• prensip 1:
    koruyamayacaksanız gün ışığına çıkartmayın.
    toprak daha iyi korur.

    prensip 2:
    bir buluntu değerli olmak için altın, gümüş, bronz olmak zorunda değildir.

    prensip 3:
    buluntuyu anlamlı kılan yalnızca malzemesi, şekli, boyutu değildir. hangi katmanda bulunduğu, yerleşimi ve etkileşimi bazen çok daha fazla bilgi taşır.

    prensip 4:
    arkeolojinin çıktısı para değildir. uygarlık tarihine getirilecek aydınlıktır.

    bir de beddua:
    bulacağı üç beş gram altın için rölyefli lahitleri, köprü ayaklarını patlatan vahşileri define cinleri yamultsun.
  • mesele daha fazla tarihî eser çıkarmak değil. arkeolojik kazıların amacı hazine bulmak ve bunu paraya tahvil etmek değil, belli bir bilimsel konsept içinde tarihi ortaya çıkarmak. arkeoloji üzerine çalışanlar daha iyi açıklayacaktır ama bir yerde kazı yaparken aslında oranın bugüne dek gelen orijinal hâlini değiştirmiş oluyorsunuz. bunu en az zararla yapmak, hem geçmişe hem de geleceğe karşı sorumluluğumuz. arkeloji ekipleri boşuna çalışmıyor ufacık fırçalar, ufacık küreklerle... şöyle fail'ler olmaması için: https://giphy.com/…/fail-skull-breaks-asmx4gr3xadpu
  • arkeologların gecesini gündüzüne katarak, güneşin altında saatlerce ter dökerek, toz-toprak içinde çalışarak, günde 6 saatlik uykuyla belki de hiç denize girmeden koca bir yazı geçirerek elde ettikleri tarihe ışık tutacak, minicik de olsa damlaya damlaya göl olur hesabı bir katkısı olacak ve asla ama asla maddi değer biçilemeyecek buluntuları tahrip eden, buluntunun çıktığı tabakanın içine eden cahil varlığa denir defineci.

    ne kadar tarihi eser/buluntu ortaya çıkardığının bir önemi yok, milim oynatılmadan, en ince detayına kadar kayıtlanması gereken materyal bir kere tahrip edilmiştir. tahrip etmek deyince aklınıza kırmak, dökmek gelmesin. kazma çakıldığı anda bozulur zaten o tabaka bir kere. "toprak altında kalsın, teknoloji geliştikçe en az tahriple kayıt altına alırız" diye hassas düşünen araştırmacılar varken, bu varlıkların yaptığı en hafif tabirle vandallıktır.
  • (bkz: centilmenden daha çok kızla ilişkisi olan tecavüzcü)
  • arkeologlar da bilir nerde neyin olduğunu ama herşeyi resmi olarak yaptıkları için bu işe izin almaları, fon bulmaları gibi sıkıntılı durumlar vardır. öyle ben burayı buldum hadi kazmayı getirin kazalım gibi bir durum yoktur arkeolog için.
  • kim öğretiyor?

    rum dedesi, atası. macır ise yunanistan'daki akrabalarının etrafındaki eşi dostu komşusu...
    bazen oraya eser ya da para gömen adamın torunu gelip burada bu bu var, çıkart kırılaşım diyor...

    arkeologla bu iş yapılmaz. neden? adam akademik kariyer yapacağım diye işin kitabına uydurma derdinde. rum ile bizim türk ise haklı olarak bu işten max kazanç sağlama peşinde...
  • bir işin gerçekleşme başarısını o işin ucunda yatan motivasyon belirler.
  • bir işi severek yapmanın daha verimli olduğunu gösterir.
  • bunun gibi bir tane orospu çocuuğu bergamada ki zeytinliğimizde kazı yapmış , sigarayıda kuru otlağa atmış , 50 tane zeytin ağacımız gitti ! 50 tane ... bu kahpe evladını jandarmanın yanında amuda kaldırıp sikerdim ya neyse ...bide ekmek parası diyor amın oğlu ...
hesabın var mı? giriş yap