• yakup ekin'in bir nefes adli albumunde bulunan, soz ve muzigi kendisine ait olan $arki. sozleri de $oyle:

    yorma beni, sıkıldım yalan a$kindan [x4]
    anla beni, her$ey bak yine siradan [x4]

    yine sen gideceksin, yine ben yalniz [x4]
    seni du$unecegim, olumden farksiz [x4]
    dalip dalip gidecek gozlerim gamsiz [x4]
    seni du$unup boyle, aglayacagim [x4]
  • minimal öykü denemeleri için sağlam kaynak cümle.

    p -anla beni
    d -sen de beni benimle anla!
  • "anla beni" ile kişi daha bir anlamsızlaşıp, anlamsız anlaşılmaz olur.

    -anla beni...
    -anlat o zaman.
    -anla beni dedim ya neden anlamıyosun.
    -??? yapamam!
  • ne yorucu bi istektir o.. ne yapsan anlatamayacağını bile bile kelimeleri seçmek zorunda kalmak, "kısa ve öz" olsun diye defalarca yeniden kurgulamak.. onlarca farklı açıdan tekrar gözden geçirip sonunda söylemek karşıdakine ve oturup anlasın diye beklemek.. anlamadı diye telaşlanmak, hatta kendi kendine anlamadığı sonucuna varıp tekrar ifade etmeye çabalamak.. hele ki umru değilse.. ne sinir bi süreçtir o..
  • kapalı kutu sendromundan muzdariplerin, sır küplerinin, karşısındakini her daim müneccim bellemişlerin diline pelesenk olmuş motto.
    anlat ki anlayalım beyim.
  • - anlıyorsun beni değil mi? istediğin gibi değil yani, söylemek istediklerim gibi.
  • son günlerde daha sık duymaya başladığımız serzeniş. herkes anlaşılmak istiyor. pazarlama, siyaset ve hatta dini konular da buna dahil.
    genç seçmen "beni anla" mesajı veriyor. "hocalar bizi anlamıyor" diye şikayet ediyor. ürünlerden hizmetlerden de şikayetçi genç. onu anlamıyorlar...
    50 yaş üstünde ise durum farklı. siyasetçi "kendimizi anlatamadık" diyor. din adamı "gençlere doğruları anlatamıyoruz" diyor. başarısız olan bir ürün için "ürünümüz harika ama anlatamadık işte" diyorlar. belediye başkanları "çok güzel hizmetler yapıyoruz ama anlatamıyoruz" diyor.
    ortak nokta şu: kimse kargadan başka kuş tanımıyor. egolar merkeze alınmış. daha yaşlı olanlar ben (ahh ben) mükemmelim ama sen anlamıyorsun modundayken, daha da bireyselleşmiş yeni nesil kralını tanımıyor, sen beni anlıyacaksın modunda. yani taraflardan biri karşısındakini anlamaya teşne değilken diğer taraf anlamaya kapalı olduğu gibi anlatmıyor da. sen anlıyacaksın kardeşim. biri "bana gelmiyorlar" diye şikayet ederken, diğeri "sen bana geleceksin. ben sana değil" diyor... uçurum...
  • 2 sene önce yazmışım, adına da anla beni demişim. demek o zamanlar fazlaca yoğunmuş hüznüm, şimdiki ruh halimle çok da sevmediğim cümleler barındırsa da, olduğu gibi burada kalsın istiyorum;

    "yani kimse olamadın bana. içimi burkan ya da canlandıran herhangi bir şeyi paylaşamadım seninle. duvarımdın. sert. bir şey vardı, tarife sığmayan bir hırs, nefret, kabul etmeme durumu, karşı duruş... özü, özün kirliydi. duvarın çamurlu. bulaştı her çarpışta üstüme başıma. ellerim hep çamur. çünkü yıkmaya çalıştım o duvarı. acıdı ellerim.
    ama yıkılmaz duvarlar varmış. bildim. öğrendim. yumuşamayan kalpler varmış... yine de emeğimi sevdim ben. ben, emek vermeyi de öğrendim çünkü. duvara çarpmaların anlamını, emek emek yenilmeyi, yenilince 'denedim ben' diyebilmeyi bildim. öğrendim.
    emeğimin özü, özüm temizdi.

    yani, minnettarım aslında ben. bir 'olamamışlık'tan bir 'oluş' doğdu çünkü. ben de bir 'kimse' oldum. bir kız çocuğuna anne, bir babaya evlat... sonra dürüst oldum ben, kendime. kendi kendime öğrendiklerimle yeni bir yol buldum, yol da kendime...
    çamura bulanmaya alışkın olduğumdan, yolda düşe kalka ilerlemek sorun olmayacak bence. o yolda sakın karşıma dikilme!

    yani, bu bir iç döküş, "

    böylece kalmış... bitmemiş muhtemelen. neden yazmaktan vazgeçtim, neden sakladım, bugün neden karşıma çıktı bilmiyorum.

    dursun burada...
    *

    iş var güç var, bu nerden çıktı şimdi yahu?
hesabın var mı? giriş yap