• boktan bir durumdur. yaşamayan bilmez ve anlamaz da. daha kötüsü küçümseyebilir. tabi ki çözümsüz değildir. her bünye farklı olmakla birlikte, en garantili çözüm sınırsız bir güce sırtını dayamaktır (allah).
  • ilk çıktığı an ve başlangıç evresi korkutucu gerçekten. dünyadaki bütün mutluluk bir anda yok oluyor. zamanla arkadaş oluyorsunuz. başa çıkmayı öğreniyor ve hayatınıza bir yerden devam ediyorsunuz. ilaçlar bir yere kadar yardımcı olabiliyor ama bir yerde sizin etkiye tepki göstermeniz gerekiyor.
  • başlığı gördükten sonra hesapladım da hatırladığım kadarıyla 15 senedir hayatımın bir parçası haline gelmiş bir rahatsızlık. ben de ortaya çıkışı şöyle bazı dönemler oluyor ki hiçbir şeyden zevk alamıyorum. aklımda ölüm düşüncesi var. nasıl olsa ölücez güzellik, başarı, mutluluk gibi kavramlar tamamen boş geliyor. bir gün zaten her şey biticek başarılı olmuşum mutlu olmuşum ne önemi var ki diyorum ve hiç bir şeyden zevk alamıyorum. bu düşüncelere hayatım boyunca defalarca kapıldığım ve her defasında hiç geçmicek sandığım halde hep geçti. fakat ben bununla yaşamaya hala alışamadım galiba çünkü her defasında geçiceğini biliyorum ama o an hiç geçmicek gibi hissediyorum.
  • birkaç zamandır yaygın anksiyete bozukluğu ile beraber obsesif kompulsif bozukluktan da çeken birisi olarak söylüyorum ki, düşmanımın başına vermesin.

    anksiyete bozukluğu kullandığım sertralin ile bir nebze azalmış olsa da, obsesyonlar ve kompülsiyonlar hala devam ediyor. ama ilaca başlayalı maksimum 3 ay oldu, ondan dolayı olduğunu tahmin ediyorum.

    antidepresan kullanımı ile ilgili merak ettiğiniz şeyleri sormaktan çekinmeyin. ama unutmayın ki size en çok yardımı olacak kişi psikiyatristiniz ya da psikologunuzdur.
  • anksiyete bozukluğum yok hiçbir şeyi kendime dert etmem. sevinci ölümü vs. ama okb var ve sürekli aynı şeyleri kontrol etmekten bıktım. bu yakın zamanda anksiyete olarak kendini gösterir mi bilemiyorum. umarım göstermez.
  • abi bu öyle bir hastalıktır ki düşmanlarımın başına vermesin kaç günden beri okula gidemiyorum ya şaka gibi bazen geçmişe dönüp bakıyorumda eski günlerimi özlüyorum hiç bir şeyi kafaya takmayan ben her şey şen şakrak şimdi ise karanlık bir kuyuda boğuluyorum ve yardım edecek kimse yok birilerine anlatıyorum götleriyle gülüyorlar
    eee napalım kaderde varmış ki çekiyoruz abi ben 100 yıl düşünmezdim başıma böyle bir şey geleceğini
    en ufak şeyden etkilenir oldum mesela otobüste bir dövüş oluyor ben krize giriyorum allah tüm bu hastalığı çekenlere yardım etsin çok zor birşey ??????
  • diyelim ki kavga-gürültünün eksik olmadığı bir aileye sahipsiniz.her gün işe veya okula gidip geliyorsunuz.şimdi evden gidince acaba evde ciddi kavga oldu mu ? yada kimse zarar gördü mü ? diye düşünmeye başlayabilirsiniz.bi zaman sonra artık evde kavga olmasa bile yine aynı korku üstünüze yapışabilir.bu tarz durumlar birikerek artık kaygınızı kontrol edemeyecek hale gelebilirsiniz.işte bu durum anksiyete oluyor.gerçekten varsa ciddi manada hayat kalitesini düşürür.çünkü istemsiz olarak,kafanızdan olmayan şeyler üretip mutsuz oluyorsunuz.bundan dolayı bi şekilde kontrol altına almak lazım.
  • maalesef çok yaygın bir bozukluk. kendi deneyimlerimden yola çıkarak bu sorunu yaşayanlara bir nebze yardım etmek isterim. öncelikle mutlaka psikoterapi alın, ne yapın edin alın. ancak ülkemiz psikiyatristleri saati 350-400’den aşağı fiyat vermediği için bunun ne kadar zor olduğunun da farkındayım.

    birkaç sene önce ciddi sıkıntılar yaşadım ve bu süreçte anksiyete patlak verdi. neyse ki panik atak vs yaşamadım. bu durumu yaşayanlara akıl veremem o yüzden.

    nedir anksiyete? olmamış bir şeyi, sanki olmuş gibi kafanızda canlandırmanız, bu sırada da fiziksel ve ruhsal sıkıntılar yaşamanızdır kısaca. diyelim ki işten atılmayla ilgili endişeleriniz oluştu, kafanızda müdürünüzün size gelip sizi işten attığını canlandırmaya başlarsınız. bu yaşanmamıştır ama kafanızda olmuş gibi hissedersiniz. bu sırada çarpıntı, ateş basması, kulak çınlaması vs yaşayabilirsiniz, uykusuzluk, sürekli endişe hayatınızı mahveder. bu durumda ne yapmalı?

    bilişsel davranışçı terapi bu konuda iyi bir yöntem geliştirmiş. yöntemi öğrenmek için dennis greenberger'in yazdığı evinizdeki terapist kitabını satın alın. 20-25 lira civarında, internette bulursunuz. adına bakmayın, kişisel gelişim kitabı değil terapi kitabı. kitabı sindire sindire okuyun ve psikiyatristlerin 7'li form dediği formu anksiyete hissettiğiniz anda doldurun, form kitapta mevcut ancak örneğini şurdan bulabilirsiniz. ben bir sürü boş form çıktısı alıp her yere koymuştum, her kaygı hissettiğimde elimin altında olması çok işime yaradı.

    kısaca;
    1- terapiye gidin.
    2- kitabı alıp uygulayın. kitabı alıp okumaz uygulamazsanız hastalığınıza çare olmaz. doğru düzgün okuyup formu dolduracaksınız.
    3- iyileşmeyeceksiniz. bunu kabullenin. anksiyete grip gibi depresyon gibi geçen bir hastalık değil. sadece daha idare edilebilir hale getirirsiniz, o kadar. onunla yaşamayı öğrenin.

    edit: daha yararlı olacağını düşündüğüm kitap evinizdeki terapist kitabı ancak ilgilenenler david burns’ün iyi hissetmek kitabını da alabilir.

    edit 2: kronik depresyon kolay geçmeyebilir ama siz yine de mutlaka terapiye gidin, belli mi olur?
  • bir ara tedavisini gördüğüm bir tür psikolojik rahatsızlık. ömürden ömür götürür. zihninizi sürekli fikirlerle meşgul etmelisiniz ki üstesinden gelebilesiniz.
  • uzun bir yazı olacak...aranızda psikiyatrist ya da psikolog olduğunu da biliyorum belki mesaj atanınız olur

    1- yalnız yaşıyorum ve ekonomik hayattan dolayı yaşadığım şehirde hem sevdiklerim yok görüşecek hem de kafa dengi arkadaş edinemedim...insanlarla görüşme olayım sıfır ve ev-iş arası bir denklemde yaşıyorum 3 senedir. farklı ortamlara giremiyorum çünkü yaşım ilerledi ve taşra bir il olduğu için o tarz ortamlar da yok açıkçası.

    2- küçüklükten beri her şeyden çok çabuk sıkılan bir huyum var...oyun oynasam 5.dakikada kalkar, bir şeylere konsantre olabilmek için kendimi çok fazla zorlardım...takıntılı taraflarım da var ailemin evine dönerken acaba evde musluğu açık bıraktım mı, lavabonun lambasını açık unuttum mu diyerek tekrar tekrar kapı kilidini açıp bakıyorum. işe giderken de kapıyı kitlediğim halde apartman kapısından geri döndüüm oluyor. böyle bir manyağım işte.

    3- iş yerindeki insanları sevmiyorum ve suratlarını görünce midem bulanıyor. ortamın vahameti beni benden alıyor ve konuşmamak için çeşitli bahaneler arıyorum bu insanlarla.

    4- ilk atağımı bu sene nisan ayında geçirdim. acilde buldum kendimi kalp çarpıntısından dolayı. sonrası acile gittiğim devlet hastanesinin kardiyolojisi o bir şeyin yok dedikçe bende çarpıntının geçmemesi daha sonra üniversite hastanesinin profesörüne görünmem ve sende demir eksikiliği var denmesi onun tedavisini olduktan sonra da çarpıntımın devam etmesi ve kendimi tekrar özel hastanede holterine kadar kalple ilgili tetkikler yaptırmam...insülin salınımı, şeker kontrolü derken bir şeyin çıkmaması ve doktora en sonunda bir şeyin yok deyince atarlanıp yok da bu kalp neden çarpıyor bir açıklama yapanınız yok mu demem...o da anksiyete bozukluğu büyük ihtimalle deyip iyi o zaman ilaç yazın demem ve dideral vermesi...dideral biraz çarpıntıyı geçiriyor ama tam randıman alamadım tabi...

    5- son olarak elim durmadan göğsümde çarpıntı var ya da yok...o hissiyatı yakaladım bir kere ve bu bende telaş, panik yaratıyor ve rahatsız ediyor. özele saatlik ücret bayılmak istemediğim için devlet hastanesi ruh hastalığı bölümünden randevu aldım...beni uzun uzadıya dinlemesini istemiyorum sadece doğru ilacı yazıp göndermes gibi ufak bir beklentim var. böyleyken böyle bu bir şımarıklık değil ciddi manada hayat kalitesi düşüren boktan bir durum. antidepresana elimden geldiğince direndim ama çıkış yolum exit diye koşan simge antidepresana çıktı.

    bu hastalıkla alakalı uzman kişilerden veya benzer vakayı yaşamış sonunda da kendisini yönetebilmiş kişilerden mesajlar bekliyorum...şimdiden hayırlı forumlar.
hesabın var mı? giriş yap