• bir iddiaya gore puma avinin pesinden surdurdugu kosuyu her zaman avinin cussesine gore ayarlarmis. buyuk bir hayvanin pesinden daha cok , kucuk bir tavsanin pesinden ise daha az kosarmis. cunku puma denen akilli hayvan, kosarken harcadigi enerji eger avindan elde edecegi enerjiden daha az ise kosmayi birakir yenilgiyi kabullenirmis. aptal puma sendromu ise bunun tersini yapan , bos isler icin gereginden fazla enerji tuketen insanlar icin kullanilan bir deyimdir.
  • pumayı bilirsiniz. hani vahşi kedilerin uzak atalarından. yaklaşık iki metre uzunluğundaki benekli yırtıcı. birçok özelliği ile ünlüdür bu ormanların harika kedisi. ama en çok ta hızlı ve kıvrak koşusu ile tanınır. avının peşinedüştüğü andan itibaren giderek hızlanan ve vücudunun tüm eklem ve kaslarını ortaya koyan hareketlerini seyretmek bir zevktir. bu ölüm koşusu bazen pumanın , bazen ise hayatı için koşan kurbanın zaferi ile sonuçlanır.

    peki bir puma avının peşinden ne kadar koşar? işte ormanların vahşi avcısını uygarlıkların kurucusu insan’a örnek yapacak olanda pumanın bu özelliğidir. puma avının peşinden sürdürdüğü “ölüm koşusunu” her zaman avının cüssesine göre ayarlar. yani bir ceylan ele geçirmek için koştuğu süre ile, bir tavşanın peşinden geçirdiği süre asla aynı değildir. çünkü puma akıllı bir hayvandır ve koşarken harcadığı enerji miktarı, avdan elde edeceği potansiyel enerji miktarını aştığı anda puma koşmaktan vazgeçer. yenilgiyi kabul edip başka av arar. bu nedenle ceylanın peşinden fazla, tavşanın peşinden çok daha az koşar.

    işte “aptal puma sendromu” bunun tersini yapan insanların ruh halini ifade etmek için, yani bir tavşanın peşinden yıllarca koşan , sonra da yakaladığı avı bir öğünde bitiren akılsızlar için kullanılır. başarının sırrı pumalıktan, yani harcanan emek, ulaşılan sonuç ilişkisindeki dengeyi iyi saptamaktan geçiyor.
  • az kazanc icin gereginden fazla emek, para ve zaman kaybedilmesi anlamindaki mecazi ifade. girdi maliyetinin ciktilardan buyuk olmasi, sonucta ortaya zarar cikma durumu.
  • puma alanin agzina verirler diye daha önce özetlenmis sendrom.
  • simdi efendim malumunuz, yirtici kediler ailesinin orta boy akilli üyelerinden biri olan puma hayavanatinin, matemetiksel hesaplarinin yanlisliklarla sonuclanmasina veyahut inadinin menfi akibetlerle sonuclanmasina sebep olan ahvalin bir baska adidir aptal puma sendromu.

    simdi bu güzelim hayavan yakalayacagi avin karsiligi olan enerjiyi bu avi avlarken harcarsa bu ava hic girismez. eger av sonucunda kazanagi enerji avi avlarken kaybettigi enerjiden fazlaysa kari varsa bu isten ise girisir. eger av basladiktan sonra sonucun olumsuz olacagini kesitirirse avi da birakir artik kosmaz pesinden daha. genelde cok kucuk hayvanlarin pesinden de cok kosmaz. büyük hayvanlarin pesinden kosar enerji kari olmasi icin.

    bu esi benzeri bulunmayan vasiflarin sahibi olan insan da en guzel, hata yaparak ögrenir; dogasinda vardir hata insanin. dogasinda hatanin ve hatalarin cok kez bas roll oynadigi bir film olan insanin, hayatinda hatalari bahane etmesi, ders almayip bu sendromu idrak ederek yasamasi, "insan yapar hata, olur öyle," demesi de cok dogru olmasa gerek.
    yap ama anla! tekrar yapma! hic bir insan ne kadar mükemmelliyetci olursa olsun mukemmel olamaz. sana göre olsa da, disi seni ici de söz konusu olan mükemmel sayilan insani yakar... eger ben mükemmelim diyorsa zaten havsalasina attir at cöpe...

    neyse budur vesselam aptal puma sendromu.

    (bkz: mehmet sabri genc)
  • “tanrım, bana bir daha böyle bir zafer verme!”

    ***

    pirus zaferi * metaforunu duydunuz mu hiç?

    kazanılan zaferin verilen kayıplardan sonra anlamsız hale gelmesini ifade eder.

    aptal puma sendromuna kapılan grek kralı pirus'un *; roma'ya karşı, devasa ordusunu kaybederek kazandığı zafer için “romalılar'a karşı bir zafer daha kazanırsak, tamamen yok olacağız.” ifadesini kullandığı rivayet edilir.

    zira her şeyini kaybetme pahasına ve yüksek bedeller ödenerek kazanılan zafer; gerçek bir zafer değil, aksine “yenilmeye mahkûm bir galibiyet”tir.

    diğer bir deyişle; mağluptur bu yolda galip..

    ***

    oysa bu zaferi kazanmaktansa, “puma”ların yaptığı gibi geri çekilmesi, pirus için daha kazançlı olacaktı.

    şöyle ki; akıllı bir hayvan olan puma her zaman avının cüssesine göre koşuşunu ayarlar.

    örneğin bir ceylanın peşinden koşarken harcadığı süre ve enerji miktarı ile bir tavşanın peşinden koşarken harcadığı aynı değildir.

    tıpkı fiyat/kalite performansı gibi; koşarken avdan elde edeceği potansiyel enerji miktarını aşarsa koşusundan vazgeçip yenilgiyi kabul eder ve kendine başka bir av arar.

    ***

    "insanın en zavallı hali, kendini bilmez ve yönetemez olduğu zamandır." der montaigne.

    takıntılarının kurbanı olup, her şeyi bildiğini sanarak herkesi yönetmeye çalışan "aptal puma"lar, insanın kendine kör olma halinin en güzel örneklerindendir.

    hırslarından gözleri dönmüş bir şekilde, bütün çaba, emek ve enerjilerini nefislerinin bitmek bilmeyen arzuları peşinde kullanıp, ömürlerini boşa harcarlar.

    burada en büyük kayıp; zamandır.

    demem odur ki; “aptal puma”lar “attığım taş ürküttüğüm kurbağaya değiyor mu” diye düşünmeyen ve aslında ceylan peşinde koşmaları gerekirken, tavşan peşinde telef olanlardır.

    ***

    şimdi düşünün bakalım; sizin yıllardır peşinde koştuğunuz, inatla tüm enerji ve zamanınızı harcadığınız “tavşan” ne?

    ***

    dilerim ki bundan sonra “aldığınız ışık, yaktığınız muma değer.
  • sonuçları eylemin maliyetini karşılamayacak bir işe hiç girişmemek gerektiğini anlatan sendromdur. türkçede "attığın taş ürküttüğün kuşa değmez " şeklinde geçen ve tam olarak bu sendromun anlamını karşılayan hoş bir atasözü var. temelde ikisi de bir maliyet analizini anlatıyor; kısaca sonucunu kesin olarak kestirmediğimiz bir iş için çaba harcarken dikkatli olmalıyız tıpkı avının peşinden giden pumalar gibi. zira iş maliyetini ve eylemin sonuçları kesin bir hassasiyetle hesaplamak mümkün değil. ayrıca çabalarken eyleme geçmeye değeceğine inanmak da gerek. ama bazan inanmak da kafi gelmez. çünkü inançlar da kolayca yıkılabilir. dolayısıyla esas mesele bir puma kadar soğukkanlı ve stratejik düşünebilmektedir. sendromun saçma sapan ismine rağmen hem de...
  • memleketimdeki tutunamayan potansiyeli yüksek insanların ekseriyetinin farkında olduğu gerçek. sendromumuzdur net.
  • prof.dr. şaban teoman duralı'nın sorun çağının anatomisi ya da çağımızın felsefece teşrihi olarak adlandırılan derleme yazılarının ve kendisi ile yapılan söyleşisinin yeraladığı kitabı yayına hazırlayan ve derleyen mehmet sabri genç'in, kitaba önsöz olarak sözbaşı adı ile yazdığı bölümde bahsettiği, almanyada felsefe ve psikoloji okuyan öğrencilere verdiği konferanslarda anlattığı ve kendisine ait olduğunu söylediği toplumsal psikolojide kullandığı bir örnek.

    amerika'da puma almanya'da dağ aslanı olarak adlandırılan pumalar eli silahlı insandan başka bir şeyden korkmazlarmış ve insana benzer bir çığlık çıkarırlarmış. verilen örnekten gidersek; bir puma 500 metre ötede duran bir tavşanı avlamak istemez, çünkü tavşanın 500 metre daha koşacağını ve toplamdaki bu bir km'yi puma'nın 2000 kalori harcayarak koşacağını ve tavşanı yakaladığında ise 1000 kalori elde edeceğini ve tüm bunları pumanın zekası ve içgüdüsü hesaplayacağını bu yüzden de tavşanı yakalamaya yeltenmeyeceğini belirtir mehmet sabri genç. bir pumanın bir ceylanı avlamak varken bir tavşanı avlamayacağını yazar. bu örneğe göre aslında aptal puma yoktur, aptal insanlar ve toplumlar vardır. mehmet hoca bu örneği toplumsal psikolojide "irade hürlüğü" bağlamında kullanıyor. insanlar irade sahibi oldukları için seçme hürriyetleri ve kabiliyetleri vardır. istediğini seçen insan ve toplumlar ceylan dururken tavşanı seçtiklerinde aptal durumuna düşüyorlar.

    buradan hareketle doğru, ahlâki ve değerli olanı seçmeyen insanlar-toplumlar içgüdüsü ve zekası ile hareket eden ve bir hayvan olan puma kadar tutarlı davranamıyorlar. kendilerine verilen akıl ve irade sahibi olmalarına rağmen insanoğlu bu ayırdedici özelliğini kullanmamaktadır. insanlara şunu bunu yap gibi bir bildirimde ve emirde bulunmak zor, iradeleri ve akılları var. bunu yapabilecek yegane ve kesin gücün din olduğunu söyler mehmet sabri genç.
hesabın var mı? giriş yap