• carcass, candlemass gibi metal dünyasını derinden etkilemiş iki grupta gitar çalmış olan michael amott, carcass’ın dağılmasının ardından, 1995 yılında isveç’in halmstad şehrinde açtığı bir müzik marketi işletiyordu. hatta o günlerde soilwork’ün ilk albümünün çıkması için grubu müzik şirketleriyle tanıştırmışlığı ve bu sayede soilwork’ün kariyerini başlatmışlığı dahi vardı.
    bu sıralarda kendi adına bir grup kurmaya karar veren mike, kısa sürede bir yıldızlar kadrosu oluşturdu ve ilk albüm hazırlıklarına başladı.
    ikinci gitarist olarak armageddon gitaristi ve kardeşi olan christopher amott’u yanına alan mike, bas gitarist olarak witchery, illwill ve mercyful fate’te de çalmış sharlee d’ angelo’yu, davulcu olarak da eucharist ve in flames’te çalmış olan ve at the gates davulcusu adrian’ın da kardeşi olan daniel erlandsson’u gruba kattı. vokalist eksikliğini ise o güne dek adı duyulmuş bir grupta yer almamış olan johan liiva ile doldurdu.
    bu yıldızlar kadrosuyla şirket bulmakta zorlanmayan arch enemy, century media ile anlaşarak 1996 yılında “black earth” albümünü piyasaya sürdü. melodik ve bir o kadar da sert parçaların yer aldığı bu albüm, kısa sürede grubun adını duyurmasını sağladı. albümde bir de iron maiden “ides of march” cover’ı yer alıyordu. “bury me an angel” parçasına çekilen klip ve uzak doğu turnesi ardından grup ikinci albümünün çalışmalarına başladı.
    1998 yılında, ikinci albüm “stigmata” piyasaya çıktı. davulcu daniel’in bazı sorunları dolayısıyla yer alamadığı bu albümde davullar, sonradan adını çok sağlam bir şekilde duyuracak olan darkane’in davulcusu peter wildoer tarafından çalınıyordu.
    aynı dönemlerde in flames’in “colony” albümünde davul teknisyenliği de yapan wildoer, 2000’li yıllarda, kimi kesimlerce isveç’in en iyi metal davulcusu olarak gösterilecekti.
    “stigmata” albümü, ilk albümün başarısını aşarak grubu özellikle japonya’da çok sevilir hale getirdi. grup, avrupa dağıtımın yapan century media’nın ardından, japonya dağıtımı için de toys factory ile anlaştı. grup “stigmata” sonrası in flames, dark tranquillity ve children of bodom’un alt grubu olarak pek çok konser verdi. albümün japonya baskısında “damnation’s way” (michael amott’un en sevmediği arch enemy parçası) ve chris amott tarafından yazılan “hydra” adlı kısa bir enstrumantal vardı.
    grup 1999 yılına gelindiğinde üretim hızını hiç kesmeden “burning bridges” albümünü yayınladı. grup pek çok yıldızdan oluştuğundan ve promosyonu çok iyi yapıldığından, çıkardığı her albüm oldukça çok satıyordu. bu nedenle de grup her sene bir albüm çıkarıyordu. “burning bridges”; ünlü studio fredman’da fredrik nordström ile kaydedildi. albümde “burning bridges” parçasında konuk müzisyen olarak mellotron çalan ve yıllar sonra opeth’in “damnation” turnesinde de org çalarak gruba eşlik edecek olan per wiberg de vardı.
    bu albümde grup daha melodik, akılda kalıcı ve daha kolay anlaşılan parçalar yazmış, ancak her zamanki teknik öğeleri ve mükemmel sololarını da kullanmıştı. japonya bonusu olarak da europe cover’ı “scream of anger” yer alıyordu. basında “müzisyenler grubu” olarak nitelenen grupta eleştirilen tek bir nokta vardı. o da vokalist johan liiva’ydı. kimi eleştirmenler olayı “profesörlerin arasındaki bir stajyer” diye tanımlayıp, liiva’nın vokal performansının grubun genel havasının çok altında olduğunu söylüyorlardı. özellikle stigmata albümünün kayıt dönemi sesi kısılan liiva, bu albümde istediği performansı yansıtamamıştı. tüm bu eleştiriler, mike amott’u da düşünmeye itti ve grup johan liiva ile yollarını ayırdı. ayrılmanın ardından johan liiva: “gruptan ayrıldığıma üzgünüm tabi ama hayatımda ilk kez böylesine büyük bir grupta yer almış olduğum için çok mutluyum. onlara başarılar dilerim.” diyordu.
    vokalist aramak için verilen arada grup “burning japan” adlı ilk konser albümünü piyasaya sürdü. 2000 yılında çıkan bu albümde grup, dünyada en çok sevildiği ülke olan japonya’daki hayranlarına unutulmaz bir konser veriyordu.
    grup, eline ulaşan vokalist adayı kayıtlarını dinleyerek bir süre yeni vokalistini bulmaya çalışırken, almanya’dan gelen bir kaset, grubun tüm gündemini değiştiriyordu.
    “kaydı dinledikten sonra, şarkı söyleyen kişinin isminin angela olduğunu gördüm. kayıttaki vokalist bir kadındı. inanamadım. bir kez daha dinledim ve ardından gruptaki diğer çocukları çağırıp onlara da dinlettim.” diyordu mike amott.
    tüm grubu şok eden bu sesin sahibi, alman bayan vokalist angela gossow’du. o sıralarda birkaç ufak grupta vokalistlik ve internetteki bazı metal sitelerinde editörlük yapan angela, öylesine yolladığı kaydın ardından, hemen isveç’e davet edildi ve birkaç prova sonrası grubun resmi üyesi oldu.
    grup yeni vokalistine kavuştuktan hemen sonra, 2002 yılında “wages of sin” albümüne imza attı. aslında 2000 yılında tamamlanmış olan albüm, vokalist arayışı nedeniyle 2002’de piyasaya sürülebildi. grup bu albümde de studio fredman’ı kullanırken, albümün miksajını dünyaca ünlü yapımcı andy sneap yapıyordu. opeth ve nevermore ile de pek çok başarılı albüm yaratan sneap, “wages of sin” albümünü kusursuz bir ses kalitesine ve harika düzenlenmiş parçalarla dolu bir başyapıta dönüştürüyordu.
    grup angela gossow hamlesiyle adını büyük bir hızla duyurmaya başladı. metal dünyasında sayılı olan kadın vokalistler, her daim metal basınının ilgisini çekmiştir. aynı durum angela’da da yaşandı ve angela, birbiri ardına pek çok önemli müzik dergisinde kapak oldu ve bu sayede grup büyük bir reklam yaptı.
    albüm japonya’da piyasaya çıktığı ilk hafta 22.000 satarak bir metal albümü için ulaşılması güç bir başarı elde etti. “ravenous” parçasına klip de çekilen albümde özellikle angela; pek çok müzik severin aklını başından alan vokaliyle, brutal vokal yapan binlerce erkeği gölgede bırakıyor, bir kadından çıkabileceğine inanılamayan harika bir performans seriliyor, hatta pek çok arch enemy fanını da kendine aşık ediyordu.
    grup daha sonra cover ve bonus parçalarının yer aldığı “rare & unreleased” adlı cd’yi de katarak, çift cd’li bir “wages of sin” albümünü piyasaya sürdü. bu ek cd’de judas priest’ten “starbreaker”, iron maiden’dan “aces high”, europe’dan “scream of anger” coverlarının yanı sıra, “lament of a mortal soul”, “diva satanica”, “fields of desolation ’99”, “damnation’s way” ve “hydra” gibi bonus parçaları ve “ravenous” videosu da yer alıyordu. bu sıralarda japon caparison firması, grubun gitaristlerinden christopher’ın imzalı gitar serisini üretmeye başladı.
    2003 yılına gelindiğinde, amerika’yı, uzak doğu’yu ve avrupa’yı defalarca turlayan grubun beşinci stüdyo albümü “anthems of rebellion” piyasaya çıkıyor ve çıktığı ilk haftadan, century media records tarihinin en hızlı satan albümü haline geliyordu. albümün kapak tasarımını, bir önceki albümde olduğu gibi dark tranquillity’den niklas sundin yapıyordu. prodüktörlüğünü yine andy sneap’in yaptığı albümden “we will rise” parçasına da klip çekiliyordu. digi-pack versiyonunda bonus bir dvd yer alıyor ve bu dvd’de, “wages of sin” turnesinde kaydedilen üç parçanın konser görüntüleri ve albümdeki üç parçanın da dolby digital 5.1 mix versiyonları yer alıyordu.
    tüm dünyada oldukça başarılı bir satış grafiği yakalayan grup bu albüm sonrası amerika, avrupa ve japonya’da pek çok konser verdi. amerika’da “dance of death” turnesindeki iron maiden’ın alt grubu olarak turlayan ve ardından avrupa’da da “enemies of reality” albümünün turnesindeki nevermore ve “death cult armageddon” albümünü tanıtan dimmu borgir ile turlayan arch enemy, 2003’ün tümünü ve 2004’ün de büyük bir kısmını yollarda geçirdi.
    albüm satış rakamları göz önünde bulundurulduğunda, arch enemy’nin japonya’da en çok satan metal grubu olduğu görülüyor ve grup her japonya turnesinde adeta krallar gibi karşılanıyor ve aşırı bir ilgi görüyor.
    kariyerinde neredeyse on yılı dolduracak olan arch enemy, şu an itibariyle dünyanın en popüler ve en çok aranan metal grupları arasında yer alıyor.
    özellikle kadın vokal avantajını çok iyi kullanarak geniş kitlelere ulaşan arch enemy; grup üyelerinin üstün müzisyenlikleri ve yılların deneyimi amott kardeşlerin parça yazımındaki başarısı ile, daha uzun yıllar metal dünyasının en çok konuşulan ve dikkat çeken gruplarından olmaya devam edecek.
  • death metal'in namusunu temizleyen cinsten muthi$ bir grupmu$.. daha da olsun bunlardan..
  • death metal adına bir kadın vokal sesinin en güzel örneği olan gruptur. velhasıl dinlerken kadın erkek diye ayırmıyorum ama sessizlik olunca nasıl bağırıyor öyle bende yapabilir miyim sorusu kalıyor akılda o ayrı .
  • angela gossow ve alissa white-gluz'un kezbanlığından durduk yere olay çıkarmış ve iki gündür sosyal medyada baya küfür yiyen tırt grup.

    şimdi efendim, bir fotoğrafçı kardeşimiz geçen yaz bir festivalde arch enemy sahne alırken fotoğraflar çekiyor ve instagram'ında paylaşıyor. alissa'nın olduğu bir fotoğrafı bizzat alissa da kendi profilinde repost ediyor. fakat alissa'ya sahne kıyafetlerini veren firma da bu fotoğrafı "sanatçımız bizi tercih ediyor." modunda kullanıyor. fotoğrafı çeken vatandaş, firmaya "benim fotoğrafımı benden izinsiz ticari amaçla kullanıyorsunuz, normalde bunun için 500 euro talep ederim fakat sizden sadece bir kanser vakfına 100€ bağışlamanızı istiyorum." diye mesaj atıyor. firma sallamıyor. vatandaş bu sefer firmaya mail atıyor. fakat firma yetkilisi maili arch enemy menajerliğine iletiyor ve olay kopuyor. grubun eski vokalisti, şu an da menajeri olan angela gossow, fotoğrafçı çocuğa "sen bizi mi sikiyon lan, bu saatten sonra hiç bir arch enemy konserine giremiceksin, adını da diğer organizatörlere vericem, bitirecem seni!" gibilerinden bir cevap yazıyor.

    fotoğrafçı gruptan herhangi bir talebi olmadığını, fotoğrafı kullanmalarından yana rahatsız olmadığını, tüm derdinin alissa'nın kıyafet sponsoru olan firmanın fotoğrafı kullanması ile ilgili olduğunu alissa'ya da, angela'ya da anlatmaya çalışsa da iki taraf da olayı kendi kişisel meseleleri gibi görmüş.

    olay internette duyulmaya başlanınca ve üstüne hem angela hem de alissa, profesyonel olmayan açıklamalar yapınca grup tepki çekti. şu an tüm sosyal medya hesaplarında yapılan 10 yorumdan 9'u "allah belanızı versin." şeklinde, grubun sosyal medya hesaplarını yönetenler de harıl harıl yorum siliyorlar. daha da komiği, firmanın yetkilisi özür açıklaması yayınlamış fakat angela ve alissa hala tam yol tornistan modundalar.

    angela gossow'un 2009 yılında yine aynı muameleyi finlandiyalı bir fotoğrafçıya yaptığı ve konserlere girmesini engellediği de ortaya çıktı. ki facebook üzerinde yaptığı ilk açıklamada da hayranlarına "bu hikayeye inandığınız için koyunsunuz!" bile demiş, sonra mesajı düzeltmiş, tabii bu da kimsenin gözünden kaçmadı.

    anthems of rebellion'dan beri aynı formülize müziği, dandik sözlerle sarıp sarmalayıp sunmakta beis görmeyen ve kadrosunda jeff loomis olmasına rağmen onu kullanmaya yanaşmayan bir grup için fazla tırt bir skandal da grup da tırt zaten...
  • bombok bir ses düzeni ile küçükçiftlik park denilen mezbahada bu gece kurban edilmiş guruptur
    sadece onları dinlemeye gittiğim bir konserde 45 dk sahnede kaldılar ve hepi topu adam gibi 5 şarkı dinleyebildik allahın cezası ses düzenlemesi yüzünden!
    umarım böyle büyük bir fiyaskodan sonra tekrar buraya gelmeyi düşünürler, mümkünse headliner olarak
  • vokalisti her blood dediginde agzindan kan fi$kiriyor sanki..
  • christopher amott'un dönüşüyle tekrar coşacak coşturacak grup!

    (bkz: iste premier lig bu)
  • michael * ve christopher * kardeşlerin gitarları üstlendiği güzel grup. tabi bir de (bkz: angela gossow)
  • can düşmanı manasına bi laf
  • johan liiva'lı dönemin kadrosu, liiva dahil olmak üzere black earth adıyla tekrar bir araya gelmiş, ilk 3 albümden şarkıları çaldıkları bir turneye çıkıyormuş çok ilginç bir biçimde. bildiğin michael amott, chris amott falan. çok enteresan hakikaten.
hesabın var mı? giriş yap