• bugün galatasaray'a yenilerek uefa kupasını alamayacak takim.(bkz: buyuk konusmak)
    ayrica:
    premier bizdeki 1. lig.
    firs division bizdeki 2. lig
  • genel sekreteri david miles'ın "fenerbahçeyi asla küçümsemeyeceğiz" şeklinde konuşarak fenerbahçeyi küçümsediği kulüp.

    edit: genel sekreteri david miles'ın "beşiktaş'ı asla küçümsemeyeceğiz" şeklinde konuşarak beşiktaş'ı küçümsediği kulüp.

    edit2: genel sekreteri david miles'ın "galatasaray bizi hafife almasın" şeklinde konuşarak galatasaray'ı abarttığı kulüp.

    ulan hep bizimkilere mi denk geliyor bu?
  • eski gücünde değil, daha güçlü.
  • (bkz: arsenal/@ceyar i kim vurdu)

    yazılış tarihi: 06-11-2016

    ------------------------------
    --------- arsenal ---------
    --------- bölüm 1 ---------
    ------------------------------

    1886 yılında kurulan, iç saha maçlarını *60.400 kişilik emirates stadyumu'nda oynayan köklü kuzey londra futbol kulübü.

    ingiltere'de futbol profesyonel olarak oynanmaya başladığı 1888/89 sezonundan beridir manchester united (20) ve liverpool fc'dan (18) sonra en çok lig şampiyonluğuna (13) ulaşabilmiş 3. takımdır.

    12 fa kupası, 2 lig kupası ve 14 fa community shield kupasını müzelerine götürerek, kazanılan tüm kupalar baz alındığında da manchester united (64) ve liverpool fc'un (60) gerisinde, chelsea'nin (28) önünde yine 3. sırada (43) yer alıyorlar.

    çoğu dönemde ingiltere'de şampiyonluk adayı olan büyük bir takım olmalarına rağmen 130 yıllık tarihlerinde internasyonel ortamda adamakıllı hiçbir nane yiyememiş olmaları ilginçtir. 1969/70 sezonunda (şimdiki versiyonu uefa kupası olan) fuar şehirleri kupası ve 1993/94'de (şu an var olmayan 3. seviye yarışması) kupa galipleri kupası dışında elde ettikleri hiçbir şey yok. onca yıldır şampiyonlar liginde (ya da bu kupanın eski versiyonlarında) mücadele etmelerine rağmen sadece bir kez final oynayabilmeleri de cabası. onda da (2005/06) ronaldinho ve samuel eto'o'lu efsane fc barcelona kadrosu karşısında beklenildiği üzere üçün birini aldılar.

    kulüp güneydoğu londra'da (woolwich semtinde) kurulmasına rağmen 1913'te şehrin kuzeyine (arsenal stadyumu'nun bulunduğu highbury'e) taşınıp, 'kuzey londra' takımı olarak nam salmıştır.

    highbury'deki stadyuma geçmeleriyle beraber tottenham hotspur'ün en yakın komşu takımı konumuna gelmiş ve böylece iki ekip arasında ezeli rekabet başlamış. chelsea, fulham ve west ham united'la da çekişmekteler ancak onca londra takımı arasında taraftarlarının en çok bileylendikleri takım tottenham'dır ve takımların aralarında oynadıkları ateşli maçlar 'kuzey londra derbisi'* adıyla anılır.

    ------- arsenal tarihi -------

    kulüp 1886 yılında ateşli silahlarda kullanılmak için hazırlanan patlayıcı maddeler üreten cephanelik işçileri tarafından dial square adı altında kurulmuştur. daha sonra 'bu nasıl saçma bir isimdir?' serzenişleri eşliğinde takımın adını (aynı zamanda çalıştıkları cephaneliğin de ismi olan) royal arsenal'e çevirmişler. 1893'te limited şirketi olduklarında ise ondan da vazgeçip, güney londra'da bulundukları semtin ismi olan woolwich'e istinaden 'woolwich arsenal' ismini seçiyorlar.

    1910 yılında ise cephanelik işçilerinin yaşadığı ekonomik sorunlar yüzünden seyirci oranları epeyce düşüyor ve kulüp iflas ediyor. küme düşen takımı henry norris adlı bir iş güç adamı satın alıp, 1913 yılında kuzey londra semti highbury'ye (arsenal stadyumu'na) taşıyor. bu hamleyi yaptıktan sonra artık woolwich'te bulunmayan takımının ismini kısaltıp, the arsenal olarak değiştiriyor.

    sonra 1. dünya savaşı patlak veriyor ve lige 5 senelik mecburi bir ara veriliyor. savaş sonrasında ise arsenal yöneticileri kulüp tarihine kara bir leke olarak geçen bir harekete imza atıyor. savaştan önceki sezonda (1914/15) 2. ligde 6. olmalarına rağmen, savaştan sonraki sezonda (1919/20) kendilerini katakulliyle 1. lige aldırıyorlar. bu arada takım isminden 'the' kısaltmasını da atıp, 5. (!) ve son ismi olan `arsenal'e geçiyor; taraftarına 'vay arkadaş, bu ne saçma iştir' dedirtiyor.

    takım 1930'lu yıllarda palazlanıp, ingiltere futbolunu adeta domine ediyor. tarihinin en parlak dönemleri olan 30'larda takım 9 yılda 6 kere lig şampiyonu olmayı başarıyor. sonrasında ise gene savaş nedeniyle 7 senelik mecburi bir ara veriliyor. bu aradan sonra ise arsenal gene şampiyonluğun önemli adaylarından biri olup kupalar elde edebilse de 30'lardaki kupaları tekeline alan altın çağı ardında bırakmış oldu. bu arada bende gördüğünüz üzere hikaye anlatımı kullanımında şimdiki zamandan* sıkılıyor; umarsızca geçmiş zamana* geçiyordum.

    1952/53 yılının şampiyon arsenal kadrosu yaşlanınca, kulüp 1970'lerin başına kadar yaşanan bir duraklama dönemi geçirdi. yazının başında da belirttiğim gibi 1969/70'te ise takım, bu zamanlardaki adıyla uefa kupası olan fuar şehirleri kupası kaldırıp, bir sene sonrasında (1970/71) lig şampiyonu olmayı başardı.

    ardından yine kupasız geçen yıllar ve 1986'da eski oyuncuları olan george graham'ın takımın başına geçmesiyle başlayan diriliş dönemi. bu dönemde beşiktaş'ın ileri uçtaki 'metin-ali-feyyaz' üçlüsünün defans versiyonu olan genç tony adams önderliğindeki nigel winterburn-lee dixon-steve bould arka dörtlüsü, efsane performansları sayesinde 'famous back four' lakabını almıştır. gol yemek nedir bilmeyen bu takım 1988/89 sezonunda son dakika golüyle mağlup ettikleri liverpool fc'nin önünde, 18 sene sonra tekrardan lig şampiyonluğuna ulaşmayı başardı. bu dönemde takım 2 lig şampiyonluğu, fa kupası, lig kupası ve kupa galipleri kupası kazanmasını bildi. fakat george graham'ın efsaneler seviyesindeki reputasyonu, futbolcu transferlerinde oyuncu menajerlerinden komisyon aldığı ortaya çıkınca yerle bir oldu. böylece gaftici teknik adam 1995 yılında takımdan yollandı. allah allah, halbuki türk mantığıyla 'yiyor ama çalışıyor'du*.

    ----- arsenal yakın tarihi -----

    kulüp bir sene bocaladıktan sonra 1995/96 sezonunda takımın başına arsene wenger getirildi. fransız teknik adam ise o günden itibaren arsenal tesislerine askerlik arkadaşının evine 3 karısı ve 36 çocuğuyla birlikte yerleşen memnun kaygısız gibi çöktü. kendisi bu yılda (2016/17) her yıl olduğu gibi takımının başında bulunmakta, sakalları ise arsenal'deki 21. sezonunda da çıkmamaktadır.

    1995/96 takımın başına gelen arsene wenger oynattığı fiziksel güç ve hıza dayalı ofansif futbolla o seneler herkesin takdirini topladı. yaptığı ucuz ve şık transferle takımı şahane bir şekilde yeniden yapılandırdı.

    takıma gelir gelmez (1995/96) inter milan'ın beğenmediği dennis bergkamp**, bir sezon (1996/97) sonra ise ac milan'ın yetersiz gördüğü genco patrick vieira'yı* sudan ucuza transfer edip takımın çehresini değiştirdi. 1997/98 yılında ise bu iki yıldızın yanına as monaco'dan kopardığı emmanuel petit ve afc ajax'lı çılgın kanat marc overmars eklenince, arzulanan şampiyonluk sonunda fransız teknik adamın kaymak ellerinde yükseldi*. 1997/98 yılından 2005/06 sezonuna kadar, takıma isveç'in gülü fredrik ljungberg, juventus'un yetersiz bulduğu (!) thierry henry*, sylvain wiltord, robert pires, ashley cole, sol campbell gibi süperstarların da katılımıyla kulüp efsane bir kadro oluşturmuş oldu.

    bu bahsettiğim 8 senelik süreç içerisinde bu takım premier ligi her sene ilk 2 içinde bitirip, birisinde namağlup bir sezon (2003(04) geçirmek üzere 3 şampiyonluk (1997/98 - 2001/02 - 2003–04) yaşadı. bu süre zarfının sonunda ise tarihinde ilk defa şampiyonlar ligi finali oynamak (2005/06) gibi efsane işlere imza attı.

    sonrasında ise takım her sene kendini tekrarladığı bir fetret devrine girdi. kulüp, manchester united, chelsea, manchester city gibi takımların gölgesinde kalıp, süper yıldız seviyesine çıkan oyuncularını elinde tutamayan bir takıma dönüştü.

    en cafcaflı zamanlarında emmanuel adebayor (29m € - 2009/10), kolo toure (18.7m € - 2009/10), samir nasri (27.5m € - 2011/12) ve gael clichy (7.75m € - 2011/12) gibi oyuncularını man city'ye, cesc fabregas'ı (34m € - 2011/12) fc barcelona'ya kaptırdılar. bunların üstüne bir de robin van persie kupasız geçen yıllarına isyan etti. 'takım kaptanı' sıfatına sahip bir oyuncuyken kendini zorla man united'a sattırıp (30.7m € - 2012/13) takımın prestijini yerle bir etti.

    tam da artık arsenal'in premier lig için şampiyonluk adayı olarak görülmediği zamanlar başlamak üzereyken, 2013/14 sezonu başlangıcında arsene wenger'den müthiş bir karşı hamle geldi. dünyanın en iyi oyun kurucularından biri olan mesut özil, real madrid'den 47m € gibi (o zamanlar oldukça astronomik olan**) bir rakama takıma kazandırıldı ve arsenal 2014 yazının en bomba transferine imza attı.

    bu transferle prestijini kurtaran arsenal bir sene sonra (2014/15) daha da ileri gitti. başka bir süperstar oyuncu olup, fc barcelona'da yeterli saygıyı görmeyen alexis sanchez'i 43.5m €'ya transfer etti. bu transferlerin etkisiyle takım henüz şampiyon olamasa da, geçen sene (2015/16) tamı tamına 11 yıl sonra ligi 2. bitirmeyi başarabildiler.

    -------------------------------
    -- sezon başı 2016/17 --
    -------------------------------

    arsene wenger bu sezon ilk 11 maç itibariyle (2016/17) saha içi dizilimini hiç değiştirmedi. yıllar yılı aynı takımda çalışmanın getirdiği bir koyuvermişlik midir anlayabilmiş değilim. gerçi aynı boşvermişlik alex ferguson'un son yıllarında da mevcuttu. 'gelmiş geçmiş en iyi teknik direktör' sıfatına sahip efsane iskoç teknik adam son yıllarında öyle bir lakayıtlık seviyesine varmıştı ki, oyuncuyu izlemeye üşenip sırf scout raporlarıyla oyuncualır olmuştu. neyse laf lafı açıyor, fazla konuyu dağıtmadan arsenal taktiklerine geri döneyim.

    arsene wenger bu sezon (2016/17, 11. hafta itibariyle) her maç, takımını modern çağın fiks taktiği 2 dmc, 1 amc ve tek forvetli 4-2-3-1 taktiğiyle oynattı.

    - 2016/17 sezonunda kadro ve oyuncu kullanımı -

    takımın yıldızları tartışmasız oldschool oyun kurucu mesut özil ve deli-fişek kanat forvet alexis sanchez. ardlarından da geçen sene (2016) premier lig yılın takımına seçilen tek arsenal oyuncusu genco sağ bek hector bellerin geliyor.

    kale metal kafa petr cech sayesinde emin ellerde. yedeğinde ise müthiş kariyer planlama hatası yapıp kendini harcayan david ospina bulunuyor.

    defansın göbeğinde son 5 senedir laurent koscielny'ye başarıyla partnerlik yapan per mertesacker, sezon başında dizinden ciddi bir sakatlık yaşayıp gerçek arsenal'li oldu. 2016/17 sezonunun ilk yarısını komple kaçıracağı ve sakatlığı atlatmak için yaşının geçkinliği (32) göz önünde bulundurulduğunda tecrübeli stoperin top class oyuncu olduğu zamanlar (büyük ihtimalle) geride kalacakmış gibi gözüküyor.

    onun yerine valencia cf'den 41m €'ya transfer edilen shkodran mustafi şu ana kadar (2016/17, 11. hafta) laurent koscielny'yle gayet iyi bir uyum yakaladı ve geçerli bir performans ortaya koydu. öyle ki yedekleri gabriel paulista bu sezon şu ana kadar tek bir lig maçında bile forma yüzü göremedi.

    sol bek nacho monreal, sağ bek ise hector bellerin'in tekelinde. nacho monreal'den hiç hazzetmem, tersine hector anany bellerin'i oğlum gibi severim. sol bekte kieran gibbs arada forma giyebilse de sağda carl jenkinson'un ilk onbirde deli fişek hector bellerin'e karşı hiç şansı yok.

    '2'li dmc bölgesi' takımın şimdilik en istikrarsız bölgesi. francis coquelin, santi cazorla, granit xhaka ve (biraz daha az süre almak üzere) mohamed elneny 4'lü rotasyonda oynuyorlar. bu arada sezon başında (2016/17) takımda taraftara güven veren, istikrarlı tek bir forvet oyuncusu yokken granit xhaka denen adama 45m € veren arsene wenger'i alnından öpüyorum. hafiften bu da louis van gaal gibi bunadı sanki. 67 yaşında tabii, normal böyle şeyler. lakin bu sene de başarı gelmesse alexis sanchez, mesut özil veya hector bellerin gibi süper yıldızlardan bir kaçını bok elinde tutar, benden söylemesi.

    sol kanatta jay jay okocha'nın yeğeni alex iwobi, ortada mesut özil, sağda theo walcott ofansif ortasaha bölgelerinde (bir sakatlık çıkmadığı zamanlarda) düzenli oynuyor. bittabi söz konusu arsenal olunca sakatlıklar kaçınılmaz, o zamanda sağ sol kanat farketmeden alex chamberlain* devreye giriyor.

    mesut özil hakkında konuşmaya bile gerek yok, adam king. üst düzey seviyede top oynamaya devam ediyor. theo walcott pezevengini günahım kadar sevmem, ancak bu sene (2016/17 ilk 11 hafta itibariyle) sağ kanatta fırtınalar estirdiği de bir gerçek. sol kanatta genco alex iwobi düzenli oynadığı ilk sezonunda (2016/17) skora yeterince katkı yapamadı ama geleceğe dair iyi sinyaller verdi.

    hem merkezde, hem kanatlarda oynayabilen aaron ramsey ise sezon başında yine sakatlanıp, ilk 2,5 ayı kaçırdı. gelecek günlerde iyileşip, bu bölgelerde yine rotasyona girer herhalde.

    forvette ise bir futbol sözlüğü yapılsa (yapsa yapsa ben yaparım, kimseye bırakmam*) 'istikrarsızlık' kelimesinin sözlük karşılığı olacak olan serseri mayın olivier giroud dengesizi, 2016/17 sezon başından beri (11.hafta) tek bir maça as olarak başlayamadı. gerek ayak tırnağından yaşadığı sakatlık, gerek ise 'ne zaman rezalet ne zaman harika oynayacağı önceden kestirilemeyen patlayıcı* performans'ından dolayı ilk onbire hasret durumda. ancak iyileşip, geçen haftaki lig maçında oyunda kaldığı 20 dakikada 'tam da kendisine yakışır bir dengesizlik'te 2 şahane gol atmasıyla beraber yakında gene as oyuncu olarak forma şansı bulur gibime geliyor. manevi babası arsene wenger'i bile 5 yılın sonunda isyan ettiren bir istikrarsızlık sahibi bu adam.

    velhasıl sezon başında (2016/17) olivier giroud'ya alternatif forvet oyuncusu alınma kararı alındı. taraftar gonzalo higuain'i beklerken*, deportivo la coruna'dan 20m €'ya üst seviye takımlar için beş para etmez bir golcü sayılabilecek olan lucas perez transfer edildi. sonuç tabi ki de hüsran. adamakıllı bir forvet almayıp, granit xhaka'nınkiyle beraber bu hıyar ağasının bonservisine totalde 65m € verdi bu bunak. sonuç olarak top class kanat alexis sanchez sezon başından beridir mecburiyetten ileri uçta tek forvet olarak oynuyor.

    - 2016/17 arsenal fc kadrosunda kullanılan oyuncular -

    gk (bkz: petr cech/@ceyar i kim vurdu)*
    gk (bkz: david ospina ramirez/@ceyar i kim vurdu)

    dc (bkz: laurent koscielny/@ceyar i kim vurdu)
    dc (bkz: shkodran mustafi/@ceyar i kim vurdu)
    dc (bkz: gabriel armando de abreu/@ceyar i kim vurdu)
    dc (bkz: per mertesacker/@ceyar i kim vurdu)(+)
    dc (bkz: rob holding/@ceyar i kim vurdu)-u21'e geri yollandı-

    dl (bkz: nacho monreal/@ceyar i kim vurdu)
    dl (bkz: kieran gibbs/@ceyar i kim vurdu)
    dr (bkz: hector bellerin/@ceyar i kim vurdu)**
    dr (bkz: carl jenkinson/@ceyar i kim vurdu)
    dcr (bkz: calum chambers/@ceyar i kim vurdu)-p lig takımı middlesbrough'ya kiralandı-

    dmc (bkz: francis coquelin/@ceyar i kim vurdu)
    dmc (bkz: granit xhaka/@ceyar i kim vurdu)
    dmc (bkz: mohamed elneny/@ceyar i kim vurdu)
    mc (bkz: santiago cazorla gonzalez/@ceyar i kim vurdu)
    mc (bkz: aaron ramsey/@ceyar i kim vurdu)
    mc (bkz: jack wilshere/@ceyar i kim vurdu)-p lig ekibi bournemouth'a kiralandı-

    amc (bkz: mesut özil/@ceyar i kim vurdu)***

    aml (bkz: alex iwobi/@ceyar i kim vurdu)
    amr (bkz: theo walcott/@ceyar i kim vurdu)
    aml/st (bkz: alexis sanchez/@ceyar i kim vurdu)***
    amrl (bkz: alex oxlade-chamberlain/@ceyar i kim vurdu)

    st (bkz: olivier giroud/@ceyar i kim vurdu)
    st (bkz: danny welbeck/@ceyar i kim vurdu)(+)
    st (bkz: chuba akpom/@ceyar i kim vurdu)

    ---------- bonus ----------
    premier lig'deki tüm kulüplerin kapsamlı ve el emeği göz nuru takım incelemeleri için bakınız;

    (bkz: arsenal/@ceyar i kim vurdu)
    (bkz: chelsea/@ceyar i kim vurdu)
    (bkz: liverpool fc/@ceyar i kim vurdu)
    (bkz: manchester city/@ceyar i kim vurdu)
    (bkz: manchester united/@ceyar i kim vurdu)*
    (bkz: tottenham hotspur/@ceyar i kim vurdu)

    (bkz: afc bournemouth/@ceyar i kim vurdu)
    (bkz: aston villa/@ceyar i kim vurdu)
    (bkz: brighton and hove albion/@ceyar i kim vurdu)
    (bkz: burnley/@ceyar i kim vurdu)
    (bkz: crystal palace/@ceyar i kim vurdu)
    (bkz: everton/@ceyar i kim vurdu)*
    (bkz: fulham/@ceyar i kim vurdu)
    (bkz: leicester city/@ceyar i kim vurdu)
    (bkz: newcastle united/@ceyar i kim vurdu)
    (bkz: norwich city/@ceyar i kim vurdu)
    (bkz: southampton fc/@ceyar i kim vurdu)
    (bkz: watford fc/@ceyar i kim vurdu)
    (bkz: west ham united/@ceyar i kim vurdu)
    (bkz: wolverhampton wanderers/@ceyar i kim vurdu)*
    --- küme düşmüş takımlar ---
    (bkz: cardiff city/@ceyar i kim vurdu)
    (bkz: huddersfield town/@ceyar i kim vurdu)
    (bkz: stoke city/@ceyar i kim vurdu)
    (bkz: swansea city/@ceyar i kim vurdu)
    (bkz: sunderland afc/@ceyar i kim vurdu)
    (bkz: west bromwich albion/@ceyar i kim vurdu)
  • bu sezon ligi kazanabilirler mi bilmem ama son birkaç yıldaki zihniyet değişimleriyle başta manu olmak üzere kendileri gibi olan kulüplere çok net bir yol haritası çizdi arsenal.

    oyun ve yönetim anlamında mantalite değişikliği yaparak aidiyeti düşük ve ruhsuz süperstarlardan, başta özil ve auba olmak üzere kurtulup onların yerine tavanı da cesareti de yüksek oyunculara yöneldiler ramsdale, odegaard, saliba ve martinelli gibi. bu sayede yeniden takım olma noktasında devasa bir adım atmış oldular. koscienly ile başlayıp auba ile son bulan o soft ve aidiyetsiz kaptanlar ve takımlardan sıyrılıp genç ve cesareti yüksek bu takıma ulaşmak gerçekten hiç kolay olmadı. bu dönemde hem hoca hem oyun hem de transfer anlamında çok aradılar. emery ile başlayıp arteta ile devam eden bu yeniden yapılanma sürecinde arsenal özil'in merkezinde olduğu mustafi, kolasinac, guendouzi, bellerin, auba ve laca'dan kurtularak hem genç oyuncularının bu ruhsuz ve adiyetsizlerden etkilenmesini engelledi hem de takım içi dengeleri yeniden kurdu. yine bu çetenin etkisinde kalan xhaka'yı ise rehabilite edip üç sezon evvel takımdan gitsin diye kurban kesilen oyuncuyu bugün epl'de mevkisinin en iyi oyuncularından biri haline getirdiler. xhaka'nın dönüşümü yeni arsenal'in en simge işlerinden birisi oldu. kadro yapısındaki bu major değişiklik kırılgan arsenal imajının da değişmesini de sağladı. bu değişiklik vesilesiyle takım sahada daha dirençli ve oyun olarak daha ayakları yere basar bir oyun oynar hale geldi.

    özil merkezli çeteden kurtulduktan sonra bu oyuncu grubunun yerine uzun yıllar yüzüne bakmadıkları hale end'den çıkan oyunculara yöneldiler. o süreçte ljungberg'in alt yapıda yaptığı işler arsenal'in kaderini tamamen değiştirdi. bugün takımı sırtlayan saka olmak üzere nketiah ve emile-smith rowe'u ana rotasyona dahil edip takıma yeniden ruh kazandırdılar. bedavadan biraz ucuza martinelli'yi, fransa'dan saliba'yı ve bence ingiltere'nin tavanı en yüksek kalecisi ramsdale'i ekleyerek takımın genç nüvesine enfes ekler yaptılar. bununla beraber takımın çok düşük olan oyun zekasını partey, zinchenko ve odegaard gibi gerçekten futbol zekası konusunda zirvede bulunan isimlerle güçlendirdiler. saliba çok güçlü dönünce büyük yatırım yaptıkları ben white'ı kulübeye almak yerine neredeyse 10 yıldan fazladır sıkıntı çektikleri sağ beke çekerek hem savunma hem de taktik anlamda takıma büyük rahatlık sağladılar. diğer taraftan tierney ve tomiyasu gibi karakter olarak iki müstesna oyuncuyla takımın ruhunu ve dinamizmini bambaşka bir seviyeye çıkardılar. en sonunda da pastanın üstüne konan çilek misali jesus'u getirip belki de son 15 yılda hayalini kurdukları yapının iskeletini oluşturmuş oldular.

    arsenal epl ölçeğinde bence son yılların en güzel yeniden yapılanma hikayelerinden birini yazdı. süperstar almayıp transfer ettiği futbolcuları süperstar seviyesine çıkartarak unuttukları kimliklerini yeniden hatırladılar. gelecek sezon balogun ve patino gibi hale end çıkışlı potansiyeller ile takım rotasyonlarına derinlik katıp yine aynı çizgide transfer yaparak bu hikayeyi bir sonraki aşamaya taşımaları bence yerinde olur. keşke bu süreçte omari hutchinson'ı chelsea'ye kaptırmasalardı. onun da tavanı epey yüksekti ve şu genç nüve içinde kendisine bir yer bulabilirdi.
  • elendiği iyi oldu. zaten lider, lige odaklanabilir.

    not: bjk
  • an itibariyle evlerinde west ham'a karşı 2-0 yenik durumda olan takım. yine bir "arsenal on top of the league table is like an elephant on top of a tree, nobody knows how it got there but everybody knows it will fall down." sezonu hayırlı olsun.
  • 2003ten beri arsenal taraftarıyım. sene başında 2. olacaksınız deseler bu takım sahaya bile çıkmadan kabul eder çekilirdik işin içinden.

    rakibinin 6 tane stoperi var istediği gibi oynatıyor. bi stoperimiz sakatlandı yerine samet akaydın premier lig şubesi oynuyor.

    adamlarda 22 yaşında kırılmadık rekor bırakmayan haaland var senin forvetin rakibinin bu bana gereksiz ya diyip yolladığı jesus.

    çıkıp bi de loser camia falan yazmışlar vay amk.

    tanım: tarihte namağlup tek premier lig şampiyonu.
  • bir kulübün başarısında "vizyon" denilen şeyin ne kadar önemli olduğunun en çarpıcı örneklerinden birisi arsenal'dir sanırım.

    11 yıl önce yeni stada taşınıldığında, o zamanki arsenal yönetimi, wenger'e, finansal olarak zor duruma düşmemek için önlerindeki beş senenin en az üçünde şampiyonlar ligi'ne gitmeleri gerektiğini söylemişti. arsene wenger de, elindeki genç kadroyla beş senenin beşinde de şampiyonlar ligi'ne gitmeyi başardı (bir de şl finali var o dönemde) ve kulübü finansal olarak iyi bir noktaya taşıdı. ancak, o dönemde geçici hedef olan "şampiyonlar ligi" hedefi, kulübün yönetim değiştirmesiyle beraber kalıcı bir hal aldı.

    kulübü devralan amerikalı stan kroenke'nin sahada kazanılan başarılar zerre umrunda değildi ve arsenal şampiyonlar ligi'nde kaldığı sürece kar ediyor ve kroenke'nin hisselerinin değeri artıyordu. amerikalı kulübü devraldıktan sonra başta yönetimdeki dein, fizman, bracewell-smith gibi isimler olmak üzere, kulübün her kademesindeki kritik isimler birer birer ayrıldı. ayrılan futbol adamlarının yerlerine pazarlama uzmanı tipler yerleştirildi çünkü arsenal'in sponsorluk ve ticari gelirleri rakiplerine göre oldukça düşüktü. bu gelirleri arttırmak amacıyla, arsenal'in yönetimi, başta ceo ivan gazidis olmak üzere bir sürü pazarlamacıyla dolduruldu. futbol da tamamen arsene wenger'e bırakıldı. arsenal'in, futboldan sorumlu bir yöneticisi, sportif direktörü ya da transferlerle uğraşan bir yöneticisi yoktu. david dein, kapıdan çıktığından beri futbolla ilgili bütün kararlar wenger'e bırakıldı.

    arsenal, bütün ipleri wenger'in eline emanet ederken, ingiltere'de abramoviç (ve sonrasında şeyh mansur) devrimi yaşanıyor, premier lig'in değeri inanılmaz artıyor ve şampiyonlar ligi ve tv gelirleri de astronomik rakamlara çıkıyordu. arsenal'in en son şampiyon olduğu 2004'ten beri, futbol tamamen endüstriyelleşmiş ve ekonomik iklimi bambaşka bir hal almıştı. arsene wenger'in bu yeni ekomik koşullara bir don kişot gibi savaş açtığı, elindeki bütün yıldız oyuncuları birer birer kaybettiği 2010-2014 arasına girmeyeceğim. tek söyleyeceğim şu ki, arsenal, 2012-13 civarında stada olan borcunu çok rahat öder bir hale gelmişti ve elindeki bir çok yıldızı satmak zorunda değildi. wenger, o dönemde de çok büyük hatalar yaptı ama taraftar henüz bütün ümidini kaybetmemişti. 2006-2011 arası hedefin şampiyonlar ligi olduğu dönem ve 2011-2014 arasında wenger'in para harcamamak için kastığı dönemlerde, arsenal'in başarılı olup olmadığı başka bir tartışma konusu ancak bu 8 senede arsene wenger'in ve dolayısıyla arsenal'in, başarılı olma vizyonunu tamamen kaybettiğini çok rahat bir şekilde söyleyebilirim.

    arsenal son 13 yılda ligi hep "ilk 4" bitirdi ancak bu dönemde liderle arasındaki lig sonu puan farkı ortalaması 10 civarında. son 7 sezonda da şampiyonlar ligi'ne ikinci turda veda edildi ki, bu dönemde arsenal grubunu sadece 3 kere lider bitirebildi. 2006-2011 arası belki ilk 4 başarıydı ancak arsene wenger, bunu 2011'in ötesine taşımamalıydı. 2011'den itibaren kulüp tamamen bir rehavet havasına girdi ve yönetim kademelerindeki boşluğunda da etkisiyle "ilk 4 kupası" arsene ve arsenal için tek hedef halini aldı. kulübün amerika'daki sahiplerinin kazanılan başarılar umurunda değildi çünkü arsenal şampiyonlar ligi'ne gittiği sürece kar eden bir organizasyon halini almıştı. kulüp avrupa'nın en pahalı kombinesini satıyor, deloitte zenginlik listesinde 6. sıraya kadar çıkıyor, her sene kar açıklıyor ve bankadaki nakit rezervi 200 milyon pounda kadar yükseliyordu ama ortada dişe dokunur hiç bir başarı yoktu.

    2013 -14 sezonuna geldiğimizde, arsenal'de bir yol ayrımına gelindi. wenger'in sözleşmesinin son yılıydı ve 10 senedir süren kuraklık taraftarın canını çok sıkmıştı. o sezonu mesut özil transferiyle açan arsenal, sezonun sonunda, federasyon kupasını kazanmayı başardı ve bu ilerisi için pozitif bir işaret olarak görüldü. mesut özil'e 50 milyon euro harcayan ve fa cup kazanan wenger'in, artık gerekli transferleri yapacağı ve kazanma iç güdüsünü tekrar keşfettiği düşünüldü ve kendisine 3 senelik kontrat teklif edildi. (hatta wenger, daha sonra "kupayı kazanamasaydık yolun sonuna gelmiştim" gibi bir açıklama da yaptı)

    wenger'in artık hiç bir bahanesi kalmadığı için, arsenal son 3 sezonda transfere 200 milyon pound harcadı. wenger'in hakkını vermek gerek, bu parayı fena kullanmadı ve ortaya iyi bir kadro çıktı. ancak, başarı bir türlü gelmedi. geçen sene bütün büyük takımlar dökülürken, arsenal devasa kadrosuyla, leicester city ile baş edemedi. 20 sene bütün dünyaya, başarılı olmak için çok para harcamanın gerekmediğini göstermeye çalışan wenger, 400 milyon pound değerindeki kadrosuyla 40 milyonluk leicester'a boyun eğdi. başarının gelmeyişinin bir çok nedeni var. wenger'in eskiyen çalışma yöntemleri, antika taktikleri, motivasyon denilen şeye inanmayışı, takımdaki disiplin sorunu vs.. ancak, en büyük problem, arsenal'in vizyonunu tamamen kaybetmiş olması.

    10 sene boyunca taraftara, oyunculara, teknik ekibe "ilk 4 başarıdır" propagandası yapıp vizyonunuzu daralttıkça daraltırsanız, gün gelir kazanmayı tamamen unutursunuz. şu an premier lig'in en geniş kadrosu arsenal'de ancak takımın hedefe nasıl ulaşacağına dair bir fikri yok. son 3 senede arsenal ne zaman liderliğe yükselse, bunu ağır yenilgi serileri izledi. son 7 senede, arsenal, şampiyonlar ligi'nde gruptan çıktığı anda rakip kim olursa olsun fark yiyeyerek elendi. tüm bu başarısızlıkların hesabını kimse vermedi. yönetim, wenger'e hesap sormadı, wenger, oyuncularına hesap sormadı. "ilk 4" rehavetiyle, chelsea'den fark yiyen arsenal'li futbolcular 3 gün sonra hull city'i yendikleri için instagram'ı selfielerle doldurdular. formsuz futbolcu kulübeye gitmedi, kırmızı kart görenin maaşı kesilmedi, gelişme göstermeyen fubolculara yıllarca tahammül edildi (walcott - 10 yıl) kulüp kar ettiği sürece ne wenger kendisini sorguladı, ne de bu kulübün sahipleri ona "ne oluyor" diye sordu. ne wenger, "yardıma ihtiyacım var" dedi; ne de kulüp "bizim bir sportif direktöre ihtiyacımız var" diyerek o yardımı buldu getirdi. wenger ve yönetim, rehavet kültürünü 10 senede bu kulübün dnasına işledi ve bugün vizyonlarını kaybetmenin bedelini ödüyorlar.

    kulübün içler acısı haline rağmen, arsenal yönetiminin wenger'e 2 sene kontrat uzatma teklifi götürdüğü söyleniyor. eğer böyle bir şey olursa, arsenal tarihinin en başarılı hocasının sezon ortasında, emirates'ten yuhlanarak kovulduğuna şahit olacağız demektir. umarım böyle bir şey olmaz ve sezon sonu yeni bir sayfa açılır.
  • "geçen yaz arsenal'den daha çok para harcadım."

    bir arsenal taraftarı..
hesabın var mı? giriş yap