• varlığına inandığım bir ruh halidir. bir süredir ankara'dan ayrıyım ve kendimi sadece ankara ikliminde hayatta kalabilen bir ağaç türü zannetmeye başladım. zamanla gittikçe büyüyen bir istek.
  • hala nedenini anlayabilmiş değilim. bir de şu var üniversiteyi ankara’da okuyan ankara’dan kopamaz geyiği. ne geyikmiş arkadaş.
  • ilerde bnde oluşacağına inandığım istek.

    daha 1 yıldır istanbul'dayım.anlamsız bir şekilde ankara'yı baya seviyorum ama henüz daha dönme isteği gibi bir istek oluşmadı.

    sanırım istanbulda daha gezecek ve keşfedecek çok yerim var.haritanın açmadığım çok bolgesi var.istanbul çevresinde kamp yapabiliyor olmam da aslında ankaraya dönmek istememe sebebim.
  • ben ankara'ya yaklaşık 1.5 sene önce taşındım. hem de kadıköy'den. alışmak epey zor geldi. geçen yaz berbattım. bu yaz daha iyiydim, tatil matil derken fena da geçmedi ama sonbahar kış sezonunda ve yine bir türlü gelemeyecek olan baharı beklerken neler olur henüz bilemiyorum.

    buraya ilk geldiğim dönemlerde, aslen istanbul kadıköylü olan fakat 14 yıldır ankara'da yaşayan bir hanımefendiyle tanışmıştım. 14 yıl geçmesine rağmen ankara'yı hala sevememişti ve her fırsatta istanbul'a gitmeye devam ediyordu. istanbul'a taşınmak için sürekli bir talep ve çaba halindeydi. çünkü kadıköylü insanda ankara cidden pek durmuyor.

    sonra bu hanımın eşi istanbul'da gerçekten muazzam bir iş buldu ve ailecek oraya taşındılar. bu taşınmadan bir süre sonra yine karşılaştık. ve bana şunu dedi:

    "ankara'dayken istanbul'a taşınmak için 14 yıl boyunca sürekli konuştum. istanbul'a geldikten 3 ay sonra ise bu kez ankara'ya dönelim diye yine ben konuşmaya başladım. ankara ne kadar rahatmış."

    evet, ankara hakikaten rahat. bir kere çok daha ekonomik. trafik dedikleri şeyi bir istanbullu olarak görseniz, gülmekten dibiniz düşer. kimsenin acelesi yok. çakal her yerde çakal ama buradaki esnaftan ve sokaktaki insandan istanbul'daki kadar korkmuyorsunuz. bu bağlamda daha pek çok şey sayılabilir, ankara yaşamın maddi kalitesi anlamında bariz daha rahat.

    ama burada yaşamanı zerre estetiği yok, katiyen yok. en yakın denize 6 saat araba mesafesinde olmak, her düşündüğümde saman çiğniyormuşum hissi veriyor. orman görmek için bile, 6 değilse de yine birkaç saat gitmen gerekiyor. tatilden dönerken ankara'ya yaklaştığını ortalığın çölleşmeye başlamasından anlıyorsun.

    geçende bir arkadaşım dedi ki "istanbul'dayken denizi her gün görüyor muydun ki?"

    görmeden yaşasaydım belki özlemeyebilirdim, istanbul pek çok yönüyle katiyen özlenmeyecek bir şehir. ama görüyordum arkadaşım, görüyordum canım benim. vapur vardı hayatımda ve metrobüs yoktu.

    şehrinde sürekli acayip acayip şeyler olan insanlarla birlikte yaşıyordum. buradaki en acayip şey ne olabilir diye şu an düşünüyorum... olamaz galiba. bulamadım.

    gerçi burada yine bir krizi fırsata çevirme durumu sözkonusu. konser sergi atölye bilmem ne gibi etkinlikler ankara'da elbette istanbul'daki kadar çok değil ama müthiş ulaşılabilir. acayip rahat. 16 yıl boyunca istanbul'da gitmediğim kadar konsere ankara'da 1 senede gittim - abartıyorum tabii o kadar değil ama anlamışsınızdır siz.

    eğer adana, izmir veya kadıköy dışında bir yerde yaşarsam evet, ankara'ya ben de dönmek isterim. şehrin hakkını bu konuda teslim etmem lazım.

    ama o kadar.
  • insanın içinde ankara’ya geri dönme isteğinin olması için illede ankara’lı olmasına gerek yok. ankara da büyümek bile ileride bir gün ankara geri dönme isteği için yeterlidir. kendimden biliyorum. güzel şehirdir ankara ve seviyorum seni ankara.
  • sözkonusu istanbul ise, nevri dönmüş kişinin doğal isteğidir.
hesabın var mı? giriş yap