• yıl 2001 hacıhüsrev'e tayini çıkmış bir öğretmenim. maslak'ta yaşıyorum. o zamanlar metro sadece 4 levent'e kadar. sabah otobüsle trafikte metroya git. oradan mecidiyeköy'de in yine otobüs bekle. bindiğim otobüs hacıhüsrev'e girmiyor yokuşun altında kasımpaşa yolunda bırakıyor. sabahın köründe o yokuşu tırman, çekilecek dert değil. bisiklet aldım.

    maslak'tan bisikletle 4 levent'e geldim, oradan metroya attım bisikleti (bisikletten de ekstra geçiş ücreti istediler ve sabah bu saatlerde bisikleti sokma uyarısı da aldım aslında haklılar yer yok bisiklete) osmanbey durağında inip, feriköy üzerinden gittim okula. bu iş böyle olmayacak diye feriköy'de oturan arkadaşların apartmanına koymaya başladım bisikleti oradan okula gidiyorum ama 2 gün geçmedi bisikleti çalmaya çalışmışlar, kilidi kıramayınca da lastikleri parçalamışlar.

    bu alternatif de olmadı dilekçe yazdım metro amirliğine. otobüs bile geçmeyen yere tayin oldum çevreci bir araçla okula gidiyorum ama siz bisikletimden ücret alıyorsunuz diye yazdım. hemen cevap geldi, görüşmeye çağırdılar. bisikletinizden ücret almasak da o saat uygun değil gelin en iyisi osmanbey'e bizim metrodaki odalardan birine park edin bisikleti buradan alırsınız işe gidip gelmek için dediler. böyle gidip gelmeye başlamıştım.
  • her gün yaptığım. zaten arabam da yok. (bkz: göttingen)
  • herkes kendi penceresinden bakıyor ve imkansızlığından dem vuruyor. arkadaş kimse demiyor ki size takım elbiseyle yağmur çamur derken taa ebesinin hörekesindeki işinize gidin.. adamlar çıkmış bağdat caddesinde, kadıköyde slogan atmış insanların dikkatini çekmiş, ne güzel.. haftasonu arabanıza binip avm avm dolaşacağınıza gelin bisiklete binin, işiniz evinize yakınsa mutlaka bisiklet kullanın ulaşım için, kalıbımı basarım çok daha pozitif başlarsınız güne.
    ayrıca o çok övünülen double yollar yapılıyor da bisiklet yolları akla bile gelmiyorsa hep birlikte bağıralım bisiklet yolları için!
    bide şu var,
    (bkz: at ile türkiye turu)
  • "arabadan in bisiklete bin"i sadece bisiklet sahiplenme olarak algılayanları bize göstermiş söylem.
    bisikleti kenti içi ulaşım aracı olarak düşünüp kentsel alanda mekanlara olan erişilebilirliği arttırıcı uygulamaları da beraberinde getirmek gerekiyor.
    nedir bunlar:
    bisiklet yolları, trafik işaretleri, yol ve kavşak düzenlemeleri, bisiklet park alanları, bisiklet kiralama noktaları vs vs. ayrıca topografyanın zorlaştırdığı sürüş koşullarını da kullanıcı lehine çeviren onlarca uygulama var.
    bunların yanından arazi kullanım politikaları, entegre ulaşım sistemleri diye uygulamalar var.
    dünyada bu saydıklarımı yapan uygulayan merkezi ve yerel yönetimler var, gerizekalı değiller, karşılaşılan sorunlara çözüm üretebiliyorlar.
    hem kullanıcıyı hem de yerel idareleri teşvik eden ve uyaran bir söylem olarak bakılabilir.
    bisiklet lastiklerinin üretimine değinenlere de geri dönüşüm demekten kendimi alıkoyamıyorum.
    maalesef türkiye toplumunun büyük bir çoğunluğu araba sahibi olmayı itibar sandığı ve kent hayatı nedir ne değildiri öğrenemeyip,yeniliklere kapalı olduğu sürece bu vb. sloganları anlamakta güçlük çekecekler.
    ayrıca günümüz türkiye'sinde merkezi ve yerel yönetimlerde beceriksiz karar vericiler de oldukça fazla.
  • halledeceğimiz işler 3 km çaplı bir alanda ise mümkün olan durumdur. aksi halde daha uzağa ne bisiklet sürebilecek gücüm var, ne de bisikletle o uzaklıktaki bir yere zamanında yetişme olasılığım. o yüzden motosiklet şu an için daha mantıklı geliyor bana açıkçası.
  • haklı bir söylemdir. bisikletle işe gidip gelen biri olarak söylüyorum, "yolu yok adamım" kafası çok saçma. şu ülkede neyin yolu var neyin yordamı var ki, sen çıkıp yolunu kendin almazsan kimse vermiyor. şu anda otomobil yolları da ayrı bir bisiklet yolu olmadı için bisikletlere açık. tabi tehlikeli denecek, tehlikeleri göze almak gerekiyor.
  • bisiklet ile her tasit yolunun sag seridini kullanma hakki oldugunu bilmeyenlerin elestirdigi slogan. canim benim daha bunu bilmiyor, sen ondan duyarli davranmasini bekliyorsun. yol yok diyor la.

    ote yandan isiniz uzakta ve cok yokusluysa gecerli bir mazeretiniz var zaten. yalniz sunu da belirtmek gerek; her bisiklet sizin cocukken kullandiginiz 62524 tonluk dag bisikleti degil. o yokuslari cikabilesiniz diye yol ve sehir bisikletleri var.
  • çok güzel olan, anladığım ve haklı bulduğum slogan. umarım mücadele ede ede gündelik hayatta yoğun kullanım nedeniyle zorunda kalınıp bisiklet yolları yapılır, yasalar yönetmelikler, zihniyetler zaman içinde değişir ve dönüşür. ancak yukarıdaki entrylerde "istanbul hollanda mı düz mü kavisli mi bir de bunlar çıktılı geçenlerde bir gün'li acaip sığ eleştirileri anlayamıyorum. kafa yapılarını, bakış açılarını anlayamıyorum. arabana in bisiklete bin; içeride dedektör etkisi yaratan slogan.
  • benzin 5 lirayı geçmiş, istanbul içindeki hız ortalaması 14'e inmiş ve hâlâ arabaya binmek saçma değil de bisiklete binmek saçma ha!

    bir kere trafiğin bu kadar yavaş aktığı istanbulda bisiklet sürmek hiç de zor değil. senin kullanacağın kadar alan genelde oluyor yolda, hiç zor değil. hiç yer bulamadın -ki bu şişli, nişantaşı gibi yerlerde oluyor- kaldırıma ya da ters şeride geç. bunların hepsi uygulanabilir.

    en zoru yokuşlar. ama o da belli güzergahlar çizilerek kısmen de olsa halledilebilir. ve kullandıkça yokuşları çıkma yeteneği artabilir.

    evet, işe gitmek çoğumuz için kolay değil. çünkü 5 km'den uzun bir yolu bisikletle ve kan ter içinde kalmadan kat etmek istanbulda zor. ha, kısa mesafelerde yapanları görüyorum. ama benim için kolay değil mesela.

    ancak, işten çıktın ve arkadaşlarınla buluşacaksın. atla bisikletine git. senin evinin yeri müsait değilse gitme o zaman. ama ille de bisiklet yolu diye beklemeye gerek yok. yeteri kadar bisiklet yoksa trafikte adam niye bisiklet yolu yapsın! ittire ittire alabilirsin ancak bu hakkı.
  • (bkz: bisikletten in patene bin)

    nereye koycam derdi yok, bisikletin zorlandigi yerlerden gecebiliyosun, bisiklet kadar hizli.

    mis amk.
hesabın var mı? giriş yap