• - ne dedim ben sana? evin içinde top oynanmayacak demedim mi?
    + dedin...
    - o top her yeri kırıp döküyo demedim mi?
    + dedin...
    - etrafı ben temizliyorum demedim mi?
    + dedin...
    - sonra yoruluyorum, akşam babanla kavga ediyoruz demedim mi?
    + dedin...
    - yüz bulamayınca baban başka karılara gidiyo demedim mi?
    + dedin...
    - sonra beni boşuyo, onlarla evleniyo demedim mi?
    + dedin...
    - nafakayı yatırmıyo, açbilaç kalıyoruz demedim mi?
    + dedin...
    - para kazanmak için vücudumu satmak zorunda kalıyorum demedim mi?
    + dedin...
    - milletten hastalık kapıyorum doktor doktor dolaşıyorum demedim mi?
    + dedin...
    - çare bulamıyorlar, yataklara düşüyorum demedim mi?
    + dedin...
    - sonra bir kış gecesi ölüp gidiyorum demedim mi?
    + dedin...
    - e, ne bok yemeye oynuyosun daha bu topu?
    + seni özlüyorum...

    (bkz: yiğit özgür)
  • tecrübeme göre sonu her zaman hüsran olacak eylemdir. çünkü anneler her zaman haklıdır ve her şey onların dediği gibi olur.
  • annelerin olayların sonucunu önceden doğru tahmin edebilme gibi bir yeteneklerinin olduğunu göz önünde bulundurursak son derece yanlış bir seçim. annemin tecrübelerimle de sabit olan bir lafıyla girimi kapatıyorum: anne lafı dinleyen dağları aşarmış, anne lafı dinlemeyen yarı yolda şaşarmış.
  • annem dün öğlen rahatsızlandı telefon açtılar işten çıktım eve gittim. yataktan kalkamıyor aile doktorumuzla görüştük korkulacak bir şey olmadığını vertigo atağı geçirdiğini söyledi , sabit olarak yatmasını ve önerdiği ilaçları almasını istedi. rahatsızlanmadan önce pazara gitmiş çilek almış kesmiş ve şekere yatırmış, niyeti reçel yapmak.
    akşama doğru biraz daha iyi oldu , yine yataktan kalkamıyordu ama daha bi kendindeydi. çilekleri yiyin dedi. biraz sonra yine söyledi. bende sürekli tamam tamam yeriz diye geçiştiriyordum. sonra madem annem reçel yapmak istemiş bende reçel yapayım dedim. ( daha önce hiç reçel yapmışlığım yok ). tencereyi kısık ateşe koyup salona geçtim. hasbel kader kanalları gezerken rio olimpiyatları kano yarışlarını gördüm. kadınlar finali , tekler , çiftler derken bayağı bi takılmışım tabii, nasıl olduysa sonra aklıma birden reçel geldi mutfağa koştum sanki içerde birini boğazlamışlar , ocağın üstü, fırın , yerler her taraf kıpkırmızı, sıcak ve yapış yapış. iki saate yakın sürdü tamamen temizlemem. fırının kapağının kolunu bile söktüm içinden reçel damlıyordu. en son yerleri ciflerken bir kez daha anne sözü dinlememenin sonunun her daim berbat olduğunu farkettim. o çilekleri yiyecektim olacaktı bitecekti.

    sözün özü anne sözü dinleyin.
  • çocukken anne sözü dinlemek tabi ki faydalı ama belli bir yaştan sonra hala annenizin sözünü dinlerseniz hayatınızın en büyük hatasını yaparsınız. çünkü annenizin kararları ona uygundur. size en uygun kararı ancak ve ancak siz verebilirsiniz. özellikle de sevgili ve eş konusunda sizi son derece yanlış yönlendirebilirler. mesela benim annem bana defalarca eş adayı buldu. bir de tanımadığı bu insanları bana bir övüyor bir övüyor sormayın. tanıştım hepsi fos çıktı. benim bulduğum en kötü aday bile onunkilerden bin kat iyi.

    bir de anneler nedense çocuklarını beceriksiz ya da saf görüyor. bu nedenle çocuklarının bulduğu eş adayı kadın olsun erkek olsun onların gözünde potansiyel terörist imajı çiziyor. en azından benim anneme göre öyle. oysa kendi arkadaşlarının oğullarının/kızlarının hakkında hiçbir fikir sahibi olmamalarına rağmen onları adeta bir pırlanta olarak size sunabiliyorlar. uzun lafın kısası bu tür önemli kararları alırken annenize ve onların hislerine sakın güvenmeyin.

    başka bir konu da yine annelerimiz çoğu zaman ya tamamen eğitimsiz ya da bizden daha az eğitimli ama nedense her konuda çok bilmişler. onların daha az eğitimli olduğunu ve aslında sizin verdiğiniz kararların çok daha yerinde olabileceğini asla aklınızdan çıkarmayın. örneğin ben küçük bir şehirden büyük bir şehre taşınmayı çok istediğimde beni bu karardan vazgeçirmek için çok uğraştı ve de bana bu konuda ağır suçlamalarda bulunarak bana kendimi çok kötü hissettirdi. ama ben vazgeçmedim ve sonunda onunla beraber taşındık. şimdi yaşadığımız yerden çok memnun ve sanki bana hiç engel olmaya kalkmamış gibi davranıyor.

    dahası annelerimiz de her zaman annelerinin sözünü dinlemiyor ki. tabi onlar da iyi yapıyor. mesela anneannem miras konusunda dayıma şeriat hükmünde miras bırakılmasını istemiş. yani mirasın çoğunun dayıma bırakılmasını istemiş. bu konuda ona çok sinirliyim gerçekten. cahil kadın okuma yazma bile bilmiyordu. ayrıca 4 çocuğunu hastayım ya da tarlada çalışacağım diyerek en büyük olan anneme baktırmış. dayım ise en küçük ve zaten el bebek gül bebek büyütülmüş, üniversitede okutulmuş, dedemden kalan 3 katlı yeni bir eve konmuş bir adam. annem de tabi annesinin sözünü dinlemeyecek ve mirastan hakkı neyse onu alacak. bence bunu çoktan hak etti. hatta az bile alıyor.

    diyelim ki siz annenizin sözünü dinlediniz ve netice kötü oldu. bu durumda bile şöyle diyerek su yüzüne çıkıyorlar: "ne yapayım, benim sözümü dinlemeseydin. aksini yapmayı çok istesen zaten benim sözümü dinlemezdin. demek ki senin için o durum çok da önemli değilmiş". annenizin sözlerini tamamen göz ardı edin demiyorum ama yine de siz siz olun belli bir yaştan sonra anne sözü dinlemek konusunu iki kere düşünün.

    siz kendinizi, arkadaşlarınızı ya da eş adayınızı daha iyi tanıyorsunuz. kendi istek ve ihtiyaçlarınızı daha iyi biliyorsunuz. anneniz sadece dışarıdan bakan bir gözlemci ve sadece o anki ruh hali ya da içgüdülerine dayanarak hareket ediyor. anneniz bir ilişki uzmanı, psikolog ya da eğitim danışmanı değil. o da bu nedenle yani donanımlı olmadığı için aslında çok baskı altında. eğer gerçekten yardıma veya akıl almaya ihtiyacınız varsa bir uzmana ya da önceden eğitim, ilişki v.b. konularda başarılı olmuş güvenebileceğiniz insanlara danışın.

    nil karaibrahimgil de son çıkan kitabının arka kapağında benzer görüşler ifade etmiş:

    "başkalarının kriterlerine göre seçim yapma.o zaman başkalarının gideceği yerlere gidersin. oralarda ne işin var?"
  • tabi bi de anne sözü dinlerken ki masumluğa sahip olmamaktır.
  • mutlaka terslikle sonuclanan tehlikeli davranis bicimi... oglen sicaginda sokaga cikma der, cikarsin bisiklete binip kafani yararsin. havuz kenarina gitme der, gidersin dusup kafani carparsin nefesin kesilir. cok sakattir anne sozu dinlememek.
  • akıllıca bir hareket değildir. annelerin arkadaslarin tehlikeli olanlarini gözlerinden tanima gibi bir yetenekleri vardir, kiz arkadaslarin hayirli* olanlarini da çok iyi tespit ederler. tabi uyarilari genelde "yok ya iyi kizdir/çocuktur o" diyerek geçistirlir ama er geç hakli olduklari ortaya çikar. bütün bunlara ragmen her seferinde "bu sefer yanilacaksin" diyerek bastan baslanir...

    edit : bi daha sözünü dinlemeyen top olsun aha yazıyorum şuraya.
  • taş olmakla sonuçlanabilir eylem.
hesabın var mı? giriş yap