697 entry daha
  • doktora gidip cozum bulanı duymadigim hastalik. herkes duygu durumunu yaziyor ama cozumu bilmiyor.
  • entry'lerin çoğunu okudum, üstüne düşünmeme ve kendimi sorgulamama sebep oldu okuduklarım. o yüzden, anksiyete bozukluğuna dair tanımlardan ziyade kendi yorumlarımın olduğu bir entry olacak.

    kaygı duymanın hayal etmekle ilintili olduğunu düşünüyorum. bir şeylerin hayalini kuruyoruz, planlar yapıyoruz ve bunların gerçekleşmeme ihtimali kaygıyı doğuruyor. hayal kurmaktan kastım güzel kadınlar, yüksek beygir gücüne sahip arabalar, yatlar, konforlu bir hayat falan değil sadece. daha doğrusu anksiyete bozukluğuna sebep olabilecek hayal kırıklıkları bunlar değil bence.

    esas mesele duygular. tetikleyici duygular. çevremizin, ailemizin, en önemlisi kendimizin kendimizle ilgili memnuniyetsizliklerini gidermeye yönelik kurduğumuz hayaller... umutlarımız. asıl mesele bu.

    yaşadığımız çağın kaçınılmazı; rekabet duygusu ve bu duygunun oluşturduğu rüşdünü ispat etme çabası...

    kendimi sorgulamama sebep olan şey de bu. neyi ispat etmeye çalışıyorum, neyin kaygısı bu?

    yaptığım işlere, verdiğim onca mücadeleye sadece maddi getirisine göre değer biçen aileme mi ispat etmeye çalışıyorum kendimi? yoksa bir zamanlar dostum dediğim, hayatını sadecegüç ve para kazanmak üzerine kurmuş, bu uğurda siktirolup giden o bencil herife mi? sürekli çocuklarıyla övünen, üstü kapalı mukayeseler yapan eşe dosta mı? veya ne bileyim, sevişmek istediğim kadınlara mı? kime, neyi ispat etme kaygısı duyuyorum? bu ihtimaller genelde sümen altı edilir. yetersizlik veya kıskançlık olarak değerlendirilir ve yok sayılır. fakat bu ihtimalleri kurcalamak ve sormak gerekiyor; hangi duygu zehirliyor beni?

    soruyorum ve cevaplıyorum;

    - yaptığım iş ile ilgili aldığım olumlu dönüşleri aileme heyecanla anlatırken ''ee ne kadar kazandın peki'' denmesi para kazanma kaygısı doğurmuş olabilir mi? eğer böyleyse hangi duygu sebep oluyor buna? onları mahçup etmek için mi daha çok kazanmak istiyorum, onlara daha iyi bir gelecek sunmak için mi, onları gururlandırmak için mi yoksa onlardan bağımsız bir hayat yaşamak için mi? beni kaygılandıran şey ne? mahçup olmamak mı, yetersizlik hissi mi yoksa kaçış yolu bulamayacak olmak mı?

    - en yakın arkadaşımın benden çok kazanmasını sorun ettiğini, daha doğrusu bu sebepten dolayı kendini yücelttiğini hissetmek üzmüş olabilir mi beni? onu kaybetmemek için daha fazla kazanmak istemiş, kazanamama kaygısı duymuş olabilir miyim? eğer böyleyse rekabet mi ediyordum onunla, intikam mı almak istiyorum yoksa kaybetmek istemiyor muyum onu? beni kaygılandıran şey ne? mağlup olmak mı, intikam alamamak mı yoksa onu kaybetme ihtimali mi?

    daha fazla örnekle uzatmayacağım. söylemek istediğim şey şu; kaygılı olmakla ''hasta olmak'' farklı şeyler. kaygılı olmak bir hastalık değil bence. hastalık olan; kaygılara sebep olan duygular.

    mesela; 3 yaşındaki yeğenimin geleceği ile ilgili duyduğum kaygı beni motive ederken, ailemin materyalist yaklaşımlarından doğan kaygılarım üzüyor beni ve motivasyonumu düşürüyor.

    kendimize dürüst olursak ve bu duyguları deşersek mutlaka hoşumuza gitmeyen şeyler çıkacaktır. bu duyguları ne kadar törpüleyebilirsek de o kadar huzurlu olacağız.

    ben de kendimden pek memnun olmadığım bir dönemdeyim ve sürekli sorguluyorum kendimi, ''hangi duygular zehirliyor benliğimi?'' diye anlamaya çalışıyorum.

    dün gece de keyfim yoktu pek, huzursuzdum. sktch.in'de çizilen ekşi sözlük nick'lerindeki çizimlere bakarken hayatımda ilk kez bir şey çizme isteği duydum. o anki hissiyatta kendimi nasıl çizeceğimi merak ettim. bir anda, ilk ve tek denemede bu çıktı ortaya. beşinci bakışımda falan farkettim kral tacını. onu neden çizdiğimi anlamaya çalışıyorum hala. altından bir bokluk çıkacak yine muhtemelen.*
  • deneyimlerime göre tranko buskas isimli ilacın iyi geldiği hastalık.
  • takmıyacan hacı (babamın en mantıklı çözüm önerisi kendisi sorunlara mükemmel çözümler getirme konusunda usta)
  • insanın yaşam kalitesini ciddi anlamda düşüren kesinlikle tedavi edilmesi gereken bir rahatsızlık. ben başedebilirim diyip tedavi olunmazsa daha da ilerleyerek farklı sorunlara neden olabiliyor. kendinden bu anlamda şüphe duyan varsa mutlaka bir uzmana görünmeli ve tedaviye başlanmalı. tedaviye başlayınca sürekli gerilim altında kaygıyla yaşarken bir anda pamuk gibi olup saçma sapan şeylere gülecek kıvama gelebiliyorsunuz hayattan keyif alıyorsunuz kafanızda büyüttüğünüz sizi uyutmayan nefes aldırmayan o saçma şeyler artık size o kadar da büyük sorun gibi görünmüyor. zamanla kiraya verdiğiniz mantığınızı geri elde ediyorsunuz ve yaşamdan zevk alıyorsunuz. lütfen destek almaktan çekinmeyin.
2962 entry daha
hesabın var mı? giriş yap