• tadından yenmeyen salataların yapıldığı mekan.
    diğerleri de fiyatından dolayı yenmiyor.
  • raviolisi tabağın dibi gözükecek şekilde servis ediliyor, sayarak koyduklarını falan tahmin ediyorum, hatta sayabilir miyim diye bir göz gezdirdim yaklaşık 15 tane vardı! garsonu çağırdım; dedim ki:

    b: - bu niye bu kadar az, birçok yerde makarna yedim, hiç böyle azını görmedim.
    g: - efendim bizim porsiyonlarımız böyle.

    sonra şefe bir sorayım dedi, gitti geldi:

    g: - böyle bizim porsiyonlarımız.

    dedi tekrar.

    b: - vallahi dedim enteresan, bunla doymak pek mümkün görünmüyor, komik de bir görüntüsü var, fotoğrafını çekip internette yayınlasam herkes güler dedim.

    ne dese beğenirsiniz:

    g: - bazılarına bu porsiyon fazla bile geliyor.
    b: - 20 yaşında diyet yapan kızlara fazla geliyordur herhalde yoksa pek birine fazla gelecek gibi durmuyor.
    g: - atıştırmalık bir şeyler alın isterseniz?

    tabi tabi atıştırmalık da alacağım, cüzdanı orada bırakacağım, sen normal doyurucu porsiyon yemek getirme, ben atıştırmalık alayım, onu alayım bunu alayım. daha da gitmem ara cafe'ye eksik kalsın.
  • ortamını ve tarzını zaten severdim ama dün resmen beni benden aldı mest etti.
    neden mi? çünkü yan masamda şener şen, uğur yücel, olgun şimşek, meltem cumbul, yonca evcimik ve ara güler oturmuş sohbet ediyorlardı. ve biz ne konuştuklarını bile duyabilecek kadar yakınlarındaydık. çok neşeli ve çok sıcakkanlılardı. bu da böyle bir anımdır.
    kullanici girisi sahidimdir.
  • istanbul'daki en karekterli kafe. her guzel $ehirde bulunmasi farz olan mekanlardan, ya$anmi$lik izlerinin icinizi bir ho$ ettigi yer. tombi$ kofteleri nefis. servis icin getirdikleri siyah beyaz fotograflardan ikisi odamin duvarini susluyor. keyfin birazini yaninizda goturebiliyorsunuz yani . ticari karin doyurma yeriyim ben diye bagirip, ezmiyor sizi. ben bir sanat eviyim, karnin aciktiysa bu da koftelerim diyor kibarca. istanbul'a gidince mutlaka gidilesi yerlerden...
  • dun aksam bahcesinde yemek yerken cantamın calındıgı cafedir burası. ortamda ne dilenci ne tinerci olmaması ve yan masadaki kadınlardan şüphelenmem maalesef içimde kaldı söyleyemedim, cunku cantam calındı diye bagırırken bana bakan sadece garsondu ( işte insanlık ), işletmecisi benden hesap almadı, buyuk incelikti, kredi kartımı iptal ettireyim diye bankaları aradılar (iyilik).
  • fiyatlarının astronomik uzayda nasıl fotoğraflanabileceğini düşündüğüm dünya mekanı. anlar arası yedim içtim onda ama onun benden yeme içme derdini anlayamadım.
  • konumuna, yemeklerine, tatlılarına, salatalarına, hızına hiç bir diyeceğim yok. seviyorum hatta.
    ancak nakit ödemelere asla ve zinhar kasa fişi kesmemeleri beni deli ediyor. kasadaki hatun o kadar suratsızca tersliyor ki insanı, kendisini tersyüz etmeye hazır cazgır kişiliğimi kışkırtıyor.
    yakın zamanda beyoğlu defterdarlığı'ndan biriyle bu müessesede kahve içmeye gideyim, ödemeyi de nakit yapayım diyorum.
  • ara güler'in sıklıkla ziyaret ettiği, bu ziyaretlerinde de zaman zaman diğer müşterilerinin ilgisiyle karşılaştığı kafedir.

    aşağıdaki alıntı ara güler'in 17 ağustos 2008'de hürriyet gazetesinde çıkan röportajından alınmıştır:

    "en can sıkıcı bulduğunuz şey?

    tanımadığım insanlar gelir, askıntı olur, sıkılırım. kafede otururum beş dakikada bir gelirler benimle resim çektirmek isterler. meşhur olduğumu düşünmüyorum. meşhur olmak kadar aptalca bir şey yoktur. ruh hastaları meşhur olmak ister"
  • burda balkan kebabı yiyip de begenmeyeni dövüyormuş ara güler.
hesabın var mı? giriş yap