• mükemmelliyetçi annelerin vazgeçilmezidir.

    odakları her daim olumsuza kayar, çünkü sorun olarak addettiği şeyi mutlaka çözmek ister. çözene kadar rahat etmez, ettirmez.
  • pesimist olmamızı sağlayan en büyük etkenlerden biri olduğunu düşünüyorum. en kötü tarafı ise aklımıza kesinlikle gelmeyecek şeyleri inatla ve ısrarla beynimize yerleştirmesidir; sonra ha babam paranoya.
  • sanırım benim jenerasyonumda yetişen çoğu kişinin ortak derdidir. hiç takdir etmez, sürekli eleştirir. herşeyin negatif yanlarını görür.
  • türkiye'de malesef son derece yaygın olan anne alışkanlığı. çocuk sorumsuz olmasın diye sürekl kaşları çatık, takdir etmeyi bilmeyen, hayatı kendisine de çocuğuna da zindan eden kişiler ortaya çıkıyor.
  • insanı hayattan soğutur ve fotosentez yaparak hayatını sürdürme noktasına getirir.
  • üniversite sınavına hazırlandığım sıralardı... o kadar abartmıştı ki, "senden bir bok olmaz" demişti her zamanki kavgalarımızın birinde.

    nasıl hırs yaptıysam artık, odtü'yü kazanmıştım o gazla. meğer haklıymış rahmetli, üç sene sonra atılmıştım.
  • empati kavramının türkiye karşılığının "aynı şeyi senin anana, bacına yapsalar" olmasından kaynaklanıyordur, yani bu teoride bacılar da sürekli olarak olumsuz düşünür.
  • ruh hastası olarak yetişmeme sebep olan anne tipi. bi kere de eleştirme. bi kere de öv be kardeşim. yok ama. nerede. baskıcı ve sürekli aman bir şey olur sen yapamazsın da cabası. bu kadar korumacı bu kadar olumsuz bu kadar öz güveni siken şekilde yetiştirmeyin şu cocuklarınızı. sonra vay efendim neden anneni sevmiyorsun.
  • her planlı seyahat öncesi kendini gösteren oluyor bazen. her şey planlanmış, uçak bileti, otel parası, araba kirası ödenmiş. gitmeden önce "ne yapsan, gitmesen mi acaba" diye patlatıyor kaygı tümcesini. ilahi anneler...
  • bu annelerin daima mutsuzluk içinde yaşamalarına sebep olan durum.

    her zaman bardağın bıraktım boş tarafını görmeyi, bomboş görerek yaşayınca söz konusu anneler, mükemmelliğin bir türlü oluşamadığı gerçeğiyle hayatta hep eksiklik hissinde giderler. vardır sıkıntılar gerçekten de, ama sadece onun merkeziyle bakınca dünyaya çekilmezlik hem kendilerine olur hem de çevresine.

    bir de anlatılamaz bu durumunun kötülüğü. durduk yere yapılan eleştiri gibi algılamaya giderler, söyleyenin tek derdi "sen kötüsün!" demekmiş gibi algılarlar. söylenen şeyi değiştirmeye çalışmak mı? çözümcülük mü? o da ne ki olumsuz anneye göre?
hesabın var mı? giriş yap