• birkaç gündür iş icabı bolca vakit geçirdiğim fakülte. güzel bir ortamı var. dersliklerin olduğu bir koridorda açılmış olan pkk standı da görülmeye değer. barzolar hebelehübele bir müzik eşliğinde öğrencileri örgütlüyorlar. tam anlaşılmıyor ama sanırım bazıları da kadın. ya da yeni bıyık bırakan, fazla östrojen sahibi (zira meme gibi bişeyleri var) erkekler de olabilirler, bilemedim ben onu. masanın üzerinde elinde keleş, poşili teröristlerin fotoğrafları ve hpg - pkk simgeleri olan poster ve broşürler mevcut. bu arada kanun manun bişey vardı ne oldu ona? koyduk muydu onun amına?
    (bkz: insan gerçekten hayret ediyor)

    bu arada haklarını yemeyeyim hepsi çok açık görüşlü ve demokrat teröristler. açılım işini de benimsemişler, baya bi mesafe katetmişler. fakültede türkçe konuşmak serbest ve türkleri hiç kimse rahatsız etmiyor.

    bi şey daha eklemeliyim, fakülteye geldiğimden beri hepsinin amblemleri garip bir şekilde sarı kırmızı yeşilden oluşan birkaç stknın broşürlerini tutuşturuyorlar elime. bende hafiften bi özgürleşme oldu gibi. selahaddin demirtaş daha bi sevimli geliyor mesela. şive de geldi konuşmama. iyiki buraya gelmişim sözlük. belki homofobimden bile kurtulabilirim.
  • bugün 53. yıldönümü kutlanıyor. organizasyonu vasat biçimde. konuşmacı olarak ilber hoca cağrılmış ve haliyle salon tıklım tıklım dolu. çoğu öğrenci içeri giremedi, çok yazık.
  • bir fakültesi olmasına rağmen içinde konferans salonu bulunmayan mimari yapı. bu duruma fakülte dekanı da çok içerlemektedir çünküböyle bir salon olmadığı için toplantıların ataum ya da diğer fakültelerin salonlarında sıra alınarak yapılması gerekmektedir.
  • cebeci yerleşkesine konuşlanmış, tatlı zamanlar diyarı.
  • okumaktan cok siyaset(!) yapmaya gelmis ogrencilerle dolu turlu turlu insanlarin bulundugu fakulte.
  • okurken kantin dış girişinde ki ve iç girişinde bulunan masa pkk sempatizanlarının ablukası altındaydı. hangi kulübe ya da sosyal faaliyet grubuna üye olsan sonu bu pkklıların özgürlük! propagandalarına çıkardı. artık değişmiştir umarım.

    gelelim okulun içeriğine. okula, ilk olarak üstün dökmen'in oryantasyon semineriyle başlarsınız. pdr bölümünün de hocasıdır aynı zamanda. hayatımın en keyifli konferanslarından biriydi, hala da öyle.

    sadece eğitim bilimleri adı ankara üniversitesin'de vardır. diğer tüm üniversiteler eğitim fakültesidir. salt öğretmen değil de akademisyen yetiştirme amaçlı açılan fakültedir. eğitimi kat kat kalitelidir. öğretmen olarak atandığınızda farkınızı belli edersiniz. hem donanım hem bilgi hem de davranışsal olarak.

    fakülte bayramı da "kalem bayramı" olarak kutlanır. tabii siyasalın "inek bayramı" gibi sükseli ve eğlenceli geçmez.
  • bomboş bir fakültedir. bir iki kaliteli hoca hariç bütün hocaları yürüyen egodur. size hiçbir şey katmazlar. yapmayı bildikleri tek şey sunum ödevi vermektir. fakülteye girersiniz ve sunum yapmayı öğrenerek çıkarsınız. sedat sever diye kaliteli olduğunu duyduğumuz bir hocası vardır bu fakültenin. hocanın ismi dersin adının altında bulunsa dahi derse bir kez olsun gelmez. ömer adıgüzel ismini duymaktan bıkarsınız, bütün akademisyenler çay içip keh keh diyerek güldükleri odalarında onu anar dururlar. yatar kalkar kitaplarını önerirler. size defalarca yapılandırmacı yaklaşımın kurallarını öğretir, etkin bir derste teknolojinin, farklı öğretim tekniklerinin ve ilgi çekici faaliyetlerin öneminden bahseder dururlar ama yaptıkları tek şey sınıfa gelmek, projeksiyonu laptoplarına bağlamak ve sunum okumaktır. bu gözler 35 yaşında akademisyen olup yurtdışındaki aktivitelerinden övünçle bahsedip slayt okuyarak ders işleyen hocalar gördü bu fakültede. ulan her gün okuyorsun o slaytları bari yazım hatalarını düzelt gözünü sevdiğim yeter ya! madem yaptın bunların hepsini, madem gittin güzelce eğitimini aldın bizede farkını hissettirsene? ama hayır. kolay değil mi böylesi?

    yazık ya. vallahi yazık. gelmeyin bu fakülteye. ne binası güzel, ne kampüsü, ne bayramları, ne hocaları ne de ortamı. bomboş. cebeci bile bomboş...bitsede gitsek.
  • mezun olali 20 yila yakın oldu.yahya hocam,gelengul hocam,fatma hocam,sedat hocam eğitimle beraber şiirleri,kitapları bize sevdiren hocalarim.cok mutsuz olduğumda gözlerimi kapatirim.labirent gibi olan okulumun koridorlarında dolaşırım.bazen yemyeşil çimenlerde uzanirim öğrenciyken yaptığım gibi.
  • ankara ebfnin idari personeli bir yana kızıl saçlı sekreter teyze bir yanadır. bu şahsına münhasır insanla her ebf'li dört yıl içinde sık sık karşılaşır ama herkese tanışmak nasip olmaz. çömezken; kendisini yüksek lisans öğrenci sanıyorduk. meğersem kendisi fakültede sekretermiş. o zamanlar kalem kantin'de sigara içer kendi kendine söylenip dururdu. her geldiğinde ilk sigarasını kibritle yakar, onu söndürmeden ikinci sigarasını yakar hayali arkadaşlarıyla kavga eder ve giderdi. en son odasına gittiğimde çekmecelerde uhu bulamadığı için nefes almadan saydırıyordu her zamanki gibi.
hesabın var mı? giriş yap