*

  • ayyyy! insanı çileden çıkartan, sinir krizleri geçirten, bu entryi girmeme neden olan durum.
    bir deeee saatlerce arayıp bulamadığın seyi iş işten geçtikten sonra pat diye bulursun, işte o zaman da ayrı bir sinir krizi geçirilir.kanımca lazım oldugu zamanda kayıp olan eşyanın bir daha ortaya çıkmaması ruh sağlığı açısından daha iyidir.
  • yer yarılmış da yerin dibine girmiş eşyayı aramak tam bir irade örneğidir. açıp kapatılan her çekmece, varlığının farkında bile olmadığınız gizli bölmelerin boş çıkması sizi çaresizliğe sürüklemez, aksine boş bir umutla gazlar. dakikaların arkasından saatlerin geçmesi gözünüzü döndürür, kaybolan eşya ne kadar önemsiz de olsa bir hırs doğar içinizde. aranılan şey gubidik bir albüm değil de gururunuzdur sanki. sonra ya birden başınızı kaldırıp ne saçmalıyorum ben deyip başka bir albüm alırsınız ya da inat edip buzdolabının içi misali garip yerlere bakmaya başlarsınız ve sonunda o zafer anı gelip de en alakasız yerde bulunan albüm sizin için bir hazine değerindedir, tabi bu arada siz de bir kahraman olursunuz
    (bkz: mission completed)
  • bir sure sonra artik aramamaya donusen durum.
  • beklentilerin gerceklesmemesi anlaminda kullanilan bir deyim. hani kimi zaman sorulur ya size "aradigini bulabildin mi?" diye... oysa ki bazen sadece "buldugunuzu kaybedebilmek" icin dusersiniz yola...
  • insanı tüketen, bitiren, kendisinden bile nefret ettiren bir kavramdır aradığını bulamamak. daha beteri varsa, büyük olasılıkla, ne aradığını bilmemektir. artık ne aradığımızı bilmediğimiz ve yine de aradığımızı bulamadığımız bir hayatın içindeyiz. belki o yüzden sürekli koşuyor, sürekli arıyor, sürekli düşünüyor, sürekli analiz ediyor, sürekli tüketiyor ve sürekli yeni baştan başlıyoruz herşeye. belki aradığımız yer doğru yer değildir. belki de aramamalıyız artık. belki de bulduğumuza razı olmalıyız. belki de önce aradığımız şey olup, ondan sonra aramaya başlamalıyız.

    şöyle bir şeyler de var, alakalı olduğuna eminim;
    (bkz: aramaya inanmak)
  • ne aradığını bilmeyen insanların içinde bulunduğu durum. ne arıyoruz allah aşkına...

    para mı? hayır değil görüyoruz ki mutlu etmeye yetmiyor,

    aşk mı? hayır aranılan şey bu olsaydı yakalandığına kaçıp gitmesine izin verilmezdi değil mi?

    aile mi? neden bunalıyoruz sürekli varlıklarından o halde?

    arkadaş mı? hayır değil yetersiz kalıyor çoğu acımızı paylaşırken,

    meslek mi? asla değil,

    kariyerse umrumuzda değil, zorunluluktan yapıyoruz çoğumuz eminim,

    sağlık mı? hangimiz farkındayız sağlıklı olduğumuzun? ve kaçımız sadece bununla yetiniyoruz?

    tutalım bir yerinden hepimiz el birliğiyle yaşamın, nasıl yaparız bilmiyorum ama düzeltelim bu acımasız yaşamı, yardım etsin herkes birbirine mesela çıkarsızca, bir sokak çocuğunu görünce sokakta, buz gibi havada uyurken, eve gidip bir yorgan getirip örtelim üstüne uyandırmadan, usulca * , esirgemeyelim bizde olanları insanlardan. aramaktan vazgeçelim bir kez olsun, elimizdekilerin farkına varalım, aramaktan vazgeçelim ki bulamadık diye hayal kırıklığına uğramayalım artık...

    ne arıyoruz allah aşkına biz, nedir sorunumuz bizim yaşamla, verilmiş tertemiz bir yaşam işte bize, neden sürekli karalıyoruz simsiyah kalemlerle? neden kirletiyoruz o bembeyaz sayfaları ısrarla? derdimiz ne bizim bizimle? paylaşamadığımız ne birbirimizle?

    benim dengemi bozmayınız *
  • bulduğunu da aramamakla sonuçlanan bir kısır döngü. elde edilemeyen şeyin daha çekici gelmesi klişesi.
  • aradığını bulamamak, uzun süre aramak, yanlış yerde aramak, bulmayı hayat memat meselesi yapmak, daha sonra sıkılmak, gerilmek, vs. vs. hepsi geçer de aranılanın başkaları tarafından daha önce bulunduğunu görmek... işte o yıkar adamı.
  • veya ne aradığını bilmemek
hesabın var mı? giriş yap