• tamamen halk düşmanı bir işletme. murat karayalçın seçimle alakalı, seçilirse yapacağı icraatlar içinde "su saatleri 30 günde 1 okunacak" diyene kadar vatandaşa çatır çatır 50 günlük fatura sokmaktalardı. fakat karayalçın'ın televizyondaki açıklamalarından sonra 10 yıldır yapamadıkları şeyi yapıp bir anda 1 aylık fatura yollamaya başladılar insanlara.

    şimdi bilmeyenler diyecek ki, ne fark var sanki 50 günlük okumayla 30 günlük okuma arasında? hemen anlatalım; su faturalarımız hesaplanırken belli limitleri aştığımızda götümüze giren kazığın boyutu değişmektedir. bu limitler 10 ve 20 metreküptür şu sırada. daha yukarısını bilemiyorum, hiç o kadar kullanmadık biz sanırım.

    hesaplama meselesi de şöyle ki, 9 metreküp su kullanılıyorsa diyelim gelecek fatura 15 tl'yi ancak bulacak, hatta muhtemelen hiç ulaşmayacaktır. fakat 11 metreküp yaptıysak kullanılan su bedelini ödeyeceğimiz miktar 30 tl'ye dayanmakta; 17 metreküp civarı kullandığımızda ise 45 tl olmaktadır. işin civcivli kısmı bundan sonra başlıyor. 20 metreküpü geçtiğimizde ödediğimiz miktar ne kadar dersiniz? aralıktan 20 gün, ocaktan 30 gün içeren faturamızda yazan kullanım miktarı 26 metreküp, ve kullanım bedeli tam 88 tl.

    baştaki söylediğim konuya tekrar dönersem, 50 günde ödenmesiyle 30 günde ödenmesi arasında ne fark var demiştik? efendim, 30 günde hayvan gibi su kullanan (her gün duş alan/banyo yapan, 3 günde bir bulaşık/çamaşır makinesi çalıştıran, vs vs) bir ailenin kullandığı su miktarı 11-12 metreküptür.

    aski ise sırf vatandaşa biraz daha kazık sokmak amacıyla, 50 günde bir saatleri okumaktadır ki, çoğu aile 20 metreküp barajını geçebilsin. haliyle 30 günlük okunsa 11-12 metreküp gözükecek kullanım, 50 gün okunduğunda 20 metreküpü geçmekte ve halktan fahiş bedeller alınmaktadır.

    nitekim, şu sıralar ankara'daki kafası çalışan insanlar adına birkaç avukat bir dilekçe hazırlıyor. konuyla ilgili olarak tüketici haklarına ve dahi mahkemeye başvurulacak. konuyla ilgili gelişme oldukça haberdar edeceğimdir. bakalım o zaman dürüstlüğüyle, halk sevgisiyle övülen pek sayın melih gökçek ne diyecek konuyla alakalı.
  • ankara
    su
    kesme
    idaresi
  • yaptığı planlamanın amk istediğim kurum.

    eylül ayında ankara çapında suyu kesip*, kesintinin 24 saat süreceğini belirtip milleti 35-36 saat susuz bırakmıştır bu çiftlik.

    hadi dedik ki neyse, ankara çapında bir çalışma olduğuna göre ciddi bir şeyler yapmış olmalılar, bundan sonra uzun süre su kesilmez artık.

    nah kesilmez. dün sabah yüzümü yılamak için musluğu açtığımda tıslama efektiyle kendime geldim. aski internet sitesine girdiğimde çankaya bilmemneredeki pompa bilmemne çalışması nedeniyle 19.10.2013-20.102013 saat 12:00'a kadar suların kesileceğini öğrendim. banyodaki boş kovayla gözgöze geldikten sonra içten bir hasiktir çektim. yine bir aski klasiği olarak 12:00'da gelmesi gereken su şu saat itibariyle`:19:30` halen yok. 9 günlük tarilin ardınsan yarın işe gidilecek. ama ne banyo ne tuvalet ihtiyacımızı insan gibi karşılayamıyoruz, aski'deki büyüklerimiz sağolsun.

    ankara çapındaki çalışmanın üzerinden bir ay geçmiş yine çelışma yüzünden suları kesip çoluk çocuk milleti rezil ediyorlar. bu amına koduğumun iki çalışması aynı anda yapılamıyor mu? mavi masa denen naneyi arayıp sorduğumda bugünkü kesintinin planlı olduğunu ama bunun dışında ayrımtılı bir bilgilerinin olmadığını söylediler. öyle planı yapanın ben amına koyayım. bulaşık dağ gibi birikti, mutfakta adım atacak yer yok. bizim planlar nolacak?

    twitter'da @askiankara kullanıcısına ısrarla kesintinin planlı olup olmadığını sormama rağmen soruma cevap vermek yerine tankerle su dilenmek zorunda kalan yaklaşık bin kullanıcıya, "adresinizi kayda aldık, talep fazla olduğundan sırayla gönderiyoruz. en kısa sürede göndereceğiz" diye copy paste cevaplar göndermekle meşguller.

    daha yazacak bin tane lafım var da, zaten buraya kadar bile okuyan olmamıştır. son söz, bundan sorumlu kim varsa çoluğu çocuğuyla bir hafta suları kesilir inşallah da aklı başına gelir.
  • artık müşteri hizmetleri diye bir biriminin olmadığını düşündüğüm geberik kurum.

    iki aydır kimsenin bir gece bile kalmadığı eve 350 tl gibi fatura göndermişler. itiraz için ararsanız ulaşamazsınız, ta ebesinin amındaki binasına gittiğinizde uzunlamasına bir odada karşılıklı oturan on civarı memurun hiiiiiç iş yapmadan sohbet halinde çay içişlerde olduğunu görür ve diş sıkarak birisine yanaşırsınız.
    durumu karşınızdaki mandaya anlatmaya çalışırsınız.

    (akşama kadar oturmak dışında hiçbir şey yapmayan manda, anlamış gibi yapar, dile gelir ve ezberden konuşur) : 'sayaç bozuktur, son endeks numarası bıdı bıdı..'
    dada - bakıldı, endeksteki kullanım, bahsedilen tüketim miktarının altında değil..
    (aa o da ne, mandanın ikinci bir cümle daha kurabildiği anlaşılıyor!)
    'ev içinde kaçak vardır, su sızıyor sızıyor kaşların ara sından nımnım'
    dada - kardeşim, usta getirdik baktı etti, su sızıntısı kaçağı bilmemnesi yok!
    mandalık forever: 'o zaman ödemek icabediyör'
    dada - ev boş (lan), evde kimse var?! doğalgaz iki buçuk aydır kullanım olmadığından sıfır geliyor; su faturaları gittikçe ve anlamsızca artıyor, siz olsanız öder misiniz?

    bu durumdaki mandanın kurabileceği cümle kalmadığından sizi başka masaya yönlendirmek dışında çaresi kalmıyor.
    kafasını esas işine çevirip önündeki ekrandan koz dürtmeye devam ediyor ve fakat çook mühim bir işle uğraştığını gösterecek şekilde jest mimikler sergiliyor, bu hususta uzmanlaşmış denyo, işi gücü yok ki!
    sahiden yok yahu, bir iş yapmıyorlar, on kişi bir odada akşama kadar on vatandaşın işini çözmüyorlar, telefonlara katiyen bakmıyorlar ve iş hakkında konuşmaları gerektiğinde hep aynı kalıp lafları geveleyip duruyorlar, asla iş çözmüyorlar!

    sizse 'ya sabır' yöntemiyle cinneti bertaraf ederek, işaret edilen masaya yanaşmayı umutsuzca deniyorsunuz.
    başka masaya gidince heeerşeyi en baştan anlatmak durumundasınız; bu kez bambaşka bir sığıra..
    hoop, döndük mü başa!

    melih'ten kurtulmak için allah ne verdiyse mansur'a yapıştık; o da popülist hamlelerle, sosyal medya atraksiyonlarıyla, pr'larla bir güzel idare etti bugüne kadar ama artık lütfen bu köhnemiş kurumlar hakkında bir şeyler yapılsın. yapılmalı.

    yarın bir gün bir vatandaş 'skerim yapacağınız işi lan!' diye cinnet geçirirse, o zaman 'mansur geldi böyle oldu' diye bütün akşam haberlerine paket olursunuz, haberiniz ola.
  • normalde 35-45 tl aralığında gelen su faturamız yeni eve taşınınca bir anda 100 liraya fırlamıştı. yeni taşınma faslındandır dedik ertesi ay 130 geldi.

    sayaç mı bozuk diye başvurduk şu bilgiyi verdiler.

    gelir sayacı söker yenisini takarız. bu hizmet için her türlü 50 küsür liranızı alırız. ondan sonra sayaç bozuk çıkarsa sorun yok ama sayacınız sağlam çıkarsa yeni sayacın parasını da alırız.

    tamam dedik yeni sayaç takıldı, 2 hafta sonra aradığımda, sayacınızda hiç bir sorun yokmuş, o yüzden parasını alacağız dendi.

    ondan sonra yeni sayaç ile faturalar sırası ile 42 ve 38 lira geldi.

    ne tatlı değil mi
  • su faturalarına "musluk suyumuz türk ve dünya standartlarına uygundur. şebeke suyumuzu güvenle tüketebilirsiniz." diye not düşmüşler bu ay. resmen daşşak geçiyolar lan sinirden faturayı yedim.
  • mogan'da yaşanan balık ölümleri sonucu yosunların kökünü kazımaya karar veren devlet kurumudur. vakti zamanında "burası bataklık" beyanatları ile göl kenarındaki sazları kesenler şimdi gölün son kalan doğal karbon salıcısını yok etmeye niyet etmişler. hatta, konu ile bilimsel veri olmadığı da dile getirilmiş.

    bak güzel kardeşim,

    1. bilimsel veri yok diye bir kavram yoktur.
    2. ankara'da ekoloji konusunda en az 10 tane profesör ekolog vardır.
    3. saz dediğin mevzu keyfe keder ortaya çıkmaz. karbon salınımı gibi çok önemli bir amaca hizmet eder ki bu da metan gazının ortamdan uzaklaşmasını sağlar.
    4. sen, saza bataklık diyip kesersen metan gazı gölde birikip kalanları zehirler. sonra balıkta ölür, kurbağa da.
    5. yosunların kökünü kazımadan önce mevzu bahis gölün yaklaşık 10 km uzağında bulunan dünyaca tanınmış hacettepe üniversitesi ve gazi üniversitesi'nden birinden bilimsel danışmanlık almayı deneyebilirsin.

    böylece gölü, havuza dönmekten belki kurtarabilirsin.
  • 2007 yazını idrak ettiğimiz şu günlerde ankara'da akıllara durgunluk verici su kesme icraatlarının baş aktörleri; suyu vermeyi de, dağıtmayı da, kesmeyi de becerememiş kerkenesler sürüsünün tüneği. onbeş senelik i.melih gökçek iktidarında basınç / şebeke/ dağıtım/ bar gibi sözcükleri hiç duymadan yaşayıp gitmiş bu kuş kafalıların 5 bar basınç altında allaha yakın bizden uzak bir mevkide konuşlanmalarını istiyorum rabbimden budur dileğim.
  • bir devlet kurumu için gerçekten rezillik abidesidir.

    http://img152.imageshack.us/…mg152/4676/askiha4.jpg

    2 günlük arızayı 47 saat diye yutturmalarına mı dersin, arıza yerine habire arza yazmalarına mı, kafalarına göre noktalama işareti olmadan bir büyük bir küçük yazmalarına mı..

    herhalde bir çalışan çocuğunu iş öğrensin diye staja koymuş, "arza" girmekle görevlendirmişler.

    cidden yazık.
  • ankara su ve kanalizasyon idaresi ki (312) 310 45 95 (20 hat) numaralı telefonları asla cevap vermez... verse de sizi dinlemeden başka bir yerlere aktarırlar bu sefer de o aktardıkları yer asla cevap vermez! bunlar evrak kaybeder ve sittin kere onlara bizzat başvurmanızı* isterler.. ha bu arada sinir katsayınız ne olur tanrı bilir!**
hesabın var mı? giriş yap