesi gerekmekte.
  • bursa metrosunda da dolanan birkaç kişilik mal grubu var. öğlen saatleri güne başlayıp akşama kadar vagon vagon değişerek devam ediyorlar. koray avcı denen kılıksızın hep aynı şarkısını söylüyorlar. bir de müziğe girmeden önce şiirvari bir şeyler okuyup araya "dünyağ güğzeli" filan ekleyince iyice ıyyy çekiyor insan.

    muhakkak serkeş bir tarz, terlemiş surat, herkesin bildiği bir parça seçimi, akustik gitar ve yan flüt olacak.
  • buradaki zulmün sebebi müzisyenin ya da çaldığı müziğin kalitesizliği değil, maruz kalma mecburiyetiniz. sokak müzisyenlerinin metro veya vapurlarda çalan müzisyenlerden şu farkı var; sokak müzisyeninin çaldığı müziğe maruz kalmak zorunda olmuyorsunuz. yanından geçip gittiğiniz için, çaldığı müziği beğenmediyseniz eğer sizin en fazla 5 saniye canınızı sıkabiliyor. fakat metro veya vapur gibi oradan ayrılmanızın mümkün olmadığı toplu taşıma araçlarında müzisyenin çıkardığı gürültüye maruz kalmak zorundasınız. çaldığı müziği seviyor olsanız bile o an modunuz müziğe katlanacak durumda olmayabilir, beğenmediyseniz gidecek bir yeriniz yok.

    bu yüzden sokak müzisyenliği gayet güzide bir detay iken, metro ya da vapur müzisyenliği bir yerden sonra zorbalıktır, vatandaşa karşı hak ihlalidir. *
  • geçenlerde batıkent metrosunda, kızılay durağına gelmeden 3 durak önce bindiler. dört kişiler. kılıflarından anlaşıldığı kadarı ile, müzik aletleri de keman. gitar, darbuka vs ..
    içlerinden biri " müzik yapabilirmiyiz" diye sordu. vagonun içinde önce kısa bir sessizlik, arkasından adamın biri "yapamazsınız" dedi. soruyu soran müzisyen eleman " tamam" dedi. arkasından "herkesin düşüncesine saygımız var" cevabını verdi.
    insanlar mecbur değil sizleri dinlemeye. yaptığınız da gürültüden öte bir şey değil. müzik dinlemek isteyen zaten takıyor kulaklığını, kimseyi rahatsız etmeden müziğini dinliyor. birde para beklerler insanlardan. bunların ışıklarda beklerken, gelen cam siliciler den pek bir farkı yok.
  • +1 ile destek veriyorum. bazı melisler çıkıyor bide para alkış yapmayanlara ters ters bakıyorlar.
  • huzurlu huzurlu biosphere, boards of canada falan dinlerken bunlar bi başlıyor vagaraaaa vugaraaa dannn dann üeeööööggööö

    hay icra edeceğiniz müziği sikeydim diyip son ses lamb of god, slpknot falan açıyorum mecburen.

    bi de soruyolar "ii rihitsiz ülen vir mi?" var mk. var diyince de trip atıarak gidiyolar diğer vagona.

    dilenci gibi bi de herkesten para topluyolar sonra. olm metronun girişine otur dinlemek isteyen dinler zaten. ama metronun içinde hapisiz. anlamıyo musun?

    çaldıkları şarkılar da hep sikimsonik koray avcı mavcı tarzı böğürmeli sakallı aşk acısı temalı siktiriboktan şarkılar.

    bu başlık üzerinden başka bir konuya değinmek istiyorum.

    özellikle yaz günü her yerden gürültü tecavüzü var.

    gece bekçiler düdük çalar
    sabah ezanının sesini köklemişler uyudan uyandırır
    sokakta çocuklar götünü yırtarak anırır
    geceleri müptezel orospu çocukları sokakta şarkı söyler
    pazar günleri arabasını yıkayan andavallar arabada son ses şarkı açar
    üst kattaki veletler top oynar
    çim biçme makinaları iç kulağımızı siker
    daha gider bu.

    allahtan kulaklık diye bir şey var yoksa delirir lan insan.
  • bir izmir marşı çalışları var, ege bölgesini haritadan çıkarmak istersin...
  • geçenlerde bir hanımefendi onca insanın içinde bana dedi ki “az evvel burda çalan birileri oldu mu?” dedi. ben de “yok olmadı.” dedim. sonra o hanımefendi gitarını çıkarıp şarkı söyledi “müzik yapmamdan rahatsız olur musunuz?” diye sorduktan sonra. sesi de fena değildi bence. ama kolları falan façalıydı epey, üzüldüm görünce. bazen zulüm olabiliyor tabi, cılkını çıkaran tipler oluyor. kulaklığı takıp başka şeyler dinleyerek atlatıyorum onları da. o sebeple yer yer haklı bulduğum zulümdür.
hesabın var mı? giriş yap