• askerde beş dakikalık yemin tören geçişi için haftalarca takımlar halinde kaz adımı stiliyle yürütürlerdi..

    o yazın sıcagında erimiş asfaltın üstünde, takoz asker botlarının içinde ayaklar yanıp kavrulurken, yüzler güneşin alnında bildiğin pancar turşuna döner, ter kendine yol bulmuş dere gibi göt çatalından aşagıya doğru tazyikle akar, harbiden boku yediğimi düşünürdüm..

    güneydoğu'dan yeni gelmiş üst teğmen bölük komutanı bizi askerden saymıyor, eziyet ediyordu resmen. kim sayıyordu ki? uzun dönem erler bile sallamıyordu. adam sivilde bildiğin kaymakam, pas pas yapıyordu..

    içtimaya kadar tugayın içinde satlerce mal gibi dönüp duruyorduk.

    komutan finalinde, en iyi hangi takım yürüyecek survivor yarışması düzenler, sonuncu takıma ceza olarak beş km koşu cezası verirdi.

    sırası gelen takım, kurbanlik koyun gibi bekleşen bizlerin arasından, baston yutmuş robot gibi, gergin pancar suratları salya sümük toza toprağa bulanmış vaziyette serilerini tamamlıyordu.

    sonuncu olup beş kilometre ceza koşusuna kalmamak için yere olanca güçle kaz adımlarla vura vura rap rap diye geçiyorlar. takımların en önündeki atletik ve uzun boylu üç beş sıra haricinde gerisi bildiğin çöp. o manzarayı görüpte altına işeyene kadar gülmeyen insan , insan evladı değildir. yemin ediyorum yok böyle bişey. bu kadar yeteneksiz olunabilir mi?

    hele o son sıraların hali neydi? kamuflaj zaten üç beden büyük. gerçek bir kaza yağmurluk giydirip yürüt aynı şey.

    sol bacakla sol kolu, sağ bacağıyla sağ kolu aynı atıyorlar. hulk desen hulk değil, saylonlardan gelme desen o da degil. aralık kol mesafesinden kopmuş, önündeki sıradayla arasında var iki metre. tabii gırgır şamata o biçim, herkes dalga geçiyor. üst tegmenin korkusuna bişeyde diyemiyorlar. anlatılmaz yaşanır.. yaşayan bilir-))
hesabın var mı? giriş yap