arrinconamela
-
bütün gücüyle aklımı çelmeye çalışan şeytanı dinleyecek olsam yemin ediyorum şimdi akdeniz sahillerinde şu şarkı eşliğinde çılgınca dans ediyo olurdum. etrafımda ince bıyıklarıyla kavruk suratlı adamlar, kalem vücutlu harika kadınlar olurdu. uzun kollarımı bu işin hakkını vermeye çalışıp sağa sola savurur, yorgun düşene kadar tepinirdim. sonra da bi köşeye çekilip ağlayarak uyurdum herhalde. öyle bir neşe, öyle bir hüznü getirip başucuma koyuyor bu şarkı…
-
bir ispanyol çingenesi mucizesi. delicesine esiri, muazzam bir sadakatle müptelası olduğum, defalarca dinleyip sıkılmayı başaramadığım şarkı.
eğer ki vengo'yu seyretmemiş olsaydım bu şarkı benim için dünyanın en eğlenceli, en dansa davetkar şarkısı olurdu. ancak, vengo'da bu şarkının geçtiği sahnede caco'nun gözlerinin uzaklara dalması, gözünden süzülen tek damla, elindeki kadehin şarkının sonunda elinden düşmesi...
herkes eğlenirken, ki, eğlenmemek için hakikaten dünyanın en dertli insanı olmayı gerektiren ortamda, ızdırabın pençesinde ve caco'nun sessizliğinde olmak...
işte, bütün bunlar bu şarkıda eğlenebilme lüksümü benden aldı. bu şarkıyı ne zaman dinlesem, caco'nun gözleri geliyor aklıma, bu sahne geliyor, ve hüzünleniyorum. tony gatlif bu sahnede öyle bir şey başarmış ki, gözleri uzaklara dalan, gözlerinden tek damla süzülen zahirinde caco iken batınında benim. -
yaklaşık altı aydır (evet bu kadar uzun gerçekten, hatta belki daha uzun bile olabilir..) bu şarkının ne olduğunu, kime ait olduğunu, nerede çaldığını yani kendisine dair her şeyi öğrenmek için çırpınıp durdum. ne facebook kaldı, ne twitter ne blogger, ne ekşi duyuru... yalvardım yakardım neyin nesi bu diye bulamadım, ağır bunalımlara girdim.
sonra hayat bu ya, bugün (ki geçirdiğim en kötü günler listesinde üst sıralara tırmanan gün bugündür) tam istiklal megavizyon'un önünden geçerken yine çalıyor. yanımdaki arkadaşımı kolundan çekerek, ayağımda topuklularla, adeta aceleden ayakkabısını düşüren külkedisi misali mağazanın içinde nasıl koşturduğumu bilmiyorum, önüme çıkan ilk görevliye sordum. beni mağazanın en arkasına yönlendirdi. o an gelmişti işte, heyecanlandım, kalbim küt küt atmaya başladı.. lan aşık oluyordum sanki.. "pardon, bu çalan şarkıyı kim söylüyor" dedim, adam çıkardı önüme cdyi koydu. üstünde vengo yazıyordu, işin daha da güzel yanı bir filmin şarkısıydı. gerekirse üzerimdeki tüm parayı verecek ama yine de o cdyi benim yapacaktım.. (ki cd aldığım en ucuz müzik cdlerinden biri oldu!)
ve arrinconamela'ya kavuştum. bugün dedim ya hayatımın en kötü olma potansiyeli olan günlerinden birini yaşadım diye, işte günü kurtaran şarkıdır bu!!! -
vengo için tony gatlifin hazirladigi bir versiyonu da bulunan sahane melodi bütünü.
ayrica (bkz: oturmaya mi geldik) -
sozlerini de yazalim tam olsun:
para mi siempre serás la mayor de mis riquezas
es tenerte cosas buenas y a mi amor de compañera
arrincónamela, echamela al rincón
que casada la quiero y si es soltera mejor
si es soltera mejor
arrincónamela, echamela al rincón
me llamaste criminal porque te quité el cuchillo
yo lo hice por tu bien por no verte muy crecido
arrincónamela, echamela al rincón
que casada la quiero y si es soltera mejor
si es soltera mejor
arrincónamela, echamela al rincón
aqui no se vende hielo, que se vende mas pa'riba
que lo que se vende aqui son naranjas de la china
arrincónamela, echamela al rincón
que casada la quiero y si es soltera mejor
si es soltera mejor
arrincónamela, echamela al rincón -
tek kelime ile anlattıkları şeye bakarak, ispanyolların ne kadar tutkulu bir millet olduğunu gözümüze sokan şarkıdır.
internette bulunan ingilizce çevirilerini derleyerek, türkçeye çevirmekte bir sakınca görmedim. orjinal ispanyolcasından daha düzgün şekilde çevirebilecek bir babayiğit gelene kadar burada dursun.
-------------------------------------------------------------------------------
sen her zaman benim en büyük zenginliğimdin
sevgimin sana yoldaş olması ve sana sahip olmak çok güzel
onu köşeye sıkıştır, onun olduğu köşede
evli olmamasını tercih ederim ama evli olsa da fark etmez
beni suçlu diye çağırabilirsin çünkü senin bıçağını çaldım.
ama bunu senin için, seni hapiste görmemek için yaptım
onu köşeye sıkıştır, onun olduğu köşede
evli olmamasını tercih ederim ama evli olsa da fark etmez
burada buz satmayız biz, o caddenin yukarısında satılır.
biz burada yalnızca çinden gelen portakalları satarız.
(bu bölüm gerçekten ne alaka, ama portakal satmak filan kültürel bir deyim filansa bilemicem)
onu köşeye sıkıştır, onun olduğu köşede
evli olmamasını tercih ederim ama evli olsa da fark etmez -
flamenco nedir diye sorana, örnek olarak dinletilebilir. eğitim amaçlı...
-
vengo soundtrack'te yer alan versiyonunu dinleyip yerinde durabilene aşk oluyormuş.
-
you were always one of my biggest riches,
you are the companion of my love and good to have you
put her in the corner, throw her in the corner
i prefer you were not married but married is also fine
put her in the corner, throw her in the corner
i call you criminal because you took off the knife,
i did it for your own good by not seeing very grown
put her in the corner, throw her in the corner
i prefer you were not married but married is also fine
put her in the corner, throw her in the corner
sozleri asagi yukari bu sekilde ingilizce'ye cevrilebilirmis. meksika'li arkadasim gavino efendi boyle buyurdu. bu ceviriye bakilirsa, asagi yukari sezen aksu'nun "beni al, onu alma"'si gibi sozleri varmis. -
filmdeki sahnede,calıp soyleyen elemanın yanındaki kızın,boyalı direği söyleyen kızımıza benzerliği dikkat cekmiyor değil,yani cekiyor.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap