• yeni kuşak edebiyatımızın başarılı öykücülerinden yalçın tosun'un yapı kredi'den çıkan ilk öykü kitabı. rafta görünce ismi çarptı beni önce. hemen aldım. adı yüzünden içinden keskin ve acı öyküler çıkacağını tahmin etmiştim ama bu kadar da beklemiyordum. hepsi çok güzel yazılmış öyküler. zaten 2011 notre dame de sion edebiyat ödülünü almış. aileler ve geçmişten gelen yaralar üzerine bir tür ağıt denebilir bu öyküler için. bu yüzden karanlık bir yerde duruyor. bir alıntı; ''kimseye, kendine bile tüm hayatını anlatmamalı insan. çünkü bu kötülüğü hiç kimse hak etmiyor.''
  • bir solukta bitirdiğim ve kesinlikle bir derdi olan yalçın tosun kitabı. edinmeli, okumalı.

    --- spoiler ---

    "sanki biliyordu bugün döneceğimi, en sevmediğim yemeği yapmış. ben gelirim diye belki her gün kereviz pişirmiştir bu kadın, ondan beklenir."

    --- spoiler

    http://www.radikal.com.tr/…27.11.2009&categoryid=40
  • biz ki yaralarımızı, acılarımızı herşeyden çok benimsedik; biz ki en çok onları koyduk yaşanmışlık hanesine; biz ki katillerimize aşık olduk ve ölüme defalarca koşarak gittik ve kanıksadık ölümü ve sonra aydık yolun nihayet başında olduğumuza; biz ki rengarenk kocaman bir çöplükte en gizli kalmış acımızı eliyle koymuş gibi buluveren şarkıları, şiirleri ve de şairleri kondurduk gönlümüzün orta yerine; bu kitabı da gecenin bir köründe öyle sevdik. kimsecikler görmedi.
  • ilk öykü aterina kitaba mıhlıyor sizi adeta, diğer öyküleri de bir solukta okumak, yutmak istiyorsunuz. dolayısıyla okuma zevkini sürdürmek ve merakı ayakta tutmak için en başa konmuş gibi geldi bana. söylendiği gibi "cezbedici unsurlar"ı var bu öykünün. favorilerimden olan ölüler uzar döne döne okunacak bir hikaye, bazı cümleleri beynimde yankılanıyor hala.
    çok yakıcı bir kitap olmuş, can acıtıyor. bir ilk kitap olmaktan çok öte.. borçlar hukuku derslerimizin tatlı sert hocasının on parmağında on marifet bir edebiyatçı çıkması da insanı gururlandırıyor, insana gaz veriyor tabiri caizse. eh artık bir de roman bekliyoruz hocamızdan.
  • cemil kavukçu'nun hakkında "yazarın bu kitapla türk öykücülüğünde yeni bir kanal açtığını düşünüyorum." diye bahsettiği kitap. zaten o beğendiyse vardır bir şey demiştim ama okurken evin içinde reklamını yapacağımı da düşünmemiştim. gittim kitaplığımda "bayıldığım kitaplar" rafına koydum, geldim.
  • okuyorsun bitiyor, altını çizdiğin satırları yeniden göz gezdirirken kitabı yeniden okuduğunu fark ediyorsun. keşke bu kadar kısa olmasaydı.

    "bu şehrin sabahlarına uyanmak istemiyorum."

    "yaşlılık böyle bir şey işte. insanın aklına geçmişten bir görüntü geliveriyor ansızın. mutluluk ve hüznün karıştığı -ama hep hüznün hâkim olduğu- birbiriyle ilgisiz anların kopuk resimleri. sanki yılların pis kokulu tortusu akıp gidiyor yaşlanınca, bütün o kirli duyguların çapağı temizleniyor. bir o iki duygu kalıyor geriye ve onların hatırlattıkları."

    "ve yeniden inanıyorum ki, bazen hiçbir şey güzel geçmiş bir çocukluk kadar acı vermiyor."

    "sizin yaşınızdayken insan ne çok şey yaşayacağını sanıyor. oysa öyle kısa bir hikâye ki bu."
    "sizin yaşınızdaki halimi hatırlamıyorum bile. birkaç ufak mutluluk ve hüzün anı hatırımda kalan."

    "şimdi de evlenme yaşın geldi diyor. evlenme yaşı: komikleme ad tamlaması. hayır baba. evlenmeme yaşımdayım ben. hem sevmiyorum erkekleri. kadınları çok sevdiğimden değil, yanlış anlamayın. erkeklere özel bir garezim var. aslında evlenmeliyim belki. böylelikle en azından birinin hayatını zehir etmem garanti olur."

    "asıl sahibini hiç bulamamış eski bir mücevherin, kendisine tanrı kadar yabancı bir cepte yol alışı gibiydi otobüsün arka tarafında, cama kafasını dayamış yalnız halim."
  • bakirkoy-taksim dolmus hattinda bana eslik etsin, kalin kitap alip kendime yuk etmemeyeyim, ince kitaplar tasiyayim dedigim bir zamanda kesfettigim bir kitap.. kitabin yazari yalcin tosun ayni zamanda hukukcuymus..

    http://www.ykykultur.com.tr/kitap/?id=2134

    --- alinti ---
    bir ilk kitap... olgun bir dille, dipdiri öyküler kotarıyor yalçın tosun. insana, dünyaya, çevresine, dahası kendi içine eğilip bakma gözü pekliğini gösterirken dostluğu, sevgiyi, mutluluk arayışını da hüzünle dillendiriyor. dile gelmeyen, onun kaleminde incelikli bir kurguyla, alttan alta duyuruluyor.
    bu kitabı, yeni öykücülüğümüze hatırı sayılır bir katkı olarak da görüp okumalı.
    kamyonetin bıraktığı toz dumanı çöküp her şey eski haline büründüğünde, hâlâ yolun başında duran iki küçük çocuğun ceplerinden, unutmabeni çiçeklerinden örülmüş birbirinden habersiz iki kolye sahibini bulamamanın verdiği hüzünle öylece sarkıyor.
    --- alinti ---
  • ölümcül şeyler'in arasına mesela naif bir platonik aşk halinin pek güzel ifadesini de iliştiriverip, darbesini arttıran öyküler bulunduran kitap:

    "gece olup yattığında benim gibi o da sadece ikimizin yer aldığı, kısa, büyülü, parça parça biriken bu anları düşünüyordur belki, kim bilir."*
  • en mutlu olduğumuz dönemde, yani çocukluğumuzda kimlerin bizde yaralar açtığını alıp önümüze koyan kitap.

    yalçın tosun'un okuduğum ilk kitabı idi daha sonra peruk gibi hüzünlü ve dokunma dersleri kitaplarını okudum. ama hiçbiri bu kitap gibi dilimde acı bir tat bırakmamıştı.

    "gözlerimi tekrar kapattım. uyuyormuş gibi, anlarsınız. yoksa anlamaz mısınız? hiç yapmadığınızı söylemeyin lütfen. hayatın ağırlığını başka bir yerden tartmak için yapılan şeylerden biridir bu. çocukken yeni yakılmış sobanın çıtırtılarına uyanıp, yorganım gözlerimin hemen altına kadar örtülü bir halde, kahvaltıyı her sabah aynı sabırla hazırlayan annemi yarı açık gözlerle ve şaşkınlıkla izlerken aldığım zevke benzer bir durum denebilir. yorganı indirdiğiniz an artık günün gerçeği hüküm sürmeye başlar ve siz de onun bir parçası oluverirsiniz."
hesabın var mı? giriş yap