• benim için tanım şu: ağlatan bir jethro tull şarkısı.

    bu şarkıyı ilk kez 1997 yazında dinlemiştim. şarkı çok tuhaf ve güzel gelmişti. kendini 10 kez dinletiyordu. kadıköy'de fenerde sarhoş olduğum bir gün, minibüsle eve dönerken walkmanimle bu şarkıyı dinliyordum, solo başladığında ağlamaya başladım. neden ağladığımı bilmeden ağlıyordum. hayır şarkı aşırı duygusal bir şarkı değil, bir şey de hatırlatmadı bana.

    bir teyze beni seyretti 1-2 dakika. ben salya sümük devam ağlamaya. teyze dayanamadı, sordu:

    - oğlum neden ağlıyorsun?
    - bilmiyorum teyze...

    aradan birkaç gün geçti. bir arkadaşıma olayı anlatıyorum, durup dururken ağladım diye. ama o anda aqualung dinlediğim detayını söylemedim. arkadaşa "ha bu arada bir şarkı var aqualung diye, dinle bak" diye başladım şarkıyı anlatmaya. "değişken bir şarkı. hem neşeli hem hüzünlü" filan diyorum. merak etti, dinlettim. "ilginç" dedi, fakat fazla da ilgilenmedi.

    aradan yine birkaç gün geçti. evde bu arkadaşı bekliyorum. saat 22 oldu. meraklanmaya başladım, neden hala gelmediğini merak ediyorum. o akşam bize gelecekti, takılacaktık. bekle allah bekle, yok. sonra telefon çaldı. arayan o. "abi ben kadıköy'deyim, çok sarhoş oldum, gel. minibüslerin kalktığı yerdeyim"

    koştum. baktım minibüslerin kalktığı durakta kaldırıma oturmuş, ağlıyor.

    - geldim. neden ağlıyorsun?
    - bilmiyorum. sarhoşum çok.
    - hadi gidelim.

    bizim şapşal arkadaşlar toplanıp birkaç şişe ucuz viski almışlar. bolbol içmişler, bolbol kusmuşlar. bütün hepsi evlerine zor gitmiş.

    tüm durak sakinleri ben gelince etrafımıza toplandı. arkadaşımın durumu nedeniyle endişelenmişler. sağolsunlar ilgilenmişler de oldukça, su vermişler, bana telefon etmesine yardımcı olmuşlar filan. neden ağladığını sorup cevap alamayınca korkmuşlar. teşekkür ettim. son olarak taksi çevirdiler bizim için.

    eve gittik. bizimki ancak sabah kendine geldi, konuyu açtım tabi.

    - lan noldu sana?
    - abi sarhoştum. minibüse doğru yürürken senin şu aqualung'ı dinliyordum. tam minibüse binecektim, solo başladı. çok ağladım lan. neden bilmiyorum.
    - aa geçen gün beni de ağlattı lan şarkı.
    - ulan ben anethema dinliyorum da ağlamıyorum. ne alaka lan?
    - bilmiyorum.

    açtık aqualung dinledik ağlıyor muyuz diye baktık. ağlamadık tabi.

    yıllar yılları kovaladı. arkadaşımın babası öldü geçen gün. cenaze sonrası oturuyoruz gece. "müzik açalım, sessiz sessiz dinleriz" dedi arkadaş. 15-20 dakika winamp ne verdiyse dinledik. sonra bu şarkı çıktı, randoma bak. yıllar önceki olayı hiç hatırlamadan dinliyorum şarkıyı. gözlerim doldu, şarkıyı ilk dinlediğim zamanlar geldi aklıma. bu arada yanımdaki adamla ne kadar uzun süredir arkadaş olduğumu düşündüm. gözlerim dolmuş... şöyle bir kafamı çevirdim, bir de ne göreyim: bizim ki ufak ufak ağlıyor. göz göze geldik. aynı anda şöyle bir ifade çıktı ikimizden de:

    - siktir lan!

    kapattık.

    (bkz: bu da böyle bir anımdır)
  • efsane jethro tull albumu ve sarkisi ve de bu sarkiya konu olan karakter

    aqualung toplum tarafindan dislanmis, parklarda uyuyan,hiçbir etik kaygisi olmayan, çevresine tamamen yabancilasmis ve yasama bir gozlemci olarak katilan muzmin ayyas kisi olarak betimlenmistir bu albumde
  • ian anderson bu albümün kapağını karısının (sanırım şimdiki değil de o zamanki karısının) -ki fotoğrafçılıkla uğraşırmış- sokakta çektiği evsiz ve perişan bir adamın fotoğrafından esinlenmiş ama gene de her albüm kapağında görebildiğimiz gibi adam sanki ian anderson'dır inatla
  • her saniyesine ayrı ayrı bayıldığım jethro tull şaheseri. müzik tarihinin en iyi şarkılarından biri.
  • patates soyuyorum ve itunes kafasına göre şarkı çalıyor, bu geldi. önceleri patates konusunu esas alarak gerçekleştirdiğim bir tefekkür seansının [burda o da (bkz: patates/#26650913)] içerisinde ve hatta tam ortasında olduğum için çok dikkatle dinlemiyordum ve fakat şarkının ortalarına doğru ian anderson'ın tek klasik gitarla takıldığı sonra baslı piyanolu davullu coşan ve arkasından tesadüf olamayacak mükemmellikteki gitar solosunun girdiği bölüm (ki şarkının yarısını oluşturuyor bu bölüm dediğim) geldi.

    işte tam o an ben şarkının ne müthiş bişe olduğunu hatırlayıp ve tefekkür halinden çıkıp dünyaya dönmek suretiyle 'ananı sikiyim bee' şeklinde bi coşku tepkisi vererek sesi açmak için bıçak tutan (ve benim bu gerçeği çok geç fark ettiğim) elimi birden bilgisayara doğru götürüp, amacıma ulaşamadan bıçağı ekrana saplamış bulundum.

    bu böyle bi şarkıdır işte. adama dünyayı unutturur, ölü ördeğe çevirir.
  • ünlü, ünsüz pek çok müzisyeni veyahut müziğe gönül vermiş insanı etkilemiş senelerce. sevenlerine amme hizmeti mahiyetinde olsun;

    ronnie james dio (fazla lafa gerek yok )
    chips (70'lerin soundu yeter diyenler için)
    simeon soul charger (iyi mi? iyi, biraz amerikan ama)
    the pure ages (yunanistan kökenli bir grup, ben tatmin oldum)
    innermost feeling (saçlar ilginç, cover dinlenebilir)
    hortus animae (dikkat death metal)
    ve
    emrehan halıcı - ankara müzisyenleri (elbette favorim)
    sonra
    fabrika ayarlarınıza geri dönmek için (martin barre der giderim)
  • dinlendirici ve hüzünlendirici müzisyen

    http://www.myspace.com/aqualung
  • travis, coldplay ve keane ortaklaşa bir albüm çıkarmışlar da bizi yiyorlarmış gibi hissettiren grup. o kadar güzel, o kadar naif.
  • jethro tull grubunun es gecilmemesi gereken parcalarindan birisi. hele hele konser kayıtlarına ulaşma şansınız varsa bir de öyle dinleyin...
hesabın var mı? giriş yap