• olmayan farktır.

    şöyle ki söz konusu sözcüklerin kökü "art-" fiilidir. türkçede eskiden beri kullanılan faktitif (ettirgenlik / oldurganlık) ekleri ise şunlardır : "-r , -t , -dır"

    türkçe gerek çok uzun zaman öncelere uzanan tarihi gerekse yayıldığı geniş coğrafya ile ses (fonem) ve yapı (morfem) bakımından epeyce çeşitlilik gösteren bir dildir.

    aynı anlama gelen iki sözcüğün ortaya çıkmasını bu şekilde açıklamak gerekir. geçmiş dönemlerde türkçenin yayıldığı geniş coğrafyadaki bazı boylar faktitif eki olarak "-r" yi tercih etmişken diğer bazı boylar ise "-dır" ekini tercih etmiştir. bunun sonucunda "artır-" ve "arttır-" türemiş fiilleri ortaya çıkmıştır.

    iki fiil de aynı anlama gelir ve kullanımında bir hata yoktur. ilginç olan kısım ise türkiye türkçesi içerisinde bu iki fiilin bir arada bulunması, içlerinden birinin kullanımdan düşmemiş olmasıdır.

    not: türkçe hakkında yorum yapmadan önce türkçenin tarihi ve yayıldığı geniş coğrafya hakkında ve dahası tarihi türk şiveleri hakkında biraz bilgi sahibi olmak gerekiyor, diye düşünüyorum. hele ki türkçenin yalnızca 20. yüzyılda ortaya çıkan türkiye türkçesinden ibaret olduğunu düşünüyorsanız bu konulara hiç girmeyin. naçizane tavsiyemdir.
  • aradaki fark devasadır.

    artırmak var olan bir şeyin üzerine o şeyin daha fazlasını eklemek iken..
    (mesela; 12 vidam vardı, 12 tane daha aldım vida sayısını çoğalttım(artırdım))

    arttırmak var olan şeyin miktarını artırmadan o şeyi kullanırken tutumlu olmak, o şeyin hepsini kullanmamak.. (mesela tv tamir ederken vida arttırmak gibi. oysa vidanın çoğaldığı filan yok vida sayısı aynı)

    çok gerildim. (külliyen yanlış olabilir olmayabilir de)
  • aşağıdaki gibidir:

    artırmak elde bulunan bir kaynağın tümünü kullanmayıp, belli bir miktar tasarruf sağlamaktır.

    örnek:
    yılbaşı kutlama partimde servis edeceğim kanepeleri hazırlamak için aldığım malzemelerin büyük kısmını artırdım. 2 gün sonraki günümde kullanırım. (kitabi örnek oluşturdum ki aristokrat kökenlerim belli olsun.)

    arttırmak ise bir sonucun değerinin bir faktöre bağlı olarak yükselmesidir.

    örnek:
    iç piyasalardaki güvensizlik fed'in dolar salımındaki düşüşle birleşip tl/dolar paritesini arttırdı.
  • "attırmak" bu ikisinden de çok faklıdır.
  • "artırmak" hem "artmasına neden olmak" ("arttırmak"tan ses değişimi yoluyla) hem de "tasarruf etmek" anlamında kullanılabilir.

    "arttırmak" sadece "artmasına neden olmak" anlamında kullanılır. "zor" bir kelime olduğu için "artırmak"a evrilmesi normaldir.
  • olmayan farktır. arttırmak'taki ikinci t ettirgenliği artırmaz, ikisini de aynı şekilde anlarız. ettirgenliği artırmak için artırtmak dememiz gerekirdi. diğer iddia, yani anlam farkı da yok, çünkü biz art- fiil kökünü hep çoğalma hem de biriktirme anlamında kullanıyoruz. biri -ar, biri art değil.

    bitmek > bitirmek > bitirtmek gibi düşünün.
  • artırmak artmak fiilinin geçişli halidir. düşmek ve düşürmek gibi. arttırmak da artmak fiilinin geçişli halidir. bi de artırtmak var. o ise ettirgen. türkçede böyle şeyler oluyor çok kafayı takmamak lazım.
  • iki farklı fiil

    artırmak, artı değer eklemek anlamında. buradaki olay "artı". artılamak da denebilirmiş.
    misal, ülke değerini artıran şeyler vardır, düşüren bağzı şeyler de vardır.
    evet, bu fiilin karşıtı düşürmek olmalı.

    *

    arttırmak ise artmak fiilinden türüyor.

    + işveren: usta, sen malzemeden arttır
    - usta: bu malzemeden artmaz pek sayın işveren
    ertesi gün...
    - usta: sayın işveren, ahan da bu kadar arttı, al hayrını gör.

    evet, bu fiilin de karşıtı eksiltmek olmalı.

    - usta: sayın işveren, elimdeki malzeme yetmediği için diğer projenin malzemelerinden biraz eksilttim, bilgin olsun.

    iki farklı fiil, iki farklı niyet ve eylem.
    türkçe.
  • üzerinde tartışmalar dönmesi normaldir ama günümüzde ikisi de aynı anlamda kullanılmaktadır. yazının kaynağını göstereceğim ancak olur da bir gün kaybolur diye buraya da kopyalayacağım. önce kendi fikrimi söyleyeyim, para arttır mı dersin, para artır mı dersin? ben para arttır diyorum. bu durumda tek tarafından artırmak kelimesinin 3. anlamı olarak verilen ''tutumlu davranıp biriktirmek, tasarruf etmek'' tanımı ''arttırmak'' a uyuyor yaygın kullanışa göre. nurullah ataç da böyle diyor. biliyorum kafalar karıştı, olay karışık çünkü.

    öncelikle tdk ne diyor?

    artırmak:

    1. artmasını sağlamak, çoğaltmak:

    2. bir malı başka alıcıların verdiği fiyattan daha yüksek bir fiyatla almak istemek.

    3. tutumlu davranıp biriktirmek, tasarruf etmek.

    4. mecaz herhangi bir davranışta ileri gitmek:

    arttırmak:

    1. artırma işi yapılmak.

    2. yükseltmek.

    --- spoiler ---

    artırmak mı?

    arttırmak mı?

    bu da eskilere giden bir tartışmadır, ben ilk kez nurullah ataç’ın değindiğini biliyorum. öğretemediğimiz türkçe’yi yazarken, ataç çok işime yaradı; karar veremediğim, acaba dediğim, acabada kaldığım yerlerde yol gösterdi. öğretemediğimiz türkçe’yi okuyanlar bilirler, ataç’tan çok alıntı vardır. ancak “artırmak” ile “arttırmak” üzerine yazdığı iki satırlık yazısını öğretemediğimiz türkçe’ye almadım, ataç da söylese konu araştırmayı gerektiren bir konuydu. bu konuda kesin karar vermek bana biraz zor geldi.

    bu iki eylem arasında ne fark var?

    önce yapısal açıdan bakalım: art-ır-mak, “-ır” ekiyle yapılmış. bu ek kökteki kavramı bir nesneye aktarma görevi üstüne alan ettirgen çatı ekidir: bat-ır-mak, yat-ır-mak, aş-ır-mak...

    art-tır-mak ise “-tır” ekiyle yapılmıştır. bu ek de “-ır” gibi aynı görevde bir ettirgen çatı ekidir: aç-tır-mak, kan-dır-mak, kon-dur-mak, as-tır-mak...

    divanü lügati’t türk’te “artırmak” var, arttırmak” yok. türk dil kurumu’nun 1980’li yıllardaki sözlüklerinde de “arttırmak” yoktu, ancak son baskılarında her iki sözcüğü de aşağı yukarı aynı tanımlarla görüyoruz. ikisinin de aynı anlamda kullanıldığını anlıyoruz.

    nurullah ataç’ın o çok kısa değinisini kitaplarında yeniden aradım, bulamadım; oysa iyi anımsıyorum, bu konuda birine kızdığını biliyorum, altını çizerek okumuştum. ataç’ın, “artırmak” ile “arttırmak”ı iki ayrı eylem olarak düşündüğünü anladım yazısından. “artırmak”, “çoğaltmak, yükseltmek” anlamında, “arttırmak” ise “biriktirmek”, yani “tasarruf etmek” anlamında...

    ataç böyle dese de, yazınsal metinlerde bunu doğrulayan örnekler bulamadım.

    neden halk “artırmak” varken, “arttırmak” deme gereğini duydu? bu “-ır/-ir” ekinin dilimizde bir benzeri daha vardır. genellikle ses yansımalı eylemler türetir: öğürmek, anırmak, böğürmek, üfürmek örneklerinde olduğu gibi. “artırmak” değil de, “arttırmak” dememizin nedeni, bu örneklerden bir kaçış mıdır acaba?

    iyi bir tarama çalışması yapılmalı, ama nasıl? bugünkü yazarlardan çok eski yazarları tarayarak belki daha doğru bir sonuca varabiliriz. örneğin, şu günlerde yeniden okuduğum üç istanbul’da mithat cemal kuntay, hep “artırmak” diyor, “arttırmak” eylemini hiç kullanmıyor. bendeki 1983 yılındaki baskısı... yayıncıların eski yazarların imlasını değiştirdiklerini biliyoruz, bu da bir soru kafamda.

    sonuç olarak, ataç’a uyacaksak, “çoğaltmak” anlamında “artırmak” dememiz gerekiyor.

    ancak doğru bir sonuca iyi bir tarama çalışmasıyla varabileceğimizi de söylemeliyim.

    --- spoiler ---

    https://www.aydinlik.com.tr/…tirmak-mi-arttirmak-mi
  • suyu artırdı

    ile

    suyu arttırdı

    arasındaki farkı kişi ile açıklamaya çalışan cahiller tarafından açıklanmaya çalışılan fark....

    para artırdı -> o

    para arttırdı -> o

    cahiller.....
hesabın var mı? giriş yap