• ankaralı sanata tutkundur. şehirdeki devlet ve özel, 25'den fazla tiyatro salonu her gece tıklım tıklım doludur. cumhurbaşkanlığı senfoni orkestrası'nın konserlerine konser günü bilet bulmak çok zordur, devlet tiyatroları gibi bu biletleri de çıktığı anda almak gerekir. sergi salonlarının tamamı, hele ilk açıldıkları günler, hep doludur.

    ankaralı çok okur. dost, arkadaş gibi namlı kitapçılar her zaman kalabalıktır. ankaralı sinemayı sever, özellikle festivalleri. ankara film festivali, bugün biten gezici festival, uçan süpürge festivali, filmekimi, kısa film festivalleri, başka sinema seansları dolup dolup taşar.

    ankaralılar pastaneleri, kafeleri çok sever. lokantalarda yemek yemeği de. bahçeli 7'de, tunalı'da, filistin'de, arjantin'de, park caddesi'nde, kızılay'da, hatta bunlar kadar gözde ve revaçta olmayan yerlerde bile lokantalar, kafeler ve pastaneler hep doludur.

    parklarımız meşhurdur bizim. seğmenler'de bira içip yayılırız, kuğulu kar altında bambaşkadır, botanik gizemli ve ıssız, altınpark büyük ve yeşil, güvenpark cıvıl cıvıl, gençlik parkı nostaljik, meclis parkı asude, kurtuluş sonbaharda harikadır.

    bestekar ve tunus, gece hayatı temposunun gecenin ilerleyen saatlerine kadar hiç düşmediği cool sokaklarıdır. burada neredeyse yüz tane, hepsi de birbirinden farklı ve güzel mekan vardır ve bildiniz, hepsi de doludur.

    hepsini geçelim. ankara, kardeşliktir, ''hadi bize gidelim''dir, ''sok la o parayı cebine''dir. teklifsizlikle, maskesizlikle, pazarlıksızlıkla doludur bizim insan sevgimiz. ankara'yı nedensiz, karşılıksız severiz ya hep biz, insanlarını da öyle. geceleri en çok da birbirimize misafirliğe gideriz. anadolulu olma hamurunu kaybetmemiş tek metropoldür burası. işte bu yüzden istanbullular, izmirliler, sizler en yakınlarınıza ''dostum'' dersiniz, biz ankara'da birbirimize gardaş deriz.
  • angaralı namık,angaralı turgut,sincanlı bilmem kim vb.türkü barlar ve pis otamlar.
  • sıkıcıdır. zaman zaman ankara'ya gittiğimde hissettiğim tek şey bir iç anadolu şehrinin büyütülmüş hali.
  • sanat odaklı bir sosyal yaşamsa dolu doludur, her ay onlarca konser, yüzlerce tiyatro oyunu oynar. kitabevlerinde özel etkinlik rehberleri ücretsiz dağıtılır.

    arkada demet akalın up dıs çık tıs diye çalarken barlarda birbirinize bağırarak konuşmak suretiyle sosyalleşmek derseniz, evet o konuda biraz eksiğiz. allah'ıma bin şükür o konuda eksiğiz.
  • sosyal sinif ne olursa olsun gece aspavada biter.
  • ankara'yı bilmeyenler için sıkıcıdır. mesela gece hayatı istanbul'daki kalitesiz, rezil ya da iki içkiye asgari ücret bıraktıran mekanlarla kıyasalanamaz. özellikle canlı müzik turkunuysanız türkiye'de rakibi yoktur. her hafta kahve, çikolata, sosis zart zurt festivali adı altında osuruktan bir tüketim organizasyonu düzenlenmez ama her daim kaliteli sanata doyabilirsiniz. en önemlisi ise bunları paylaşabileceğiniz candan, içten ve sosyal zekası yüksek; müzikten, resimden, edebiyattan anlayan insanlarla doludur.
    ankara'da sıkılan, ankara'yı hiç bilmiyordur, başka bir açıklaması olamaz.
  • ankaralılar'a yani iç anadolu'nun birçok şehrinden gelenlere göre avm gezmesi.

    batı'dan özellikle izmir'den gelenlere göre ise ankara ve çevresindeki eşsiz güzellikteki yerleri keşif.
  • bugün yine yaşayıp mutlu olduğumuz yaşam...
    sögütözü-anıttepe-kızılay-anıttepe-batıkent-yenimahalle falan diyerekten icinde bol gülücük bol duygu bol hayat olan bir sosyal yaşam.
    ayvalık tostu olsun
    bitter çikolatası, bonibonu olsun
    20 liralık birası olsun
    cep içkileri, yiyemediğimiz kokoreçi

    aslında hayat diyeceğim sanırım buna
    ne zaman buradan gitsem içimi burkan
    dönmek için can attığım bir taverna
    (bkz: its the first day of the rest of your life)
  • yarın sabah ankara’ya gelecek olmama binaen aspava yemek dışında varsa sosyal bir etkinlik bir yeşil kadar yakınım.

    not: böbreklerim taşlı.
hesabın var mı? giriş yap